ABD, İşgalden Kazanç Sağlıyor Yunanistan’ı Ateşe Atıyor
Bu yazı 05/12/2022 tarihinde yayınlanmıştır.
- Alper TAN /SDE Başkan Yardımcısı
Kapitalist dünyanın eski lideri ABD, Rus işgaline karşı beka mücadelesi veren Ukrayna’yı destekliyormuş gibi görünmekle birlikte aslında bu durumu kendi çıkarları için kullanıyor. ABD’nin yapmaya çalıştığı şey işgalci ülkeye karşı Ukrayna halkını ve topraklarını korumak değil. Başka şeyler hedefliyorlar. Washington’ın farklı hesapları var. Kısa vadede bu savaşı kullanıp, Ukrayna ve diğer komşularına “Rus tehdidi” bahanesiyle yüksek fiyatlardan silah satarak kar sağlamak bunlardan biri. Biden yönetimi, Ukrayna’ya sattığı silahları “yardım” olarak gösteriyor. Yardım denilince sanki “karşılıksız” olarak yani “ücretsiz” verilmiş gibi bir algı ortaya çıkıyor. Yerle bir edilmiş Ukrayna’yı borçlandırarak uzun vadede kendilerine mahkum etmeye çalışıyorlar.
Batı dünyası böyle hususlarda son derecede mahirdir. Mesela bir ülkeyi işgal ettiklerinde bunun adına “kuvvete dayalı diplomasi” diyerek “işgali” şirin gösterebiliyorlar. Diğer çarpıcı örnek İsrail’den... İsrail, haksız yere ve güç kullanarak Filistin topraklarını “gasp” ederken bunu dünyaya meşru bir “iskan/yerleşim” veya “İsrailli yerleşimciler” olarak gösterebiliyor.
ABD, savaşı bahane ederek Avrupa’ya gazı fahiş fiyatla satıyor
Esas konumuza dönelim. ABD, Avrupa ülkelerini de istismar ediyor. Ukrayna’yı işgal ettiği gerekçesiyle Rusya’ya pek de anlamı kalmayan “yaptırımlar” uyguluyor ve Avrupa ülkelerine de uygulatıyor. Bu yaptırımlardan elbette Rusya etkileniyor. Ancak Rusya’nın mukabil “enerji yaptırımları” sebebiyle neredeyse bir o kadar “yaptırımcı” Avrupa devletleri ve halkları da etkileniyor. Yani yaptırımlar, bumerang gibi dönüyor ve sahiplerini de vuruyor.
ABD, karşı yaptırımlar dolayısıyla zora giren Avrupa ülkelerini istismar ederek onlara da rayiç değerinin çok üzerinde fiyatlarla gaz satarak ticaretine daha avantajlı biçimde devam ediyor. Bütün bunlar halkların gözleri önünde cereyan ediyor. Dolayısıyla bazı Avrupa hükümetleri bu skandala dikkat çekerek itirazlarını dile getirmeye başladılar. Başlayan kış mevsimi ilerlerken, enerji tedarikindeki sıkıntılardan kaynaklanan kesintiler günlük hayatı daha fazla etkileyip enerji faturaları katlandıkça halkların ve hükümetlerin tepkileri, itirazdan isyana dönüşebilir. Bu ise Avrupa ile Atlantik ötesini daha da uzaklaştırabilir.
Görünen o ki Washington, Ukrayna’yı işgalden kurtarmaktan ziyade, “Rus korkusu”nu kullanarak Avrupa ve Balkanlar’ı kendi yörüngesinde tutmak istiyor. Unutmayalım ki ‘Komünizm/Sovyet korkusu’nu kurgulayarak, planlı biçimde 1950’li yıllardan 1989’da Sovyetlerin dağılmasına kadar Türkiye’yi ABD ekseninde tutmuşlardı. O dönemde Türk halkı, ‘ABD gibi bir dostumuz olmasa Komünistler bizi “ham” yapar’ diye düşünüyorlardı. Çünkü halkın bu algıya kapılması için sahte bir atmosfer oluşturulmuştu.
ABD, dökülen kandan kazanç sağlıyor.
ABD’nin bu savaştan şimdilik son derece memnun olduğunu bile söyleyebiliriz. Neden mi? Çünkü ABD bir tek Amerikan askeri ölmeden, rakip gördüğü Rusya’yı, Ukrayna vasıtasıyla siyasi, askeri ve ekonomik açılardan zayıflatarak rakip olmaktan çıkarmaya çalışıyor. Yani savaş nedeniyle Ukrayna’nın yerle bir olması, halkın yarısının ülke içi ve dışında sığınmacı durumuna düşmesi ABD’nin hiç de umurunda değil. Fahiş fiyatla silah ve gaz satarak savaşın ticaretinden kazandığı kanlı dolarlarla kasalarını şişiriyor.
Elbette “can derdine düşmüş” olan Ukrayna’nın kendisine “yardım” adı altında “satılan” silahlar için “niyet” konusunda hesap yapacak hali yok. Çünkü ülkeyi savunmak, halkı korumak için silaha ihtiyaçları var. Kimden gelirse gelsin…
Vakti geldiğinde hesap sorulur
Ancak ABD açısından bu çok riskli bir oyun. Filmin sonunu, ABD’nin niyetini ve kanlı, çıkar hesaplarını, halklar ve hükümetler görmeye başladılar. Öyleyse vakti geldiğinde, dengeler değiştiğinde olumsuz etkilenen ülkeler ve halklar bunun hesabını soracaktır. Bu da ABD-Avrupa ilişkilerinin geleceği adına önemli bir risktir.
ABD, Tayvan’ı da ateşe atmaya hazırlanıyor
ABD, Ukrayna’yı “heba” ederek “rakip” Rusya’yı zayıflattığı gibi diğer iki büyük rakip için de benzer bir hazırlıkta. 2023’te Çin’in Tayvan’a saldırması için Tayvan üzerinden “kışkırtıcı” manevralar yapıyor. Kışkırtma için eskiden ciddi bütçeler harcarlardı. Artık bunu da ucuz yollarla gerçekleştiriyorlar. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyareti gibi... Bu ziyaretle Biden yönetimi, Tayvan’ı Çin’in önüne atmış oldu.
2023’te bu gerilimin yükselmesi ve Çin’in Tayvan’a girmesi sürpriz olmaz. Girerse ne olur? Muhtemelen, Tayvan direnirse ada yerle bir olur. Çin ise Rusya gibi büyük bir yara alır ve bu durum, Pekin’in hiç de hoşuna gitmeyecek gelişmelere kapılar açar. Çin’in ekonomik ilerleyişi ve siyasi gücü durdurulmuş veya hayli yavaşlatılmış olur.
Çin, Tayvan üzerinden yapılan kışkırtmalara sessiz kalırsa neler olabilir? Bu durumda Çin’in siyasi caydırıcılığı ve askeri gücünün “zafiyet” içinde olduğu algısına yol açar ki böyle bir durum Çin’in kendi içindeki ve çevresindeki “fırsat” kollayanları ciddi ölçüde cesaretlendirir. Bu da Pekin için büyük faturalara mal olabilir. Yani Çin, iki “kötü”den birini tercihe zorlanabilir.
Yunanistan dolduruşa geliyor
2023’te beklenebilecek diğer hamle ise ABD’nin dünyadaki en büyük üçüncü rakibi olan Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı kışkırtmaya devam ederek bir Türk-Yunan savaşının çıkarılması. ABD, Rusya’ya karşı Ukrayna’yı kullandığı, Çin’e karşı Tayvan’ı kullanmak istediği gibi Türkiye’ye karşı da Yunanistan’ı kullanmak istiyor. Bu amaçla ABD, Türkiye’nin burnunun dibine kadar üsler kurdu. Yunanistan toprakları neredeyse tamamıyla ABD askeri üssü haline getirildi. Ülkeyi, milliyetçi duygularla ve içi boş hamasi politikalarla “yönettiğini” zannedenler ise ABD başta olmak üzere Batılı devletlerin, Türkiye “kalesine” girebilmek için bir “koçbaşı” olarak kullanıp sonra da Yunanistan’ı kenara atacaklarının bilincinde değiller.
Harita: ABD kışkırtmasıyla Yunanistan’ın “Türkiye’yi kuşatma” çabası.
Yunanistan’ı yönetenler, AB fonlarının, Alman finansının, Fransa’nın savaşı kışkırtan coşkusunun ilanihaye devam edeceğini, muhtemel bir Türk-Yunan savaşında Amerikan askerlerinin “Yunan dostları” için ölmeyi göze alacaklarını düşünüyorlar. Türk-Yunan savaşı başlarsa Yunanistan’daki üslerde tatil yapan Amerikan askerlerinin “tası-tarağı” toplayıp bölgeden uzaklaşabileceklerini hatta belki de ABD’yi yönetenlerin, bir zaman sonra Atina’yı suçlayan açıklamalar yaparak Türkiye’ye hak verecekleri ihtimalini akıllarının ucundan bile geçirmiyorlar.
Yunanistan işgal altında!
Yunanistan, şu an ABD tarafından fiilen işgal edilmiş bir ülkedir. Hem de işbirlikçi Yunan hükümetinin davetiyle, kendi maddi-manevi katkılarıyla. Tıpkı 1950’lerde Türkiye’nin farklı biçimde işgal edildiği gibi... Türkiye bu işgalden kurtulup gerçek bağımsız bir ülke olabilmek için hala uğraş veriyor. Bağımsızlaştıkça büyüyor ve dünyada hak ettiği yerini alıyor. ABD işte bunu bir türlü sindiremediğinden ve Türkiye’yi artık “içeriden” yönetemediğinden dolayı, ülkenin etrafını terör örgütleriyle kuşatarak, zavallı Yunanistan’ı tahrik ederek, Yunan halkını ateşe atarak, Ankara’yı korkutmaya sindirmeye çalışıyor. Ama iş işten çoktan geçti. Çoktaaan geçti.
Yunanistan böyle bir dolduruşa asla gelmemeli. Dolduruşa gelirse ne olur? Böyle bir durumda ne olabileceğini anlamak için Ukrayna’ya bakılması yeterlidir. Ayrıca muhtemel bir Türk-Yunan savaşında Türkiye, Rusya gibi yıpranmaz. Aksine Yunanistan diye bir ülke kalmaz ama Türkiye daha da güç kazanır. Bunu anlayabilmek için bakılması faydalı olabilecek diğer çarpıcı örnek Paşinyan yönetimindeki Ermenistan’dır. Türkiye ve Azerbaycan, Karabağ’a girdiklerinde 30 yıldır Ermenistan hamasetini besleyen Batılı ülkelerin hiç biri ortada yoktu.
Başbakan Miçotakis kendi bakanlarına ve genelkurmay başkanına güvenmiyor!
PASOK lideri Nikos Andrulakis ile gazeteci Tanasis Koukakis'in Ulusal İstihbarat Teşkilatı EYP tarafından dinlendiğinin ortaya çıkması geçen Ağustos ayında Yunanistan'da büyük çalkantılara neden olmuştu. Skandal nedeniyle, önce Başbakanlık Genel Sekreteri ve Miçotakis'in yeğeni Grigoris Dimitriyadis,, hemen ardındansa Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın Başkanı Panayotis Kontoleon istifa etmişti. Miçotakis, olaydan haberinin olmadığını söyleyip, "haberim olsaydı izin vermezdim" açıklaması yapmıştı.
Yunanistan'da ağustos ayında patlak veren dinleme skandalının ucu daha sonra kabineye dayandı. Bakanların da aralarında olduğu siyaset, medya ve iş dünyasından 32 ismin dinlenmiş olabileceği yazıldı. Documento Gazetesinin haberinde, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in bilgisi dahilinde yapılan dinlemelerde "Predator" isimli casus yazılım programının Yunanistan istihbaratı tarafından kullanıldığı iddia edildi.
Dinleme listesinde eski Başbakan Andonis Samaras, Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Kalkınma ve Yatırım Bakanı Andonis Yeorgiadis, Eski Sağlık Bakanı Vasilis Kikilias, Kathimerini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aleksis Papahelas, yerel yöneticiler ve muhalif isimler de yer aldı.
Listede Miçotakis'in parti içi potansiyel rakipleri kadar, yakın çalışma arkadaşlarının da bulunduğu öne sürülen haberde, bazı kişilerin ise eşlerinin ve yakın çevrelerinin telefonları üzerinden dinlenildiği dile getirildi.
Miçotakis, genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarını da dinletmiş!
Yunanistan’daki telekulak skandalı ortalığa dökülen bilgilerle yeni bir boyut daha kazandı. Türkiye’ye karşı askeri provokasyonlarda bulunan Başbakan Miçotakis’in kendi ordusuna güvenmediği ve Genelkurmay Başkanı Floros ile Kara Kuvvetleri Komutanı Lalousis dahil komutanları da dinlettiği ortaya çıktı. Documento Gazetesi, Başbakan Kiryakos Miçotakis'in, EYP'yi İsrail menşeli Predator casus yazılımla, Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesini dinlemek ve izlemek için kullandığını duyurdu. Gazete, 14 yeni kişinin yer aldığı dördüncü listeyi yayınladı.
Skandal ortaya çıkınca İstihbarat (EYP) Başkanı Panagiotis Kontoleon ve "Predator" ile ticari ilişkileri olduğu iddia edilen ve aynı zamanda Miçotakis'in yeğeni olan başbakanlık Genel Sekreteri Grigoris Dimitriadis, skandal nedeniyle daha önce görevlerinden ayrılmıştı.
Foto: Documento Gazetesi, Miçotakis'in, komutanları da dinletip, izlettiğini yazdı.
Yunanistan için hangi ordu savaşacak?
Bütün bunlardan, Yunanistan’da ordu ve hükümetin birbirlerine güvenmediği gibi başbakanın, kendi atadığı bakanlarına da itimat etmediği anlaşılıyor. Bu isimleri Yunan istihbaratı EYP, İsrail casus yazılımı ile dinlediğine göre Yunanistan’ın en gizli sırları İsrail ve ABD’nin de elinde demektir. Yani ABD, Yunanistan ile ucuz bir oyuncak gibi oynuyor. Kendi cirmine bakmadan Ankara’ya parmak sallayan Miçotakis, eğer bir savaş çıkarsa hangi orduya emir verecek? Acaba Yunan topraklarına konuşlandırdığı ABD askerlerinin “tatili” yarım bırakıp “Yunan halkı için” ölebileceklerini mi zannediyor? Atina, “ABD’ye vekaleten,” Türkiye ile savaşa hazırlanırken görünen o ki esas savaş Yunanistan’ın kendi içinde başladı… Olan Yunan halkına oluyor.
Atina yönetimi, Ukrayna, Ermenistan ve Suriye’ye baksın
Yunanistan ilaveten Suriye’ye de bakabilir isterse… Türk ordusu, ABD ve Rusya himayesindeki bölgeleri bir bir temizliyor. Mehmetçik, Rusya’nın koruduğu, ABD’nin on binlerce TIR ağır silahlarla donattığı PKK/YPG ve diğer uzantılarını yok ediyor. Washington, PKK/YPG terör örgütüne TIR’larla silah gönderiyor, bu silahların listesini de dalga geçercesine Ankara’ya veriyordu. Şimdi Türkiye, ABD’nin eğittiği taşeron teröristleri kitleler halinde öldürüp onları Cehenneme, listelerini de Washington’a yolluyor. Rusya ve ABD ise sadece cılız tepkiler göstererek seyrediyor. Muhtemel bir Türk-Yunan savaşında da bundan daha fazlasını yap(a)mayacaklar.
Fotoğraf: Rus saldırıları sonrası Ukrayna’nın başkenti Kiev’e 20 kilometre mesafede bulunan Irpin kenti.
Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, şu an itibariyle kısa vadeli menfaatler yönüyle avantajlı gibi görünmekle birlikte ABD, sürecin nihayetinde iyice zayıflayarak küçülmekten, içe kapanmaktan ve hatta dağılmaktan kurtulamayacaktır.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya