ABD, Seçimi “Halk İhtilaline” Dönüştürüp Türkiye’yi İşgal Etmeye Hazırlanıyor
*Bu yazı 13/04/2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Alper TAN/SDE Başkan Yardımcısı
15 Temmuz 2016 Cuma günü saat 19:00’da, “1 saat sonra, kripto bir grup, savaş uçakları, helikopterler, tanklar ve her türlü ağır silahları kullanarak Türkiye’yi işgale kalkışacak” deseydik buna kaç kişi inanırdı? Fakat o akşam ve gece olanları hepimiz yaşayarak tecrübe ettik. İşte bu yazıyı böyle bir hatırlatma ışığında okumanızı tavsiye ederiz.
15 Temmuz işgal teşebbüsünde neler olmuştu?
TSK içindeki NATO-FETÖ unsurları, milletimizin paralarıyla vatanın korunması için alınmış olan silah, tank, uçak ve helikopterlerin namlusunu millete çevirmiş, devletimizin ABD’ye teslim edilmesi için korkunç bir ihanet çukuruna düşmüşlerdi.
İçerdeki NATO-FETÖ unsurları, ABD adına Türk devletine silah çektiği sırada Suriye ve Irak’ta Avrupa ve ABD tarafından semirtilen diğer terör örgütü PKK/YPG ise işgale destek için Türkiye sınırına dayanmıştı.
İncirlik başta olmak üzere Türkiye’deki ABD üsleri, işgal harekatının merkezi misyonundaydı. İncirlik’ten kalkan ABD tanker uçakları, TSK’nın savaş uçaklarını kullanan FETÖ’cülere havada yakıt ikmali yapmaya kadar vardırmıştı desteğini... ABD adına ilk açıklamayı yapan Dışişleri Bakanı John Kerry, Moskova’da yaptığı kısa yorumda “barış, istikrar ve süreklilik umduğunu” söyledi. Yani NATO müttefiki Türkiye’de, seçilmiş iktidara karşı silah kullanılmasına Washington yönetiminin eleştirel hiçbir cümlesi olmadı. ABD’den yapılan bir başka tepki, başarısız işgal girişimi sonrasında Başkan Obama’nın Ofisi’nden yapılan basın açıklamasıydı. Açıklamada, “şiddet olaylarında herhangi bir Amerikalının öldürüldüğü veya yaralandığına dair endikasyon bulunmadığı” ifade edildi. ABD’lilerin ölmemesi dışında, Türk devletine yapılanlar umurlarında bile değildi. Hatta işgalcilerin başarısızlığına çok kızgındılar. Açıklamada “Türkiye’de tüm tarafların hukukun üstünlüğü çerçevesinde kalarak şiddet veya istikrarsızlaşmaya yol açacak eylemlerden kaçınmaları gerektiği” ifade edildi. Türkiye’de seçimle yani millet iradesiyle iktidara gelen meşru hükümetle, işbirlikçi taşeron terörist işgal unsurları “eşit” iki muhatap sayılıyordu.
15 Temmuz’dan kısa süre öncesi binlerce Fransız askeri Suriye’ye, İngiliz askerleri ise Güney Kıbrıs’ta yer alan İngiltere’ye ait askeri üsse yerleştirilmişti. Türkiye’den gelecek sinyali bekliyorlardı. NATO/FETÖ unsurları başaracakmış gibi olsaydı onlar da Türkiye’ye girecekler ve işgal başarıyla tamamlanacaktı.
Türkiye, 15 Temmuz’da ABD’nin, işin başında olduğunu çok net olarak söyledi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Amerika'nın 15 Temmuz'un arkasında olduğu apaçık ortada. Onların talimatıyla bunu icra eden de FETÖ idi" diye açıkça ABD’yi suçladı. Türkiye, işgal girişiminin ardında ABD'nin olduğunu 15 Temmuz ile ilgili davaların iddianamelerine de yansıttı.
Eğer 15 Temmuz’da başarılı olsalardı binlerce kişiyi yargılamadan infaz edecekler, on binlerce kişiyi de hapishanelere dolduracaklardı. Başarılı olamadılar. Ama hedeften vazgeçmediler. Taktik değiştirdiler. Şimdi daha farklı bir strateji kullanıyorlar. ABD Başkanı Joe Biden’in 3 sene önce (16 Aralık 2019) açıkça söylediği gibi muhalif partileri destekliyorlar. Türkiye’de Tayyip Erdoğan nefreti dışında hiçbir ortak hedefi bulunmayan irili ufaklı ne kadar parti, cemaat, terör örgütü ve Türkiye’ye zararlı unsur varsa tamamını bir araya getirdiler.
Muhalif seçmen, oy vereceği adaylara baktığında muhalif parti başkanlarını ve onların milletvekili listelerini görüyor. Erdoğan ve AK Parti nefreti gözleri kör ettiği için onların arkasındaki fotoğrafta yer alan ve gizlenmesi mümkün olmayan ABD gerçeğini görmüyor/görse de, içinde taşıdığı nefret sebebiyle bunu önemsemiyor. Hatta bazıları bundan çok memnunlar…
Şunu çok açık ve net olarak söyleyelim ki Millet Muhalifi İttifak’ın adayı seçilirse devleti o yönetmeyecek. Onun seçilmesi için bu kadar parti, örgüt, cemaat ve oluşumu kurgulayıp bir araya getiren irade yönetecek. Bu irade belli: ABD. Seçilen değil “seçtiren” yönetecek.
Seçimi “Millet İttifakı” kazanmayacak, Türkiye kaybedecek, ABD kazanmış olacak. 14 Mayıs gecesi muhalefetin %50'yi aşması halinde devir teslim, yasal düzenleme beklemeksizin, cezaevlerindeki terör suçluları serbest bırakılacak. Tıpkı Fransız ihtilalinde Bastille Hapishanesi’nin boşaltılması gibi. PKK, FETÖ tutukluları, 15 Mayıs'ta serbest kalacaklarına inandırılmış durumdalar. Seçimle gelen bir iktidar gibi davranmayacaklar. Barbar kavimlerin işgal ettikleri ülkede davrandığı gibi davranacaklar. Cumhurbaşkanı Erdoğan veya AK Parti’den değil, istikametini “tek yön” olarak Batı’ya değil dünyanın her yerine çevirmiş olan Erdoğan liderliğindeki Türk Devleti’nden intikam alacaklar. Esas hedefleri Tayyip Erdoğan’ı devirmek değil. Erdoğan bir sembol. Devirmek istedikleri gerçek hedef, Batıdan bağımsızlaşan ve dünyanın her yerine ilgi gösteren, güçlenen, daha da güçlenme potansiyeli olan ve yeni bir güç merkezine dönüşen Türk Devleti’dir.
15 Temmuz’da başarısız olan ABD, bu defa Türkiye’yi seçimle içerden teslim alacağını düşünüyor. İçerdekilere moral olsun diye de Türkiye’nin çevresindeki askeri yığınakları arttırıyor ve tahkim ediyor.
14 Mayıs’ta ABD’nin seçimi alma ihtimali üzerinden hareketle, 15 Temmuz’daki işgal hazırlıkları gibi hazırlık yapıyor. Nasıl mı?
-ABD nükleer denizaltısı USS San Juan, geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi limanına demir attı.
-Ege’deki adalarda ve Yunanistan’daki ABD üsleri, Rusya’ya karşı değil, Türkiye’ye karşı görevde.
-ABD’nin en büyük uçak gemilerinden biri, USS George W. H. Bush, Akdeniz’de Türkiye’ye çok yakın Suriye kıyılarında o günü bekliyor.
-Irak ve Suriye’deki PKK/YPG terör şebekesine yeni görevlerini telkin etmek için en üst düzey ABD yetkililerinin biri geliyor diğeri gidiyor.
-Fransa hükümeti, göstere göstere terör örgütü PKK/YPG’nin üst kadrolarını cumhurbaşkanlığı sarayı ve parlamento dahil resmi makamlarda el üstünde ağırlıyor.
-ABD'nin ardından Fransa da Türkiye sınırındaki Dedeağaç'ta üs kuruyor. Daha birkaç gün önce Fransız "LANGUEDOC" fırkateyni Dedeağaç limanına yanaştı. Liman Başkanı Konstantinos Hatzimichael, “Bir Fransız gemisinin Dedeağaç limanına yanaşması tarihi bir an. Bir buçuk yüzyıl sonra Akdeniz'in kuzeydoğu ucundaki liman kentinde Fransız varlığının başlangıcı' ifadelerini kullandı. Başka bir Fransız gemisinin ise bugünlerde Girit'in güneyinde olacağı ifade ediliyor.
Bunların tamamı 14 Mayıs gecesi için hazırlanıyor.
Türkiye’de hapiste ve dışardaki bütün terör örgütü elemanları 14 Mayıs hayaline inandırılmış vaziyetteler. İnanılması güç bir ümit, özgüven ve pervasızlık içindeler. O gece çıkacaklarını söylüyorlar. Onlara bunun sözünü kim vermiş olabilir?
Eğer seçimi, Millet Karşıtı ittifak kazanırsa, ABD öncülüğündeki Batı koalisyonu, Fransız ihtilalindekine benzer bir görüntü ile bu seçimi sözümona “Halk ihtilali”ne çevirmeyi hedefliyor, Dünyaya açılmış Türk devleti ve milletimizin gönlünde özgürce yer edinen maneviyatımızın kaynağı İslam dinini ortadan kaldırmanın hazırlığını yapıyorlar. Türkiye’yi dize getirirlerse diğer Müslüman ülkelerin de umutlarını kıracaklarını ve onların da seslerini kesebileceklerini hesap ediyorlar.
ABD, 14 Mayıs seçimini “Halk ihtilali”ne çevirip Türkiye’yi işgal etmeye hazırlanıyor. Halk ihtilalini(!) terör örgütlerini organize ederek uygulayacaklar. O sebeple bütün terör ağlarına aşırı destek, motivasyon, güven ve çoşku veriyorlar. Onların istediği “Halk ihtilali” olduğunda artık Türkiye’de seçim falan olmayacak.
Bu seçim ABD ve Avrupa ile Türkiye arasında olacak. ABD, 15 Temmuz’da başaramadığını 14 Mayıs’ta başarmak için bütün imkanlarını seferber etmiş durumda. Bunu görmemek için “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olmak” lazım. Vatanını, milletini zerre kadar seven hiçbir fert, sırf Tayyip Erdoğan nefreti nedeniyle kendi değerlerine ve devletine, milletine düşman olamaz.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya