Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

ABD Seçmeni Biden’a, O da İklime Yeşil Işık Yakıyor

*Prof.Dr.Levent Aydın

 

2020 yılının sonuna yaklaşırken küresel ve ulusal ölçekte önemli olaylar yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Bunlardan en hayati olanları doğrudan yaşamı etkileyen küresel salgın Kovid-19, Elazığ ve İzmir depremleridir. ABD seçim sonuçlarına bakıldığında pandemi öncesi iyi bir ekonomi performansı sergileyen Trump, pandemiyle bu performansını özellikle işsizlik sorunu nedeniyle kaybettiği için başkanlığı da kaybetmek üzere. Üniversitede makroekonomi dersleri anlatırken makroekonominin ABD politikasını nasıl etkilediğini göstermek için Mankiw’in kitabındaki örneği güncelleyerek öğrencilerime evin bir odasını sanki sınıfmış gibi düşünerek çevrim içi uzaktan eğitimle bilgisayar ekranından anlatmaya çalıştım.  Gündemi takip için televizyon düğmesine bastığımda bazı haber kanallarının, ekranı sağ ve sol diye iki kısma böldüğünü; sağda İzmir’de yaşanan depremin etkileri ve yorumları, solda ise ABD’de yapılan seçimlerin sonuçlarının verildiğini gördüm.

Ekranın sağında depremin arama ve kurtarma faaliyetleri artık tamamlanmış ve enkaz kaldırma aşamasına gelinmiş olduğunu gördük. Bu vesile ile depremde hayatını kaybedenlere Allah rahmet etsin; yaralılara, yakınlarına ve tüm milletimize geçmiş olsun. Bir yer bilimci olarak ifade etmeliyim ki  zamanını ve yerini tam olarak bilemediğimiz depremin yarın olacakmış gibi mevcut yapıları dayanıklı hâle getirmek ve yeni yapıları denetlemek ve gerekirse yıkmak lazım. Siz yıkmazsanız deprem yıkıyor,  yıkarken de can alıyor. Sanırım bu konuda daha fazla lafa gerek yok, özellikle fay hatları üzerindeki yapılar için eylem zamanı.

Ekranın soluna baktığımızda ise Demokrat Biden ile Cumhuriyetçi Trump arasında geçen başkanlık yarışında devam eden seçim sonuçları görünüyor. Resmen açıklanmamış olmasına rağmen aldıkları oyların yüzdesinde yüzde 50,4’e karşı yüzde 48 ile yaklaşık 3,5 milyon oyla Biden önde. Tabii önemli olan ABD’ye başkan seçilmek için aldığınız oyların sayısı ve yüzdesi değil, 270 delegeye ulaşabilmek. Buna da Biden çok yakın gözüküyor. Ama hâlâ her şey bitmiş değil. Trump’ın şansı, sayımı devam eden eyaletlerin sonuçlarına göre hâlâ devam etmektedir. Bir diğer şansı da oy sayımlarına itiraz ederek konuyu mahkemeye taşıması.

Kesin olmayan ABD seçim sonuçlarına göre Başkanın kim olacağını tam olarak söyleyemesek de Cumhuriyetçi Trump’ın oy sayısının Biden’ınkinden 3,5 milyon az olmasının temel nedenin pandemi olduğunu, pandeminin de işsizliğe neden olmasısıdır. Denebilirse pandeminin doğrudan kaybettirdiği ilk devlet başkanı Trump oldu. Gelişmiş bir ekonomiye sahip ABD’de başkanların seçiminde kazanan veya kaybedeni iki makroekonomik değişkenle anlatmak mümkündür ki bizler de derslerde makroekonominin politikayı nasıl etkilediğini vurgulamak için Mankiw’in ABD örneğini öğrencilerimize anlatırız. Şimdi bu örneği bu yazıya taşıyarak 1976’dan günümüze revize ederek bir bakalım.

Seçim yıllarında işsizlik ve enflasyon ve seçilen ABD Başkanları

1976 seçim yılında hem işsizlik hem de enflasyon yüksek olduğu için Cumhuriyetçi Ford kaybeder, Demokrat Carter kazanır. 1980 yılında yüksek enflasyonla Carter kaybeder, Cumhuriyetçi Reagan kazanır ve 1984 yılında düşük enflasyonla ikinci dönemine devam eder. 1988 yılında düşük işsizlikle, düşük enflasyonla Reagan en fazla iki dönem başkanlık yapabildiği için bir diğer Cumhuriyetçi Bush-I devam eder. 1992’de düşük enflasyona rağmen yüksek işsizlik Demokrat Clinton’ı başkan yapar. İşsizliği düşüren Clinton 1996’da ikinci dönemine devam eder.

2000 yılında ekonomi çok başarılı olduğundan iş başındaki Demokrat partinin adayı Gore, oyların çoğunu kazanır, ancak seçimi mahkeme kararıyla kaybeder. 2004'te işsizlik biraz daha yüksek, ancak 2001 durgunluğundan daha düşük ve enflasyon da düşük; iş başındaki başkan  Bush II kazanır.

2008 yılından bu yana ABD ekonomisinde enflasyonun kontrol edilebildiği ancak işsizlik oranını düşürebilen Başkanın iktidarda kaldığını buna karşın işsizliği artıran başkanın ise tıpkı son seçimlerde Trump’ın aldığı oylarda görüldüğü gibi kaybetmeye maruz kaldığını veya kalabileceğini söylemek yanlış olmaz.

2019 yılı sonuna kadar ekonomiyi, göreve geldiğinden bu yana çevresel kaygı ve endişeleri hiçe sayarak petrol ve doğal gaz üretiminde dünyanın en büyük üreticisi konumuna taşıyan Trump; pandemiye, dolaysıyla artan işsizliğe yenilmiş gibi görünüyor. Trump, seçim öncesi Obama döneminde imzalanan Paris İklim Anlaşması’ndan daha önce aynı partiden Cumhuriyetçi Bush’un Kyoto Anlaşması’ndan çekildiği gibi çekildiğini ilan etti. Dünyayı en fazla kirleten ülkelerden (Çin’den sonra) biri olan ABD, iklim değişimi anlaşmalarına ekonomide yaratacağı olumsuz etkilerinden dolayı yanaşmıyor. 

Ama ne ilginçtir ki petrol ve gazda ithalatçı konumdan ABD’yi net ihracatçı konuma taşıyan Trump’ın ekonomideki başarısını Covid-19 virüsü ABD seçmeni gözünde yok etmiş gibi.

Biden, başkan olduğunda İklim Anlaşması’na geri dönüleceğini açıkladı. Yapılan seçim açıklamalarına dayanarak eski Başkan Yardımcısı Biden’ın ABD ekonomisinin enerjisi için daha yeşil hedefleri olabileceğini ancak kaya gazı ve petrolünü sona erdirmeyeceğini veya en azından keskin bir şekilde azaltmayacağını söyleyebiliriz. Biden’ın 2 trilyon dolarlık enerji planında, altyapıya, elektrikli araçlara, yenilenebilir enerjiye, verimli binalara yapılan yatırımı teşvik edeceği beklenmektedir.