Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Beka-Ekonomi Seçimi

Abuzer PINAR
03 Nisan 2019 13:25
A-
A+

Nihayet bir yerel seçimi daha geride bırakmış olduk. Bu bir belediye seçimi idi. Ancak en az genel seçim kadar tansiyonu yüksek oldu. Seçim iki ana blok arasında yapıldı. İktidar (Cumhur ittifakı) ve muhalefet (Millet ittifakı). Yerel seçimlerde ittifak ilk defa oldu. Bu da farklı bir deneyimdi.

Bir bütün olarak iyi bir seçim oldu ve ülke olarak demokraside belirli bir eşiği aştığımızı düşünüyorum. Tartışmalar, sert konuşmalar, bazen maksadını aşan ifadeler olabilir. Ama her şeye rağmen seçim öncesi ve sonrası tavır ve söylemler artık demokrasiyi sindirdiğimizi gösteriyor. Özellikle seçim sonrası siyasetçilerin tavrını ben şahsen beğendim.

İtirazlar, tartışmalar hep olur. Ancak genel tavır sonuca saygı duyulduğu yönünde. Olması gereken de budur. Nihayetinde bu ülkede Yüksek Seçim Kurulu var. İtiraz süreçleri var. Bunlar da sonuçlanınca çıkan sonuca herkes saygı duyacaktır. Demokrasinin gereği de budur. Seçimlerde vatandaş tercihini yapar. Aslında tercihini ne yönde yaptığından ziyade bu tercihe karşı takınılan tavır daha önemlidir.

31 Mart seçimi yerel seçim olmakla beraber, beka sorunu ve iktisadi durum daha çok konuşuldu. Cumhur ittifakı daha çok ilki üzerinden söylem geliştirirken, Millet ittifakı ikincisi üzerinden dilini kurdu. Aslında ikisi de yerel yönetimlerden ziyade merkez siyasetin işi. Lakin bu seçimin dili böyle kuruldu. Belki de yeni hükümet sistemindeki geçiş süreci nedeniyle böyle oldu. Hangisi ağır bastı peki?

Bu sorunun kısa yoldan cevabını vermek doğru değil diye düşünüyorum. Seçmen sadece bir faktör ile tercih yapmaz. Cumhur ittifakına oy verip ekonomik sorunların öncelikli olduğunu düşünebilir. Ya da millet ittifakına oy verip beka sorununun hiç de önemsiz olmadığını düşünebilir. Bu iki söylem dışında tamamen farklı saiklerle hareket edebilir. Durum ne olursa olsun partisinden vazgeçmeyen “partizan” seçmen dünyanın her yerinde hep vardır. Ancak toplamdan çıkarılacak sonuçlar önemlidir.

Sonuçlara ilişkin genel değerlendirmem şu şekilde:

  • Eğer bugün itibariyle cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış olsaydı yine Recep Tayyip Erdoğan kazanacaktı. Genel eğilim beka sorununun çok da gözardı edilmediğini gösteriyor.
  • Belediyelerde tercihler farklı oldu. Buralarda aday önemli olabilir. Ancak bundan önemlisi büyük kentlerde tercihin Cumhur ittifakından yana olmamasıdır. Burada ekonomik sorunlar ağır basıyor denilebilir.

Seçimlerden sonra takınılan tavır ve söylem pozitif oldu. Tam da bu tavırdan dolayı piyasaların sonuçları soğukkanlı karşıladığını düşünüyorum. Örneğin, döviz kurunun patlayacağını bekleyen çevrelere ve söylemlere rağmen, bu olmadı.

Kanaatimce kimin ne kadar oy veya belediye aldığından ziyade, seçim sonrası bu pozitif tavır belirleyici oldu. Eğer muhalefet alınan sonucu genel seçime tahvil etmeye kalksa ve buna da iktidar sert tepki koymuş olsa, emin olun piyasalar bu kadar sakin olmazdı. Çünkü bu tavır belirsizlik ortamının bir işareti olacaktı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde olduğu gibi yerel yönetimlerde de karşımıza bir şans çıkmıştır aslında. Bu sistemde bir partinin adayı cumhurbaşkanı seçildiği halde partisi meclis çoğunluğunu sağlayamayabilir. Bir belediyede de bir parti adayı başkan seçildiği halde, partisi meclis çoğunluğunu elde edememiş olabilir. Bunu bir handikap olarak değil, uzlaşma, denetim ve denge aracı olarak görürsek bir şans olabilir diye düşünüyorum.

Beka ve ekonomi meselesine gelince. Bir ülkenin bekası şüphesiz çok önemlidir. Geleceğini tehdit eden unsurlar devlet tarafından ciddiye alınır ve gerekli tedbirler alınır. Vatandaşın bu konuda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi konusunda da kimsenin itirazı olacağını sanmam. Sınır güvenliği bir devletin asgari işlevidir. Ancak ekonomi bir ülkenin geleceğinde daha az öneme sahip değildir. Hele de yeraltı kaynakları açısından çok da zengin sayılmayacak ülkemizde ulusal güvenlik harcamaları dahil bütün kamu harcamaları vergi ile finanse edilmektedir. Bugün borçlanılsa bile er geç vergi alınarak ödenecektir. Bu yüzden de ekonominin sağlamlığı, vatandaşın ödeme gücü, vergilerin amacına uygun harcanması, genel refah düzeyi ve bu refahın topluma dağılımı gözardı edilemez.

Toplum refahı daha az önemli değildir. Çünkü sınırları korumak elbette önemli ama toplum refahı düşük olduğunda, iyi korunmuş sınırlar içerisinde toplum içerden çatlayabilir. Devletinin yönetimine ve adaletine güvenen vatandaş bekanın da temel aktörü olacaktır.

Büyük kentlerdeki seçmen eğilimi gözardı edilmemelidir. Ekonomik zorluktan ve pahalılıktan en çok bu kesim etkilenir. Kırsal bölgelerde ekonomi daha ziyade servet birikimine yöneliktir. Ekonomik faaliyetlerdeki daralmadan da daha az etkilenir. Halbuki kentsel bölgelerde ekonomik faaliyetlerdeki genişleme ve daralma doğrudan hissedilir. Sofraya gelen ekmekten toplu taşımaya, konut fiyatlarından kiraya, iğneden ipliğe her mal ve hizmetin fiyatı harcama gücünü ve dolayısıyla refah düzeyini doğrudan etkiler. Oy verme davranışını da.

Tam da bu nedenle olacak ki Sayın Cumhurbaşkanımız hem basın toplantısında hem de balkon konuşmasında beka meselesini hatırlattıktan hemen sonra ekonomiye vurgu yaptı ve “2023 hedeflerimize ulaşana kadar devam eden bu süreçte önceliğimiz ekonomimizi güçlendirmek, teknoloji ve ihracat odaklı bir şekilde büyümeyi sürdürmek, istihdamı artırmak olacaktır” dedi. Müteakip hafta da yeni ekonomik tedbirlere ilişkin paketi açıklayacaklarını duyurdu.

Bir ülkenin bekası da, ekonomisinin geleceği de önemlidir. Siyasetin ve ekonominin gücü birbirini tamamlar. Biri diğerinin alternatifi değildir. İktisadi gücü olmayan bir siyasetin başarılı olması mümkün değildir. Siyaseten güçlü olmayan bir ülkenin ekonomisi sürdürülebilir olamaz. Demokrasilerde siyaset seçmen tercihi ile şekillenir. Bu tercihin yanlışı veya doğrusu değil içerdiği mesaj önemlidir. İktidarı ve muhalefetiyle siyasetin görevi bu mesajı anlamak ve buna göre politika geliştirmektir. Kanaatimce iktidar ve muhalefet bloku bu mesajı aldı.