Hakim iktisadi yaklaşımda merkez bankası bağımsızlığı tartışmaya açık değil. Çünkü halkın parasını yöneten bir kurumun popülist politikalara alet olmaması gerekir. Bağımsızlığın temel ölçütleri arasında başkanın kolayca görevden alınamaması ve bankanın fiyat istikrarı ve finansal istikrar amacına yönelik olarak hangi aracı nasıl kullanacağına müdahale edilmemesi var.
Bu ölçütlere göre Türkiye’de merkez bankası bağımsızlığı tartışmalı. Zira başkanlar görev süreleri dolmadan görevden alınıyor ve kararlarına müdahale ediliyor düşüncesi hakim. Kararlarına müdahale edildiğine dair kesin bir bilgiye sahip değiliz. Ancak hükümet tarafı zaman zaman iktisadi büyümenin desteklenmesi için faiz indirimi yapılması gerektiğini söylüyor.
ABD merkez bankası Fed’in dünyanın en bağımsız merkez bankası olduğu genel kabul görür. Halbuki Başkan Trump konuşmalarında Fed’in kendisi için en büyük tehdit olduğunu ve yanlış şeyler yaptığını defalarca söylemişti. Eğer mesele söylemse Fed’in de bağımsızlığı tartışmaya açılırdı. Kimse bunu iddia etmedi. Ama mesele başkanın görevlendirilme ve görevden alınma meselesi ise şekli olarak Fed’in bağımsızlığı tartışmasız. Peki bu bağımsız kurumun idarecileri nasıl denetlenecek?
Bugünlerde Fed’in üst düzey yöneticilerinin finansal yatırım faaliyetleri gündemde. Birkaç Fed başkanı 2020 yılı içerisinde milyon dolarlarla ifade edilen menkul kıymet işlemi yapmış. Fed’in oniki bölgesel başkanı bulunuyor. Bu başkanlara geçen hafta mektup yazıldı. Bu mektuplarla başkanlardan daha sıkı bir şekilde etik davranmaları talep edildi. Üst düzey yöneticilerin bireysel olarak menkul kıymet sahibi olmalarının ve bunlarla işlem yapmalarının yasaklanması istendi.
Geçen hafta Fed Başkanı Jerome Powell üst düzey yöneticilerin finansal işlemleri konusunda yeni ve kapsamlı etik kurallar üzerinde çalışmaları emrini verdi. Bu emir neden verildi? Çünkü Fed’in Boston Başkanı Rosengren ve Richmond Başkanı Barkin’in portföyünde Fed’in salgın döneminde ekonomiyi desteklemek için satın aldığı varlıklar vardı. Rosengren dört ayrı gayrimenkul yatırım şirketinde 37 işlem yapmış. 2020 yılı içerisinde Fed bu varlıklardan yaklaşık 700 milyar dolarlık alım yapmıştı. Barkin de 2020 öncesinde milyonlarca dolarlık şirket tahvili almış. Varlık alımı sürecinde Fed bu şirketlerin de 46 milyar dolar civarındaki tahvilini almıştı.
Tam da Powell ne kadar etik davranıyor diyecek iken kendisinin faaliyetleri ortaya çıkıverdi. Kendi portföyü içerisinde salgının etkileri ile mücadele amacıyla 2020 yılı içerisinde satın alınan yerel yönetim tahvilleri vardı. Powell bu tahvillerden 2019 yılında 2,5 milyon dolar civarında satın almış. 2020 yılında ise varlık alım sürecinde Fed bu tahvillerden 5 milyar dolarlık alım yapmıştı. Üstelik bu yerel yönetimler arasında Powell ailesinin 2016 yılında edindiği Illinois tahvilleri de var.
Konu son birkaç gündür ABD gündeminden düşmüyor. 2001 krizinde dönemin merkez bankası başkanı bir miktar parasını patlamadan bir gün önce dolara çevirmişti diye çok konuşuldu. Zira halkın parasını yöneten bir başkanın sahip olduğu kamusal bilgiyi kişisel menfaat sağlamak üzere kullanması etik değildi. Eleştiri haklıydı da. Gelin görün ki Fed başkanları sadece ABD halkının parasını değil, dünya parasını yönetiyor.
Küresel salgının finansal krize yol açmaması için piyasadan varlık alımı yapacaksınız ama öncesinde de bu varlıklardan satın alacaksınız. Siz dolarları bu yolla piyasaya pompalarken girdi fiyatları patlayacak ve dünya enflasyona boğulacak ama siz de bu varlık alımlarından kişisel olarak ne kadar kazanacağınızın hesabını yapacaksınız. Dahası da sizin bağımsızlığınız dünyaya model olacak!
Şu an bu gündem yeni patladı. Sadece sızan bu. Acaba daha neler var? Hangi başkanların portföy cüzdanına ne girdi, çıktı? Dikkat edelim, bu konuşulan bizatihi başkanların kişisel cüzdanları. Peki bunu yapanların yakın çevrelerine yaptırmış oldukları muhtemel işlemler de yok mudur? Olmaması garip olur. Hakikaten Fed mutlak anlamda bağımsız bir merkez bankası. Öyle ki yöneticilerinin kişisel finansal işlemlerine bile dokunulamamış.
Tabi işin başka bir boyutu var. Doları yöneten bu zevatın sadece birisinin yaptığı finansal işlem hacmi birçok gelişmekte olan ülkenin merkez bankası bilançosunu düze çıkaracak tutarda.
Bakalım bu gündem sadece ABD’nin “milli” meselesi olarak mı kalacak, yoksa küresel düzeyde bir karşılık bulacak mı?