Serbest piyasa, herkesin her şeyi istediği şekilde yaptığı bir faaliyet alanı değildir. Nasıl bireysel özgürlükler insanlara sınırsız hareket etme hakkı vermiyorsa. Birden fazla insanın ilişkiye girdiği her alanda bir hukuk vardır. Ama teamül, ama yazılı. İktisadi gelişme tarihi bunun örnekleri ile doludur. Stokçuluğun ve tekelciliğin önlenmesi yanında adil rekabeti sağlayacak hukuki düzenlemelere insanlık toplu yaşamaya başladığından beri rastlanır.
Mesleki dayanışma ve örgütlenme yazılı olmasa da bir hukuk oluşturur. Tarihimizde Ahilik kültürüne ilişkin güzel örnekler vardır. Fatih Sultan Mehmet’e atfedilen bir hikayede, esnaf bir malı sattıktan sonra müşterisine, ikinci istediği malı henüz siftah yapmamış olan komşusundan almasını istemiştir. Müşteriyi istismar eden esnafın bizzat meslektaşları tarafından uyarılması ve dışlanması şüphesiz yürek ferahlatıcı örneklerdir.
Bununla birlikte mal ve hizmet çeşitliliğinin bu kadar arttığı ve ticaret ehlinin sadece bir belde veya ilde değil, küresel düzeyde rekabet etmek zorunda olduğu modern dünyada bu ahlaki duruşu destekleyecek yazılı hukuka ihtiyaç vardır. Zira herkesin ahlaki davranma garantisi olmadığı için, kurallara bağlanmadığı zaman, serbest piyasa ahlaklı davrananların aleyhine işler.
Diğer yandan tarih boyunca iktisadi faaliyetlerde tekelleşme eğilimi hep olmuştur. Tekelleşme, girişimcilerin iradi davranışları ile olabileceği gibi bazen herhangi bir üretim alanının tabiatından da kaynaklanabilir. Ama nihayetinde tekel tekeldir ve objektif bir düzenleme olmadığı takdirde tüketiciyi zarara uğratma ihtimali yüksektir.
Önemli bir konu perakende sektörüdür ve ülkemizde de uzun zamandan beri tartışılmaktadır. İlk bakışta küçük esnafın büyük market zincirlerine karşı korunması olarak görünse de aslında mesele daha geniş bir iktisadi faaliyet alanını ilgilendirmektedir. Herhangi bir sokağa girdiğinizde yan yana fazla sayıda zincir market şubesi görüyorsanız ve eğer müşteri kitlesi bu kadar sayıya ihtiyaç duymuyorsa bir sorun var demektir.
Peki piyasa mantığı şunu gerektirmez mi? Eğer yan yana üç market varsa ve sözkonusu mahaldeki sakinlere sadece iki tanesi yetiyorsa, rekabete dayanamayan üçüncüsü kapanacaktır. Doğrudur; ekonomik etkinlik bunu gerektirir. Ancak konuştuğumuz konu bu değil. Bu marketlerin açılışı hangi kurallara ve hukuka tabi idi? Buna riayet edildi mi? Hangisi kapanacak? Gerçekten kötü çalıştığı için mi yoksa güçsüz olduğu için mi?
Konu şunun için önemlidir. Eşit güçler istisnaidir. Güç asimetrisi varsa, büyük balık küçük balığı yutacaktır. Halbuki büyüğe de küçüğe de ihtiyaç var. İhtiyaçlar dikkate alınarak adil bir rekabetin tesis edilmesi gerekir.
Bu çerçevede konu bir yandan esnaf ve market zincirleri arasındaki asimetrik gücü, diğer taraftan esnafın ve market zincirlerinin kendi aralarındaki ilişkiyi ilgilendirmektedir.
Zincir marketlerin nerelerde açılabileceği, ne satabilecekleri ve hangi saatlerde faaliyet gösterecekleri ele alınacak konular arasında. Tasarının gündeme gelmesini sağlayan gelişme küresel salgın döneminde batma noktasına gelen küçük esnafı korumak olsa da mesele bunun ötesinde bir anlam ifade ediyor.
Mesela, AVM’ler arasındaki mesafe ve AVM’ler ile bakkallar arasındaki mesafe de tartışma konusu. Teklife göre yeni açılacak bir AVM’nin başka bir AVM ile mesafesi 5 kilometreden, bakkallarla mesafesi ise 200 metreden az olmayacak. İki işyeri aynı bulvarda ise aralarındaki mesafe en az 2 kilometre olacak. Bir sokakta aynı market zincirinin şubeleri açılamayacağı gibi nüfusu 2 binin altında olan yerlerde ise hiçbir zincir market şubesi açılamayacak. Ayrıca bir yerleşim yerinde nüfusa göre market açılışına izin verilecek ve her 5 bin kişide 1 market şubesi açılabilecek. Zincir marketlerde tütün ürünü, mobilya, elektronik eşya, beyaz eşya ve cep telefonu satışına belirli şartlara göre izin verilecek. Mesela, marketin alanı 1500 metrekarenin üzerinde ise.
Bunların her biri tasarı düzeyinde elbette. Doğru bir girişim. Bütün tarafların katılımı ile olgunlaştırılarak nihai hale getirilecek. İşin özü faaliyet gösteren ve istihdam alanı açan bütün kesimlerin adil bir yapı içerisinde korunmasıdır. Rekabet ortamının adil ve etkin olabilmesi için bir hukuka dayanması gerekmektedir. Burada tereddüt yok.
Diğer yandan yasa çıkarmak gerekli ama yeterli değildir. Uygulamak ve etkili bir şekilde denetlemek de gerekecek.