Finansman olmadan iktisadi faaliyetlerin bu kadar gelişmesi mümkün olmazdı. Kaynakları zaman ve mekan itibariyle dengeleyen finans sistemi, fon arz ve talep edenleri buluşturarak ekonominin kesintisiz işleyişini sağlar. Bunda şüphe yok. Finansal krizler de bu işleyişin bozulmasıdır. Herhangi bir nedenle yeterli kaynak bulunamaması yatırımları ve işletmelerin faaliyetlerini olumsuz etkiler.
Daha somut olarak kastettiğimiz mesele, bankalar gibi finansal aracılar veya menkul kıymet piyasaları gibi doğrudan finansman mekanizmaları ile fon arz edenler ve talep edenlerin buluşmasıdır. Kaynağa ihtiyacı olanlar bankalardan kredi alarak veya sermaye piyasalarından borçlanarak faaliyetlerini sürdürürken, tasarruf sahipleri mevduat hesapları açarak veya menkul kıymet satın alarak kazanç elde eder. Bu kazançlar faiz geliri olabileceği gibi şirketlere ortak olarak kâr payı da elde edebilirler.
Sağlıklı bir işleyişte sorun beklenmemekle beraber gerçek dünyada böyle olmuyor. Bu işleyişte bazı türev araçlar da kullanılıyor. Sözünü ettiğimiz menkul kıymetlerin bizatihi kendileri değil, bu araçlar üzerinden yapılan işlemlerden söz ediyoruz. Yani menkul kıymet, döviz, değerli maden gibi herhangi bir varlığın sahipliği el değiştirmeden bu varlığa dayanan hak ve yükümlülüklerin ticareti yapılabiliyor. Elinizdeki bir faiz sözleşmesinin bile.
ABD’den başlayan 2008 yılındaki küresel kriz bu araçlardan kaynaklandı. Konut satın alan ABD vatandaşlarının serveti, bu konutların piyasadaki karşılığı olan menkul kıymetlerin fiyatı artınca, artmış gibi göründü. Bu artışı teminat alarak bol kredi veren finansal aracılar, tahsilatta sıkıntı yaşamaya başlayınca konutlara el koymaya başladı. Derken menkul kıymet üzerinden artmış olan fiyatlar düşmeye başladı ve sistem kriz geçirdi. Bütün dünya bundan etkilendi. Liberal piyasadan taviz vermeyen ABD ve İngiltere başta olmak üzere özel bankaların kamulaştırmasına kadar iş gitti.
Normalde finans sektörünün de bazı kuralları vardır. En belirgin olanları bankalardır. Bunun dışında yatırım fonları da bir hayli açık kurallarla düzenlenmişlerdir. Bir de daha likit ve riskli varlıklarla daha karmaşık işlemler yapan hedge fonlar vardır ki bunlar diğerleri kadar kurallı değildi. Ancak 2008 krizi sonrasında bir ölçüde kurala bağlandılar.
Bugün itibariyle 3 trilyon dolardan fazla kaynağı kontrol eden bu fonların risk yönetimindeki katkısı yanında ciddi kırılganlığa da neden oldukları konuşulurken karşımıza beteri çıktı: Aile Yatırım Ofisleri. Son yıllarda sayıları hızla arttı ve an itibariyle hedge fonların yaklaşık iki katı kadar kaynağı yönetmektedirler.
Hedge fonlar denetim altındayken, zengin birey ve ailelerin varlıklarını yöneten aile yatırım fonları herhangi bir denetime tabi değiller. 2008 krizi sonrasında denetimleri gündeme geldiyse de yapılan lobicilik faaliyetleri ile püskürtüldü. Halen denetim dışı ve kuralsız faaliyet gösteriyorlar. Aynen hedge fonlar gibi kaldıraçlı işlemler yapan bu ofisler denetim dışı olduklarından finansal sistemin istikrarı açısından ciddi risk oluşturuyorlar.
Geçen ay iflas eden ve Goldman Sachs ve Morgan Stanley’in de aralarında bulunduğu kuruluşların milyarlarca dolar zarar etmesine neden olan aile yatırım ofisi Archegos Capital ile bu ofisler yeniden gündeme geldi. Aslında yapılan şey çok basitti. Kaldıraçlı işlem yapmıştı. Yani elinde bulunan paradan çok daha yüklü miktarda menkul kıymet almıştı. Bu varlıkların fiyatı artsa satıp yüklü bir kazanç sağlayacaktı. Başkasının parasıyla kendi ortakları zengin ailelere kur yapacaktı. Ama olmadı.
Aldığı menkul kıymetlerin karşılığında taahhüt ettiği teminatın tamamlanması istendi. Karşılayamayınca elindeki varlıklardan 20 milyar dolarlık satış gerçekleştirdi. Bunun sonucunda bazı şirketlerde sert geri çekilmeler oldu. Büyük şirketler ciddi zarara girdi ve birçok finans kurumu bundan olumsuz etkilendi. Nedeni çok basit. Ciddi bir denetime tabi olmayan bir aile yatırım ofisinin türev araçlarla işlem yapması.
Bu ofislerin sayısı son birkaç yılda iki katına çıkmış ve sadece ABD’de yedi bin civarında. Altı trilyon civarındaki bir parayı yönetiyorlar.
Finans piyasalarının ileri gelenleri şaşırmışlar. Bu kadar sık şaşkınlığa uğramak pek hayra alamet değil. 2008 yılında her şey yolunda giderken nasıl oldu da mortgage krizi patladı diye şaşırdılar. Sosyal medyadan organize olup piyasaları altüst eden küçük yatırımcıların hareketine şaşırdılar. Şimdi aile yatırım ofislerine şaşırıyorlar.
Finans sistemi önemlidir ve istikrarı için kuralları ve denetimi şarttır. Birkaç zengin ailenin lobiciliğine kurban verilemez. Ama eğer bu aileler zaten bütün bir sistemi kontrol ediyor da bu yüzden kamu otoriteleri bir şey yapamıyorsa o başka.