Abuzer PINAR
Tüm YazılarıGeçtiğimiz hafta sonu Suudi Arabistan’ın petrol şirketi ARAMCO’nun iki fabrikasına SİHA’larla saldırı düzenlendi. Hemen ardından ABD saldırının arkasında İran olduğunu söyledi. Suudi Arabistan yönetimi bu konuda daha ihtiyatlı davranmayı tercih etti. Açıklamalar bu minvalde devam etti ve ediyor.
Dünyanın yedinci büyük şirketi olan ARAMCO’nun geçmişi 1930’lara kadar gider. Birinci Dünya Savaşı sonrasında petrol avına çıkan ABD’li şirketler ilk başarısını Bahreyn’de elde etti. ABD’li şirket SoCal (Standard Oil of California) ve Bahreyn şirketi BAPCO (Bahrain Petroleum Co.) ortak girişimiyle elde edilen bu başarı sonrasında başka şirketler de iştahlanmaya başladı.
1933 yılında kurulan CASOC (California-Arabian Standard Oil) Suudi Arabistan’da petrol aramaya başladı. Zaman içerisinde zenginleşen CASOC, 1944 yılında adını ARAMCO (Arabian-American Oil Company) olarak değiştirdi ve giderek büyüyen şirketin Exxon, Mobil, Socal ve Texaco gibi birçok yabancı ortağı oldu. 2015 yılı itibariyle 60.000’in üzerinde çalışana ve 380 milyar dolar civarında kara ulaşan ARAMCO dünyanın en saygın petrol şirketlerinden birisi haline geldi.
2016 yılında Veliaht Prens Muhammed bin Selman, ülke ekonomisinin petrole bağımlılıktan kurtulması gerektiğini ve ARAMCO’yu kutsallaştırmaya gerek olmadığını belirterek, “Ekonomimizi yakın zamanda tükenecek petrole bağımlı kılmamalıyız. Bırakın, Aramco yatırım şirketi olarak kalsın. Şirket hisselerinin borsaya açılması ekonomimize faydalı olacak. Şirketin yüzde 1'inin halka arzı bile tarihteki en büyük arz olacak” ifadelerini kullanmıştı.
Halka arzın temel amacı şirkete kaynak sağlamaktır. ARAMCO gibi bir dünya devinin halka arzı da elbette ek kaynak sağlamak anlamına gelecektir. Ancak burada daha fazlasından sözetmek gerekir. Arabistan petrol bağımlısı olmaktan kurtulmak ve yatırımları farklılaştırmak istiyor. Sadece fosil yakıtların önemini kaybetmesi de değil. Ülkenin refah ve barışı sadece doğal kaynaklardan elde edilen gelirin tepeden dağıtılması ile sürdürülebilir olmuyor. Ülkedeki çalışabilir bireylerin tamamını kapsayan bir ekonomik yapı ancak bunu sağlayabilir.
Tam da bu nedenle olacak ki Prens Muhammed bin Salman halka arzın hızlandırılması için kendi danışmanını ARAMCO’ya CEO olarak atadı. Suudi Arabistan Ulusal Yatırım Fonu Başkanlığını yürüten Yasir Osman el-Rumeyyan birçok şirketin halka arzında görev almıştı.
Halka arz ile beraber ülkede borsalar da gelişecek ve daha fazla sermaye girişi olacaktı. Ancak bu işi bir yerden başlatmanız gerekir. Bu amaçla Suudi Ulusal yatırım fonu halka arz sürecini yönetmesi için JP Morgan, Morgan Stanley ve HSBC bankalarını seçti ve Moules&Co'ya da bağımsız danışmanlık yetkisi verdi.
Böyle bir ortamda ARAMCO’ya saldırı ne anlama gelir? Öncelikle gerçekten Husiler saldırmış olabilir. Bunun arkasında İran da olabilir. Ancak hikâye bununla bitmez sanırım. Sadece tam da halka arz aşamasında şirketin değerini düşürmek ve ucuza kapmak da fazla basit bir yorum olur diye düşünüyorum.
ABD başkanı Trump’ın Suudi yönetimine yönelik “biz olmazsak iki hafta bile orada kalamazsınız” mealindeki sözleri, Birleşik Arap emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın dışarıdaki yatırımlarını dondurulması meselesi vs. Bunları dikkate aldığımızda mesele o kadar da basit olmayabilir.
Acaba Suudi Arabistan ciddi bir ekonomik ve sosyal dönüşüm gerçekleştirirse kontrolden çıkabilir mi? Örneğin halka arzda ilk satışların Londra piyasasında yapılması düşünülüyordu. Ancak Brexit tartışmaları nedeniyle Londra piyasasına güvensizlik olabileceği ve istikrarını kaybedebileceği endişesiyle buna mesafeli durdu Suudi yönetimi ve Japonya’nın Tokyo borsasının daha uygun olacağı kanaati güçlendi. Çin’in de seçenekler arasında düşünülebileceği gündeme geldi.
Muhammed bin Salman gerçekten fazla mı büyük oynuyor? Cidden asıl amacı Suudi Arabistan’da dikkate değer bir ekonomik ve sosyal dönüşüm gerçekleştirmek mi? Suudi Arabistan’ı petrol bağımlılığından kurtarmak aynı zamanda ABD bağımlılığından kurtarmak anlamına mı gelir? Suudi yönetimi ihtiyatlı davrandığı halde ABD’nin İran’da ısrar etmesi bir anlama gelir mi? Demem o ki tekil bir olay olarak bir saldırı deyip geçebiliriz. Ancak uluslararası iktisadi sistemin işleyişi ve muhtemel rotası açısından da bakmakta yarar olabilir.
Saldırının Suudi Arabistan’a maddi zarar vermek amacıyla yapılmış olması düşüncesi fazla basit kaçar diye düşünüyorum. Petrol fiyatları kısa bir süre dalgalandıktan sonra kabaca normale döndü. Verilen zarar da ciddiye alınacak seviyede değil. Bu yangın kaza sonucu da olabilirdi ve Aramco o kadar büyük ve karlı ki zarar devede kulak bile değil. Can kaybı da olmadığına göre.
ABD bu saldırının kendilerine bir zararı olmadığını, ancak bölgedeki müttefiklerine yardıma hazır olduklarını açıkladı. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri seyahatine çıktı bile. Sahi yıllarca süren İran-Irak savaşı kime ne kazandırmıştı?
Güncel Yazıları
Yeniden Merkantilizm mi?
27 Kasım 2024
Ekonomik Gelişmeler ve Seçmen Davranışı
25 Nisan 2024
Siyasal Devrevi Hareketlerin Maliyeti
03 Nisan 2024
“Aşırı Sağcı” Anarko Kapitalist
26 Şubat 2024
Filistin İsrail ve Ekonomi
12 Şubat 2024
Yeni Ekonomi Yönetiminin İlk Sınavı: OVP
08 Eylül 2023
Nijer Ekonomisi ve Son Darbe
31 Temmuz 2023
Denge Reformları ve Çin Ekonomik Sistemi
04 Temmuz 2023
Arjantin’de Faizler Neden Bu Kadar Yüksek?
16 Haziran 2023
Çin’den Yeni Teşvik Paketi Hazırlığı
14 Haziran 2023
Ekonomide U Dönüşü mü?
09 Haziran 2023
Ekonomik Model ve Navigasyon
06 Haziran 2023
Enflasyon, Döviz Kuru ve Dış Denge
02 Haziran 2023
Enflasyonla Mücadelede Konut Sektörü
01 Haziran 2023
Enflasyon ve Fiyat Kontrolleri
31 Mayıs 2023