Orta Vadeli Program (OVP), Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca her yıl hazırlanır. Üç yıllığına hazırlanan program makro politikaları, ilkeleri, hedefleri ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri içerir. 6 Eylül 2023’de kamuoyuna sunulan ve yayınlanan OVP, 2023 yılının tahminlerini ve 2024-2026 dönemini kapsayan üç yılın hedeflerini göstermektedir. Bu hedefler ekonomik büyüme, enflasyon, işsizlik, cari denge, döviz kuru gibi sürekli gündemde olan makroekonomik büyüklüklere ilişkin rakamlardır.
Bu yıl yayınlanan OVP’nin farklı bir önemi var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu 28 Mayıs’ta yapıldı ve hem parlamento hem de yürütme belirlenmiş oldu. 15 Temmuz 2016 yılından bu yana ülkemiz siyasi ve iktisadi olarak ciddi bir türbülanstan geçti. Darbe girişiminin etkileri henüz atlatılamamışken, Covid-19 salgını ortaya çıktı ve küresel düzeyde ciddi sonuçları oldu. Maliyetlerdeki artışlar yüksek düzeyde enflasyona neden oldu.
Salgının da etkileri henüz devam ederken “asrın felaketi” olarak adlandırılan ve 10’dan fazla ilimizi etkileyen deprem ortaya çıktı. Onbinlerce can kaybı ve konut tahribatına yol açan depremin ardından genel seçimler yapıldı. Hem küresel etkiler hem de ulusal düzeydeki bu gelişmeler ekonomik dengeleri bozdu. Öncelikle uygulamalar seçim ekonomisi miydi yoksa bir zorunluluk muydu tartışılabilir. Ancak adı ne olursa olsun bu dört büyük olayın maliyeti yüksek oldu ve hem vergi kaybına yol açtı hem de kamu harcamalarının artmasına neden oldu. İlaveten, iktisadi faaliyetlerin daha fazla zarar görmemesi için faizler düşürülerek piyasaya daha ucuza para verildi.
Seçim sonrası hem parasal disiplin hem de bütçe disiplininin sağlanması kaçınılmaz hale geldi. Zira Seçim öncesi dönemde baz etkisi ile enflasyon bir ölçüde gerilese de gevşek para ve maliye politikalarının enflasyonu azdıracağı açıktı. Bu yüzden de açıklanan program merakla bekleniyordu. OVP sadece kamu kesimi için yol gösterici değildir. Özel sektör de devletin ne yapacağına bakarak pozisyon alır. Harcamalarını ve borçlanmasını ona göre planlar. Tasarruflarını nasıl değerlendireceğine, hangi alanda ve ne kadar yatırım yapacağına buna göre karar verir.
OVP’ye ilişkin en temel beklenti tutarlı ve gerçekçi olması idi. Ekonomi yönetimine güven en önemli konudur. 1990’lardaki en büyük sorun bütçe rakamlarının tutmaması ve her yıl ek bütçe yapılması idi. Bu çerçevede öncelikle OVP’deki bütçe açığı tahmini, enflasyon hedefi, döviz kuru ve cari denge hedefleri önemsendi. Özellikle de enflasyon hedefi.
2023 yılı enflasyon gerçekleşme tahmini %65 olarak programda yer aldı. 2024 yılı hedefi ise %33. İlk oran beklenenin üstünde, ikincisi ise beklenenin altında oldu. %65’lik bir gerçekleşmeden sonra %33 mümkün olabilir mi? Kanaatimce mümkündür. Zira Temmuz ve Ağustos aylarında enflasyon %9’un üzerinde gerçekleşti. Yılın sonuna doğru yüksek seyretse de hızı kesilecektir. 2024 yılının ortalarında tersine baz etkisinin de katkısıyla hızlıca inişe geçecektir. Ancak gerçek anlamda bir düşüş olabilmesi, sıkı para ve maliye politikaları ile mümkündür. Yapılan konuşmalar, açıklamalar ve program içeriği bunu teyit eder niteliktedir.
Diğer önemli konu ekonomik büyüme meselesidir. 2024 yılı hedefi %4 olarak belirlenmiş. İşsizlik oranı da %10.3. Anti-enflasyonist programlar uygulanırken büyümek kolay değildir. İstihdamı korumak da zordur. Ancak anlaşıldığı kadarıyla talep kısılırken seçici kredi politikası ile üretim desteklenecek. Bu da hem büyümenin devam etmesi hem de istihdamın korunması anlamına gelir. Eğer arz-talep dengesizliği varsa ve talebin yüksek olması nedeniyle enflasyon artıyorsa, yapılacak olan şey tam da budur. Üretimi arttırmak ve talebi kısmak. Sadece talebin kısılması ciddi tahribat yaratır. Seçilen yol doğru kanaatimce.
Bütçe dengeleri açısından konulan hedefler oldukça gerçekçi. Yeni yönetim sözü dolandırmadan bütçe açıklarının yüksek olduğunu ve bunu azaltmak için harcama ve vergi tarafında neler yapılacağını sıralamış. Özetle kamu harcamalarında tasarrufa gidilecek ve vergi gelirlerini arttırıcı tedbirler alınacak. İlkinde verimsiz harcamaların azaltılması ve israfın önlenmesi en önemli konu. İkincisinde kayıtdışı faaliyetlerin kontrolü öne çıkmalı diye düşünüyorum. Her iki konu da sadece ekonomik öneme sahip değil; aynı zamanda bir ahlak ve hakkaniyet meselesi. Kamunun parası harcanırken devlet adamının eli titremeli. Vergi kaçağının önlenmesinde devlet sert olmalı. Zira bu ülkede yaşayan herkesin hakkı var orada ve siyasal otorite bu hakkı teslim etmek için vardır.
Ödemeler dengesi açısından gayet makul açıkların hedeflemesinin ötesinde geniş bir tedbir listesi var programda. Yeşil ve dijital dönüşümden katma değerin arttırılmasına, rekabetçilikten gümrük birliğinin gözden geçirilmesine ve turizm gelirlerini arttırıcı adımların atılmasına kadar geniş bir politika ve tedbirler listesi var. Her birisi de yapılabilir nitelikte. Bütün mesele kağıt üzerinde kalmaması.
Yurtiçi ve yurtdışından gelen açıklamalara bakılırsa OVP oldukça gerçekçi ve tutarlı bulundu. Bundan sonrası uygulamalara bağlı. Ortaya konulan çerçevede hareket edilirse, Türkiye ekonomisi sahip olduğu dinamizmle ciddi başarılar elde edecektir. Küresel ve bölgesel konjonktür de ülkemiz açısından ciddi fırsatlar sunmaktadır. Bütün mesele iyi yönetmek.