Abuzer PINAR

Tüm Yazıları

Yeni Hansa Ligi ve AB’nin Geleceği

28 Mart 2021
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Küresel ekonomideki çalkantılar Avrupa Birliği (AB) içerisinde küçümsenmeyecek sorgulamaları beraberinde getirmiştir. 2008 yılında derinleşen küresel kriz ile beraber Yunanistan ekonomisinin çöküşü ve yüklü mali yardımların gündeme gelmesi yanında İtalya’nın uzun bir süreden beri yüksek miktarda bütçe açığı vermesi tartışmaları alevlendirmiştir. İngiltere’nin AB’den çıkışı ile beraber süreç daha da karmaşık hale gelmiş ve yüksek düzeyde dillendirilmese bile ciddi endişe kaynağı olmuştur. Ekonomik çıkarlarla bir araya geldiği varsayılan AB ülkelerinin dışa politikada aksiyon almada zayıf kalması bir yana, ekonomik konularda bile hemfikir olamadığı daha da belirgin hale gelmektedir.

Tutumlu Dörtlü (Frugal Four) olarak adlandırılan Hollanda, İsveç, Danimarka ve Avusturya uzun zamandan beri AB içerisinde mali açıdan tutumluluğu savunan örtük bir işbirliği içerisindedir. 2018 yılında Yeni Hansa Ligi (New Hanseatic League) veya kısaca Hansa, bu dörtlü ile beraber Finlandiya, İrlanda, Estonya, Latviya ve Litvanya’nın maliye bakanlarının imzasıyla hazırlanan iki sayfalık metin ile başladı. Bu metinde AB Ekonomik ve Parasal Birliği’nin geliştirilmesinde dikkate alınacak temel görüş ve değerler özetlenmektedir. Bu ortak düşünce esasen AB’ye karşı olmamakla birlikte bütçe ve maliye politikaları konusunda tutumlu olunması gerektiğini savunmaktadır. AB bütçesinden yüklü kaynak tahsisine ve ortak AB borçlanmasına karşı çıkmaktadır.

Hansa 2018 yılında AB’ye çağrıda bulunarak ulusal devletlerin bütçelerini inceleme konusunda daha fazla rol almasını önerdi. AB bütçesinden yapılacak yardımların geri dönüşünü garantiye alma şartına bağlanması talep edildi. Hatırlanacağı üzere Avrupa Komisyonu İtalya’nın bütçesini reddetmişti ve yapılan çağrıyı Lig’in üyeleri ile beraber Çekya ve Slovakya da imzalamıştı. Bu çağrı konusunda Almanya’nın da farklı düşünmediği bilinmektedir.

Birleşik Krallık’ın AB’den çıkışı ile daha fazla gündeme gelmiş olsa da bu ülkelerin birlikteliği çok daha gerilere gider. Eski Almanca’da grup veya birlik anlamına gelen Hanse, Hansa kentleri arasında karadan ve denizden seyahat eden tüccar grupları için kullanılmaktaydı. Daha sonraları bu kavram tüccar loncaları veya tüccar toplulukları için kullanılmaya başlandı.

Hansa Ligi 12. Yüzyılın sonlarında Kuzey Batı ve Orta Avrupa’daki Tüccar Loncalarının ve pazar kasabalarının bir ticaret ve güvenlik konfederasyonu olarak kurulmuştu. Almanya’nın kuzeyindeki kasabalardan başlayan bu hareket Kuzey Avrupa kıyılarındaki Baltık deniz ticaretini yaklaşık olarak üç yüzyıl boyunca etkisi altında tutmuştur.  Hansa bölgesi olarak adlandırılan bu bölge Baltık’tan Kuzey Denizi ve iç kısımlarına kadar uzanır. Orta Çağ diye adlandırılan dönemin sonlarına kadar devam eden bu konfederasyon 15. yüzyılın ortalarından itibaren zayıflamaya başlar.

Avrupa havzası için bu dönemi feodal düzenin çözülmesi ve ticari kapitalizmin kök salması olarak görebiliriz. Avrupa feodal düzeninde toprağa bağlı maraba, zorunlu çalışma ve angarya yoluyla üretilen değer, siyasal ve yargısal yetkilere de sahip olan toprak sahibi senyörde birikiyordu. Çözülmeyi hızlandıran temel nedenler arasında ticaretin gelişmesi, loncalar eliyle zanaatların canlanması, kentleşme ile beraber ticari burjuvazinin oluşması sayılabilir. Tam da bu dönemde artan üretimin dolaşımı Hansa Ligi’nin kurulmasını teşvik etmiştir.

Tüccar çevreleri bu ligi, loncaların ekonomik menfaatlerini yanında sözkonusu kentler ve ülkelerdeki diplomatik ayrıcalıklarını korumak için kurulmuştu. Güvenlik konusu ise ticaret güzergâhlarının korunması ile ilgiliydi. Hansa kentlerinin kendilerine has hukuk sistemleri ve kendi orduları olmakla beraber bu organizasyon bir devlet veya şehir devletlerinin bir konfederasyonu sayılamazdı. İlginç bir şekilde bugün itibariyle AB’den ayrılmak veya ayrı bir birlik oluşturmak gibi düşünceler ağır basmasa da yumuşak türden ve gayrı resmi de olsa bir işbirliği açıkça görülmektedir.

Mali tutumluluk konusunda benzer düşünen Kuzey Avrupa ülkelerinin gayrı resmi işbirliğini ifade eden Yeni Hansa bazen “Vikingler” ve “kötü hava koalisyonu” olarak da adlandırılmaktadır. Vikingler bugünkü Danimarka, Norveç ve İsveç’i kapsayan Güney İskandinavya’dan hareketle geniş bir coğrafyaya etki eden yayılmacı bir topluluktur. Denizcilikte oldukça başarılı olup Akdeniz, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’ya kadar yayılan ve Kuzey Amerika’ya ilk ulaşan Avrupalılardan olduğu düşünülmektedir. Kötü hava koalisyonu ile kastedilen de muhtemelen zorluklara karşı benzer düşünenlerin bir araya gelerek dayanışması kastedilmektedir.

İngiltere’nin AB’den ayrılması ile Hansa daha da hareketlendi. Hollanda hükümetleri 1950’li yıllardan başlayarak yaklaşık 20 yılını İngiltere’yi AB’ye üye yapmak için harcamışlardı. Brexit ile beraber İngiltere “Hollanda’yı da beraberinde AB dışına çıkarır mı” (Nexit) düşüncesi de akıllara gelmedi değil. Zira Hollanda Kuzey Denizi ülkelerinin birbirinden ayrılamayacağı düşüncesindedir. Binlerce Hollanda firması Birleşik Krallık ile ticaret yapmaktadır ve her yıl 100 binden fazla çekici iki ülke arasında mal taşımaktadır. Öyle ki etkili Avrupa gazeteleri Kuzey Avrupa ülkelerinin Euro bölgesinin geleceğini ellerine alacakları, hatta Hansa’nın yeni savaşının tek pazara yönelik olduğu yönünde manşetler bile atmışlardır.   

Eski Hansa Ligi sınırlarında yer alan kentlerden Hamburg, Bremen ve Rostock bugünkü Almanya, Stettin (şimdiki adı Szczecin) ve Danzig (şimdiki adı Gdańsk) ise bugünkü Polonya sınırları içerisinde yer almaktadır. Lig’in adı ve siyasal amaçlarına bakıldığında Almanya’nın bu işbirliği içerisinde yer almaması bile bazı yazarlar tarafından garipsenmektedir. İki nedenle Almanya bu Lig’de yer almamış olabilir. Bunlardan birisi, Lig’i oluşturan ülkelerin sadece küçük devletlerle sınırlı kalmak istemeleridir. İkincisi ise Almanya’nın AB’nin sürükleyici gücü olması nedeniyle bu tür bir eğilim, AB’nin geleceğinin ciddi sorgulanmasına neden olma ihtimalidir.

Lig’in temel motivasyonu, benzer düşünen İngiltere’nin ayrılması ile oluşan boşluğu tahkim etmektir. Sözkonusu ülkeler, özellikle sermaye piyasası başta olmak üzere Avrupa tek pazarını daha da geliştirmeyi hedeflemektedir. Birlikte yer alan ülkelerin tek amacı bu da değildi. Dış politika yanında Orta Doğu Barış süreci ve AB’nin Afrika ile ilişkileri de önemli konular arasındadır. Diğer yandan bu işbirliğinin AB içerisinde güney-kuzey ayrışmasını tetikleyebileceği yönünde endişeler de bulunmaktadır.

AB’nin sürükleyici gücü olan Almanya’nın da özünde farklı düşünmediği dikkate alınırsa, Tutumlu Dörtlü’nün başını çektiği Hansa AB içerisinde daha da etkin hale gelecek gibi görünmektedir. Siyasal birlik ve dış politika konusundaki zayıflık zaten ortadayken, ekonomi konularındaki bu görüş ayrılığı daha da derinleşirse AB’yi zor günler bekliyor demektir. Daha da ilgi çekici olanı, Hansa’nın sadece ekonomi konularında değil, dış politika konusunda da birliği yetersiz bulmasıdır. Zaten farklı düşünmeyen Almanya’nın da Hansa’ya meyletmesi durumunda AB içerisinde kuzey-güney ayrışması derinleşebilir.

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA