ABD Ortadoğu’dan Çekilmek Zorunda

Stratejik Düşünce Enstitüsü'nde 3 Şubat Cumartesi günü, "ABD’nin Ortadoğu’dan Çekilme Senaryoları" başlıklı toplantı düzenlendi.

h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Stratejik Düşünce Enstitüsü'nde 3 Şubat Cumartesi günü, "ABD’nin Ortadoğu’dan Çekilme Senaryoları" başlıklı toplantı düzenlendi.

Oturum Başkanının SDE Başkan Yardımcısı Alper Tan olduğu toplantının konuşmacıları arasında Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa, Irak Türkmen Cephesi Lideri Hasan Turan, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, SDE Sav. Güv. Krl. Bşk. Tuğg. İhsan Başbozkurt, SDE Sav. Güv. Koord. Kd. Alb. Mithat Işık, Gazeteci-Yazar Mustafa Ekici ve Soran Üniversitesi'nden Dr. Jamal Jalal Mustafa vardı.

Konuşmacılar konu hakkında değerlendirmelerde bulunduktan sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.

Toplantıda öne çıkan başlıklar ise şöyle:

SDE Sav. Güv. Krl. Bşk. Tuğg. İhsan Başbozkurt: "Suriye ve Irak, Türkiye ile birlikte hareket ederse ABD’nin bölgeden çekilmesine imkan sağlarız"

"Bir hafta önce İran Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldi. İran’dan bu konuda destek görmesi lazım ama maalesef bu desteği göremiyoruz. İran’ın, terör örgütü PKK ile ABD’nin devlet dışı organlarıyla birlikte hareket ederek bu coğrafyayı kan gölüne çevirmekten vazgeçmesi gerekir. ABD ve İran geri planda ittifak halindedir.

El- Tanf bölgesinde 3 Amerikan askeri öldürüldü, 40’ın üzerinde Amerikan askeri yaralandı. ABD’nin alenen yaptığı açıklamalardan sonra Suriye ve Irak'ta yer değiştirmeler başladı. İran vekil güçleri karargahlarını boşalttılar. İran, ABD’den sonra bu coğrafyanın huzur ve barışına engel olan bir devlettir. Irak, Suriye ve Yemen halkı eziliyor. Bu halkların barışa ihtiyacı var.

Irak coğrafyasına baktığımızda dünyanın altıncı petrol zengini olmasına rağmen perişan bir haldedir. Irak adeta İran tarafından işgal edilmiş durumdadır. Beşşar Esad’ın Türkiye'yi hedef alarak, Türkiye dışındaki aktörlerle birlikte hareket etmekten vazgeçmesi gerekiyor. Kamışlı bölgesinde ABD, Suriye, PKK, PYD ve Rusya birlikte hareket ediyor. Esad’ın kendi ülkesinin güvenliğini sağlamak için dostlarını ve düşmanlarını iyi tanıması lazım.

Suriye ve Irak, Türkiye ile birlikte hareket ederse ABD bölgeden çekilir. Aksi takdirde ABD, büyük İsrail Devleti’nin güvenliğini sağlamak için bu bölgede kalır. Bölgenin liderlerinin birlikte hareket etmesi ve halkın baskısıyla, ABD Afganistan'dan nasıl kovulduysa yine o şekilde kovulmasına sebep olur."

Soran Üniversitesi'nden Dr. Jamal Jalal Mustafa: Türkiye'nin Bölgede Daha Etkin Rol Oynaması Lazım

"Amerika’nın yararına olursa insan hakları, uluslararası hukuk gibi şeylere bakılmadan direkt kararını veriyor. Biz bunu tarihte birçok kez gördük.

Türkiye'nin daha etkin bir şekilde Sünni olan Kürt güçleri ve Arap Sünni güçleri ile güçlü ilişkiler kurması gerekiyor. Türkiye’nin Amerika’yla da Rusya’yla da arası iyi. Ayrıca uluslararası camiada da iyi bir rol oynuyor."

Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa: Bölgede bir barış olacaksa Amerika ve Türkiye’nin bir mutabakata varması gerekiyor

Bugün 2011’den beri Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlayan en büyük aktörlerden birisi İsrail’dir. Dolayısıyla yaptıkları saldırılar göstermeliktir. Rejimi çok sarsacak saldırılar yapmıyorlar. İsrail yönetimi, Arap Baharı’yla birlikte bütün Orta Doğu'nun dengesiyle alakalı bir tutum sergiliyor. İsrail’e göre Orta Doğu projesi ile ilgili Esad’ın kalması gerekiyor. Rusya, İran ve İsrail bu işin bir parçasıdır. Esad rejimini şu ana kadar ayakta tuttular.

Genel olarak baktığımızda Suriye’de Esad’ın yaptıkları unutuldu. Bir sürü insan öldü ve bir sürü insan yerlerinden edildi. Ukrayna savaşı nedeniyle Suriye unutuldu. Son olarak eğer bölgede bir barış olacaksa Amerika ve Türkiye’nin bir mutabakata varması gerekiyor.

DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi: ABD Ortadoğu'da vekalet savaşları yürütüyor. Vekalet verdiği PKK ve DAEŞ gibi terör örgütleridir

"ABD Ortadoğu'da bir vekalet savaşları yürütüyor. Vekalet verdiği PKK ve DAEŞ gibi terör örgütleridir. Bunları gerek silah olarak gerek mühimmat olarak uzun yıllardır takviye ediyor. Son zamanlarda kara silahlarının yanında hava silahlarının da verilmekte olduğunu görüyoruz. Düşürülen bir helikopterin içinden ölü PKK’lılar çıktı ama bu konu fazla büyütülmedi.

Türkiye'nin önce kendisini güvence altına alması lazım. bunun için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dışarıda ve içeride yapacakları vardır. Türkiye, bölge merkezli bir dış politika yürütmelidir. Bunun için bütün komşularıyla dost olmalı, saldırmazlık anlaşması ile teröristlerin iadesiyle ilgili anlaşma imzalanmalıdır."

Irak Türkmen Cephesi Lideri Hasan Turan: Irak ve Türkiye arasında doğan bazen tarihi fırsatlar var ve bu fırsatları iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz

"Amerika artık iyi bir rol oynamaktan çıkmış durumdadır. ABD’nin uyguladığı politikadaki bazı noktaları tespit etmekte fayda vardır.

ABD’nin özellikle de Ortadoğu’da yaptığı politikalarda çelişki vardır. Demokrasi üzerine konuşuyorlar ama çelişkileri var. Bölgeyi terör örgütlerinden kurtarmak üzerine açıklama yapıyorlar ama Suriye'de destekledikleri taraf PYD’dir. PYD ise PKK’nın yan örgütüdür. Terör örgütünü destekleyen bir ülkeden barış ve demokrasiyi nasıl bekleyebiliriz ki?
ABD’nin politikasında hiçbir zaman net bir bakış açısı görmüyoruz. ABD her zaman müttefiklerini yarı yolda bırakıp kendi kaderlerine terk etmiştir. ABD’ye duyulan güven giderek azalmaktadır.
Irak ve Türkiye arasında doğan bazen tarihi fırsatlar vardır ve bu fırsatları iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz. Irak ve Türkiye'nin stratejik hedeflerine hizmet eden bir politikalara en çok karşı çıkan ABD’dir."

Gazeteci-Yazar Mustafa Ekici: ABD’nin Ortadoğu’daki askeri konuşlanması sürece yayılarak veya daha dramatik gelişmelerle hızla sona erecektir

"ABD'nin yapabileceği en iyi şey ayrılmaktır. ABD'nin Orta Doğu'daki savaşlarının muazzam maliyeti ve bariz sonuçsuzluğu, Amerikan siyasetinde sürekli şikâyet edilir ancak bu şikayetler bölgedeki ABD birliklerini kurtarmaya yetmiyor. Daha da ötesi, ABD'nin bölgedeki politikası pahalı ve gereksiz bir felakettir. ABD’yi Ortadoğu'dan kaynaklı sözde risklerden korumak için güç bulundurmanın maliyeti barış zamanında bile olağanüstüdür.

Amerika'nın Orta Doğu'yu yönetme çabaları petrol, İsrail veya terörizm konusunda hiçbir şeyi daha iyi hale getirmiyor. ABD'nin bölgede konuşlu tüm birliklerini bölgeden çekmesi ve bir yandan da ev sahibi ülkelerin rızasıyla deniz limanlarına erişim anlaşmalarını sürdürmesi en makul durumdur.

ABD’nin başta körfez olmak üzere Ortadoğu’daki ortaklarında sanılanın aksine hiçte güven veren bir ortak imajı bırakmadığı gün geçtikçe daha da belirginleşiyor.

Ortadoğu'nun ABD'den koptuğu giderek daha açık hale geliyor.

ABD’nin, soğuk savaş sonrası soyunduğu dünyanın jandarması rolünün sonunun geldiği aşikâr olmuştur. Aksini savunanların bütün argümanlarına rağmen ABD’nin Ortadoğu’da bulunmasının gerçekçi bir zemini kalmamıştır. Belki bazı deniz üsleri ve hava üsleri bir süre daha var kalmaya devam edecektir ancak ABD’nin Ortadoğu’daki askeri konuşlanması sürece yayılarak veya daha dramatik gelişmelerle hızla sona erecektir."

SDE Sav. Güv. Koord. Kd. Alb. Mithat Işık: Bölgeye Amerika geldi, İngiltere geldi ama bakıldığı zaman Türklerin yönetimi bölgede her zaman kabul gördü

"Uzun vadede Amerika Birleşik Devletleri Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştiremediği gibi benim değerlendirmeme göre Türkiye'nin arzu ve isteklerini kabul etmek mecburiyetinde kalacaktır. Amerika'daki siyasi gelişmelere baktığımız zaman eskisi gibi değiller. Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin haricinde orada da artık sivil toplum kuruluşları her geçen gün etkili olmaya başladı. Eyaletlerde bir takım sivil itaatsizlikler başladı.

Amerika ister bölgede kalsın isterse gitsin, bizim ülke olarak yapmamız gereken tek şey kendi hedef ve arzularımızdan vazgeçmemek.

Bölgeye Amerika geldi, İngiltere geldi ama bakıldığı zaman Türklerin yönetimi bölgede her zaman kabul gördü. Ortadoğu veya Afrika’ya gitseniz bile bu böyle. Ecdadımızın bize bırakmış olduğu en büyük miras insan sevgisi, hak, hukuk ve adalettir. Bunun yanında bizim yapmamız gereken bölgedeki gelişmelere göre strateji oluşturmak.

Türk Devletleri Teşkilatı’nı zaten kurduk. Bir şey kurulduktan sonra mutlaka canlanacaktır. Arkasından da İslam Birliği Teşkilatı. Ama bunların liderliğini mutlaka Türkiye'nin yapması lazım. Türkiye’nin bölgesel etki ve ilgi alanlarının gelişmesinin İran'a bir zararı olmayacağını da onlara anlatmamız gerekiyor.

İran’ın Zengezur koridoruna karşı çıkmasının bir anlamı yok. Türkiye artık kabına sığmayan bir ülke. Bunun yanında silah sanayimizi geliştireceğiz. Neticede şunu söylemek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal menfaatlerini koruması aynı zamanda ecdadımızın bize bırakmış olduğu bu coğrafyada ki kan ve zulmü ortadan kaldırması için uğraşması lazım.

Filistin'de dahil her bir problemi ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şefkatli kolları çözecektir. Ve Orta Doğu'daki kan ve gözyaşı ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin bölgede ki etkinliğiyle, bölgede hakem olmasıyla azalacaktır. Gelecek, Türk Dünyası’nın ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin olacaktır diye düşünüyorum."

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA