Kissinger’dan Washington'a Dış Politikada İstikrarlı Çizgi Tavsiyesi
ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, The Wall Street Journal (WSJ) gazetesine verdiği röportajda, bugün dünyanın tehlikeli bir dengesizliğe doğru ilerlediğine inandığını söyledi. Kissinger, “Ortaya çıkmasından kısmen sorumlu olduğumuz sorunlar yüzünden Rusya ve Çin’le savaşın eşiğine geldik. Üstelik bunun nasıl sonuçlanacağına ya da neye yol açması gerektiğine dair hiçbir fikrimiz yok” ifadelerini kullandı.
Şu an 99 yaşında olan ve kısa bir süre önce ‘Leadership: Six Studies in World Strategy’ (Liderlik: Dünya Stratejisiyle İlgili Altı Ders) adlı yeni bir kitabı yayımlanan eski diplomata göre denge, diplomasiyi, nükleer felaket potansiyeli gölgesinde birbirini dengeleyen eylemler olarak anlayan devlet adamının işi.
Kissinger, WSJ röportajında şunları söyledi:
“Benim düşünceme göre iki çeşit denge vardır. Bunlardan birincisi, farklı değerlerin meşruiyetini kabul eden bir tür güç dengesi. Bir taraf, çabalarının sonucunun kendi değerlerinin dayatılması olması gerektiğini düşünüyorsa, burada dengenin mümkün olmadığına inanıyorum. İkincisi, eylem dengesi. Yani genel dengeyi elde etmek için tüm tarafların yeteneklerinin ve gücünün kullanmasının sınırları vardır. Her iki dengeyi de başarmak yarı teknik beceri gerektirir.”
Devlet adamlarının çoğu zaman denge kavramına bağlı kalmadıklarını söyleyen Kissinger, çünkü mesele, felakete yol açmadan gücün genişletilmesi için birçok olasılık bulunduğuna, bu yüzden de ülkelerin tam olarak denge taahhüdünde bulunma ihtiyacı hissetmediğine dikkat çekti.
WSJ yazarı Laura Secor tarafından sorulan “Peki ABD, Rusya ve Çin ile olan düşmanlığını, Kissinger'ın ABD eski Başkanı Richard Nixon döneminde göreve geldiği ve halefi Başkan Gerald Ford'un döneminde göreve devam ettiği sırada olduğu gibi yönetebilir mi?” sorusuna Kissinger, “Onları bölüp düşman yapacağımızı söyleyemezsiniz, yapılabilecek tek şey gerilimi azaltmak ve seçenekler yaratmak” yanıtını verdi.
ABD ve Çin’in karşılıklı manevralarla bir krize doğru ilerlediğini ve bundan duyduğu korkuyu ifade eden Kissinger, Washington'a ‘istikrarlı bir çizgi izlemesi’ tavsiyesinde bulundu. ABD’li eski diplomat, “Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerin izlediği politikalar, Tayvan'ın özerk bir demokratik varlık haline gelmesini sağladı ve 50 yıl boyunca Çin ile ABD arasındaki barışı korudu. Bu nedenle temel yapıyı değiştirecek gibi görünen adımlarla ilgili çok dikkatli olunmalı” dedi.
Ukrayna krizini NATO'nun aceleci politikaları tetiklemiş olabilir
WSJ’ye göre Kissinger, bu yılın başlarında ABD ve NATO'nun aceleci politikalarının Ukrayna'daki krizi tetiklemiş olabileceğini öne sürerek tartışmalara yol açtı. Kissinger WSJ röportajında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in açıkladığı güvenlik endişelerini ciddiye almaktan başka bir alternatif görmediğini ve NATO’nun Ukrayna'ya sonunda üyesi olacağını ima ettiğinde hata yaptığını vurguladı.
Kissinger’a göre Ukrayna, daha önce Rusya topraklarının bir parçasıydı. Ukraynalıların ‘bazıları’ aynı fikirde olmasa da Ruslar burayı kendi toprakları olarak görüyorlar. Ukrayna'nın Rusya ile Batı arasındaki ayırıcı rolü oynamasının istikrarın çıkarına olduğunu düşünen Kissinger, “Ukrayna için tam bağımsızlıktan yanaydım. Finlandiya'ya benzer bir rol oynamasının daha iyi olacağını düşündüm” ifadelerini kullandı.
Kissinger’ın da WSJ röportajında ima ettiği gibi artık iki tarafı keskin bıçak baskısı geride kaldı. Rusya'nın Ukrayna'daki tutumundan sonra Kissinger, “Şimdi, Ukrayna'nın şu ya da bu şekilde, resmi olsun ya da olmasın, olup bitenlerin sona ermesinden sonra NATO üyesi olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. Kissinger ayrıca Rusya'nın Kırım'ın ve Donbas bölgesinin bazı bölgelerinin kontrolünü ele geçirdiği 2014 yılında, Ukrayna’ya yönelik ilk saldırısından elde ettiği kazanımları koruyan bir çözüm öngörüyor. Ancak böyle bir çözümün, sekiz yıl önce istikrarı sağlayamayan anlaşmadan ne kadar farklı olduğuna dair bir cevabı bulunmuyor.
Röportaj, Ukrayna’nın demokrasi ve bağımsızlığının ortaya koyduğu ahlaki statü (çoğunluğu 2014 yılından bu yana Avrupa Birliği ve NATO üyeliğini tercih ediyor) ve Rusya’nın işgali altındaki halkının korkunç kaderi, Sayın Kissinger tarafından desteklenen devlet yönetimine beceriksizce uyan şu soruyla sona eriyor; “Eğer nükleer savaştan kaçınmak en büyük çıkarsa, küresel dengedeki ana rolü büyük devletlerin elinde piyon olmak olan küçük devletlere karşı ahlaki yükümlülük nasıl olmalı?”
ŞARKUL AVSAT