Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı değerlendirirken öncelikle siyasi ve tarihi olarak olayın adını doğru koymamız lazım. Burada olan durum sınır anlaşması ya da bir bölge üzerinde hakimiyet tartışması olan 2 ülkenin arasında çıkmış bir savaş değil. Putin'in ve çevresinin tek taraflı olarak tamamen hukuk dışı olarak bir diğer bağımsız ülkeye saldırısıdır. Ukrayna 1918’de bağımsız oldu. Osmanlı Devleti 3 Mart 1918’de Ukrayna Devleti’nin bağımsızlığını tanıyan 4 ülkeden birisiydi. 1922’de Sovyet Ukrayna'sı kuruldu ki onun bağımsızlıktan saymak mümkün değil.
Diğer bir husus ise Ukrayna'nın elindeki nükleer silahların alınmasıydı. 1994’te İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasında anlaşma yapıldı. Ukrayna elindeki silahları Rusya'ya vermeyi değil, onları imha etmek istedi. Bunun karşısında da bu 3 devlet Ukrayna'nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü garanti edeceklerdi. Ukrayna ancak bunun karşılığında bu nükleer silahlardan vazgeçmeyi kabul etmişti. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı 2014 yılındaki Kırım’ın işgaliyle tamamen ihlal edildi ve açıkçası dünyanın geri kalanı sadece seyretti. Rusya orada duracak, olay kapanılacak ve üstü örtülecek zannedildi. Rusya'nın amacı sadece Kırım değildi. Tahribat korkunç seviyede. Çok daha fazla da artacağı ortada.
Şuan da savaşılan bölge Kıpçakların, Peçeneklerin yüzlerce yıl çok önemli medeniyet kurdukları ve yaşadıkları yerlerdir. Gerçekten on binlerce belki de yüz binlerce insanın hayatına mal oldu. Bunları sadece istatistik olarak bahsetmek kolay değil. Mariupol çok güzel bir şehirdi. Şu anda ölü bir şehir oldu. Diğer şehirlerde ölü şehir haline geldiler. Dünyanın en büyük tarım ambarlarından birisi mahvedildi. Kalanları da Rusya oradan çaldığı, el koyduğu malları Afrika'ya satarak bir de utanmadan Afrika ülkelerine yardım ediyor numarasını yapıyor. Tamamen oradan çalınan mallarla yapılıyor bunlar. Bizzat 2014’te Kırım’ın işgaliyle başlayarak bulunan yerlerdeki her türlü tarihi eser yağma edildi. Kırım'da ki sayısız tarihi eser Petersburg'a ve Moskova'ya kaçırıldı. Herson teorik olarak kurtarıldı ama yerle bir oldu. Oradaki müzeler tamamen yağma edildi. Bir kısmı yok edildi. Türk tarihinin çok önemli eserlerinden bulunan Kıpçaklardan kalan Kıpçak heykelleri de bilerek yok edildi. Eğer birileri barış olmasını düşünüyorsa bu ihtimal zor. Bu asla çözüm olmayacaktır.
Burası Türk Halklarının 1500 Yıllık Vatanıdır
İstanbul müzakerelerinde bir sonuca varılamadı. İstanbul müzakerelerinin arka planında Rusya'nın orada kabul ettirmeye çalıştığı maddeler vardı. İşgal ettiği yerleri dondurmaktı. Ateşkes bahanesiyle olayı soğutmak istiyordu. Kırım’ı 10 yıl hiç müzakerelere koymayalım düşüncesi vardı. Bu Ukrayna içinde Kırım içinde ölüm olurdu. Eğer siz Kırım’ı veya başka bir yeri 5-10 yıllığına Rusya'nın eline bırakırsanız orayı unutun. Bugün Ukrayna'nın işgalini herhangi bir ülkenin bile tarafsız bakma lüksü yoktur. Türkiye'nin ise hiç yoktur. Çünkü söz konusu olan durum öncelikle Kırım'la başlıyor. Kırım’ın Rusya'nın elinde mi kalacağı yoksa herhangi bir diğer ülkelerin elinde mi kalacağı Türkiye için hayati derece de öneme sahip. Burası Türk halklarının 1000-1500 senelik ülkesidir. Türk halkları Kırım’da bugünkü Türkiye sınırlarından 500 sene evvel varlardı. Burada kardeş halkın olup olmaması Türkiye için ölüm kalım meselesi olması gerekir. Karadeniz'de Kırım’a ve boğazlara hakim olursanız Karadeniz sizin demektir. Ama bunu zaten Ruslar bildiği için Temmuz 1783 senesinde Karadeniz filosunu sadece tek bir amaçla kurdular. İstanbul'u almak için. Bu gizli bir şey de değildir. Kuruluş amaçlarında bu da vardır.
Eğer şu anki sınırlarda mevcut çizgilerde ateşkes bile yapmanız halinde yutulan yerler Rusya'nın eline kıyamete kadar kalır. Ondan sonrası içinde sadece Rusya'ya bir dinlenme vakti vermiş olursunuz.
Kırım’ın işgalinden sonra buraya 1.000.000 insan getirip yerleştirdiler. Kırım Tatarlarını kendi insanlarına karşı savaşmak üzere cepheye yolluyorlar. Bunların hiçbirini Türkiye basınında görmüyorsunuz. Milli liderlerin hepsi Kırım’ın dışına atıldı, Milli medyaların tamamı kapatılmış durumda. Burada terör rejimi söz konusudur. Kırım Rusya'ya kalsın deseler bile bu durum dünyada kabul görecek bir şey değildir. Bahsettiğimiz ülke, kelimenin tam anlamıyla predatör bir ülkedir. Eline en ufak imkan geçtiği takdirde eski imparatorluk sınırlarının hepsini isteyen bir ülkeden söz ediyoruz. Suni bir barışın Ukrayna'ya empoze edilmesini büyük bir tehlike olarak görüyorum.
(AB) Avrupa Birliği ve NATO Ukrayna'yı Almamak için Her Şeyi Yaptı
Rusya'nın yaptığı klasik propaganda; Batı, Ukrayna'yı Avrupa Birliği üyesi yapıp Rusya'yı kuşatacak şeklindedir. Birincisi hem Avrupa hem de NATO Ukrayna'yı almamak için her şeyi yaptı. Ukrayna'nın NATO' ya girmek istemekte ne kadar haklı olduğu Rusya’nın saldırısıyla birlikte görülmüş oldu. Ukrayna NATO'ya girmek istedi çünkü Rusya'nın ne yapacağını biliyordu. Ukrayna direnmeye devam ettiği için Batı, Ukrayna’yı destekliyor. İlk başlarda Batı’nın verdiği silahlar yalnızca savunma silahlarıydı. Eğer fazlası verilirse Rusya’yı kızdırmış olacağız şeklinde bir düşünceye sahipler. Bazı durumlarda büyük stratejik düşüncelerle değil, çocukça alınan kararlarla eylem gerçekleştiriliyor. Şu anda Ukrayna'ya gereken hücum silahlarıdır.
Tarihte Emsali Olmayan Bir Durum
ABD eski başkanı Donald Trump, iktidara geldiği zaman Putin ile ilişkisi ileri seviyede olan birisiydi. Tarihte emsali olmayan bir durum bu. Şu anda ABD’nin, Ukrayna saldırısından sonra önceliği Rusya'nın yıpratılması olmaya başladı. Eski Başkan Donald Trump zamanında zaten böyle bir durum söz konusu dahi değildi.
Rusya ile ilişkileri Hollanda ve Belçika ile olan ilişkiler gibi görenler var. Rusya'nın bütün siyasetinde durumlar şöyledir. Sovyetler ve Çarlık zamanında da siyasi hedefler askeri hedeflerden daha ön plandaydı. Rusya bir anlaşma yaptığı zaman her şeyden önce onun siyasi neticesine bakar. Avrupa'ya karşı hesabı da tamamen buydu. Türkiye dahil bütün Avrupa'yı bu şekilde bağımlı hale getirmek istiyor. Gazdan, petrolden ve enerjiden genel olarak kendilerine bir bağımlılık istiyorlar.
İkincisi, Türkiye üzerinden NATO’yu istikrarsızlaştırmak. Ama özellikle Putin, Avrupa'yı istikrarsızlaştırabilmek için gereken her şeyi yaptı. Bu savaşta internetin değerini herkes çok iyi anladı. Sadece askerlerin konumlarını takip etmek için değil toplumların yönlendirilmesi için de çok önemli olduğu anlaşıldı. Bütün bunlar hesap edildiğinde Rusya Ukrayna’yı işgal ettiğinde Batı’nın sessiz kalacağını ümit ediyordu. Ama işler düşündükleri gibi gitmedi.
Rusya-İngiltere-Fransa Arasında İstanbul Kime Kalacak Diye Konuşuluyordu
Rusya'nın İstanbul'dan vazgeçmesi mümkün değildir. 1. Dünya harbinde Osmanlı Devleti savaşa henüz girmemişken Rusya-İngiltere-Fransa arasında İstanbul kime kalacak diye konuşuluyordu. Savaş başladıktan sonra da İstanbul'un Rusya'ya bırakılacağı düşüncesiyle savaş devam etti. Rusya açısından bu hiçbir zaman vazgeçmedikleri bir durum.
2015’te uçak düşürme hadisesi yaşandı. Uçağın düşürüldüğü gece Rusya televizyonlarından önemli açıklamalar yapıldı. İstanbul'un bombalanması, nükleer silah kullanılması gibi açıklamalar yapıldı. Rusya'da üst aklın söylemediği hiçbir şey asla televizyonda söylenemez. Rusya’nın Türkiye hakkında gerçek düşüncelerini öğrenmek için o geceki açıklamalara bakmak yeterlidir.
(*) Prof. Dr. Hakan Kırımlı
30 Kasım 1958 tarihinde Balıkesir’de doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Ankara Koleji’nde tamamladı.
Lisans derecesini 1981’de Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümü’nde, yüksek lisans derecesini de 1985’te Hacettepe Üniversitesi Tarih Alanında yaptı.
Doktora çalışmalarına Batı Almanya’nın Münih şehrindeki Ukrayna Hür Üniversitesi’nde başladı.
Ağırlıklı olarak Rusya-Sovyet tarihi ve politikaları derslerini vermektedir.