Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr
Azerbaycan’da Başarıyı Getiren “İki Devlet Tek Millet” Milli Stratejisi
Tuğgeneral (E) İhsan Başbozkurt
17 Kasım 2020 12:42
A-
A+

AGİT Minsk Grubunun eş başkanı Rusya, Kafkaslarda 30 yıl boyunca çözümsüzlük üzerine yürüttüğü siyasetle, Azerbaycan ve Ermenistan’ı uyutuyordu. Ermenistan’ın Tovuz ve ardından Dağlık Karabağ’a saldırıları bu sefer “kısa süreli çatışma” düzleminden çıkartıldı, Azerbaycan’ın Karabağ’daki topraklarına şehit kanıyla kavuştuğu bir zafere dönüştü. Karabağ’daki statükoyu Türkiye’nin verdiği güçlü destekle değiştirdi. Azerbaycan’da başarıyı, “iki devlet tek millet” şiarıyla yürütülen milli strateji getirdi. Bugün baktığımızda Türkiye artık Kafkaslarda bir aktördür. Rusya’nın bölgede artık tek başına hareket edemeyeceği bir tablo bugün Türkiye’nin yürüttüğü etkin stratejiyle oluşturulmuştur. Türkiye, Rusya’nın bahçesine girmiştir ve bu bahçede de kalıcı olacaktır.

Teknoloji ve Planlama Başarısı

1993 yılından bu yana Türkiye tarafından eğitim, donanım ve sistem desteği gören Azerbaycan Ordusu, Dağlık Karabağ’da kıskandıran bir zafere imza atmıştır. Askeri taktik, strateji ve planlama açısından Karabağ’da destan yazılmıştır. İlk olarak, Azerbaycan ordusu, sahip olduğu askeri teknoloji ve silah sistemlerini, uygun yer ve zamanda uygun hedeflere kullanmıştır. Bu hedefler öncelikli olarak Ermenistan ordusunun hava savunma sistemleri olmuştur. Hava savunma sisteminin yok edilmesi ardından sırasıyla komuta merkezleri, komuta karargahları, lojistik ve mühimmat sistemleri, cephe hattında bulunan uzun menzilli füze sistemleri, cephedeki tank, top, havan gibi silah sistemleri ve son olarak da bu sistemleri kullanan personel uygun silah ve sistemlerle imha edilmiştir. Burada insansız hava araçlarının etkisi yadsınamayacak önemdedir. Türkiye’den alınan İHA ve SİHA sistemlerinin yanı sıra Azerbaycan’ın kendi İHA ve SİHA sistemleri, kamikaze sistemleri, kendi silah sistemleri yerinde ve zamanında kullanılmış, Ermenistan ordusu adeta felç edilmiştir. Ermenistan Karabağ’da uçak uçuramaz noktaya getirilmiş, uçanlar da zaten düşürülmüştür. Harekatın zamanlaması da hava şartları ve coğrafyanın durumu açısından avantaj yaratmıştır.

Taktik ve İstihbarat, Tecrübeli Personel

Karabağ’da Azerbaycan Ordusunun, askeri teknoloji ve silah sistemini kullanan personelinin mükemmel bir taktik ve istihbarat sistemine sahip olması, ikinci seviyede başarıyı getiren unsurdur. Eş zamanlı istihbarat, bu istihbaratın harekat planlarına başarıyla aktarılması ve taktik kullanımı açısından komuta sistemi tarafından başarıyla yönetilmesi, harekatın başarısını arttırmıştır. Bir diğer unsur da Azerbaycan ordusunun sahip olduğu teknolojinin ehil ve tecrübeli personel tarafından ve başarıyla uygulanmasıdır. Sahada teröristler ve yabancı savaşçılara silah sistemlerini teslim eden Ermenistan’ın durumunun nasıl içler acısı hale geldiği, ehil askerin önemini bir kez daha göstermiştir. Üstelik, Azerbaycan ordusunun gerek komuta kademesi, gerekse planlama ve icracı personelinin sahayı çok iyi bilmesi ve tahayyül etmesi, burada önemli bir fark yaratmıştır. Azerbaycan ordusunu oluşturan personelin belki yarısına yakını Karabağ’da, o topraklarda doğmuş, sahayı bilen insanlardan oluşmaktadır.

Yönetim-Ordu-Halk Ortak İnanmışlık

Karabağ zaferinde belki de en kritik konu, başta Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev olmak üzere Azerbaycan devlet yönetimi, Azerbaycan ordusu ve halkının Karabağ’da ortak bir amaç etrafında kenetlenmiş oluşudur. Azerbaycan milletinin Karabağ’ın kurtarılmasına olan inanmışlığı, devletin ve halkın Azerbaycan ordusuna olan yüksek güveni, bir bütün olarak Azerbaycan’ın kenetlenmesini beraberinde getirmiş, Karabağ’ın kurtarılması için herkes canını vermeye hazır olduğunu kalbinden hisseden Azerbaycan askeri de sahada korkusuzca ve bu destekten aldığı güçle savaşmıştır. Sahada, Azerbaycan ordusunun savaşma azim ve iradesini, kararlılığının, zafere inanmışlığının en üst seviyede olduğu görülmüştür. En üst rütbesinden en alt rütbesine kadar Azerbaycan askeri, toprak, vatan, millet ve bayrak sevdasıyla savaşmıştır. Karşısında ise vatan ülküsü bir yana işini teröriste havale etmiş bir Ermenistan ordusu bulmuştur.

Türkiye’nin Desteği Gücünü Arttırdı

Azerbaycan, çatışmaların ilk anından itibaren siyasi olarak haklı davasını dünya kamuoyuna çok iyi anlatmış, Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı etkin bir politika uygulamış ve Ermenistan’ı destekleyen ülkelerin bile bu desteği çekmelerini sağlamıştır. Türkiye’nin harekatından başından itibaren Azerbaycan ordusuna her türlü desteği vereceğini tüm dünyaya deklere etmesi, Azerbaycan ordusu için psikolojik destek, savaşa Ermenistan lehine müdahale etmek isteyenler için de yardım ve destek konusunda düşünceye sevk etmiştir. Dolayısıyla müdahale edememişler hatta desteklerini çekmişlerdir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Libya, Kıbrıs ve terörle mücadeledeki başarısı, Azerbaycan’da adeta bir itici kuvvet haline gelmiş, diğer devletlerin müdahalesini engellemiştir. Yine Amerika’da seçimlerin olması ve içe kapanması da Ermeni destekçisi Amerikan yönetim sisteminin müdahale edememesini sağlamış, Rusya’nın Ermenistan yönetimini cezalandırma stratejisiyle destek vermemesi, İran’ın ülkesindeki Azerbaycan Türklerinden görülen baskı ile hareket edememesi de Ermenistan’ın yalnız kalmasıyla sonuçlanmıştır.

Azerbaycan Sahada da Masada da Kazandı

Şuşa’nın Azerbaycan ordusu tarafından kontrol edilmesiyle birlikte Minsk Grubunun masaya getirdiği 5+2 formülü ortadan kalkmış, Azerbaycan sahada olduğu gibi masada da kazanmıştır. Anlaşma 27 Eylül öncesine göre Azerbaycan için kazançlı ve temkinli hareket edilmesi gereken bir anlaşmadır. Ermenistan’ın Karabağ’daki işgali günümüzde sürdüremeyeceğinin kanıtıdır. Askeri gücünün Azerbaycan karşısında net mağlubiyetidir. Bu saatten sonra Ermenistan artık Dağlık Karabağ’da hak iddia edemeyecektir. Türkiye ve Azerbaycan işbirliğinin bölgede neler başarabileceğinin dünyaya ilanıdır.

Türkiye ve Azerbaycan’ın Çıkarlarını Korumak İçin Oradayız

Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki anlaşma taahhütlerinin yerine getirilmesinde Türkiye’ye büyük görevler düşmektedir. Bu doğrultuda Azerbaycan Tezkeresi Meclis’e sunulmuştur. Tezkereye baktığımızda, Türk askerinin Karabağ’da sahada etkin bir rol üstleneceğini görmekteyiz. Türkiye, Azerbaycan ile yaptığı işbirliği anlaşmalarındaki taahhütler gereği Karabağ’da varlık gösterecektir. Bu taahhütler, “Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün korunması, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan topraklarına ait olduğu, TSK’nın Azerbaycan ordusunun güçlendirilmesi ve desteklenmesi konusundaki taahhütler”dir. Türkiye, Azerbaycan’a; uluslararası hukuk, BM kararları, AGİT ilkelerine uygun olarak ve en önemlisi de Azerbaycan’ın çağrısı üzerine gitmektedir.  Gitme sebebi de, işgalci bir zihniyet değil, “bölgede barışı, huzuru ve güven ortamını tesis etmek, mazlumları korumak”tır. Tezkerede de vurgulandığı üzere Türkiye, kendi iç hukukunu da koruyarak, Türkiye’nin milli çıkarları ve bekasını da göz önüne almak suretiyle Azerbaycan’da varlık göstermek zorundadır. Türkiye ile Azerbaycan arasında enerji, ulaşım ve ekonomik olarak karşılıklı çıkarlara dayalı anlaşmalar ve sistemlerin korunması için Türkiye’nin bölgedeki varlığı hayati önemdedir.

Türkiye Sahada Olacak

Türkiye, Rusya ile tesis edilecek Ortak Merkez ile ateşkesin tesisini kontrol etmeyi, ihlallerin önlenmesini, barış ve istikrarın tesisini garanti etmiştir. Bu görevin yanısıra Türkiye’nin bölgedeki yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak da amaçlar arasındadır. Burada işaret edilen etkili bir şekilde koruma unsuru, TSK’nın güçlü bir sistem ile Karabağ’a gittiğini göstermektedir. Yine tezkere uyarınca, kapsam, asker mevcudu ve zamanı açık bırakılarak, risk ve tehditlerin ortadan kaldırılması için gereken her türlü tedbirin alınacağına vurgu yapılmaktadır. Özetle, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in de ifade ettikleri gibi Karabağ’da Rus askeri ne görev alacaksa Türk askeri de aynı görevi alacak ve aynı anlayışla, barışın tesisi için hareket edecektir.

Türkiye Artık Kafkaslarda Bir Aktördür

Şunda mevcut tabloya bakıldığında, bugün Rusya, Türkiye’yi oyalamak, Karabağ’a yerleşmek ve çıkmamak gibi bir mantıkla hareket edemez. Rusya artık burada tek başına bir aktör değildir. Rusya artık Kafkaslarda Türkiyesiz hareket edemeyecektir. Batının bölgedeki planlarını yok etmek üzere Türkiye ile bir strateji ekseninde hareket eden Rusya, eğer oyun oynarsa, ABD ve Fransa’nın Büyük Ermenistan planlarını göze almak zorunda kalacaktır. Bugün Kafkaslarda 30 yıldır çözümsüzlük üzerine kurulmuş olan statükoyu Türkiye değiştirmiştir. Türkiye, artık Kafkaslarda bir aktördür ve Rusya burada tek başına hareket edemeyecektir. Türkiye, Rusya’nın bahçesine girmiştir ve bu bahçede kalıcı olacaktır. Ama bu bahçede artık bundan sonra Har-ı bülbül çiçekleri farklı açacaktır. Bu bahçede açacak çiçeklerin ismi barış, huzur ve güven olacaktır.