Uluslararası Kuruluşlar ve Projeler Türk Eğitim Politikasını Nasıl Etkiliyor? Nasıl Çalışılmalı?
Uluslararası kuruluşlar bu kuruluşların hazırladıkları raporlar, projeler ve yabancı uzmanlar hakkında kamuoyunda olumlu ve olumsuz görüşler olduğu bilinmektedir. Bu görüşler; ilgili kuruluşlar ve hazırladıkları raporların amaçlarının nasıl belirlendiği, sonuçlara hangi oranlarda ulaşıldığı, sonuçlarının sürdürülebilirliği, istihdam edilen yabancı uzmanların yeterlilikleri, kaynakların yerinde kullanılıp kullanılmadığı ve bu süreçlerin nasıl yürütüldüğü gibi konular hakkındadır. Bu kuruluşlar ve onların hazırladıkları raporların ne amaçla yapıldığından, neye/kimlere fayda sağladığına, ilişkin bir tartışma devam etmektedir.
Bu tartışmanın sebebi, uluslararası kuruluşların dünya ölçeğinde tanınmaları ve çalıştıkları alanlarda kabul görmeleridir. Dünya Bankası, OECD ve Avrupa Birliği gibi kurumların çalışmalarının ilgili ülkelerde siyasal, ekonomik ve sosyal bakımdan etkili olduğu bilinmektedir. Eğitim politikaları ve eğitim sistemleri politika yapıcılar tarafından milli olmasının yanında uluslararası bağlamda ele alınmıştır. Osmanlı Devleti’nin ağırlıklı olarak Tanzimat Dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti Dönemi eğitim politikaları zaman zaman uluslararası kuruluşlar ve yabancı uzmanlarla iş birliğine gitmiştir.
Türkiye üç kıtada tarihî kökleri olan ve gelecekte insanlığa ve evrensel barışa katkı sağlayacak bir medeniyet inşa etme durumundadır. Küresel iddiası gereği de AB, UNICEF, UNESCO, Dünya Bankası, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşların evrensel deneyimlerinden yararlanabilmesi için bu tür kuruluşlar ile iş birliği yapması misyonu ve vizyonu açısından gereklidir. Küresel vizyona sahip ülkemizin İslam İş birliği Teşkilatı, İslam Kalkınma Bankası, EİT (Ekonomik İş birliği Teşkilatı) ve D-8 (Gelişmekte olan sekiz ülke) gibi uluslararası kuruluşlarla da etkili ve yakın çalışmalarda bulunması stratejik bir öncelik olmalıdır. Bu iş birliği sonrasında ortaya çıkan politikaların kamuoyu tarafından ilgi görmesi ve uygulamaya konulmasında eğitimin kritik bir önemi vardır.
Tarihte yabancı uluslararası kuruluşlarla ve yabancılarla eğitim bağlamında iş birliğine bakıldığında; II Mahmut Dönemi: Batı’nın yeni bilimlerini öğrenmiş memurlar için içlerinde 150 Müslüman çocuk gönderilmesi, Buna karşın halkın yabancı ülkeye öğrenci göndermesini pek hoş karşılamayınca daha çok harbiye ve mühendishaneden öğrenci gönderildiğini görmekteyiz (1829-1830). 1834: Viyana-Paris ve Londra’ya Harbiye ve askeri alan-teknik bilgi sahibi subayların öğrenci gönderilmesi yine Tanzimat Dönemi’nde özellikle Batı’ya Fransa özelinde askerlik dışında zanaat, makine, terzilik için öğrenci gönderildiğini görmekteyiz. Bu yabancı ülkelere gidenlerin %70 Müslüman, %30’u ise Hristiyan öğrencileridir
Türkiye 2000’li yıllara kadar okul öncesinden yükseköğretime kadar birçok alanda uluslararası kuruluşlardan teknik destek almıştır. Özellikle mesleki eğitim gibi teknik alanlarda Avrupa Birliği/Avrupa Eğitim Vakfının, altyapı çalışmalarında ise Dünya Bankasının kredili desteklerini kullanmıştır. Türkiye bunun yanında uluslararası birikim için uzman desteği de kullanmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında getirmiş olduğu Dewey, Kühne, Buyse, Malche ve Parker gibi tanınmış eğitim uzmanları getirerek onlardan yararlanmaya çalışmıştır. Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel yabancı uzmanlarla ilgili hazırladıkları raporlardan sadece yardımcı materyal olarak yararlanıyoruz demiştir. Dewey ve Kühne’nin Öğretmen meselesi ve teknik öğretimle ilgili önerilerinin yanında Köy Enstitülerini etkiledikleri bilinse de bu uzmanların kısa süreli kalması ve ülkeyi tanımamaları gibi sebeplerle çok etkili olamadıkları vurgulanmıştır. 1990’lı yıllardan itibaren Avrupa Birliği, OECD, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Eğitim Vakfı ve Dünya Bankası gibi kurumlarla kurumsal ilişkiler geliştirmiştir. Bu durum günümüze kadar devam etmiştir.
Uluslararası kuruluşlar ile çalışmak devletin üst politika olarak belirlediği alanlardan biridir. Günümüzde; kalkınma planları, şura kararları, stratejik planlar ve parti programları genelde devlet politikasını özelde ise eğitim politikalarını belirleyen organlardır. Eğitim politikaları bu üst politikadan bağımsız değildir. Devlet kendi bütçesinin ve uzmanlığının yetersiz olduğu zamanlarda uluslararası kuruluşlarla çalışma yoluna gitmektedir. Uluslararası kuruluşlar ile çalışmaya karar vermede bütçe ve uzman yetersizliğinin dışında birçok neden etkili olmaktadır.
Avrupa Birliği üye ülkelerin eğitim alanında standart kurallara bağlı olmayı zorunlu tutmamaktadır. Fakat üye ülkelere AB vizyon belgeleri ışığında politika önerileri yapmaktadır Walkenhorst’un anlatımıyla AB politikalarının bir karakteri de, genellikle ulusal politikaları tamamlar veya onlarla rekabet eder fakat hemen hemen hiçbir zaman onların yerine geçmez. Karar verme aşamasında ise AB’nin, destekleyici, harmonize etmeyen ve mevzuata dayanmayan karakteri bulunmaktadır
Avrupa Birliği (AB), Türkiye ve AB eğitim politikalarını uyumlu hale getirme amacıyla uygulanan eğitim projelerinde ve eğitim politikalarının oluşturulmasında 2000 yılından beri etkili bir aktör olarak rol almaktadır. Türkiye 1980 yılından itibaren eğitim alanında Dünya Bankası ile yaklaşık 1 milyar dolarlık kredi AB ile yaklaşık 400 milyon dolarlık çoğunluğu hibe olan iş birliğine gitmiştir. MEB bütçesinin yanında çok az görünen AB finansmanlı projelerin politika seviyesinde çok etkili olmalarının nedeni ilgili bütçeleri, MEB’in ihtiyaç duyduğu AR-GE hizmetleri için de kullanılmış olmasıdır.
MEB’in resmi verilerine göre Avrupa Birliği tarafından finanse edilerek 2002 ile 2007 yılları arasında tamamlanan bu projeler için toplam 176,7 milyon avro harcanmıştır. Bu kaynaklarla eğitim programları ve materyaller yenilenmiş, 362.953 kişi hizmet içi eğitim seminerlerine ve çalıştaylara katılmış, 165.056 bilgisayar; donatım, bilgisayar ve ekipman adı altında dağıtımı yapılmış, okul ve kurum inşaatları yapılmıştır. Ayrıca, AB projeleri kapsamında; 2.219 kişi yurt dışı çalışma ziyaretlerine katılmış, 9 politika ve strateji belgesi hazırlanmış, 28 ulusal ve uluslararası konferans düzenlenmiş ve 9 eğitim araştırması yapılmıştır. Projelerde ortaklık yapılan 24 Sivil Toplum Kuruluşu ile birlikte hem MEB birimlerinin kendi içinde hem de STK’larla ortak çalışma kültürü geliştirilmiştir
Türkiye eğitim alanında özellikle 1980 sonrası, uluslararası kuruluşlardan özellikle Dünya Bankası ve AB ile dönemin politikalarına uygun olarak daha çok alt yapı ve donanım desteği alanlarında iş birliği yapıldığı görülmektedir. Türkiye’nin kaydettiği gelişmelere paralel olarak AB, 2007 sonrasında alt yapıdan daha çok okulöncesi, özel eğitim, kız çocuklarının eğitimi, dezavantajlı çocuklar ve MEB’in yeniden yapılandırılması gibi eğitim politikalarına destek vermeyi tercih etmiştir.
Genel olarak AB ve Dünya Bankası finansmanlı projeler ile 40 yıldır köklü bir değişime uğramayan ilköğretim müfredatının ve materyallerinin geliştirilmesini sağlamıştır, Türkiye’de kızların ve kadınların eğitim hakları konusunda toplumsal farkındalığın artmasına yardımcı olmuştur, risk altındaki çocuklara ve sokak çocuklarına yönelik farkındalık arttırılmasında olumlu etkide bulunmuştur,
Türk Hükümetlerinin eğitim reformu konusundaki kararlılığını ortaya koyması, Türkiye’nin Avrupa Birliği normlarını yakalamasına ve üyelik sürecine önemli katkısı olmuştur. TEDP ile MEB, sivil toplum kuruluşları ve ilgili diğer kamu kuruluşları ile aynı platformda temel eğitim konusunu tartışma imkânı bulmuştur.
Türkiye açısından AB ve Dünya Bankası Projelerinin en önemli kazanımı en önemli farklı görüşlere sahip, sendikalar, odalar ve devlet kuruluşlarının ortak zeminde çalışmaları sağlanmıştır. Mesleki eğitim üzerine yapılan tartışmaların hangi zeminde ve hangi ölçülerle tartışılacağı konularını çözmüştür. Avrupa Birliğinin mesleki eğitim konusundaki tecrübesi bu konuda önemli bir kıyaslama aracı sayılmıştır. Fakat bunun sonunda Türkiye’ye özgü bir sistemin oluşturulması esas alınmıştır.
Türkiye, kendi medeniyetini kendi değerlerini koruyarak yeniden inşa etme adına gerek Batı’dan gerekse Doğu’dan yenilikçi fikirlere ve düşüncelere açık olmuştur. Yeni fikirleri ve düşünceleri üreten ve bunun karşılaştırmalı analizlerini yapan ulusal ve uluslararası kuruluşlarla tecrübe paylaşımı yapmanın azami fayda sağlayacağı benimsenmiştir. Ortaya çıkan bu fikirlerin topluma mal olmasını sağlayacak stratejilere ve politikalara dönüştürülmesinde en önemli rol eğitime verilmiştir.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve UNESCO gibi uluslararası kuruluşların, ülkelerin siyasi durumlarından, dünya politikalarından ve ekonomik çıkarlarından uzak politikalar izledikleri söylenemez. Bu kuruluşlar zaman zaman kendi uzmanlarına hazırlattıkları raporlar ile raporu hazırladıkları ülkede gündem oluşturmakta ve devamında bu ülkelere yönelik kredili anlaşma yollarını aradıkları bilinmektedir.
Bu anlaşmalar yolu ile de kurdukları kurumlarının varlıklarını sürdürmeleri için gerekli finansman desteği sorununu da çözme yoluna gitmektedirler. Burada AB’nin kendisinin ayrı analiz edilmesi gerekmektedir. AB üye ve aday ülkelere eğitim konusunda bir standart şart koşmadığı gibi ülkelerin kendi kültürlerine ve değerlerine göre eğitim politikalarını geliştirmelerini teşvik etmektedir.
Öneriler
Eğitim bağlamında; Uluslararası kuruluşları ve yabancı uzmanlarla ilgili öneriler birkaç başlık altında incelenmiştir.
-Uluslararası kuruluşlarla yürütülecek proje ve politikalarda Dışişleri Bakanlığı gibi nitelikli uzman yetiştirilmeli ve bu uzmanlarda süreklilik sağlanmalıdır.
-Uluslararası kuruluşların eğitimle ile ilgili çalışma usul ve esasları iyi analiz edilmeli
-Uluslararası kuruluşların etkileri/sınırları iyi belirlenmeli
-Uluslararası kuruluşlarla yürütülen müzakereler ülkenin kendi finans ve siyasi gücüyle orantılıdır.
-MEB’de uluslararası kuruluşlarla müzakereler tek merkezden yürütülmelidir.
-Uluslararası kuruluşlarla yürütülen politikaların MEB’in üst politikalarını bilen bir ekiple yürütülmelidir.
-Temel Eğitim, Ortaöğretim ve mesleki eğitim birimlerinin özellikle uluslararası kuruluşlarla çalışma ve müzakere etme yeteneği geliştirilmeli, Avrupa Birliği ve Dış ilişkiler Genel Müdürlüğü ile koordinasyonu eğitim politikaları bağlamında geliştirilmelidir.
-Dünya Bankası ile süreç değil sonuç bazlı çalışma usulüne dönülmeli. İmza ve onay süreçleri ABD değil Türkiye ofisi ile sınırlanmalı ve Onay gecikmeleri ile ihale maliyetlerinin artışına izin verilmemelidir.
-AB ile müzakereler MEB politikalarını ve ihale usullerini bilen uzman ve yöneticilerle sürdürülmelidir.
-AB odaklı projelerin diğer birimlerle koordinasyonu etkin sağlanmalıdır.
-Avrupa Eğitim Vakfı (ETF) gibi teknik danışmanlığı bilinen kurumlar tercih edilmeli.
-Avrupa Birliği ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlarla çalışma kültürüne hâkim olunmalıdır.
-İslam dünyasının ana omurgasını oluşturan Ortadoğu, hikmet ve ilim nerede olursa olsun alınız anlayışı doğrultusunda AB ve OECD gibi Batı orjinli kurumların insan haklarından teknolojiye diğer canlılara duyarlılıktan çevre bilincine kadar ürettiği ve savunduğu faydalı yaklaşımları; kendi öz değerleri gibi sahiplenerek sürdürülebilir hale getirmelidir.
-Bunun bir adım ötesine de giderek Batılı ülkelerde zayıflayan ve İslam dünyasında varlığını sürdüren mücadele yerine yardımlaşma, kuvvet yerine hak, hedefe varmada menfaat yerine dostluk, fazilet esaslı insani değerleri ortak evrensel üst norm belgesi haline getirerek onlarla paylaşmalıdır.
Kaynakça
Akyüz, Ü. (2012). Millî Eğitim Bakanlığınca tamamlanmış Avrupa Birliği eğitim projelerinin yönetici ve uzman görüşlerine göre değerlendirilmesi. Yayımlanmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Akyüz, Y. (1994). Türk eğitim tarihi (Başlangıçtan 1933’e).
Akyüz, Ü. (2015). Türkiye Eğitim Politikalarında Uluslararası Kuruluşların/Raporların ve Yabancı Uzmanlarının Yeri. Gümüş Arife (Ed.) Türkiye’de Eğitim Politikaları içinde (s.109-164.). Nobel/İLKE
Tüncel M., Akyüz, Ü. (2021). Ortadoğu’nun Eğitim Problemi: Yeni(k) İnsan İnşası. İşler A. (Ed.). Modernleşme Kıskacında Ortadoğu Tarih-Kültür-Siyaset içinde (s.60-88). Fenomen Yayıncılık.
Akyüz, Ü. (2022). Millî Eğitim Bakanlığının Yeniden Yapılanma Çalışmalarında MEB’in Kapasitesinin Güçlendirilmesi (MEBGEP) Projesinin Değerlendirilmesi. Milli Eğitim Dergisi, C.51, Sayı. 233, Sayfa;769-790.
Tüncel M. & Akyüz, Ü. (2023). Türkiye’de Dünya Bankası Kredilerine Dayalı Eğitim Projelerinin Hazırlık ve Uygulama Sürecine İlişkin Bir Değerlendirme. Disiplinlerarası Eğitim Araştırmaları Dergisi, 7 (15) , 336-358 . DOI: 10.57135/jier.1349915