Ben 2004–2009 tarihleri arasında Osmaniye Belediye Başkanlığı görevi yaptım.
Bu yerel seçimin sonucunu öncesinden birebir tahmin ettik. Bu nedenle bizim için sürpriz yok. Şu önümde duran su bardağına bakınız lütfen, tam olarak dolu değil. Şimdi üstüne biraz su koyalım doldu ve taştı değil mi? Onun için bu seçim sonuçlarını emekli zammı gibi tek bir sebebe bağlamak doğru değildir. Birçok yanlış uygulama bardağı taşırmıştır.
Türkiye son yıllarda peş peşe çok büyük felaketler yaşadı. Yangın, sel, kuraklık, pandemi, deprem felaketleri art arda geldi. Ülkemizin etrafı ateş çemberi gibi her yerde kanlı savaşlar var. 15 -20 milyon çaresiz insan ülkemize akın etti, hala da ediyor. Elbette bu olumsuzlukların ülkemize, milletimize çok ağır birçok faturası olacaktı. Ekonomik kriz, sosyal çalkantılar, çöküntüler geldi dayandı. Delik büyük ama yama küçük.
Emekliler kör değil, sağır değil, hain değil. Onlarda da bu gerçekleri elbette görüyor. Devletinin imkanlarını da biliyor. Ancak kendisi iki ekmek 1 kg kıyma için kuyruklarda sürünürken etrafında saltanat süren iktidara yamanmış keneleri de görüyor. Hiç kimseye zam yapılmasa belki de tepkiler bu kadar büyük olmazdı.
Partileri idealist insanlar kurar ve iktidara taşır. Ancak bir süre sonra bu idealist insanlar haram-helal hassasiyetleri yüzünden servet sahibi olamadıklarından tasfiye olur giderler. Biz bu süreci siyaset yaptığımız kendi ilimizde ve bünyemizde yaşadık.
AK Parti yönetimi kendi kendisine güven problemi yaşamaktadır. Tüm kadroları merkezden atanmakta ve ilk kongrede atanan yöneticiler sebepsiz yere, (uyumsuz ve benzeri gerekçelerle) tasfiye edilmektedir. Elbette bu tasfiyelerin de bir sonucu olmuştur.
AK Parti uzun iktidar yıllarının imkanlarını da kullanarak kendine bağlı kutuplaştırılmış bir seçmen kitlesi oluşturmaya çalışmış, sınırsız sosyal yardımlarla bu kitleyi elinde tutmuştur. Kısacası üretmeden yaşamaya alıştırılmış büyük bir kitle vardır. Yaşanan ekonomik kriz en çok da bu kitleyi derinden etkilemiştir.
AK parti ve teşkilat yapılanmasında ve aday tespitinde de çok rasyonel davranmamıştır. Parti teşkilatı yapılanmasında, milletvekili-belediye başkanı adaylarının tespitlerinde TÜRGEV gibi vakıflar ve cemaatler hatta Samsun örneğinde olduğu gibi mikro- milliyetçilik etkili olmuştur.
Doğuda kayyum atamaları vatandaşı HADEP‘(Yeşil Sol)’e oy vermekten vazgeçirmemiştir. AK Parti teşkilatları 7 gün 24 saat nöbet tutmaktadır. Teşkilatlar her yerde; valilerin, kaymakamların, belediye başkanlarının, daire müdürlerinin işlerine müdahil olmaktadır. Bu durum siyaseti yozlaştırmakta, bürokrasiyi çürütmektedir. Sokaklarda dolaşan AKP plakalı lüks araçlar toplumun dikkatini çekmekte ve olumsuz duygular beslenmesine sebep olmaktadır.
Çözüm nedir? Çözüm çok basittir. İsveç örneğinde olduğu gibi parayı idare eden belediye başkan yardımcısının (kayyum yerine) merkezi yönetim tarafından atanmasıdır.
Çözüm nedir? Çözüm, başkanlık sisteminin uygulandığı Fransa, Amerika gibi ülkelerde olduğu şekilde parti teşkilatlarının sadece seçim süreçlerinde açık tutulmasıdır.
Televizyon yayınlarındaki ahlak yapımıza aykırı yayınlar da hükumete çok ağır fatura çıkarmıştır çünkü bu kanallar yandaş kanallar olarak bilinmektedir. Televizyonlarda her konunun uzmanı gibi konuşan yorumcular; geçen seçimi, “Türk milliyetçiliğinin yükselişi” olarak yorumlarken, şimdi ise Türk milliyetçiliğinin çöküşü olarak yorumlamaktadırlar. Ben aynı kanaatte değilim.
Bu seçimin bir galibi bir de mağlubu vardır. Galibi, risk alarak gerekli dizaynları yapan Ekrem İMAMOĞLU’dur. Mağlubu ise; ülke genelinde oyu yüzde dörtlere düşen MHP’dir. CHP’de Baykal ile başlayan, Kılıçdaroğlu ile devam eden ılımlı sol ve Türk milliyetçiliğine açılım süreci yeni genel başkan Özgür ÖZEL ile zirveye çıkmış aday tespitinde de bu merkez sağa yönelik yaklaşım etkili olmuştur. Ayrıca parti vitrini de buna uygun dizayn edilmiştir.
İYİ Parti Genel başkanı Meral AKŞENER’in CHP’ye resti konsolide olmamış İYİ Parti tabanını CHP’ye oy vermeye yöneltmiş, AKŞENER’in bu davranışı HADEP seçmenini de CHP’ye yöneltmiştir. Seçimin en büyük sürprizini yapan Yeniden Refah Partisi’nin başarısının kalıcı olduğunu düşünmüyorum. AKP’ye kızan seçmen burayı siyasetin kaçış rampası olarak kullanmıştır.
Bence başkanlık sistemi artık oturmaya başlamıştır. Ve iki partili sistemden fazlasının yaşamasını zorlaştırmaktadır. Bu Yerel Seçim partilerin değil adayların seçimi olacak demiştim. Bunu yaşadık. Birkaç canlı örnek; 25 Mart günü Kızılay Meydanı’nda eski arkadaşım Turgut Altınok’u gördüm. Tek başına yürüyordu ve kimse selam bile vermiyordu. Ayaküstü sohbet ettik. 30 Mart günü aynı yerde aynı saatte(saat 17:00) Mansur Yavaş’ı gördüm. Otobüsten karanfil atıyordu. Binlerce insan otobüse doğru koşuyordu filme aldım, görüntüleri arkadaşlarıma gönderdim. Ankara’da bu iş bitmiş dedim.
Altındağ bölgesinde CHP birinci parti olurken seçimi Veysel TİRYAKİ aldı. Kahramanmaraş’ta AKP %41, Yeniden Refah Partisi %33 oy aldı. Halk hiç tanınmayan bu adayın seçileceğine inansaydı dört puan daha oy vererek seçtirirdi. Adıyaman’da Alevi kökenli Abdurrahman TUTDERE %55 oy aldı Elbistan gibi, Kadirli gibi büyük ilçelerde 50 yıl sonra CHP’nin seçim alması adeta mucize gibi.
Ak Parti tabanı genellikle esnaf-emekli ev kadınlarından (3E) oluşmaktadır. Üç harfli marketler esnafı yok etti, partisinden uzaklaştırdı. Ekonomik kaynakların adaletsiz dağıtımı, parti devleti görüntüsü, milyonlarca vasıfsız göçmen ve her türlü ahlaki çöküntü emeklileri ve ev kadınlarını partisinden uzaklaştırdı. Neticesinde bu sonuç ortaya çıktı.
Çözüm nedir? Faturanın üç beş parti yöneticisine kesilmesi yerine radikal tedbirler alınmalı, devleti kendi özel mülkü gibi görme anlayışına son verilmeli, sınırsız ve vasıfsız göçmen kabulünden vazgeçilmeli, ihtiyacı olmayana sosyal yardım aktarılmamalı, kamu kaynakları adil dağıtılmalıdır.
*Davut ÇUHADAR kimdir?
Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesinde 1959 yılında doğan Çuhadar, Gazi Üniversitesi Maliye Fakültesi Mali Hukuk Bölümü’nü bitirdi. Türkiye Zirai Donanım Kurumu ile Tarın Kredi Kooperatifleri’n
Osmaniye’deki bir yapı kooperatifinin yönetim kurulu başkanlığını da yürüten Çuhadar, evli ve iki çocuk babası.
28 Mart 2004 – 29 Mart 2009 tarihleri arasında Ak Parti’den Osmaniye Belediye Başkanlığı görevini yapmıştır.