İnsan hakları, adalet, hukuk ve eşitlik gibi evrensel kurallar herkes için gereklidir. Filistin halkı bu temel kuralların kendileri için de uygulanmasını istemektedir.
Bazıları, Gazze'deki Filistin direnişi ile İsrail işgal güçleri arasındaki son çatışmanın, Filistinlilerin uğradığı can kaybının boyutu ve binaların ve altyapının büyük yıkımı göz önüne alındığında, bunun Filistinliler açısından bir zafer olarak kabul edilemeyeceğini iddia edebilir. Ancak günümüzdeki savaşlarda, zaferin ölçüsü sadece hava saldırılarından dolayı kayıpların büyüklüğü ile değil, stratejik ve siyasi kazanımlar ile ölçülür ki, bu makalede meydana gelen çatışmalar değerlendirilerek, bunun sonucunun neden Filistinliler açısında İsrail işgaline karşı bir zafere dönüştüğü ortaya konulacaktır.
1. İsrail tarihinde ilk kez yenilgiyi kabul ediyor.
İsrail Eski Savunma Bakanı Lieberman, İsrail Kanal 12 televizyonuna verdiği bir röportajda, "Şimdi konuşmamız gereken şeyi söylemek için buradayım: İsrail'in güvenliği. Tüm bu süreç tamamen gereksiz. Hamas bu süreçten zaferle ortaya çıktı. İsrail içinde bir cephe oluşturmayı ve Filistin sokaklarını kontrol etmeyi başardı.” demiştir.
Eski savunma bakanı, "İsrail 3 yıl sonra başka bir askeri operasyon gerçekleştirirse ne yapmış olacağız? ... İsrail gibi gelişmiş bir ülkeyi felç ettik. Arap Dünyası önünde imajımızın ne duruma düştüğünü sormak istiyorum. Aynı şekilde Hamas önünde, Hizbullah ve İran karşısında, imajımız ve durumumuz nasıl olacak?
Lieberman’ın konuşmasını yorumlayan gözlemciler, İsrail’in ilk defa Filistin direnişi önünde yenilgisini kabul ettiği şeklinde değerlendiriyorlar.
2. İsrail ölçüsüz saldırganlığı ve Filistin direnişinin başarısından sonra Avrupa, Filistin Direniş Hareketleri ile ilişki kurmaya daha meyilli
İsrail'in geleneksel müttefiki Almanya da dâhil olmak üzere Avrupa'daki ülkeler, Filistin Direniş Hareketlerini, iki devletli çözüme ulaşmak için göz ardı edilemeyecek bir unsur olarak gördükleri için arabulucular aracılığıyla dolaylı ilişkiler kurmak üzere harekete geçtiklerini açıkladılar. Bu ifade, gelecekteki herhangi bir diyalogda Filistin direnişinin Avrupa ülkeleri tarafından dolaylı olarak tanınmasıdır. Bu aynı zamanda son dönemde Filistin Direniş Hareketinin İsrail’e karşı başarısının ve bu Hareket’in Filistin halkının desteğini kazandığının da kabulü olarak değerlendirilebilir.
3. İsrailli pilotlar, direniş füzelerini durdurmadıkları için, sivillere karşı intikam aldıklarını itiraf ettiler
İsmini vermemeyi tercih eden bir İsrailli pilot, İsrail Kanal 12 haber programına vermiş olduğu röportajda; İsrail ordusunun ve hava kuvvetlerinin, Gazze Şeridi'ndeki sivil yerleşim yerlerine ve buralarda oturan sivillere tonlarca cephane ve patlayıcı füze fırlattığını itiraf etti.
Bu açıklama, İsrail Hava Kuvvetlerinin Filistin direnişinin önde gelen liderlerini hedef almadaki başarısızlığının ve Gazze Şeridi'nden fırlatılan roketlerle, işgal altındaki bölgelere yönelik hareketi kontrol edemediğinin en önemli kanıtı. Bu çaresiz açıklamalar, İsrail planlarının başarısızlığını ve Filistin direnişinin saldırılara karşı koyma başarısını teyit etmektedir.
4. İnisiyatif Filistin direniş Hareketindeydi
Bu harekât, Filistin direnişinin İsrail’i vurma stratejisi açısından önceki çatışmalardan çok daha farklıydı. Uygulamaya koyduğu direniş hareketi ile hem bu bölgelerde İsrail’e karşı beklenilmeyen güçlü bir direnç gösterdi, hem Kudüs’de Yahudi kanunsuz yerleşimini engelledi hem de kutsal El Aksa Camisini yakışıksız saldırılarına karşı savundu. Bu açılardan da direniş, İsrail’e karşı büyük bir zaferdi.
5. Filistin direniş füzeleri Demir Kubbe sistemini deldi
Filistin direnişi mütevazi sistemlerle üretmiş olduğu füzelerle, halkın iradesinin her şeyin üstünde olduğunu kanıtladı. 2005 yılından bu yana Gazze Şeridi'nde uygulanan sert kuşatmaya rağmen Filistin direnişi, mütevazı ve sınırlı kabiliyetleriyle silah ve füzelerini nicelik ve nitelik olarak geliştirmeyi başardı ve İsrail'in Demir Kubbe silahının ününü yerle bir etti ve direniş füzeleri karşısında tamamen etkisizliğini ve başarısızlığını kanıtladı. Bu, Filistin halkına, işgale karşı meşru mücadeleyi sürdürmek için büyük bir umut ışığı verdi ve İsrail'in gurur duyduğu yenilmez ordu efsanesini yerle bir etti. Bundan sonraki safhalarda İsrail ne yaparsa yapsın, Filistin halkının varlığını kabul etmediği sürece, geliştirilecek yeni yöntemlerle asla Filistin direnişini yok edemeyeceğini anlamalıdır.
6. İsrail ekonomisi ağır kayıplara uğradı.
Filistin direniş füzeleri İsrail'i iki ana havalimanını, Ben Gurion Havaalanı ve Ramon Havaalanını, kapatmaya zorladı ve İsrail'deki büyük çöküşlere neden oldu. Buna ek olarak, Filistin direniş füzelerinin menzili altındaki İsrail şehirlerindeki yaşam büyük oranda felç oldu, borsa etkilendi, İsrailli yetkililer kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlayamadı.
Filistin direnişi İsrail hedeflerine 4.200'den fazla füze gönderdi. Bu, İsrail'in saldırıları engellemek için benzer sayıda Iron Dome füzesi kullandığı anlamına geliyor. Ancak fark şu ki Filistinli direniş füzelerinin her birinin maliyeti 300 dolar civarındayken, Demir Kubbe sistemindeki bir füzenin maliyeti 100 bin doları buluyor. Böylesi bir durumda İsrail ekonomik açıdan büyük kayıplara uğradı. Zarar milyar dolarlarla ifade ediliyor.
7. İsrail için Kara savaşı seçeneği zaten mümkün değil
Daha önceki 2014 yılı tecrübesine de dayanarak bir kara savaşı durumunda İsrail, zaten çok fazla kayıp vereceğini biliyor ve bu nedenle İsrail kara savaşı seçeneğini hiç gündeme getirmedi. Her alanda İsrail sıkışıyor ve karşısına nereden ve ne şekilde geleceği belli olmayan asimetrik tehditlere karşı cevap vermede her geçen gün çaresiz kalıyor. Bu da İsrail yönetimini, daha saldırgan olmaya ve uluslararası hukuk kurallarını ihlal ederek çocuklara, kadınlara ve sivillere saldırarak kendisine karşı harekâtı durdurmaya zorluyor. Bu durum ise İsrail’i her geçen gün uluslararası alanda zor duruma düşürüyor.
8. Zorluklar ve saldırılar karşısında Filistinliler her zamankinden daha fazla birleşti
Filistin direnişinin işgal güçleri önünde gösterdiği yüksek performans ve kazandığı zafer, tüm mezheplerden ve düşüncelerden Filistin halkını direniş etrafında topladı. Bugün Filistin halkı ilk kez bu kadar güçlü olarak bir araya geldi. Gazze'de, Batı Şeria'da, Kudüs'te, işgal altındaki iç kesimlerde ve diasporada herkes Filistin'in işgalden kurtuluşu konusunda birleşti.
Şimdi, bütün Filistinliler bölünmeye karşı ve beraberlik istiyor.
9. Filistin davası uluslararası düzeyde ivmesini ve popülerliğini yeniden kazanıyor
Filistinliler bugün tüm dünyanın kalbinde sempati kazandılar ve Filistin davasını canlandırmayı başardılar. Güç ve silah ile her şeyi yaptırabileceklerini sananlara karşı gösterdikleri direnişle, kendilerine yenilemez imajı verenleri yenmeyi başardılar. Bu aynı zamanda dünyada yeni bir düzenin de habercisi. Bunu küçük çocuklar, gençler, medya kullanıcıları başardı.
Bu farkındalık yaratan medya kampanyaları ve büyük mitingler Filistin'i, uluslararası sahneye daha güçlü bir şekilde taşıdı ve uluslararası toplum için bir öncelik haline getirdi. Bugün herkes Filistin meselesinin adaletine ikna olmuş durumda. Dünya kamuoyu, İsrail'in Filistinlilerin özgürlük ve düzgün bir yaşam haklarını ihlal eden, topraklarını işgal eden, çocuklarını öldüren, evlerini ve umutlarını yok eden suçlu bir işgal rejimi olduğuna ikna oldu.
10. ABD'nin İsrail'i destekleyen pozisyonunda bazı değişiklik bekleniyor
İsrail'in, ne yaparsa yapsın destekleyen kalıcı ve stratejik müttefikinin konumunda küçük bir değişiklik başladı. Kongre'deki Demokrat temsilciler, İsrail'e Filistin topraklarının işgalini ve Filistin halkına yönelik uluslararası hukuku ihlal eden hareketlerini durdurması için baskı yapmaya başladı.
Amerikan yönetiminde ve Amerika sokaklarında İsrail'in saldırgan ve kriminal davranışına karşı eşi görülmemiş bir öfke dalgası var ve eğer İsrail davranışını değiştirmezse, Amerika'nın İsrail'in Filistinlilere karşı işlediği suçlara sessiz kalmayacağı tehdidi var. Demokrat temsilcilerde, ABD'nin İsrail'e silah satışının iptal edilmesi için Temsilciler Meclisi ve Kongre'de oylamaya sunulacak bir dilekçe var ve Biden'ın ateşkes öncesi Netanyahu'ya ateşkes için süre tanıdığı ve Netanyahu ile son görüşmesinin keskin olduğu söyleniyor.
Şüphesiz Biden'in bir kişi olarak, İsrail'e ve onun politikalarına olan tam ve mutlak desteğini gizlemediğini herkes biliyor, ancak bugün koşullar değişti ve Amerikan sokağındaki baskı ve İsrail karşı olan hoşnutsuzluk eşi görülmemiş boyutlara ulaştı. Yahudilerin kendilerinden bile, İsrail'in Filistinlilere karşı kanlı uygulamalarını kınayan açıklamalar geldi.
Filistin sokağının birliği ve direnişin ardındaki hizalanması, haklarını yeniden kazanmaya olan bağlılıkları ve meşru mücadeleleri, Amerikan yönetimi üzerinde göz ardı edilemeyecek bir baskı halkası oluşturdu ve onları yeniden düşünmeye sevk etti. Şüphesiz Yahudilerin kendilerinin bile acımasız ve ölçüsüz bulduğu, İsrail saldırılarına ABD’nin ortak olması bu ülkeyi dünya kamuoyu önünde imaj kaybına uğratmaktadır.
Son olarak, İsrail saldırılarının başarısız olmasından sonra yürürlüğe giren bu ateşkes savaşın ve adaletsizliklerin sonu değil ancak bağımsız bir Filistin Devletinin kurulması yolunda büyük bir aşamayı oluşturmaktadır. İnsan hakları, adalet, hukuk ve eşitlik gibi evrensel kurallar herkes için gereklidir. Filistinliler bundan sonraki safhalarda da her türlü adaletsiz ve haksız saldırılarak karşı göstermeye hazır oldukları güçlü bir direniş ile özgürlüklerini kazanmaya her zamankinden daha yakın görülmektedirler.