İran’da Enerji Krizi

  1. Anasayfa /
  2. Tüm Analizler
  3. /
  4. Analiz
editör1 | 31 Aralık 2024
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

İran’da enerji krizi geçtiğimiz günlerde zirveye ulaştı; soğuk havanın etkisiyle doğalgaz tüketimi alarm seviyesine yükseldi ve birçok elektrik santrali, yakıt teminindeki sorunlar nedeniyle devre dışı kaldı. Tüm bunların yanı sıra, santrallerde yakıt olarak mazot kullanımı hava kirliliğini artırdı ve yaz aylarındaki elektrik kesintilerine ek olarak planlı elektrik dağıtımı kesintileri kış mevsiminde de devam etti.

İran’daki enerji krizi, mücadele edilmesi güç bir soruna dönüşmüş durumda. Son dönemde İran halkı hem elektriksizlik hem de hava kirliliğiyle aynı anda başa çıkmak zorunda kaldı. Kış mevsiminde doğalgaz sıkıntısı İran’da geçmiş yıllarda da yaşanıyordu ancak bu kez enerji buhranı yeni hükümeti ciddi bir kriz ile karşı karşıya bıraktı. Geçen sene günlük doğalgaz açığını 250 milyon metreküp olarak açıklayan hükümet yetkilileri, bu yılın aynı dönemindeki gaz açığını 350 milyon metreküp olarak değerlendiriyor. Ayrıca 17 elektrik santralinin de yakıt yetersizliği nedeniyle devre dışı kaldığı belirtiliyor.

Dünyanın Rusya’dan sonra en büyük ikinci doğalgaz rezervine (yaklaşık 32 trilyon metreküp) sahip olan İran, artık elektrik santralleri için yakıt sağlamak amacıyla sanayi sektöründeki elektrik kullanımını sınırlamak zorunda kaldı.

Enerji krizin tırmanmasının ardından Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, canlı yayında yaptığı bir konuşmada; ‘’Gaz, elektrik, enerji, su, para ve çevre konularında ciddi dengesizliklerle karşı karşıyayız. Bu sorunların her biri, kriz seviyesine ulaşabilecek boyutta.’’ dedi.

İran uzun süredir altyapı sorunlarıyla mücadele ederken, Pezeşkiyan bu durumun artık kritik bir noktaya ulaştığını belirterek; ‘’Halkımızdan özür dilemeliyiz, onların bu zorluklara katlanmak zorunda kaldığı bir durumdayız. İnşallah gelecek yıl, bu durumun tekrar yaşanmaması için elimizden geleni yapacağız.’’ ifadelerini kullandı.

Yetkililer, ülkenin normal işleyişi için günlük yaklaşık 350 milyon metreküp gaz açığı bulunduğunu ve sert hava koşulları ile artan talep nedeniyle, gazın paylaştırılmasına yönelik sıkı önlemler almak zorunda kaldıklarını açıkladı.

İran hükümeti, enerji krizinde iki zor seçenekle karşı karşıya kaldı: ya konutlara verilen gaz hizmetini kesmek ya da elektrik üreten santrallere gaz tedarikini durdurmak zorundaydı. Yetkililer, konut birimlerine giden gazın kesilmesinin ciddi güvenlik riskleri oluşturması ve çoğu İranlı için ana ısınma kaynağının kesilmesi nedeniyle ikinci seçeneği tercih etti.

İranlı haber kaynakları, 17 elektrik santralinin tamamen şebeke dışı kaldığını, diğerlerinin ise sınırlı kapasitede faaliyet gösterdiğini belirtmiştir. Tavanir Şirketi, çelik ve camdan, gıda ve ilaç sektörlerine kadar çeşitli üreticilere, günlerce hatta haftalarca sürebilecek geniş çaplı elektrik kesintilerine hazırlıklı olmaları konusunda uyarıda bulunmuştur. Bu gelişme hem kamu hem de özel sektörün endüstriyel faaliyetlerinde büyük bir krize yol açmıştır.

Durumu felaket olarak tanımlayan İran Ulusal Sanayi Koordinasyon Konseyi Başkanı Mehdi Bostanchi, benzeri görülmemiş bir krizin yaşandığını dile getirerek, son dönemde yaşanan elektrik kesintilerinin İran’ın endüstriyel üretimini %30 ila %50 oranında düşürebileceğini ve milyarlarca dolar zarara yol açabileceğini ifade etmiştir.

Küçük ve orta ölçekli işletmeler, bu krizden en ağır darbeyi alırken, hiçbir işletmenin bu durumdan etkilenmeden kurtulamadığını belirten Bostanchi; ‘’Bu kriz, İran’ın sanayi sektöründe büyük kayıplara ve ekonomik darboğaza neden olabilecek ölçekte derin bir etki yaratmaktadır.’’ dedi.

İran’ın uzun zamandır içinde bulunduğu enerji sorununu buhrana çeviren ve içinden çıkması güç duruma getiren nedenler arasında önemli birtakım faktörler mevcuttur. Bunlara kısaca değinecek olursak, İran’da gaz tüketimi son on yılda büyük bir hızla artış göstermiştir. İran Meclisi Araştırma Merkezi’nin bir raporuna göre, 2011’in kış aylarında doğal gaz tüketimi günlük yaklaşık 525 milyon metreküp iken, 2021’in kış aylarında bu rakam 746 milyon metreküpe kadar yükselmiştir.

İranlı kaynaklar; İran’daki gaz açığının en önemli nedenlerinden birinin hükümetlerin, kalkınma planı hedeflerine ulaşamamaları olduğunu ileri sürmektedir. Tüketimin artmasıyla eş zamanlı olarak gaz üretiminin yeterince hızlı bir şekilde artmaması; gaz tüketimi yıllık yaklaşık %5 oranında artarken, üretim artışının en iyi ihtimalle %2 seviyesinde kaldığı söylenmektedir. Benzer bir durum elektrik üretiminde de sorun yaratmaktadır. Bunlara ek olarak, İran’daki elektrik santrallerinin verimliliği eskime ve yaptırımlardan kaynaklı olarak yeni yatırımların eksikliği nedeniyle düşmektedir. Ayrıca İran’ın en büyük gaz çıkarma sahalarından biri olan Güney Pars Gaz Sahası’nın gelecek yıldan itibaren ‘’basınç düşüşü’’ yaşayacağı da öngörülmektedir. Bu durum, doğalgaz çıkarımını zorlaştıracak ve daha da maliyetli hale getirecektir. Yine İranlı kaynaklar; geçmiş yıllarda hükümetin, gaz kıtlığından kaynaklı problemleri geçici olarak santrallerde mazot yakarak, sanayi yerleri ve okulları birkaç gün tatil ederek hafiflemeye çalıştığını fakat enerji kıtlığının artık yıl boyunca devam eden bir soruna dönüştüğünü ve geçici çözümlerin bu krizi ortadan kaldırmadığı gibi hava kirliliği gibi başka sorunları da doğuran bir buhrana dönüştüğünü ifade etmiştir. İran Ulusal Gaz Şirketi Sözcüsü Hasan Musavi, 26 Aralık Pazartesi günü ulusal şebekeye yaklaşık 858 milyon metreküp işlenmiş gazın enjekte edildiğini ve bunun gaz tüketiminde yeni bir rekor olduğunu açıklamıştır. Kaynaklara göre bu miktarın yaklaşık 671 milyon metreküpü: konut, ticari ve küçük sanayi sektörlerine ait olup, üretilen gazın büyük bir kısmının evsel kullanımda tüketildiği ve santraller ile sanayiye yalnızca sınırlı bir pay kaldığı söylenmiştir.

İran’ı ciddi bir enerji krizine sürükleyen bir diğer kritik faktör, hükümetin enerji üretim ve dağıtım sistemine yaptığı müdahaleler olmuştur. Hükümet, enerjiyi düşük fiyatlarla sanayiye sunarak, bu sanayilerden ürünlerini iç piyasada sübvanse edilmiş fiyatlarla satmalarını beklemektedir. Bu mekanizma, yıllar boyunca tüketicilere ucuz ve sürekli enerji sağlamış olsa da tüketimin üretimi aşmaya başladığı noktada büyük bir kriz ortaya çıkmıştır.

Haber kaynaklarına göre; şu anda İran’daki önemli sanayilerin büyük bir kısmının kârı, hükümetin sağladığı ‘’ucuz enerjiye’’ dayanmaktadır. Bu düzenin değiştirilmesi yönelik yapılacak hamlelerin, sanayilerde bir iflas zincirine yol açacağı öngörülmektedir. Dolayısıyla, İran hükümetinin enerji sübvansiyonlarını bir anda ortadan kaldırması mümkün görünmemektedir. Her ne kadar önceki yılların bütçelerinde enerji sübvansiyonları azaltılmaya çalışılmış olsa da, İran hükümeti hâlâ yılda yaklaşık 100 - 120 milyar dolar enerji sübvansiyonu dağıtmaktadır. Bu uygulama, enerji arz ve talebinin doğal dengesini bozan faktörlerin başında gelmektedir. Buna bağlı olarak Tahran Ticaret Odası Enerji Komisyonu Başkanı Said Tacik, bu yıl Ağustos ayında yaptığı bir açıklamada, “14. hükümet devraldığı mirası düzeltmek istemezse, bu sorun bir sonraki hükümete miras olarak kalmaya devam edecek. Problem, enerjiye verilen 120 milyar dolarlık sübvansiyondur.” demiştir.

Bir enerji ve çevre uzmanı, İran’daki enerji krizinin nedenlerini yanlış dış politika, yaptırımlar, Enerji Bakanlığı’ndaki kötü yönetim, sanayi ve tarım sektörlerindeki dengesizlikler, nüfus artışı ve tüketim fazlası, üretim düşüşü ve yeni yatırımların eksikliği olarak özetlemektedir.

Ehsan Daneshvar, BBC Farsça’ya verdiği röportajda İran’daki enerji eksikliğini bir tür iflas olarak tanımlayarak şu ifadeyi kullanmıştır: ‘’Sürekli bir dengesizlik iflasa, iflasın devam etmesi ise felakete yol açacaktır.’’

Daneshvar, ‘’Dünyanın en zengin gaz kaynaklarına sahip bir ülke neden enerji krizine sürüklendi?’’ sorusuna şu yanıtı veriyor: “Kısaca, İran’da hükümetler kalkınma temelini gaz kaynaklarına dayandırdı. Tüketimi kontrol etmeden ve hedef noktada ne kadar enerjiye ihtiyaç olduğunu önemsemeden sadece kaynak sağladılar. Ancak artık işler öyle bir noktaya geldi ki bu kaynaklar bozulmuş durumda.”

Enerji uzmanı Daneshvar; hükümetler genellikle çeşitli enerji kaynaklarına sahip olmaya çalışır, böylece tüketimi buna göre düzenleyebilirler ancak İran’da İslam Devrimi’nden sonra enerji sepetini çeşitlendirmeye yönelik tüm programları unutulduğunu ve hükümetin tabiri caizse, bütün yumurtalarını gaz sepetine koyduğunu ifade etti.

Daneshvar; kalkınma planlarına göre İran’ın çeşitli bölgelerindeki enerji temininin: nükleer, hidroelektrik, güneş ve gaz kaynaklarından oluşan bir sepetle sağlanacağını ancak gazın ucuz olması nedeniyle hükümetlerin ülkenin her yerine doğal gaz hattı çektiğini ve bu büyük hatayı bir başarı olarak ilan ettiklerini dile getirdi.

Ayrıca, Daneshvar uluslararası yaptırımların İran’ın petrol ve gaz endüstrisinin gelişimini engellediğini belirterek şunları ekledi; “Yaptırımlar, İran’ın dünyanın en büyük gaz sahası olan Güney Pars sahasında Katar’ın gerisinde kalmasına neden oldu. Uzmanlar yıllardır, yeni yatırımlara öncelik verilmezse gaz rezervlerinde basınç düşüşü yaşanacağı konusunda uyarılarda bulunuyordu.”

Daneshvar İran’daki elektrik sıkıntısı hakkında; ‘’Enerji krizinin başlamasından önce, İran elektriğinin yaklaşık %11-13’ü hidroelektrik kaynaklardan, %85’i gaz santrallerinden, %1’i nükleer enerjiden ve %0,1’i rüzgâr türbinlerinden sağlanıyordu. Ancak yağış yetersizliği nedeniyle barajların su seviyeleri düştü ve elektrik üretiminin %95’lik yükü termik santrallerin üzerine bindi. Buna, azalan yağışlar nedeniyle hidroelektrik santrallerden üretilen elektrikteki birkaç puanlık düşüş de eklenmelidir.’’ dedi.

Daneshvar, mevcut enerji krizinin diğer bir nedeni olarak, yaptırımlar ve yatırım eksikliği nedeniyle gaz santrallerinin verimliliğinin düşmesine dikkat çekti. İran’ın artan elektrik ihtiyacını karşılamak için santrallerin üretim kapasitesini her yıl %5 artırması gerektiğini ancak İran’ın, son beş yılda ne yeni bir gaz, hidroelektrik ne de nükleer santral inşa ettiğini dile getirdi. Bu nedenle, son 5 yılda elektrik üretiminde %25’lik bir açık oluştuğunu, öte yandan eski santrallere yapılan yeni yatırımların eksikliği nedeniyle de üretim verimliliğinin ciddi ölçüde düştüğünü ve nihai olarak bu durumun, İran’daki santrallerin son yıllarda aynı miktarda elektriği üretmek için daha fazla yakıt tüketmek zorunda kalması anlamına geldiğini söyledi. Ayrıca Daneshvar, İran’daki gaz santrallerinin üretim ve dağıtım verimliliğinin %40’ın altına düştüğünü, oysa dünya genelinde bu oranın yaklaşık %60 olduğunu da ekledi.

Bu sonbaharda enerji krizinin neden şiddetlendiğine dair Daneshvar; ‘’Hükümetin genellikle stratejik enerji rezervleri bulunur. Fakat önceki hükümetten bu hükümete geçiş döneminde, önceki hükümet yetkilileri ülke genelinde elektrik kesintilerini önlemek için tüm stratejik yakıt rezervlerini tükettikleri için şu anda hiçbir rezerv kalmamış durumda.’’ ifadelerini kullandı. Daneshvar ayrıca; ‘’Eğer İran, nükleer zenginleştirme ısrarı için ödediği siyasi ve ekonomik maliyeti nükleer santral inşasına yatırım olarak harcasaydı, bugün nükleer enerjiye sahip ülkelerle iş birliği yaparak elektrik üretebilirdi.’’ dedi.

BBC Farsi’nin haberine göre; bazı devlet yetkililerinin, İran’daki elektrik sıkıntısının nedenini ‘’aşırı kripto para madenciliği’’ ne bağladığı ifade edildi. Tavanir Şirketi Başkan Yardımcısı Muhammed Elhedad daha önce, İran’da yasa dışı kripto para madencileri tarafından yaklaşık 2000 megavat elektrik tüketildiğini iddia etmişti. Ancak yaz aylarında İran’ın elektrik açığının yalnızca bu yıl yaklaşık 20.000 megavat olduğu göz önüne alındığında, kripto para madenciliğini elektrik krizinin ana nedeni olarak göstermenin mümkün olmadığına dikkat çekildi. Konuyla ilgili olarak daha önce, İran’da ücretsiz elektrik sağlanan eğitim ve dini mekanlarda, özellikle camilerde ve okullarda kripto para madenciliği yapıldığına dair haberler yayımlanmış ancak bu iddialar resmi olarak doğrulanmamıştır. Tahran Ticaret Odası Dönüşüm Komisyonu Başkan Yardımcısı Rıza Gorbani, ülkede şu anda hiçbir yasal kripto para madenciliği çiftliğinin faaliyet göstermediğini ve hepsinin kapatıldığını belirtmiştir. Gorbani’ye göre asıl sorunun, elektrik üretiminin planlamaya uygun şekilde artmaması olduğu dile getirmiştir.

Bu yılki enerji krizini daha da kötüleştiren daha az bilinen bir etken ise, Şubat ayında İran’daki iki gaz boru hattında yapılan sabotaj olayıdır. Bu saldırı, İsrail’e atfedilmekte ve iki ülke arasındaki gizli savaşın bir parçası olarak görülmektedir. Bu sabotaj sonucunda, hükümet milyonlarca kişiye hizmet kesintisi yaşatmamak için acil gaz rezervlerini kullanmak zorunda kalmıştır. New York Times’a göre, bu bilgiler, İran Petrol Bakanlığı’ndan bir yetkili ve İran Ticaret Odası Enerji Komitesi’nden bir üye tarafından doğrulanmıştır.

Sonuç olarak İran, içeride tarihinin en büyük enerji kriziyle karşı karşıya kalırken bir yandan da dışarıda değişen jeopolitik koşullar ve İran’ın bölgesel gücünün zayıflaması dikkate alındığında; enerji, ekonomi ve güvenlik gibi kavramların önümüzdeki dönemde İran siyasetinin fay hatlarını oluşturacağı aşikardır. İran’ın, içeride ve dışarı mücadele etmek zorunda kaldığı sorunların eşzamanlılığı, İran hükümetini daha önce benzeri görülmemiş bir kriz yönetimiyle karşı karşıya bırakacaktır.

 

 

Kaynakça:

 

https://www.bbc.com/persian/articles/cy7kpmz2rdyo

 

https://ecoiran.com/بخش-دیپلماسی-108/79289-علت-کم-تر-شناخته-شده-کمبود-گاز-روایت-نیویورک-تایمز-از-بحران-انرژی-در-ایران

 

https://www.nytimes.com/2024/12/21/world/middleeast/iran-economy-energy-crisis.html

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA