Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr
Kalkınma Yolu Projesi
Dr. Dilara Berrak TARHAN*
06 Mayıs 2024 17:32
A-
A+

Amerika Birleşik Devletleri ve müttefik kuvvetlerin Nisan 2003’de Saddam Hüseyin iktidarını devirmesinden sonra Orta Doğu’da cereyan eden değişimler ve hem Irak hem de komşu ülkelerde devam eden karışıklıklarla beraber Türkiye-Irak arasındaki ilişkilerin de inişli çıkışlı önemli değişime uğradığını söylemek mümkündür. Türkiye’nin Irak’a yönelik dış politikası incelendiğinde, 1991 yılından 2007 yılına kadar yalnızca güvenlik odaklı olarak PKK terör örgütü sorunu üzerinden yürüdüğü görülmektedir. 2008 yılından bu yana ise Türkiye’nin Irak politikasında terörle mücadelenin yanı sıra özellikle ekonomik ve ticari ilişkilerin ön plana çıktığı görülmektedir.

Aslında Türkiye’nin bahsi geçen dönemde izlediği Irak politikasındaki temel etkenlere bakıldığında, Orta Doğu’da Arap Baharı isyanlarının yaşanmasıyla birlikte bölgesel güç rekabeti bağlamında, İran’ın Irak’taki nüfuzunun azalması için izlenen stratejiler olduğu söylenebilir.

Şu hususa ışık tutmakta yarar vardır; Irak’ın siyasi ve toplumsal yapısına bakıldığında, herhangi bir bölgesel veya küresel aktörün Irak’ın politik doğası gereği tek bir tarafla siyasi bir denge oluşturması hiç de kolay değildir. Bu sebepten Irak’taki politik denge, sadece ve sadece tüm taraflarla dengeli ve çok yönlü ilişkiler kurarak sağlanabilir, tek taraf üzerinde yoğunlaşarak izlenen bir politika kısa vadede başarılı olsa bile orta ve uzun vadede başarı getirmeyecektir. Dolayısıyla Türkiye’nin denge politikası izlemesi karşılıklı işbirliğine katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda büyük Fav Limanı projesinin Ankara-Bağdat ilişkilerinde gözle görülür ciddi adımların atılması açısından stratejik bir öneme hâiz olduğu söylenebilir.

ABD ve uluslararası koalisyon güçlerinin Irak’ı işgal etmesiyle birlikte ülkede ve devlet kurumlarında yaşanan büyük yıkımlar ister istemez ekonomik sorunlara da yol açmıştır. İşgal sonrası Irak’ta kurulan hükümetler, ülke ekonomisini petrole bağımlı olmaktan kurtarmanın tek yolunun stratejik projelerden geçtiğini zamanla anlamışlardır. Bu bağlamda Büyük Fav Limanı Projesi ilk defa 2005 yılında Irak Hükümeti tarafından gündeme getirilmiştir. Bu projenin Irak milli gelirinde yüzde 40 ile 60 oranında petrole bağımlılığı azaltacağı tahmin edilmektedir. Bu manada Fav Limanı’nı Irak ekonomisi açısından can damarı olarak nitelemek mümkündür. Irak Hükümeti açısından milli gelirin sadece petrole bağlı olması enerji piyasalarındaki dengesizliklerden ötürü büyük risk taşımakta ve ülke ekonomisini krizlerin eşiğine getirmektedir.

Büyük Fav Projesi’nin 350 kilometrekaresi kentin kara alanında ve 250 kilometrekaresi ise denizin içerisinde yer alacaktır.  Fav Limanı,  dünyada 10.sırada yer alacak ve Körfez bölgesinin en büyük ticari limanı olma özelliğini taşıyacaktır. Ayrıca limanın yıllık 99 milyon tonluk kapasitesi de hayli önem arz etmektedir.

Irak Hükümeti’nin büyük önem verdiği Büyük Fav Limanı Projesi’nin ilk adımı 2010 yılında Güney Koreli şirket Daewoo ile yapılan anlaşmayla atılmıştı, fakat ülkede yaşanan siyasi krizler, DAEŞ terör örgütünün ülke topraklarının yüzde 40’nı işgal etmesi, petrol fiyatlarındaki sert düşüş ve ekonomik krizler nedeniyle proje akamete uğramıştır. 2020 yılına geldiğinde söz konusu projenin tekrar hayata geçirilmesi için çalışmalara başlanmış ve yeniden bir anlaşma yapılmıştır. Projenin ilk ayağının 2025’te tamamlanması planlanmaktadır.

Projenin Türkiye ile ilgili kısmına bakacak olursak, 2008 yılında Ankara-Bağdat diplomatik ilişkilerinde iş birliklerini artırmak amacıyla “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” anlaşması imzalanmıştır. Bu durum daha sonra söz konusu anlaşma doğrultusunda Türkiye-Irak arasında enerji, çevre, sağlık, su, sınır kapıları, Kerkük petrol boru hattının yenilenmesi, demiryolu ve kanal bağlantısı, tarım ve ormancılık alanları olmak üzere 48 mutabakat zaptı ile kapsayıcı ilişkilere dönüşen önemli adımlardır.

Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye'yi Basra Körfezi'ndeki Faw Limanı'na 1200 kilometrelik demir yolu, otoyol, enerji nakil ve iletişim hattı ile bağlayacak olan projedir. Projenin Basra, Bağdat ve Musul şehirlerini de içeren bir güzergâhı takip ederek Türkiye’deki demiryolu ağına bağlanması hedeflenmektedir. İlk fazının 2025 yılında tamamlanması ve proje kapsamında Ovaköy'den Avrupa'ya geçecek demir yolu yapılması da planlanmaktadır.

Süveyş Kanalı’ndan 35 günü, Ümit Burnu’nda ise 45 günü bulan geçiş süresinin, Kalkınma Yolu tamamlandığında 25 güne düşeceği öngörülmektedir. Yani transit süreleri ve taşıma maliyetleri oldukça azalacaktır.

Projenin amacı, Türkiye'nin Çin için hayati öneme sahip Malakka Boğazı’na alternatif nakliye yolları oluşturma ve bu yolun kısalması nedeniyle de büyük bir tasarruf sağlamasıdır. Malakka Boğazı’nda küresel ticaretin yüzde 25'i yapılmakta ve Çin'in petrol ithalatının yüzde 85'i de yine bu boğazdan geçmektedir. Bu nedenle, Gwadar Limanı da projenin bir parçası olarak önemli bir yere sahip. İşte, Gwadar Limanı ile yukarıda bahsedilen Faw Limanı'nın önemi bir noktada birleşmektedir. Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'ya saldırması ve Avrupa'nın Rusya ile ilişkilerinde ortaya çıkan sorunlardan sonra Katar gazının transfer güzergâhı ve Irak gazının çıkarılıp Avrupa'ya ihracının gündeme gelmesi, Kalkınma Yolu projesinin önemini daha da arttırmıştır.

Proje, hızlı tren hattının yanı sıra; otoyol, Irak ve Körfez ülkelerinin petrol nakil hattı ve gaz nakil hattı gibi iktisadi projeleri ile hizmetleri de kapsayacak. 1200 kilometre olarak bahsedilen proje, yeni İpek Yolu olarak nitelendiriyor ve Körfez ülkeleriyle önemli gelişmelerin yaşanacağına işaret ediyor. Projeyi Körfez ülkelerinin jeopolitiğini değiştirecek bir adım olarak tanımlayabiliriz.

Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye ve Irak arasında yürütülmekte olan bir proje olarak görülüyor ancak Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de projenin taraflarından ve bilindiği üzere ortak bir işbirliği mutabakat zaptı imzalanmıştır. Proje tarih, kültür ve ortak kazanımların yanı sıra ekonomik hinterlandın buluşması adına da önemli bir fırsat sağlayacaktır.

Kalkınma Yolu Projesi, lojistik giderlerini azaltacak ve dünyada yaşanan krizler dikkate alındığında, lojistik sektöründe can simidi olacak bir proje olarak ifade edilebilir. Projeyle alternatif bir rotanın oluşturulması, sektörde yaşanan ekonomik sorunların çözümüne aracılık edecektir.

Proje bölgesel kalkınmanın sağlanması, ticari, sosyal ve kültürel bağların güçlendirilmesi adına önemli bir adımın başlangıcı olacaktır ve yeni işbirliklerini de beraberinde getirecektir. Türkiye'nin uzun yıllardır mücadele ettiği Irak'ın kuzeyindeki PKK terörü olgusunun zayıflayarak ortadan kalkacağı düşünülmektedir.

Türkiye’nin jeopolitik konumu güçlenecek olan bu projeyle Büyük Fav Limanı, Körfez bölgesini Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacaktır. Bu yönüyle Türkiye-Irak ilişkilerinde sadece ticari açıdan değil karşılıklı menfaatlerin gereği olarak siyasi açıdan da yeni bir sayfa açacaktır. Bu tür çarpan etkileri de hesaba kattığımızda, Fav Projesi’nin Irak’a faydası ekonomik tahminlerin çok daha üzerinde olacaktır. Böylece Irak’ın petrole bağımlılığı azalacak, öngörülemez kırılgan bir yapıdan daha stabil bir sisteme geçilecektir. Aynı zamanda bu proje dünya ticaretine de ciddi katkı sağlayacaktır. Asya- Avrupa ile Doğu-Batı ticaret aksında Türkiye’nin jeopolitik konumu daha da güçlenecektir.

Bu çerçeveden bakıldığında Büyük Fav Projesi ile Türkiye-Irak arasındaki ticaret hacminin 2030 yılına kadar 15 milyardan 30 milyar dolara yükselmesi planlanmaktadır. Ayrıca Türkiye transit bir merkez olmanın ekonomik nimetlerinden faydalanacaktır. Hal böyleyken Türkiye-Irak arasındaki “Kalkınma Yolu Projesi” basit bir tren hattı olarak görülmemelidir. Bu proje ile Irak’ın da içinde Körfez bölgesinin hatta tüm Orta Doğu’nun ticari potansiyeli Türkiye üzerinden dünyaya aktarılacaktır. Bu projenin aksamadan en hızlı şekilde hayata geçirilmesi bölgemiz açısından elzemdir. Kalkınma Yolu Projesi’nin maliyetine bakıldığında 17 milyar dolar olarak belirlenmiştir. 10 milyarı Irak tarafı, 7 milyarı ise Türkiye karşılayacaktır.

Katar’ın sıvılaştırılmış doğal gazının Fav Limanı üzerinden Türkiye’ye ve buradan Avrupa’ya nakli daha az maliyet demektir. Bu bağlamda bu projenin Körfez bölgesindeki limanları bypass etmeyeceğini akılda tutmak gerekir. Fav Limanı Projesi, asıl Çin için yeni bir seçenektir. Çünkü Çin, İpekyolu Projesi’ni İran güzergâhından işletmeye çalışmaktadır. Fakat Batı dünyasıyla İran arasındaki gerilim ve güvensizlik ortamı bu güzergâhı riske atmaktadır. Bağdat Hükümeti’nin Türkiye tercihi, daha güvenli ve daha gerçekçi bir tercih olarak Çin’i de bu noktaya taşıyabilir.

Bu projeyle Türkiye, Kuşak ve Yol Projesi'nin önemli bir bileşeni haline gelecektir.

Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’nin merkez ülke olma siyasetini destekleyen çok önemli bir girişimdir…