Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr
Keşmir – Yetmiş Yıllık İşgal
Bu analiz '5 Şubat Keşmir Dayanışma Günü' hususunda kaleme alınmıştır. Analizin yazarı Dr. Raja Qaiser Ahmed, İslamabad Kaid-i Azam Üniversitesi’nde Siyaset ve Uluslararası ilişkiler Bölümünde Yardımcı Profesördür.
Dr. Raja Qaıser Ahmed
04 Şubat 2021 13:20
A-
A+

Keşmir anlaşmazlığı uzun süreli ve çözülememiş bir anlaşmazlık olarak günümüze kadar kalmıştır.  Bu yetmiş yıllık işgal Keşmirlileri kendi temel haklarından mahrum bırakmıştır.  Temel ve basit bir hak olan onurlu biçimde yaşama hakkının Keşmirlilere verilmesi reddedilmiştir.  Bu kördüğüm, Hint anayasasından 370. maddenin çıkarılmasıyla ileriye doğru bir kuantum sıçraması yapmıştır.  Anayasanın bu bahsedilen maddesi Cammu ve Keşmir bölgesine özel bir statü tanımıştı ve bu statü Yeni Delhi hükümetince ortadan kaldırıldı.  Karakteristik olmayan bir farklılığa yol açan bu değişiklik 5 Ağustos 2019’da Cumhurbaşkanlığının verdiği bir emirle gerçekleşti.  Yeni Delhi’deki faşist iktidar, vadideki ve bitişiğindeki bölgelerde yasadışı tutuklamaları, yargısız infazları, ayrım gözetmeksizin misket silahlarının kullanımını ve iletişim engellemesini içeren yeni bir terör dalgası başlatmıştır.   

Uluslararası Af Örgütü’nün 2018 ve 2019’daki iki raporu, siviller ve savaşçı olmayanlara karşı benzeri görülmemiş bir şiddetin uygulandığını teyit etmiştir.  Soykırım İzleme Örgütü bile Keşmir’de bir soykırım alarmı vermiştir.  Değiştirilen demografik yapı aracılığıyla yeni yerleşimcilerin yarattığı kolonileşme bu senaryonun vazgeçilmezidir.  Bu yeni gelişmenin argümanı içerisinde Narendra Modi’nin önderlik ettiği yeni otoriter hükümet, Keşmirliler üzerinde yıkım yaratarak öç almaktadır.  Yerel kanunlarda yapılan değişiklikler ve Cammu ve Keşmir’de daha önceden ipotek altına alınmış olan araziler şimdi Hindulara verilmektedir, bu Müslümanları kendi topraklarında azınlık yapacak olan benzersiz ve alçakça bir girişimdir.  İskan kanunlarında yapılan değişiklikler ve Cammu ve Keşmir’deki arazilerin satın alınması üzerine konulmuş bu rehin alma, gelecekte Gazze benzeri bir durum yaratacak gibidir. 

Pakistan’ın bu kritik dönemeçte aldığı konum etkindir.  Pakistan Başbakanı İmran Han, Modi’nin başını çektiği hükümete karşı bir diplomatik yıldırım saldırısı başlatmış ve onların Nazi ideolojisiyle eşit olduklarını söylemiştir.  Pakistan yasal konumunu Keşmir üzerindeki Birleşmiş Milletler Kararlarıyla uyumlu bir hale getirmiştir.  Hindistan sözde katılım belgesini ve Şimla anlaşmasının her ikisini de Keşmir’in özel statüsünü reddederek çiğnemiştir.  370. Maddenin tek taraflı olarak kaldırılması, aslında anlaşmazlıklı bir bölge olan Cammu ve Keşmir’i yeniden inşa etmenin daniskasıdır.  Hindistan Cammu ve Keşmir üzerindeki konumuyla şimdi uluslararası kanunların kabul etmediği işgalci bir ülke haline gelmiştir. 

Pakistan hükümeti önceden kararlaştırılmış bir söylem yaratmış ve Keşmir meselesini küresel çapta ilan etmiştir.  Neredeyse 50 yıl sonra, Keşmir BM Güvenlik Konseyi’nin danışma toplantısında bir kez daha tartışılmıştır.  Keşmir aynı zamanda AB parlamentosunda, İngiliz parlamentosunda, Kanada parlamentosunda ve ABD’nin Güney Asya üzerine Kongre Komitesinde de tartışılmıştır.  Pakistan meseleyi Hindistan’ın küresel olaylarla yarattığı diplomatik ve ekonomik zorluklara rağmen uluslararası bir hale getirebilmeyi başarmıştır.  Hindistan’ın Cammu ve Keşmir’deki baskıcı ve zorlayıcı yüzü ve korkunç insan hakları ihlalleri dünyanın geri kalanı önünde sergilenmiştir.  Hindistan’ın bu ikiyüzlü çabaları ve uydurma normalleştirme söylemleri ilgili tüm forumlarda benzersiz diplomatik ve siyasi çabalarla dile getirilmiştir.  Hindistan’ı tüm uluslararası forumlarda işgalci bir ülke olarak sunmak için hala yorulmak bilmez bir çaba gereklidir.  370. Maddeyi çıkartmak ve insani koşulları reddetmek için uygulanan yasadışılık üzerine daha fazla odaklanılmalıdır.  İkiyüzlü Keşmir liderleri ve diyaspora Keşmir üzerinde doğal ve dahil edici bir söylem takınmaları için zorlanmalıdır. 

Şimdi Keşmir meselesinin bir insani kriz olarak belirlenmesinin tam zamanıdır.  Bu meselenin tecavüzlerin de bir savaş silahı olarak kullanıldığı cinsiyetçi boyutunun eşi benzeri yoktur ve korkunçtur.  Erkekler öldürülmekte ve kadınlara tecavüz edilmektedir.  Silahsız genç insanlar hapishanelerde çürümektedir.  Keşmirliler modern tarihin ilk toplu kör etme eylemlerinin kurbanı olmuştur.  Suçlama olmadan yasadışı ve yargısız infazlar çok fazla sayıdadır.  IIOJK’de kundaklamalar ve kutsal inançlara saygısızlıklar artık normal sayılmaktadır. 

Keşmir anlaşmazlığının, BJP’nin yutturmacalarıyla ve maskaralıklarıyla değiştirilemeyecek olan BM kararlarıyla desteklenmiş olan yasal bir altyapısı vardır. Keşmir çözüm bekleyen ve bilinen bir meseledir.  Hindistan yasadışı olarak işgal edilmiş olan Cammu ve Keşmir tarihindeki en zayıf yasal ve siyasi konumundadır.  Keşmir uluslararası topluluğun vicdanının test edildiği bir turnusol kağıdıdır.  Modi hükümetinin Cammu ve Keşmir’de inşa ettiği demir perde yıkılmalıdır ve uluslararası topluluk Hindistan’ı insanlığa karşı haince suçlar işlememesi için kınamalıdır.  Keşmirliler onurlu bir yaşama ve tüm temel haklarına erişmelidir.    

Keşmir modern bir katliamdır ve adil bir uluslararası toplum yaratmak için olan bağlılıklar önünde büyük bir soru işareti olarak durmaktadır. 

 

Analizin ingilizcesine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.