Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr
Taşeronun Yeni Hedefi Azerbaycan!
Tuğgeneral (E) İhsan Başbozkurt
24 Eylül 2020 22:41
A-
A+

Küresel PKK terör örgütü Suriye’de, destekçilerinin kurduğu sistemle örgütün ihracat merkezi haline dönüştü. Fransa, ABD ve Rusya destekçisi PKK’nın işgalindeki Suriye kuzeyi ve Fırat’ın doğusunda yerleştirilen teröristleri Ermenistan’a ihraç etmeye başladılar.

Nisan 2019’da Suriye’nin Haseki/Tel Tamir bölgesinde PKK’ya bağlı Ermeni Tugayı(Nubar Ozanyan) adlı Tugaya katılmak üzere Mayıs 2020 Fransızlar tarafından oluşturulan Ermeni Taburunun her türlü ihtiyaçları Fransa tarafından karşılanmaktadır. Bu sistem, Osmanlı dönemindeki Taşnak Çeteleri zihniyetini taşımaktadır ve günümüzde ASALA terör örgütü ile eylem planları yaparak katliamlar gerçekleştirmektedirler. Zayıf halka neresi, tabii ki kardeş Azerbaycan’ın işgal altındaki Dağlık Karabağ bölgesi ve Azerbaycan toprakları.

Maalesef 40 yıldır terör örgütüne desteğini esirgemeyen, Türkiye ile işbirliği içinde gözüken fakat arka planda PKK ve PJAK ile her türlü ilişki içine giren İran şimdi de bizleri şaşırtmadı. 8 Eylül 2020’de, yani bundan çok kısa bir süre önce, Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 6’ncı toplantısı sonunda yayınlanan ortak bildiride “PKK/PJAK ve diğer terör örgütlerine karşı ortak operasyonlar dahil eşgüdüm içinde adım atmanın her iki ülkenin sorumluluğunda olduğu” iki ülke tarafından kayıtlara geçmişti. Ancak İran, arka plandan oyununu oynamayı da ihmal etmedi. İran, Suriye Haseki kentinde Fransızlar tarafından eğitilen PKK’nın Ermeni teröristlerinden oluşan yaklaşık 250-300 teröriste yol açtı. Suriye-Irak(Süleymaniye)-İran(Kirmanşah)-Ermenistan istikametini kullanarak Ermenistan’ın Sevan gölü bölgesi ile Dağlık Karabağ’a gönderilen bu teröristler Azerbaycan topraklarına saldırı için hazırlanmış ve eğitilmişlerdir. Tovuz bölgesinde Temmuz ve Eylül ayındaki saldırılar da bu teröristler tarafından yapılmıştır.

Terör örgütünün Ermeni yapılanmasının geçiş istikametini değerlendirdiğimizde burada iki noktayı vurgulamak gerekir: Birincisi Suriye’de yetiştirilen bu terörist katillerin, 1-5 Nisan 2016’da Azerbaycan ile Ermenistan arasında Karabağ’da çatışmaya giderken kullandıkları istikamet İran-Ağrı Dağı-Ermenistan güzergahı idi. 2016 Nisan ayındaki çatışmada PKK terör örgütü, Ermenistan ordusunun yanında aktif görev almıştı.

Vurgulanması gereken ikinci husus ise Türkiye’nin, 2017 yılından bu yana terör örgütleri ile aktif bir şekilde yürüttüğü mücadelenin bu istikameti kapatmasıdır. Türkiye, sınırlarımız içerisinde ve Irak kuzeyinde terör örgütünü yok etme noktasına getirmiştir, Irak kuzeyinde kamplar yerle bir edilmiştir, eğitim ve barınma yerleri kullanılamaz hale getirilmiştir. Bu durum da terör örgütü ve örgütü destekleyenleri daha güvenli yer arama telaşına sürüklemiştir. Ve terörist örgüt için de Suriye merkez seçilmiş ve örgütün Ermenistan’a geçiş istikameti değiştirilmiştir.

Ermenistan işgal altındaki Dağlık Karabağ Bölgesine, sadece PKK terör örgütü yerleştirilmiyor. Lübnan’daki patlamanın ardından 150’ye yakın Lübnanlı Ermeni’yi Dağlık Karabağ/Azerbaycan topraklarına yerleştirdiler. Bu konu ile ilgili İran eski Azerbaycan Büyükelçisi Afşar Süleymani, “Lübnan Ermenilerinin Dağlık Karabağ’a göç ettirilmesi işin görünen tarafıdır” demişti. Yıllardır İşgal altındaki Karağbağ’da asimilasyon yapmak ve dünyanın dört bir yanından Ermenileri burada toplamak için Ermenistan yönetiminin açık bir çaba yürüttüğüne şahit olduk. Küresel güçler Azerbaycan toprakları üzerinde adeta Ermeni toprağıymışçasına planlar yapmaktadırlar. Dağlık Karabağ’ı unutturmak için dikkatleri başka bölgelere, bugün için Tovuz bölgesine çekmekteler. Azerbaycan sınır boylarında ASALA ve Taşnak çete zihniyeti ile hareket ederek katliam yapmaktadırlar. Aslında Karabağ’ın yıllardır sürüncemede kalması, Karabağ’ın Ermeni işgali altında bulunmasını sağlayan bir numaralı ülke Rusya’dır. Rusya, her konuda, askeri, siyasi, ekonomik,.. Ermenistan’ı desteklemektedir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, açıklamalarında bunu gizlemiyor. Son olarak Azerbaycan’da Ermeni işgali altındaki 11 reyonun 5’inin geri verilmesini istemiş ve açıkça Azerbaycan’ı tehdit etmiştir. Azerbaycanlı bağımsız siyasetçi Agil Semedbeyli, şu açıklamaları yapmıştır:

"Basında Lavrov'un konuşması yayıldı. O Azerbaycan'ın işgalde olan 11 ilinden beşinin geri verilmesi karşılığında Rus ordusunu Barış ordusu adı altında bölgeye yerleştirilmesini teklif etmiş. Bu aslında Rusya'nın uzun zamandır istediği bir plandır. Buna asla yol vermek olmaz. Değil 5 ilimiz Azerbaycan'ın tarihi toprakları olan şimdiki Ermenistan değilen topraklarımızda da nasıl ki şimdi bir Türk kalmamış, Orada da bir Ermeni kalmamalıdır. Ve Rus ordusu hiçbir şekilde Azerbaycan topraklarına yerleşe bilmez. Kesinlikle izin vermek olmaz. 200 senedir başımıza gelen tüm belaların arkasında Rusya duruyor. Bizim ata yurdumuz olan topraklarımızı elimizden alan, senet üzerinde Ermenistan adlı devlet kuran ve sonra orada yaşayan tüm soydaşlarımızı sürgün eden, katliama maruz bırakan Ruslardır. Ve şimdi işgal edilmiş topraklarımızda 2. Ermenistan kurmaya hazırlanan da Rusya’dır. Bu yüzden de Rusya bizim Ermeni kadar düşmanımızdır. Biz düşmanımızı iyi bilmeliyiz. Ermeniler sadece Rusların elinde kullandıkları pis bir alet, maşadır. Düşünüyorum ki, Azerbaycan devletinin siyasi iradesi kesin olmalı hiçbir taviz verilmemelidir. Azerbaycan ve Türkiye'nin birlikte Karabağ'ı azat etmekte kararlı duruşu Rusya'nı korkutuyor. Askeri çağrı ile bağlı Azerbaycan'da seslenen fikirler Rusya'nın acele etmeye zorlamış durumda. İyi biliyor ki, bu defa savaş başlarsa ancak Karabağ azat edilmeyecek, aynı zamanda Ermenistan'ın varlığı bile şüphe altında kalacak. Aynı zamanda Ruslar bu bölgede yok olmaya mahkumdurlar. Bu yüzden de ciddi harekete geçmişler. Yakın günlerde içerideki tahribat makinelerini de işe salmalarına şüphemiz yoktur. Bu yüzden de hepimiz ayık olmalıyız, hiçbir oyuna gelmemeliyiz. Devlet olarak, millet olarak dik durmalıyız. Haklarımızdan taviz vermemeli, milli çıkarlara dayanarak adım atmalıyız.”

Küresel güçlerin (ABD, Rusya, Fransa, İsrail) planları Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ve Doğu Akdeniz’de nasıl tutmadıysa, Azerbaycan’da da tutmayacaktır.  12 Temmuz’daki Tovuz saldırısı ardından Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkileri çok daha farklı olacaktır. Türkiye 1992-1994 Karabağ Savaşından bu yana her zaman kardeş Azerbaycan’ın yanında olmuş, gereken desteği vermiştir ve bugünden sonra da vermeye devam edecektir. Türkiye, Kafkaslarda kilit bir konumda bulunan Azerbaycan’ı hiçbir zaman yalnız bırakmayacaktır. Ermenistan, bu iki kardeş ülkenin karşısında bu tip faaliyetleri yapacak ne güce ne de askeri kapasiteye sahiptir. Azerbaycanlı gardaşlarımız yanlarında olduğumuzu bilmektedir ve bu kardeşlik ilelebet devam edecektir.