Türkiye-Afganistan İlişkileri: Geçmiş, Bugün ve Gelecek

  1. Anasayfa /
  2. Tüm Analizler
  3. /
  4. Analiz
SDE Editör | 25 Mart 2025
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Taliban'ın 15 Ağustos 2021'de ülkeyi geri almasının ardından birçok ülke Afganistan ile diplomatik ilişkilerini kesti veya seviyesini düşürdü. Ancak Ankara, Kabil'deki büyükelçiliğini kapatmadı ve bu da onu Afganistan ile doğrudan diplomatik ilişkileri sürdüren birkaç ülkeden biri ve Kabil'de aktif diplomatik varlığı olan tek NATO üyesi haline getirdi.

 Türkiye ile Afganistan'daki Taliban liderliğindeki geçici hükümet arasındaki ilişkiler, iki taraf arasındaki çeşitli alanlardaki iş birliğinin güçlendiğine dair artan işaretlerle dikkat çekici bir gelişmeye tanık oluyor. Ankara'daki Afgan büyükelçiliği ve İstanbul'daki Afgan konsolosluğunun geçici hükümet temsilcilerine devredilmesi, Kabil ile Ankara arasındaki büyüyen ilişkilerin son işaretidir.

Afgan-Türk İlişkilerinin Tarihsel Bir Özeti

 Afganistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kökleri Osmanlı Halifeliğine kadar uzanır. Modern Afgan-Türkiye ilişkileri 20. yüzyılın başlarına dayanır. Türkiye, 1919'da İngiltere'den bağımsızlığını kazandıktan sonra Afganistan ile diplomatik ilişki kuran ilk ülkeler arasındaydı. Bu ilişkiler, eğitim ve altyapı da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda karşılıklı saygı ve iş birliği temelinde gelişmiştir.

Kral Amanullah han döneminde (1919-1929) iki ülke arasındaki ilişkiler sıcaktı ve Türkiye, Afganistan'ın kültürel, siyasi ve askeri alanına önemli ölçüde girmişti.kral Amanullah han ilk kez çok sayıda öğrenciyi, aralarında kızların da bulunduğu bir grup öğrenciyi Türkiye'ye okumaya gönderdi. Yabancılara olan şüphelerine rağmen Afganlar, askerlerini eğitmek için Türk eğitmenlerden yardım istediler, hatta eğitim yöntemlerini Türk ordusununkilere göre modellediler. Ancak bu ilişkiler, Batı yanlısı Kral Muhammed Zahir'in devrilmesine yol açan, Kabil'de Muhammed Davud liderliğindeki 17 Temmuz 1973 darbesinden sonra soğudu. Muhammed Davud Cumhuriyeti, Doğu Bloku'na yakınlaşmış, 27 Nisan 1978'deki komünist darbeyle Afganistan-Türkiye ilişkileri asgari düzeye çekilmiştir.

Bazı uzmanlar, Türkiye'nin Afganistan'la olan bağının, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile 1920'lerde Afganistan Kralı olan ve Mustafa Kemal'e, onun politikalarına ve fikirlerine hayranlık duyan Amanullah Han'ın ortak mirası olduğunu düşünüyor.

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Alper Keskin, Voice of America'ya yaptığı açıklamada, "Bu olumlu miras yıllar içinde hiçbir zaman kesintiye uğramadı" dedi.

Sovyetlerin Afganistan'ı İşgaline İlişkin Türkiye'nin Tutumu

Sovyetlerin Afganistan'ı işgali sırasında (1979-1989) Türkiye, Afgan mücahitlere destek olmuş, bazı Afgan mültecileri kabul etmiş ve onlara insani ve eğitim yardımı sağlamıştır. O dönemde Sovyet karşıtı yayılmacı duruşunun bir parçası olarak, Moskova destekli komünist rejime karşı direnen bazı mücahit liderlerine de ev sahipliği yaptı; bunlardan biri de Hizb-i İslami lideri Gulbuddin Hikmetyar ve Cemiyet-i İslami lideri Burhaneddin Rabbani'ydi.

ABD'nin Afganistan İşgali Sırasında Türkiye'nin Tutumu

11 Eylül 2001 olaylarından sonra Türkiye, Afganistan'daki NATO güçlerine katıldı. Ancak Taliban'a karşı savaş operasyonlarına katılmayarak, bunun yerine barışı koruma ve kalkınma operasyonlarına odaklanarak dengeli bir pozisyon korudu. Bu, onu çeşitli Afgan partileri için nispeten kabul edilebilir bir taraf haline getirdi çünkü Alper Keskin'e göre, "Türkiye, bu süre boyunca Türk güçlerinin Afgan halkına karşı herhangi bir aktif savaşa katılmamasını sağlamaya çalıştı ve bunun Afganistan'daki mevcut Taliban rejiminin de farkında olduğu bir şey olduğuna inanıyorum."

Türk Savunma Bakanlığı'na göre, Türk askerlerinin Afganistan'daki son görevlerinden biri Kabil Havaalanı'nda operasyonel ve güvenlik hizmetleri sağlamaktı. Türkiye, Taliban'ın yabancı güçlerin çekilmesi için belirlediği Ağustos 2021 son tarihinden önce güçlerini Afganistan'dan çekti.

Taliban'ın Türkiye ile İlişkileri

Ankara'daki Stratejik Düşünce Enstitüsü(SDE) Başkan Yardımcısı Türk yazar ve siyasi analist Alper Tan'ın Al Jazeera Net'e verdiği demeçte, Türkiye'nin Taliban hareketiyle erken iletişim kanalları açtığını ve Katar Devleti ile koordinasyon halinde Doha'da Taliban ve ABD arasında doğrudan müzakerelerin başlatılmasında rol oynadığını söyledi. Türkiye ayrıca, tüm Afgan partileriyle olan iyi ilişkilerinden yararlanarak, Taliban hareketi ile Eşref Gani başkanlığındaki eski Afgan hükümeti arasında barış görüşmelerine ev sahipliği yapma isteğini dile getirdi.

Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesinden önce Türkiye, Kabil Havaalanı'nın güvenliğinin sağlanması ve yönetimi konusunda iş birliği yapma isteğini açıklamıştı. Ancak Taliban o dönem Afganistan'da yabancı güçlerin bulunmasına izin vermeyeceklerini açıklamıştı.

Wilson Center Güney Asya programında görevli Michael Kugelman ise Türkiye'nin Kabil Havaalanı'nın güvenliği ve yönetimini Taliban'a teklif edip müzakere edebilecek konumda olmasının, Türkiye'nin konumunun ve Taliban ile diğer Afgan partileriyle ilişkilerinin bir göstergesi olduğuna inanıyor.

Taliban'ın Ağustos 2021'de Kabil'in kontrolünü ele geçirmesinin ardından Türkiye, yeni hükümeti resmen tanımasa da iletişim kanallarını açık tutarak ve Kabil'deki yeni liderlikle iletişimi sürdürerek pragmatik bir yaklaşım benimsedi. Son dönemde, Türk yetkililer ile Taliban liderleri arasında ekonomik ve diplomatik iş birliğini görüşen birkaç toplantıyla net bir yakınlaşma yaşandı. Dışişleri Bakanı Mawlawi Amir Khan Muttaqi ve hac ve Vakıflar Bakanı Mawlawi Noor Mohammad Saqib gibi Afgan geçici hükümetindeki birkaç bakan daha önce Türkiye'yi ziyaret ederek Türk yetkililerle bir araya geldi.

Çeşitli akademik ve ekonomik sektörlerden Türk heyetleri düzenli olarak Afganistan'ı ziyaret ediyor ve Türk hükümeti Afganistan'a insani yardım gönderiyor. Türk yardım kuruluşları, 2023'te Herat ilindeki deprem ve 2024'te Baghlan ilindeki seller gibi Afganistan'daki doğal afetler sırasında yardım çalışmalarına katkıda bulunan ilk kuruluşlar oluyor. Türkiye, TİKA ve Türk Kızılayı gibi Türk kuruluşları aracılığıyla yardım projeleri yürütüyor.

Taliban'ın savaştan bitkin düşmüş ve yıllardır istikrarsızlık içinde yaşayan bir ülkeyi ele geçirmesinden bu yana, Taliban hükümeti ekonomik, eğitimsel, teknik, yapısal, askeri ve güvenlik alanlarında çok sayıda eksiklik ve zorlukla karşı karşıyadır. Bazı Taliban liderlerinin bakış açısına göre Türkiye, bu boşlukları doldurmaya katkı sağlayabilecek ülkelerden biridir.

Taliban'ın Türkiye ile iş birliğinden elde ettiği faydalar arasında ekonomik ihtiyaçların karşılanması, teknik boşlukların giderilmesi, askeri ve teknik personel eğitilmesi, Afganistan'ın yeniden inşasına katkıda bulunulması ve hükümetinin uluslararası alanda tanınması yer alıyor.

Gözlemciler, Türkiye'nin Taliban'la ilişkilerinde ılımlı bir dini söylem benimsediğini ve özellikle her iki ülkede nüfusun çoğunluğunun Hanefi fıkıh mezhebini takip etmesi ve her iki ülkede de Nakşibendi tarikatı gibi takipçileri olan ortak tarikatların bulunması nedeniyle, İslami kimlikteki ortaklıklar üzerinden etkisini güçlendirmeye çalıştığını düşünüyor.

Türkiye'nin, Taliban hükümetinin örtük bir şekilde tanınması anlamına gelebilecek bir adım atarak, yakın zamanda İstanbul'daki Afganistan Konsolosluğu ile Ankara'daki Afganistan Büyükelçiliği'ni hareketin temsilcilerine devretmesi, iki ülke arasındaki diplomatik iş birliğinin artan düzeyini yansıtıyor.

Türkiye'de Taliban muhaliflerinin varlığı

Taliban ile bağlarına rağmen Türkiye, hem liderler hem de önceki Afgan hükümetinin düşmesinden sonra Türkiye'ye sığınan siyasi aktivistler olmak üzere Taliban'a karşı çıkan çok sayıda şahsiyete ev sahipliği yapan ülkeler arasındadır. Bunlar arasında cihatçı lider Şeyh Abdul Rasul Sayyaf, eski cemhur Başkan Yardımcısı Mareşal Abdul Raşid Dostum ve eski Afganistan Devlet Başkanı Burhanuddin Rabbani'nin oğlu olan eski Dışişleri Bakanı Salahuddin Rabbani yer almaktadır. Ankara, Kabil'deki geçici hükümetle ilişkilerini zorlamak istemediği için bu konuyu ihtiyatlı bir şekilde ele alıyor ancak çeşitli siyasi şahsiyetler ve Afgan fraksiyonlarla açık iletişim kanallarını sürdürüyor.

Türkiye'nin Afganistan'daki Varlığı

Türk şirketleri Afganistan'da özellikle altyapı, sağlık ve eğitim alanlarında faaliyetlerini sürdürüyor. Maarif Okulları Ağı gibi Türk eğitim kurumları Afganistan genelinde 46 okulla faaliyetlerini sürdürüyor ve bu durum Türkiye'nin eğitim sektöründeki rolünün devam ettiğini gösteriyor.

Türkiye, Afgan öğrencilere burs sağlıyor. Afganistan'ın eski Ankara Büyükelçisi Amir Mohammad Ramin'in Al Jazeera Net'e yaptığı açıklamalara göre, çeşitli Türk üniversitelerinde eğitim gören 7.000'den fazla Afganistanlı erkek ve kadın öğrenci bulunuyor.

Bazı analistler Türkiye'nin, içerideki popülaritesini artırmak amacıyla Afganistan'da aktif kamu diplomasisi yürüttüğünü söylüyor.

Bu bağlamda, Dış Politika Enstitüsü Araştırma Direktörü Harun Stein, Voice of America'ya yaptığı açıklamada, "Ankara kendini küresel bir oyuncu olarak görmeyi seviyor, bu nedenle eğitim kurumları ve kuruluşlarının Afganistan'daki katılımı, aktif bir dış politikaya sahip olduğunu gösteren iyi bir iç politik göstergedir" dedi.

Türk şirketlerinin Afganistan'da hayata geçirdiği önemli projeler arasında, Türk şirketi "77 İnşaat" tarafından Helmand Vilayeti'nde inşa edilen Kajaki Hidroelektrik Barajı Projesi'nin ikinci fazının tamamlanması da yer alıyor. Şirket bu projeye yaklaşık 160 milyon dolar yatırım yaptı.

Barajın açılış törenine, Abdul Ghani Baradar ve Abdul Salam Hanafi, başbakan yardımcıları da dahil olmak üzere bir dizi üst düzey Taliban ve geçici hükümet yetkilisi katıldı. Törende, eski Kabil Türk büyükelçisi Cihad Erginay da hazır bulundu. Tören sırasında yaptığı konuşmada, "Kajaki Barajı, ülkemiz ve Afganistan arasındaki ekonomik ilişkilerde önemli bir yatırım olsa da ilişkilerimiz daha çeşitli ve daha derindir." dedi.

Türkiye ve Afganistan Arasındaki Karşılıklı Çıkarlar

Bölgesel nüfuzunu genişletmenin bir parçası olarak Türkiye, Orta ve Güney Asya'daki varlığını güçlendirmeyi amaçlıyor ve Afganistan bu amaç için stratejik bir nokta. Afganistan, Orta ve Güney Asya'yı birbirine bağlıyor ve Taliban hükümetiyle iş birliği, özellikle İran ve Rusya ile rekabet ışığında Türkiye'ye bölgede önemli bir rol veriyor.

Özbekler, Türkmenler gibi etnik grupları bünyesinde barındıran ve Orta Asya ülkeleriyle etnik, kültürel ve tarihî kökleri paylaşan Afganistan'daki Türkiye'nin varlığı, din, dil ve tarihî açıdan Türkiye ile önemli ortaklıklara sahip olan bu ülkelerdeki varlığını ve nüfuzunu kolaylaştıracaktır.

Bu bağlamda, Afganistan'ın muazzam doğal kaynaklara (lityum ve nadir mineraller gibi) sahip olması, ancak bunları işletmek için gerekli teknik kapasiteye sahip olmaması nedeniyle ekonomik çıkarlar göz ardı edilemez. Türkiye, inşaat ve enerji şirketleriyle Afganistan'da önemli yatırım ve ticaret fırsatları görüyor ve madencilik, altyapı, enerji ve ulaştırma projelerine özel ilgi duyuyor.

Türkiye, Taliban'a kapsayıcı bir hükümet kurmasını ve yönetimi altında kızların eğitimini sağlamasını tavsiye ediyor. Ankara, Türkiye'ye daha fazla mülteci akışını önlemek için Afganistan'da istikrarın önemini defalarca vurguladı, çünkü Türk yetkililer mülteci akışını kontrol etmek istiyor. BBC'nin Türkçe Dil Servisi'nin Türk Göç Idaresi'nin verilerine dayanan bir raporuna göre, Eylül 2024 itibarıyla Türkiye'de gözaltına alınan yasadışı Afgan mültecilerin sayısı 42.674'e ulaştı. Ankara, Taliban ile yeniden yapılanma projelerinde iş birliği yaparak elde edilebilecek Afganistan'daki istikrarı destekleyerek Afgan mülteci akışını azaltmayı umuyor.

 Bazı gözlemciler, Afganistan'daki zor siyasi ve ekonomik koşullar ve Afganistan'da kız çocuklarının eğitim almasının engellenmesi sorunu nedeniyle bazı ailelerin ülkeyi terk etmek zorunda kalması göz önüne alındığında, Türk hükümetinin Türkiye'de ikamet eden veya mülteci olan Afgan vatandaşlarıyla ilişkilerinde daha fazla esneklik göstermesi gerektiğine inanıyor. Bu, Türk ve Afgan halkları arasındaki ilişkilere olumlu bir etki yapacak ve iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirecektir.

NATO üyesi olarak Türkiye'nin jeopolitik rolü göz önüne alındığında Ankara, Batı ile Taliban arasında bir köprü görevi görmeyi, diplomatik konumunu güçlendirmeyi ve uluslararası ilişkilerde daha fazla nüfuz sahibi olmayı amaçlıyor.

Güvenlik cephesinde ise Türkiye, Afganistan'ın bölgede istikrarsızlık kaynağı haline gelmesinin önüne geçmeyi amaçlıyor. Zira Ankara, Afganistan'daki güvenlik boşluğundan yararlanabilecek aşırılıkçı grupların yükselişini engellemek istiyor.

Buna karşılık, Taliban liderliğindeki geçici hükümet, Afganistan'ın çökmekte olan ekonomisini canlandırmak için yabancı yatırıma ihtiyaç duyuyor. Türkiye, altyapı ve ticaretteki uzmanlığı sayesinde potansiyel bir ortak temsil ediyor. Taliban ayrıca hükümeti için uluslararası tanınma ve meşruiyet arıyor. Diplomatik ağırlığı olan Müslüman bir ülke olarak Türkiye, Taliban'ın imajını iyileştirmesine ve uluslararası izolasyonunu hafifletmesine yardımcı olabilir.

Afgan akademisyen Mohammad Musab, “Türkiye ve Afganistan arasındaki dini ve kültürel ortaklıklar, Afgan halkının Türkiye'ye yönelik olumlu bakış açısı, ülkedeki Türk yumuşak gücünün gücü, Ankara'nın yerel aktörler ve etkili isimlerle olan iyi ilişkileri, Taliban'ı etkileyen başlıca oyunculardan ikisi olan Katar ve Pakistan ile yakın işbirliği, Amerikan ve Avrupa desteği, Taliban'ın Türkiye'nin teknik, idari ve ekonomik alanlardaki yeteneklerini ve rolünü tanıması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin İslami ve Sünni karakteri ve Taliban'ın uluslararası tanınma ihtiyacı, Türkiye'nin Afganistan'daki varlığına ve etkisine katkıda bulunan temel faktörlerdir.”

Musab, Taliban'ın "Türkiye'yi, özellikle Tahran'la su ve sınır meseleleri nedeniyle yaşanan gerginlik nedeniyle, İran'ın Afganistan'daki etkisini sınırlayabilecek bir müttefik olarak gördüğünü" de sözlerine ekledi.

"Türkiye ile Afganistan arasındaki ilişkilerin derinleşmesi, her iki ülkenin de çıkarına olup, bölgesel ve uluslararası düzeyde olumlu yansımaları olmaktadır. Türkiye, bölgenin istikrarına da katkı sağlamaktadır."

Afganistan ve Türkiye arasında ilişkilerin geliştirilmesi için büyük fırsatlar ve alanlar olduğuna şüphe yok, bu da iki ülkeye ve halklarına fayda sağlayacaktır. Bu, daha fazla özen, bilgelik ve öngörü gerektirir...

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA