Türkiye ve Hindistan birbirine dost ülkelerdir. İlişkilerinin uzun bir tarihi vardır. Türklerin Hindistan ile ilişkileri bin yıldan fazla bir geçmişe sahiptir.
Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de Misyon Şefi Yardımcısı olarak iki yıl görev yaptım. 43 yılı aşkın meslek yaşamımda Kanada, ABD, Almanya ve Fransa gibi gelişmiş ülkelerde diplomatik görevlerde bulundum. Bununla birlikte, yabancı ülkelerdeki tüm diplomatik görevlerim içerisinde beni en çok etkileyen ülkenin Hindistan olduğunu söylemeliyim. Gerçekten de Hindistan çeşitli alanlarda dünya uygarlığına katkılarda bulunmuştur. Günümüzde de ekonomi, teknoloji ve edebiyat alanlarında önde gelen bir konumda bulunmaktadır.
Bu sunumumda önce Türkiye-Hindistan ilişkilerinin tarihinden söz edeceğim. Daha sonra da geleceğe ilişkin görüşlerimi açıklamaya çalışacağım.
Gerek Hindular gerek Müslümanlar bir bütün olarak Balkan Savaşları sırasında Osmanlı devletine destek olmuşlar ve bir tıbbi heyet göndermişlerdir. İstiklal Savaşımız sırasında da mali yardımda bulunmuşlardır.
Hindistan’ın bağımsızlığının manevi lideri Mahatma Gandhi ve siyasi lideri Jawaharlal Nehru İstiklal Savaşımızı destekleyen açıklamalarda bulunmuşlardır. Nehru anılarında, İstiklal Savaşının sonunda Türk ordularının muzaffer olduğuna dair haber aldıklarında kendisinin ve arkadaşlarının o sırada Lucknow hapishanesinde iken bu zaferi barakalarını süsleyerek kutladıklarını yazmaktadır. Nehru ayrıca “Tarihten Kesitler’’ başlıklı kapsamlı kitabında Türkiye’ye birkaç bölüm ayırmıştır.
Hindistan’da önemli bir Müslüman nüfus vardır. Türkiye, Müslümanlar ve Hindular dâhil Hindistan’daki tüm topluluklar ile her zaman iyi ilişkilere sahip olmuştur.
1947 yılında Hindistan’ın bağımsızlığını izleyen dönemde Türkiye ile Hindistan arasında her zaman temaslar olmuştur. Bununla birlikte, ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkiler arzu edildiği kadar yüksek bir düzeye erişememiştir.
Böyle bir gelişme olmasının sebebi, Türkiye’nin ciddi bir Sovyet tehdidi karşısında Batı ittifakına katılması, öte yandan da Hindistan’ın 1955’de kurulan yeni Bağlantısızlar hareketinin liderlerinden biri olmasıydı.
Gerçekten de 1955 yılında Bağlantısızlar hareketi Bandung Konferansı ile resmen hayata geçirilmiştir. Konferans sırasında Türkiye ve Hindistan aksi görüşleri savunmuştur. Nehru yeni bağlantısızlar hareketinin önderlerinden idi. Konferansta Türkiye’yi temsil eden Başbakan Yardımcısı Fatin Rüştü Zorlu ise bağlantısızlık görüşünü reddederek olası saldırılara karsı savunma amacıyla ittifak sistemi oluşturma düşüncesini destekliyordu. Zorlu ayrıca Konferansın emperyalizmin tüm çeşitlerini (Sovyet emperyalizmi dâhil) kınamasını istiyordu. Nitekim bu yolda bir ifade Konferansın Sonuç Bildirgesine konulmuştur.
İzleyen süreçte, Türkiye, ABD, Birleşik Krallık, İran ve Pakistan ile birlikte Ortadoğu’da Sovyet yayılmacılığına karşı kurulan bir ittifak olan Bağdat Paktı’nın (Irak’taki hükümet darbesinden sonra adı CENTO’ya dönüşmüştür) üyesi olmuştur. CENTO’nun bölge ülkeleri Türkiye, İran ve Pakistan aralarındaki işbirliğini geliştirmek amacıyla Bölgesel İşbirliği Teşkilatını (RCD) kurmuşlardır.
Bu çerçevede Türkiye’nin Pakistan ile ilişkileri gelişmiştir. Türkiye-Hindistan ilişkilerine gelince, ne yazık ki buna paralel bir gelişme yaşanmamıştır.
Bağlantısızlar Hareketi içerisinde Hindistan, Bağlantısız ülkelerin Kıbrıs sorunu hakkındaki görüşünü benimsemiştir. Keşmir konusunda da Türkiye Birleşmiş Milletler Teşkilatının görüşüne destek vermiştir.
Tüm bunlara rağmen 1950’li yılların başlarında Türkiye ile Hindistan arasında parlamentolar arasında temaslar ve parlamenterlerin karşılıklı ziyaretleri vuku bulmuştur. Her iki ülkenin parlamentolarında dostluk grupları oluşturulmuştur.
Yüksek düzeyli karşılıklı ziyaretler de yapılmıştır. İki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla Başbakan Adnan Menderes 1958 yılında Hindistan’a resmi bir ziyarette bulunmuştur. Hindistan Başbakanı Jawaharlal Nehru’nun 1960 yılında Türkiye’ye yaptığı iadeiziyaret önemli bir gelişme olmuştur. Nehru bu ziyaret sırasında Menderes tarafından sıcak biçimde karşılanmıştır. Nehru, ayrıca, o dönemde Dışişleri Bakanı olan Zorlu ile de sıcak ve dostane görüşmelerde bulunmuştur.
Türkiye ile Hindistan arasında her zaman teknik düzeyde temaslar olmuştur. Buna ek olarak Dışişleri Bakanları düzeyinde karşılıklı ziyaretler olmuştur. Bu kapsamda Dışişleri Bakanları İhsan Sabri Çağlayangil ve Gündüz Ökçün Hindistan’ı ziyaret etmişlerdir.
Tüm bunlara rağmen, esas önemli atılım, Türkiye Başbakanı Turgut Özal ile Hindistan Başbakanı Rajiv Gandhi arasında oluşan kişisel dostluk dolayısıyla, daha sonraki aşamada gerçekleşmiştir. Bir süre Washington’da Dünya Bankasında görev yapan ve küresel bir vizyona sahip olduğundan Hindistan’ın öneminin de bilincinde olan Özal 1986 yılında Hindistan’ı ziyaret etmiştir. Başbakan Rajiv Gandhi de bu ziyarete karşılık vererek 1988 yılında Türkiye’yi ziyaret etmiştir.
Her iki Başbakanın da görüşüne göre, Türkiye ve Hindistan, Kıbrıs ve Keşmir sorunlarına ilişkin görüşlerini bir yana bırakarak, aralarında mevcut büyük potansiyelden yararlanmak amacıyla, ekonomi, ticaret ve kültür dâhil tüm alanlarda ilişkilerini geliştirmeye odaklanmalıydılar. Bu yaklaşım olumlu sonuçlar sağlamıştır. İki lider aşağıdaki hususlarda mutabakata varmışlardır:
-Karma Ekonomik Komite Kurulması,
-Sivil Havacılık Anlaşması: Böylece Türk Hava Yolları (THY) Mumbai ve Delhi uçuşlarına başlamıştır,
-Türkiye’deki bazı demiryolu elektrifikasyon ve sinyalizasyon projelerinin Hindistan ulusal demiryolu şirketi IRCON’a verilmesi,
-Türkiye’den Hindistan’a nohut ve kırmızı mercimek ihracatı,
-İki ülkenin televizyon kurumları arasında işbirliği.
1989 yılında da Türkiye Cumhurbaşkanı Kenan Evren Hindistan’a resmi bir ziyaret yapmıştır. Bu ziyaret Türkiye’den cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk ziyaret olmuştur. Hindistan tarafından da bu ziyarete karşılık verilmiştir.
Nitekim izleyen dönemde Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyinde yüksek düzeyli birçok karşılıklı ziyaret olmuştur.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Hindistan ile ilişkilerimizin gelişmesine önem atfetmektedir. Nitekim Erdoğan 2017 yılında Hindistan’a resmi devlet ziyaretinde bulunduğu gibi 2023 yılında da G-20 toplantısı çerçevesinde Yeni Delhi’ye giderek bu vesile ile Hint yetkilileri ile de görüşmeler yapmıştır.
Gerçekten de ekonomik ve ticari ilişkiler alanında Türkiye ile Hindistan arasında büyük bir potansiyel mevcuttur. Hindistan teknoloji, ticaret ve ekonomik kalkınma alanlarında büyük ilerleme kaydetmiş ve önemli bir küresel aktör haline dönüşmüştür. Hindistan BRICS, G-20 ve çeşitli Hint-Pasifik örgütlerinin üyesidir. Türkiye de jeopolitik konumu dolayısıyla dünyanın çeşitli bölgelerine açılan bir kapı durumundadır.
Gelecekte ilişkilerini daha da geliştirmek amacıyla Türkiye ve Hindistan aşağıdaki önlemlere başvurabilirler:
-Ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla özel sektör heyetlerinin karşılıklı ziyaretleri,
-Özel sektör çatı kuruluşlarının ve ekonomik ve ticari ilişkilerle görevli resmi hükümet temsilcilerinden oluşan heyetlerin karşılıklı ziyaretleri,
-İki ülkenin kamuoylarının birbirlerini daha iyi tanımaları amacıyla medya kuruluşları arasında temaslar,
-Kültürel değişim programları,
-Türk ve Hintli öğrencilere karşılıklı olarak burs verilmesi,
-Akademisyenler, üniversiteler ve düşünce kuruluşları arasında temaslar.
Tüm bunlara ek olarak Türkiye ve Hindistan G-20 ile diğer uluslararası ve bölgesel kuruluşlar içerisinde de işbirliği yapabilirler. Türkiye-Hindistan işbirliği Hint-Pasifik bölgesi, Doğu ve Güney Afrika, Ortadoğu, Avrupa ve Kafkasya gibi çeşitli bölgelerde de gerçekleştirilebilir.