Yayını Hazırlayanlar: Zeynep Defne YAVUZ, Burak SIRAKAYA
Türkiye ve Somali arasında yapılan savunma ve ekonomik işbirliği anlaşması çok önemlidir. 1960’larda İran, Türkiye ve Amerika’nın Somali üzerinden bir ittifakları vardı. O dönemlerde aslında o anlaşmanın detaylarına ulaşmak lazım. Çünkü Amerika neden o dönemde Somali üzerinde özellikle Türkiye ve İran’la böyle bir şey yapmak istiyordu. Sonrasında Türkiye bu anlaşmadan ayrılıyor. Ancak İran özellikle anlaşmayı devam ettiriyor. Daha sonra iç savaş çıkınca İran ve Amerika da uzaklaşıyor. Ama Somali jeopolitik önemini koruyor. Çünkü Somali, o Afrika Boynuzu’nda önemli bir konuma sahip. Çünkü Somali'de Habeşistan sınırları içinde Sudan'a kadar uzanıyordu. Habeşistan İmparatorluğu ana merkezi Somali sınırına yakın bir bölgededir. Sahil bölgesinde Cibuti, Somali ve Somaliland dahil olmak üzere o bölgelerin hepsi Habeşistan sayılıyordu. Araplar o bölgeden gidip geliyordu. Fakat biz hala Etiyopya olarak alıyoruz bunu. Ama bunun asıl ayağı Somali'ydi.
Üç Dil İslamın Gelişinden Sonra Oluşmuştur
Svahili dili de zaten Arapça ve Afrika dili karışımı bir dildir. Sahil dili olarak da biliniyor. Orada Arapların da karışımıyla yeni bir dil oluşuyor. Aslında şöyle bir durum var. 3 dil İslam'dan sonra oluşmuş dildir. Bu 3 dilin biri Urduca, biri Svahilice, diğeri de Osmanlıca’dır. Aslında İslamın oluşturduğu 3 dil diyebiliriz. Bu üç dilin de birbirine benzer özellikleri vardır. Arapça kadar önemli dillerdir.
Türkiye Etiyopya’ya da Destek Olmalıdır
Somali jeopolitik olarak bölge açısından önemli bir ülkedir. Türkiye'nin yaptığı anlaşmada önemlidir. Sadece Afrika'da değil, Güney Afrika'da, Nijerya'da da Batı Afrika'da da bütün ülkeler bu konuyu yazdılar. Türkiye’nin bu anlaşma ile Etiyopya ile olan ilişkilerinin bozulmamasına dikkat etmesi gerekiyor. Etiyopya, Afrika'nın önemli ülkelerinden birisidir. Fakat onların Kızıldeniz’le bir bağlantısı yok. Bunun için Somaliland ile anlaşma yaptılar. Türkiye'nin bu anlaşmaya destek olması gerekiyor. Etiyopya’nın bu konuda önünün açılması için Türkiye öncü olmalıdır.
Çünkü bizim medyada bile Etiyopya’nın Türkiye'den rahatsız olduğu konuşuluyor. Belki rahatsız olabilir ama bizim bu sorunu çözmemiz lazım. Onların Kızıldeniz’e inmesine karşı olmadığımıza inandırmamız lazım. Bu kadar büyük bir devletin Kızıldeniz’le bağlantısı olması gerekir. Somali veya Somaliland üzerinden bu bağlantı sağlanabilir. Türkiye'nin desteğiyle Somali çok büyük gelişmeler de kaydediyor. En azından eş-Şebab belasından da büyük oranda kurtuldu.
Türkiye'nin, Bölgenin Güvenliği için Orada Olması Gerekiyor
Türkiye bu sorunu verdiği desteklerle büyük oranda çözdü. Bu 10 yıllık anlaşma Somali'nin istikrarı ve etrafındaki komşularla olan ilişkilerinin istikrarı için çok önemlidir. Somali bu anlamda Yemen’in güvenliği için de önemlidir. Ticari anlamında da baktığımızda dünya ticaretinin çoğu Kızıldeniz üzerinden yapılıyor. Türkiye'nin oradaki varlığı dolayısıyla ileride Türkiye’ye yönelik ekonomik yansımaları olacaktır. Etiyopya bölgenin, Kızıldeniz’in ve Doğu Afrika'nın güvenliği açısından da çok önemli. Türkiye'nin bu güvenli ortamı sağlaması için orada olması gerekiyor.
Türkiye’nin Afrika’nın Tamamında Büyük Bir Etkisi Olacaktır
Somali’de yapacağımız etkileşimlerin ve askeri eğitim üssü çalışmalarının bölgeye, Somali'nin komşu ülkelerine ve bütün Afrika'da büyük bir etkisi olacaktır. Bütün ülkeler bu anlamda Türkiye'den askeri eğitim konusunda destek alabilir. Türkiye'nin bu konuda da hazırlık yapması gerekiyor. Diğer ülkeleri de es geçmemek lazım. Çünkü Türkiye şu anda Arap dünyasında bazı sıkıntılar yaşıyor. Afrika’da bu sıkıntıları yaşamaması lazım. Çünkü Afrika ülkeleri Türkiye’ye askeri, kültürel ve siyasi anlamda olumlu yönde bakıyor. Bu yönleri iyi adımlarla oturtmak lazım. Herhangi bir ülkeyi karşımıza almadan yaptığımız her şeyi onlara da açıklayarak çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu anlamda üniversitelere çok yük düşüyor. Çünkü Ankara'da Somali’den ve Afrika’dan gelip üniversite okuyan gençler var.
* Turan Kışlakçı
EĞİTİM BİLGİLERİ
Yükseköğretimine İnönü Üniversitesinde başlamıştır.
1 yıl sonra Pakistan'a gidip orada da 1 yıl Seyyid Mevdudi Enstitüsünde öğrenim görmüş, İslam İşbirliği Teşkilatına bağlı Pakistan İslam Üniversitesinden mezun olmuştur.
İslamabad ve İstanbul’da yüksek tahsil yaptı.
İslamabad’da okuduğu yıllarda birçok ülkeden talebe arkadaşlarıyla “Spark” ve “el-Lem’a” adlı Arapça ve İngilizce dergilerini yayımladı.
İŞ DENEYİMİ
Gazetecilik hayatına Milli Gazete’nin çıkarmış olduğu “Sultan” gazetesinde başladı.
1999-2006 yılları arasında Yeni Şafak gazetesi dış haberler servisinde editör olarak görev yaptı.
Türkiye’nin çok dilli ilk haber siteleri olan Dünya Bülteni ve Timeturk’ü kurdu.
Anadolu Ajansı (AA)’nda 5 yıl Ortadoğu ve Afrika Yayın Yönetmenliği yaptı. Anadolu Ajansı’nın MENA yapılanması ve uluslar-arasılaştırılmasında yer aldı.
2015 yılında TRT Arapça’nın müdürü olarak atandı.
Orta doğu ve Asya uzmanı olan Turan Kışlakçı, hâli-hazırda Türk-Arap Gazeteciler Cemiyeti başkanlığını yürütüyor.
İmpact Medya Grubu CEO görevini ifa eden Kışlakçı, Metafora Medya grubuna da danışmanlık yapıyor.
Arap Baharı'na verdiği destek nedeniyle 2012'de Suriye Muhalefet Koalisyonundan aldığı onur nişanı gibi, birçok resmi alanda ödüllendirildi.
Diğer İçerikler