Konfüçyüs’ten bir alıntı:
“Devletin gücünü üç şey sağlar:
1) Halkın gıdasının sağlanması,
2) Güçlü bir ordu ve
3) Halkın devlete güveni,
Eğer bu üç şeyin hepsini yerine getirmek mümkün değilse icabında halkın gıdasından ve ordudan fedakârlık edilebilir ama halkın güveninden asla.”
Çünkü güveni kaybetmek, bir devlet için ölüm demektir. Konfüçyüs’ün “güven” olarak tanımladığı olgu, devlet tarafından, bir işin layığıyla yerine getirene verildiğine dair oluşan toplumsal algı yani liyakat olarak değerlendirilmektedir. Bizler de dahil olmak üzere dünyadaki her canlı yaşamak, büyümek ve güçlü olmak için gıdaya ihtiyaç duyar. Hayatta kalmak için gıdaya ihtiyacımız var ve bu bizim en önemli temel insan haklarımızdan biridir.
Sağlıklı ve güçlü bir yaşam sürmek için yeterince et, balık, yumurta ve süt ürünleri tüketmek gerekir.
Bu hayvansal orjinli gıdalar protein, yağ, demir ve kalsiyum kaynağıdır.
Proteinler, insanların sağlıklı olarak büyümesi, gelişmesi ve yaşaması için alınması zorunlu olan amino asitleri içerir. Bu amino asitlerin de önemli bir kısmı sadece hayvansal kökenli proteinlerde bulunur. Proteinler için, güvenli alım düzeyi için kabul edilen değer, süt veya yumurtanın sindirilebilirliği olan proteinler açısından günde kg başına 0,75-1,5 g'dır.
Hayvansal Kaynaklı Üretim ve Tüketim
2010 yılından 2021 yılına kadar dünya nüfusu %13,21 artarken kent nüfusunun artış oranı %24, kırsal nüfus artışı ise %1,60 olmuştur.
2022 yılında 1 milyar 750 milyon büyükbaş hayvandan 76 milyon ton kırmızı et ve 926 milyon ton süt üretildi.
2 milyar 500 milyon küçükbaş hayvandan da 16 milyon 600 ton kırmızı et üretildi.
Kişi başı et tüketiminde AB, ABD ve Güney Amerika ülkeleri ilk sıralarda yer almaktadır. Domuz eti tüketmeyen İsrail ise kişi başı 68,74 kilogram kanatlı eti tüketimi ile ön sıralarda yer almaktadır. Yine Japonya, Suudi Arabistan ve İran halkının hayvansal kaynaklı protein ihtiyacını kanatlı eti ile karşılamaktadır.
İhracatçı ülkeler: Arjantin, Brezilya, Kanada, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Kolombiya, Uruguay ve Yeni Zelanda +( Kanatlı eti Türkiye ve Tayland )
İthalatçı Ülkeler: AB, ABD, Cezayir, Çin, İran, İsrail, Japonya, Kore, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Vietnam, Mısır ve Türkiye (kanatlı eti Irak)
Gelecek 10 yılda dünya çapında et tüketiminin, kümes hayvanları %15, domuz eti %11, sığır eti %10 ve koyun eti %15 oranında artacağı öngörülüyor. Yine aynı dönemde tüm et kaynaklarından tüketilen proteinin %41'ini kümes hayvanı etinin oluşturması bekleniyor. Kişi başı sığır eti tüketiminin sabit kalması, toplam et tüketiminin de kanatlı etindeki artışa bağlı olarak %2 oranında artması bekleniyor.
Ülkemizde Durum
Nüfus
Nüfus 85 milyon üç yüz bin. Nüfus artış hızı düşüyor. Ortanca yaş yükseliyor. Ortanca yaş 2010’da 29,2, 2021’de 33,1, 2022 yılında 33,5'e, 2023 de ise 34’e yükseldi.
Türkiye yüzölçümünün yoğun kent %1,6'sını, orta yoğun kent %4,9'unu, kırsal kesim %93,5'ini oluşturmakta. Buna karşın nüfusun %17'si kırsal bölgelerde yaşamaktadır.
Kanatlı Hayvan Üretimi
Kayıtlı 12.777 ticari etlik kümes ve 4.344 ticarî yumurtacı kümes olmak üzere toplam 19.699 adet kümeste 2 milyon 300 bin ton kanatlı eti ve 21 milyar adet de yumurta üretildi.
Kanatlı sektörü net ihracatçı durumdadır. Ancak üretimde kullanılan yem hammaddelerinin önemli kısmı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. İhracatta ise Irak ve diğer Körfez ülkeleri ön plandadır. Bu ülkelerle yaşanan siyasi sorunlar ticareti doğrudan etkilemektedir. İhracat pazarının genişletilmesi sektörü siyasi dalgalanmalardan koruyacaktır.
Küçükbaş Hayvan Üretimi
Anadolu koyun ve keçinin ilk evcilleştirildiği yer olarak kabul edilir. Bu sebeple bu coğrafyanın şartlarına tam uyum sağlamış türlerdir. Ülkemiz için de önemli bir protein kaynağıdır.
371 bin küçükbaş hayvancılık işletmesinde 56 milyon büyükbaş hayvandan 600 bin ton kırmızı et üretildi. Küçükbaş hayvancılığın toplam kırmızı et üretiminde %28, süt üretiminde ise %7 payı bulunmaktadır.
Küçükbaş hayvancılık mera beslemesine dayalı olarak yapılmaktadır. Aşağıdaki tabloda ülkemizdeki mera alanlarındaki değişim yer almaktadır.
Mera olmadan ekonomik küçükbaş hayvancılık yapmak mümkün değildir. Meraların korunması, amaç dışı kullanımının ve gereksiz kapsam dışına çıkarılmasına son verilmelidir. Meraların kapsam dışına çıkarılması yerine, hazine arazileri ve orman vasfını kaybetmiş alanlar talepler için öncelikle değerlendirilmelidir.
Bir başka sorun ise iş gücü bunamaması sorunudur. Küçükbaş hayvancılıkta verilen desteklemelere rağmen çoban bulunmamaktadır. Ülkemizde çalışma izni bulunmayan göçmenler yasa dışı olarak bu sektörde çalışmaktadır. Bu sektörde çalışan göçmenlere sadece bu sektörde çalışmak üzere geçici çalışma izni verilmesi iş gücü sorununun çözümüne katkı sağlayacaktır.
Piyasa bozucu unsurlar üretime darbe vurmaktadır. Bu unsurların başında iç piyasada fiyatların yükselmesini önlemek amacıyla alınan ihracat yasakları bulunmaktadır. İhracat üretimi artıran en önemli faktörlerden biridir. Yasaklanması hem iç piyasada arz fazlasına neden olarak fiyatları düşürmekte hem de elde edilen pazarın kaybedilmesine neden olmaktadır. Bu tür kısa vadeli olumsuz tedbirler yerine uzun vadeli kalıcı çözümler üretmek daha uygun olacaktır. İhracattan elde edilen gelirle iç piyasada ihtiyaç sahiplerinin uygun fiyatla bu ürüne ulaşmasını sağlamak hem üreticiyi hem de tüketiciyi koruyacaktır.
Büyükbaş Hayvan Üretimi
Kayıtlı 1 milyon 125 bin büyükbaş hayvancılık işletmesinde 17 milyon büyükbaş hayvandan 1 milyon 586 bin ton kırmızı et ve 20 milyon ton süt üretildi.
2023 yılında;
Damızlık sığır ithalatına (92 bin baş) 256 milyon dolar ,
Besilik ve kesimlik sığır (725 bin baş) ithalatına 900 milyon dolar,
Sığır karkas etine (35 bin ton) 215 milyon dolar olmak üzere toplam 1 milyar 377 milyon dolar ödendi.
Hayvancılıkta Ülkemizde ve Dünyada Sorunlar ve Çözüm İçin Yol haritaları:
İklim Krizi ve Küresel Isınma
Küresel iklim krizi hayvancılığı da yakından ilgilendiriyor. AB ve Paris Antlaşması'nı imzalayan diğer ülkeler hayvancılıktan kaynaklanan sera gazı salınımını azaltmak için tedbirler alıyor. Tedbir almayan ülkelerle ilgili de yaptırımlar planlanıyor. Bu sebeple ülkemizin de acilen bu tedbirlere uyum sağlaması gerekiyor.
Hayvancılık faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazının %62 si sığır yetiştiriciliği, yüzde 14'ü domuz, yüzde 9'u tavuk, yüzde 8'i manda ve yüzde 7'si koyun-keçi yetiştiriciliğinden kaynaklı olduğu ifade ediliyor.
Yine üretilen ürünlere göre, emisyonların üçte ikisi et üretimi, yüzde 30'u süt ve geri kalanı yumurtadan kaynaklanıyor.
Burada öne çıkan hedef ve tedbirler:
Küresel sıcaklık artışını 2°C'nin altında tutma amacıyla hayvancılık sektörünün katkıda bulunması amaçlanıyor.
Verimlilik
Büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde ülkemizin en büyük sorunu mevcut hayvan varlığından yeterli verim alınamamasıdır.
ABD'de süt verimi inek başına ortalama 11.000 kg, Avrupa Birliği'nde ise 7.300 kg, ülkemizde ise 3.200 kg'dir.
Sığır başı karkas verimi ülkemizde 287 kg iken AB ve ABD'de 310 kg'dir. Ülkemizde bu ülkelere yakın olan karkas ortalamasına karşın bunun maliyeti yüksektir.
Verimlilik için seleksiyon ve ıslah çalışmalarına hız verilmelidir. Süt sığırcılığında cinsiyeti belirlenmiş sperma ve embriyo transferi çalışmalarına hız verilmelidir.
Et sığırcılığında ise süt sığırcılığından bağımsız olarak etçi ırkları melezleme ile çoğaltmak gereklidir.
Kuraklığa dayanıklı yem bitkileri ve tahıl üretimi yaygınlaşmalıdır.
Deniz yosunu gibi alternatif yem bitkilerinin kullanımı araştırılmalıdır.
Yetiştiricilikte su kullanımını azaltmaya yönelik teknikler desteklenmelidir.
Yetiştiricilerimizin refah seviyesi yükseltilmelidir.
İnsan Hayvan ve çevrenin bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bunlar birbirinden bağımsız düşünülemez.
İnsan refahı
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) aile çiftliğini şu şekilde tanımlamaktadır: Bir hane tarafından yönetilen ve işletilen ve çiftlik işçiliğinin büyük oranda o hane tarafından sağlandığı bir tarımsal işletme aile işletmesidir.
Çiftçilere adil bir gelir sağlamak:
Optimum işletme büyüklüğüne sahip aile işletmelerinde çalışan 18 yaş üzeri her bireyin en az asgari ücret düzeyinde gelir sahibi olması sağlanmalıdır. Öncelikle bölge, il, ilçe, köy bazında optimum işletme büyüklüğü belirlenerek istekli işletmelerin bu kapasiteye yükselmesi finansal olarak desteklenmeli, daha sonra işletmelerin gelir, gider ve maliyet analizleri yapılarak burada çalışan aile bireylerinin her birinin asgari ücret düzeyinde kazanç sahibi olması sağlanmalıdır.
Rekabet gücünü artırmak:
Ülkemizde büyükbaş işletmelerinin büyük çoğunluğu aile tipi işletmelerden oluşmaktadır. Süt işletmelerinin %84'ü 20 baştan az hayvan varlığına sahiptir. Bu sadece Karadeniz Bölgesi için yüksek bir rakamdır. Diğer bölgelerimiz için çok düşük olup bu hayvan sayısı ile geçim sürdürme veya asgari ücret seviyesinde bir gelire sahip olmak mümkün değildir.
Yaklaşık 900 bin işletmeden öncelikle yeterli arazi varlığına sahip olan, işletme altyapısı yeterli ve istekli olanların hayvan varlığını optimum sayıya yükseltmek için finans sağlanması ve bunların takibi ile verimlilik ve üretim artacaktır.
Nesil yenilenmesini desteklemek: Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çiftçilerin yaş ortalaması yükselmektedir. Bu durum üretimde sürdürülebilirlik için büyük bir risk olarak değerlendirilmektedir. Genç nesil yeterli gelir ve sosyal imkan sağlanmadığından yetiştiricilikten uzaklaşmaktadır. Aile işletmelerinden bazılarında, oldukça fazla sayıda hayvan varlığı olmasına rağmen ailenin gençleri büyük şehirlere göçerek asgari ücretle çalışmayı tercih etmektedir. Bu durum sadece tarımsal desteklemelerle çözüme kavuşturulacak bir konu gibi gözükmüyor. Burada devletin bütüncül bir yaklaşımla kırsal kalkınma ve kırsal refahın sağlanması için çaba sarf etmesi gerekiyor.
Gençlerin hayvancılık yapmasını sağlayacak ilave destekler verilmesi, özendirici tedbirler alınmalıdır. Hayvancılık yatırımlarında öncelik verilmesi, yurtiçi ve yurtdışı fuar organizasyonlarına katılmalarının sağlanması değerlendirilmelidir.
Çiftçilerin gıda zincirindeki konumunu iyileştirmek: Örgütlenme ülkemiz hayvancılığının kanayan yarasıdır. Aynı konuda çok sayıda faaliyet gösteren örgüt var. Bu örgütlerin yetiştiriciye katkısı tartışmalı. Her köyde her ilçede süt kooperatifi veya birliği kurulabiliyor. Bunun yerine il yada bölge bazlı güçlü örgütler kurulması ve üretimden pazarlamaya kadar aktif olmaları ile hem girdi maliyetleri düşecek hem de ürünün değerinde pazarlanması sağlanarak üreticini karlılığı artacaktır.
Hayvan Refahı
Hayvanın içinde bulunduğu çevreye adaptasyon gereksinimi olmadan uyumlu olma hali yanında doğal davranış repertuvarındaki davranışları sergileyebilme ve pozitif duyguları tecrübe edilme durumudur.
AB ülkelerinde kamu otoritesinin işletmelerde yaptığı denetim hayvan refahının sağlanmasına yöneliktir.
Temel 5 kural
-Hayvanların susuzluktan, açlıktan ve yetersiz beslenmeden uzak olması
-Hayvanların bulunduğu ortamda rahatsızlık duymaması
-Hayvanların acıdan, yaralanmadan ve hastalıktan uzak olmasını
-Hayvanların korkudan arınmış olması
-Hayvanların nispeten normal hayvan davranışı kalıplarına girebilmeleri
Ülkemizde bulunan aile işletmelerinin büyük çoğunluğunun işletme altyapısı yetersizdir. Bu durum buzağı kayıpları başta olmak üzere çok büyük verim kaybına neden olmaktadır.
Küresel ısınmadan kaynaklanan sıcaklık artışları işletme yapılarının değişmesini zorunlu kılmaktadır. Önümüzdeki süreçte buzağılama aralığının uzaması ve süt veriminde düşmenin ana sebeplerinden bir sıcaklık stresi olabilir. Sıcaklık stresine karşı barınak şartlarının yenilenmesi desteklenmelidir.
Hayvan refahı düzeltilmeden hayvan sağlığı çalışmalarının başarıya ulaşma şansı zayıf. Mastitis, topallıklar, solunum sistemi hastalıkları tamamen refah şartlarına bağlı yayılımı refaha bağlı.
Kuraklık riski yüksek olan İç Anadolu Bölgesi'nden başlamak üzere yeni hayvancılık işlemeleri riskleri azaltacak şekilde planlanmalı ve eski işletmeler de riskler açısından iyileştirilmelidir. Altyapı yenilenmesi öncelikli olarak değerlendirilmelidir.
Bilgi ve yeniliği teşvik etmek: Döl verimi ve hayvan sağlığı için yapay zeka destekli sensör teknolojisi ve nesnelerin interneti(iot) teknolojisi kullanımı dünyada yaygınlaşmaktadır. Her yıl bir buzağı alabilmek için kullanılan bu yeni teknoloji ürünleri maliyeti düşürmekte, verimi artırmaktadır. Büyük kapasiteli işletmeler yeniliklere hızlı uyum sağlamakta. Ancak aile işletmelerine bu ürünlerin tanıtılması sağlanmalıdır.
Yem Sorunu
Bir hayvancılık işletmesinin toplam girdilerinin % 70’ini yem maliyeti oluşturmaktadır.
Ülkemizde işlenebilen tarım alanlarının yaklaşık sadece % 11’inde yem bitkileri tarımı yapılmakta olup, yem bitkisi yetiştirilme alanı % 20 seviyelerinde olmalıdır. 2021 TUİK verilerine göre ülkemizde HB olarak 23.839.729 baş hayvan ve 71.278.656 ton kaba yem ihtiyacı bulunmaktadır.
Ülkemizin kaba yem açığı BÜGEM verilerine göre 27 milyon ton civarındadır. İklim değişikliğinin ülkemizde daha çok kuraklık olarak ortaya çıkacağı göz önüne alındığında açığın artması beklenmektedir.
AB27'deki çiftlik hayvanları 2021/2022'de tahmini 644 milyon ton yem tüketti ve bunun yaklaşık %23'ü karma yem üreticileri tarafından üretildi.
Pahalı et ve pahalı sütün temel sebebi yem maliyetinin yüksek olmasıdır.
Hayvancılık yapanların yem bitkisi üretmeleri ilave desteklerle teşvik edilmeli, sulanabilir alanlar artırılmalı. Kuraklığa dayanıklı yem bitkileri geliştirilmeli ve bunların üretimi teşvik edilmeli.
Desteklemeler
Hayvansal ürünlerde arz güvenliğini sağlamak üzere desteklemeler planlanmaktadır. Hiç destek verilmeyen kanatlı sektöründe arz güvenliği sorunu yok iken destekleme bütçesinin neredeyse tamamını alan kırmızı et ve süt üretim sektörü her yıl arz güvenliği sorunu yaşamakta.
Desteklerin sonuç odaklı ve ölçülebilir hedefli olarak planlanması gerekir. Aksi halde verilen destekler kamu kaynaklarının israf edilmesinden başka bir işe yaramaz.
Süt ve et desteği yerine piyasa müdahalesi mekanizması ile ürün stok desteği verilmelidir.
Sektör taraflarının katılımı ile şeffaf olarak ürün maliyetleri belirlenmeli, takip edilmeli ve belirlenen müdahale sınırının altına düştüğünde süt ve et için müdahale alımı yapılmalı. İstekli sanayicilere de stok desteği verilerek ürün almaları teşvik edilmelidir.
Güvenilir veriler ve hayvancılık istatistikleri
Hayvansal Üretim İstatistikleri, hayvancılık politikalarının tasarımında ve hayvancılık sektörünün gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu istatistikler tarımsal kalkınma ve yatırım açısından projeksiyon yapmayı ve stratejik bilgi vermeyi mümkün kılar. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın ülkenin hayvancılık politikasını belirleyip yürütebilmesi veya hayvancılık sektöründe faaliyet gösterenlerin yatırım planlayabilmesi için hayvancılıkla ilgili doğru verilere ihtiyaçları bulunmaktadır.
Doğru ve düzenli istatistiki veri olmadığı sürece de hayvancılık politikalarının başarıya ulaşma şansı yoktur.
(*)Ramazan KOÇAK
Tarım Bakanlığı Hayvancılık (Eski) Gen. Müd. Yrd