Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr
Yetersiz Muhabere İmkan ve Kabiliyetleri, Yerli ve Milli Olmanın Önemi
(E.) Tuğg. Halil İbrahim Büyükbaş
24 Temmuz 2024 17:08
A-
A+

Kıbrıs Türklerine karşı yapılan katliam ve diğer suçları durdurmak amacıyla 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirilen ve bugün 50. yılını kutladığımız Kıbrıs Barış Harekatı’nın, genç nesillere anlatılması gerekir. Adada yaşayan Türk halkının bekası için dönüm noktası olan bu Barış Harekatı unutulmamalı ve unutturulmamalı. Bu Barış Harekatı’nda Türk ordusu hep Kıbrıs halkının yanındaydı ve onları kendilerinden bir parça olarak görüyördu. Barış Harekatı’nda savaşan gazilerimizin konuşmalarını, gençlerimize yüz yüze anlatıp bunu yaşatmamız gerek. Bu bağlamda Rum Örgütü EOKA tarafından 1963’te başlatılan “Kanlı Noel” olarak adlandırılan saldırıda şehit edilen Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan, eşi ve üç çocuğuna yapılanları günümüzde bilenler çok az. Bu üzücü bir olaydır ve geleceğe aktarılması lazımdır.

Kıbrıs’ı unutma

Şimdi o güne baktığımız zaman, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, Turan Güneş Dışişleri Bakanı. Rauf Denktaş ise Kıbrıs’ın her şeyi idi. Bunlar Kıbrıs’ı hiç bırakmadılar. Türk ordusu da zor şartlarda savaştı. Çünkü Türk ordusunun insan kaynağı iyi ama ellerindeki bütün silah ve teçhizat, eski Amerikan silahlarıydı. Özellikle onlarca, yüzlerce telsizin olmasına rağmen bu cihazlar sadece iki yerde çalıştılar. Çünkü Amerika verdiği cihaz ve sistemlerin nerede çalışıp nerede çalışmayacağına karar veren otoritedir. Diğer taraftan Kıbrıs Türklerine karşı yapılan saldırılara direnmek amacıyla kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı’nın ambleminde bozkurt resminin olması önemli… Futbol şampiyonasında bir futbolcumuzun Bozkurt işareti nedeniyle Avrupa’nın neden bize kızdığını bu ambleme bakınca daha iyi anlayabiliriz...

ABD, Marshall yardımı ile Türk Ordusunu kontrol etmeye başladı

1947 yılından itibaren ABD Marshall planı ile organize ettiği “yardım” kılıfıyla, verdiği silah, araç ve gereçlerle Türk ordusunu kontrol etmeye başlamıştır. Bu “yardım” ve kontroller Türk ordusunun elini kolunu bağlıyordu. Bu durum ileride yapılan Kıbrıs Barış Harekatı’nda kendini göstermiştir. Bunun canlı örneği, Kıbrıs’ta 1974’te Türk savaş uçakları tarafından “yanlışlıkla” saldırıya uğrayıp batırılan savaş gemimiz Kocatepe muhribi olayıdır. O dönemde bu durumla ilgili yanlış istihbaratın verildiğine dair söylentiler ortaya çıkmıştır.

ABD, ordumuza verdiği muhabere cihazlarını manipüle ederek kendi uçaklarımızla kendi gemimizi vurdurdu bize!
Aslında o döneme bakıldığında Türk askerlerinin hep doğru şeyleri yaptığını, istihbaratın da, haberleşmelerin de doğru olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, kripto cihazları veren ABD, telsizlere verilen bilgileri manipüle ederek, bilgileri değiştirmiştir. Yani bu cihazlarla harekata ait gizli bilgiler şifrelenip telsizle gönderiliyordu. Eğer gönderilen gizli mesajları, dinleyip analiz edip, değiştirerek karşı tarafa gönderirseniz bilgileri manipüle etmiş olursunuz. İşte o dönem bunu yaptı. Böylece, kendi gemimizi kendi uçaklarımıza batırmamıza sebep oldu.

Diğer iki gemimiz de maalesef yara alıyor ve zor kurtuluyor, 67 askerimiz şehit oluyordu. Tabi o dönemlerde kullanılan muhaberemizin kriptolandığı cihazlar ABD, İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan Norveç yapımlarıydı. Yani çok gizli bilgilerimizi kriptolarken, düşmanın cihazına güveniyorduk!

Daha sonraki yıllarda bile ABD kripto cihazı görünümlü sahte kripto cihazları verdi. Bu cihazlar 25 yıl maalesef mahrem bilgilerimizi sözde kriptoladı. ABD'de bizim hem paramızı aldı, hemde mahrem bilgilerimizi. Bu cihazın adı AROFLEX Kripto Cihazı idi.

2018 yılında Hollandalı Philips firması çalışanı bir itirafta bulundu. ABD bize Türkiye'ye satacağınız cihazları sahte üretin ve satın itirafı idi.

Zihniyet 1974'te ne ise 1980'de aynıydı. Şimdi değişti mi? Acaba günümüzde kullandığımız ABD menşeili bilişim cihazları ile ilgili 30 yıl sonra bir itiraf daha gelir mi?