İktisadi dinamikler tek bir kavram ile ele alınacak olsa bu muhtemelen “büyüme” olacaktır. Büyüme ülkedeki üretim, tüketim ve gelirin artması olarak tanımlanabilir. Bu üretim, tüketim ve gelirler kaynakları ile birlikte milli gelir olarak adlandırılır. İşte milli gelirdeki artış iktisadi büyümedir.
Kaynak ve detaylar için: Hazine ve Maliye Bakanlığı Ekonomi Sunumu (4 Mart 2024)
Büyüme rakamları ülkemizde Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla rakamları incelenerek takip edilebilir. En sok açıklanan gayrisafi yurt içi hasıla rakamlarına göre milli gelirde 2023 yılı karnemiz belli oldu. Bu rakamlara göre kişi başına GSYH 2023 yılında cari fiyatlarla 307 bin 952 TL, ABD doları cinsinden 13 bin 110 olarak hesaplandı. ABD doları cinsinden 13 bin doları aşan milli gelir ülkemiz için rekor seviyede. Peki bu rekorun arkasında hangi dinamikler var…
İlk aşamada kişi başına 13 bin doları aşan milli gelir bizi uluslar liginde nereye taşıyor bakalım… Dünya Bankası sınıflandırmasına göre milli geliri 4 bin 466- 13 bin 845 dolar arasında olan ülkeler üst orta, 13 bin 846 dolar ve daha yüksek olan ülkeler ise yüksek gelirli kabul ediliyor. Üst gelir eşiğine 736 dolarlık bir mesafesi kalan ülkemizin bu gelir düzeyine ulaşması için kişi başına milli gelir düzeyini dolar bazında %5 civarında artırması yeterli… Ancak bu yol enflasyon düşürülmeye çalışırken oldukça dikkatli gidilmesi gereken bir patika içeriyor... Düşen ülke risk primi, döviz kurunda istikrar ve gelişmekte olan ülkelere fon akışını sağlayacak gelişmeler bu hedef için önemli çıpalar.
Milli gelirimizin arkasında yatan dinamiklere bakmadan mekanik olarak milli gelir nasıl hesaplanır sorusuna cevap arayalım. Milli gelir temelde toplam harcamanın, toplam üretim ve toplam gelire eşit olduğu kabulünden hareketle hesaplanır. Milli gelir, harcama yönteminde mal ve hizmetlere yapılan toplam ödemeler; üretim yönteminde katma değer odaklı bir şekilde ekonomideki sektörlerin üretimine; gelir yönteminde ise emek, sermaye ve toprak gibi üretim faktörlerinin katma değerine odaklanılarak hesaplanır. Milli gelirdeki artış ise büyüme olarak adlandırılır.
Kaynak ve detaylar için: Hazine ve Maliye Bakanlığı Ekonomi Sunumu (4 Mart 2024)
Ülkemizdeki milli gelir rakamlarını ilk aşamada harcamalar yöntemi ile analiz edersek özel tüketim harcamalarının oldukça belirgin olduğunu görürüz. Bununla birlikte yüksek büyüme görülen yıllarda toplam yatırımların belirgin ve pozitif katkısı olduğunu belirtebiliriz. Net ihracat katkısının ise son dönemde büyüme için daha değişken bir sonuç ortaya koyduğunu söyleyebiliriz.
2023 yılı için harcamaları daha detaylı analiz ettiğimizde yatırımların büyüme için önemli bir katkı sağladığını söyleyebiliriz. Yatırımlardaki bu artışın taşıyıcısının ise inşaat sektörü olduğuna dair bir değerlendirme olduğu görülebilir, zira geçtiğimiz dönemde küçülme gösteren inşaat yatırımları bu yıl pozitif bir seyir izlemekte. İnşaat sektöründeki büyüme asrın felaketini yaşayan Türkiye için deprem bölgesinin yeniden imarı ile birlikte iktisadi açıdan pozitif dışsallık yaratabilecek bir gelişme. Bununla birlikte makine ve teçhizat yatırımları ile diğer aktiflerin oluşumları da pozitif alanda yer alıyor. Yatırımlar açısından büyümenin makine ve teçhizat sektörü ivmesiyle olması üretim faktörlerine katkı yapması açısından olumlu olarak kabul edilir.
Kaynak ve detaylar için: Hazine ve Maliye Bakanlığı Ekonomi Sunumu (4 Mart 2024)
Üretim yöntemi ile milli gelir rakamlarına baktığımız zaman ülkemizde büyümeye sektörel üretim katkılarını daha belirgin bir şekilde görebiliriz. Bu rakamlar incelendiğinde takvim etkileri gibi dönemsel etkilerden arındırılmış endekse baktığımızda en yüksek artışın inşaat ve hizmet sektöründe olduğunu görürüz. Üretim yöntemi gelişmelerini yıllara yaygın olarak incelediğimizde hizmetler sektörünün belirgin katkısının yanı sıra 2018 sonrası katkı vermeyen inşaat sektörünün büyümeye tekrar katkı verdiğini görürüz.
Kaynak ve detaylar için: TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, IV. Çeyrek: Ekim-Aralık ve Yıllık, 2023 Bülteni
Gelirler yöntemi ile 2023 yılı değerlendirdiğimize üretim üzerindeki net vergiler, işgücü ödemeleri, sabit sermaye tüketimi ve net işletme artığındaki gelişmeleri dikkate almamız gerekmektedir. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlar ile ölçülen milli gelir içindeki payı son beş yıldaki %31’lik ortalamayı geçerek %32 düzeyini aşmıştır. Genel hatlarıyla üretim faktörlerinin aldığı pay olarak değerlendirilebilecek net işletme artığı ise geçtiğimiz yılki %54’lük zirvesinin ardından %46’lara düşmüştür. İşgücü ödemelerinin payının artması refahın toplumun çalışan kesimine kayması açısından olumlu bir sinyal olarak değerlendirilebilir.
Özetle, ülkemizin 2023 büyümesi gelecek adına umut vermiş ancak enflasyon, cari açık gibi sorunların kalıcı olarak çözümü ile üst gelir sınıfına yükselmek için fırsat olmuştur.
Diğer İçerikler