Adres :
Aşağı Öveçler Çetin Emeç Bul. 1330. Cad. No:12, 06460 Çankaya - Ankara Telefon : +90 312 473 80 41 - +90 530 926 41 13 Faks : +90 312 473 80 46 E-Posta : sde@sde.org.tr

Arjantin’de Faizler Neden Bu Kadar Yüksek?

 Bu yazı 16/06/2023 tarihinde yayınlanmıştır.

*Prof. Dr. Abuzer Pınar/ SDE Ekonomi ve Finans Koordinatörü

 

Geçmişteki dalgalanmalar ve krizler nedeniyle sürekli gündemde kalan Arjantin ekonomisi, yüksek enflasyon, artan borç yükü ve siyasi belirsizlikler gibi önemli ekonomik engellerle karşı karşıya. Nisan ayı itibariyle ülkedeki enflasyon aylık yüzde 8,4 ve yıllık yüzde 108,8 olarak ölçüldü. Arjantin Ulusal İstatistik ve Nüfus Sayımı Enstitüsü'nün verilerine göre halkın yüzde 40'ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Enflasyon, özellikle yoksulları olumsuz etkiliyor. Zira yüksek enflasyonla en çok gıda fiyatları artıyor. Ayrıca ülkede çalışanların önemli bir kısmı kayıt dışında ve düşük ücretli. Asgari ücret aylık 350 dolar civarında. Halbuki Nisan ayı itibariyle iki çocuklu bir ailenin gıda masrafı 800 doların üzerinde.

Arjantin Merkez Bankası son olarak geçen ayın ortasında politika faizini yüzde 97'ye yükseltti. Yapılan açıklamada faiz artışının amacı, yerel para birimi cinsinden yatırımların getirisini pozitife çevirme ve enflasyon beklentilerini kırma biçiminde ifade edildi.

Arjantin hem kapitalizmin hem de devlet müdahalesi içeren karma bir ekonomik sisteme sahip. Yıllar boyunca ülkede değişik reformlar ve uygulamalar gündeme geldi. Tarihsel olarak Arjantin, öncelikle tahıl, sığır eti ve soya fasulyesi gibi malları ihraç etmeye odaklanan güçlü bir tarım sektörüne sahipti. Bu sektör, ülke ekonomisinde önemli bir rol oynamış, yabancı yatırımı çekmiş ve ihracat geliri sağladı. 1800’lerin sonlarında zengin yer altı kaynakları ve tarım arazileri sayesinde dünyanın en zengin ülkelerinden birisi oldu. 1900’lerin başlarında Arjantin, tarımsal ihracatın yönlendirdiği "Altın Çağ" olarak bilinen hızlı bir ekonomik büyüme dönemi yaşadı. Öyle ki yakalanan iktisadi refah ülkeyi bir göç merkezi hâline getirdi. 1930’lara kadar olan dönemde ülkeye gelen İtalyan ve İspanyol göçmenler şu an nüfusun yüzde 90’ı kadar.

Sonrasında ekonomi, gelir eşitsizliği ve dış pazarlara bağımlılık gibi zorluklarla karşı karşıya kaldı. 20. yüzyılın ortalarında Arjantin, diğer birçok gelişmekte olan ülke gibi, ithal ikameci sanayileşme politikalarını benimsedi. Bu yaklaşım, ithal mallara yüksek tarifeler uygulayarak, sanayileşmeyi teşvik ederek ve yabancı ürünlere bağımlılığı azaltarak yerli üretimi teşvik etmeyi amaçlar. Hükümetler, yerli sanayilere destek ve teşvikler sağlayarak otomobil, tekstil ve çelik gibi imalat sektörlerinin büyümesini sağladı.

Ülkelerin liberalizasyona gitmeye başladığı 1980’lerden sonra ülke yüksek enflasyon, bütçe açıkları ve artan dış borç gibi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bu zorluklar, ekonomik istikrarsızlık, devalüasyonlar ve finansal krizlerle sonuçlandı. Ülke, bu sorunları çözmek için kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi ve kamu bütçesinde tasarruf da dahil olmak üzere çeşitli ekonomik reformlar ve kemer sıkma önlemleri uyguladı.

Enflasyonist baskılar, Arjantin pezosunun satın alma gücünü aşındıran ve birçok vatandaşın yaşam standardını etkileyen kalıcı bir sorun haline geldi. Hükümet, bu sorunu çözmek için mali sıkılaştırma, para politikaları ve ücret artışlarını kontrol etmek için işçi sendikalarıyla müzakereler dahil olmak üzere çeşitli önlemler aldı. Bununla birlikte, makroekonomik istikrarın sürdürülebilir bir patikaya oturtulması mümkün olmadı.

Ekonomik istikrarsızlık ve enflasyon, ülke ekonomisine olan güveni aşındırınca yatırımcı güveninde azalma meydana gelir. Yatırımcılar bir ülkeye borç vermeyle ilgili daha yüksek bir risk algıladıklarında, bu riski telafi etmek için daha yüksek faiz oranları talep ederler. Enflasyon yüksek olduğunda, borç verenler paralarının zaman içinde satın alma gücünü korumak için daha yüksek faiz oranlarına ihtiyaç duyarlar. Ayrıca bütçe açığının kapatılması için borçlanma ihtiyacı artar ve bu da faiz oranlarını artırır.

Arjantin'de yüksek faiz oranlarının bir diğer nedeni ülkenin döviz kuru politikasıdır. Geçmişte Arjantin, piyasada likidite eksikliğine yol açabilecek döviz işlemlerine yönelik döviz kontrolleri ve kısıtlamalar uyguladı. Dövize sınırlı erişim olduğunda, kur artar ve borçlanma maliyeti yükselir.

Ülke, hükümetin altyapı, eğitim ve sağlık gibi kritik alanlara yatırım yapma kabiliyetini sınırlayan önemli bir kamu borç yüküyle boğuşuyor. Son yıllardaki borç yeniden yapılandırma çabaları yükü hafifletmeye yönelikti ancak borcun sürdürülebilirliğini sağlamak ve dış borçlanmaya bağımlılığı azaltmak için hala yapılacak çok şey var.

Arjantin döviz piyasası, döviz rezervlerini korumayı ve pezoyu istikrara kavuşturmayı amaçlayan politikalar ve kısıtlamalardan etkilendi. Bu önlemler, sermaye kontrollerini ve yabancı para birimlerine erişim sınırlamalarını içermektedir. Daha ciddi bir krizin önlenmesine yardımcı olsa da yabancı yatırım ve dış ticareti yavaşlattı.

Gelinen noktada enflasyonun düşürülmesi ve kamu borçlanma maliyetinin düşürülmesi için faiz artışına gidiliyor. Halen büyük ekonomiler arasında en yüksek faiz uygulayan ülke. Ülke dünya ekonomileri sıralamasında 26. sırada bulunuyor.

Gelişmekte olan ülkelerde işin istikrar tarafında hikâye çok benzer. Yüksek enflasyon nedeniyle milli paranın değerindeki düşüş, bunun zorladığı yüksek faiz ve ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlama. Lakin işin yapısal tarafına bakmadan sadece istikrar araçları ile bu döngüden çıkılabilir gibi görünmüyor. Birinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’daki sefaletten kaçan insanların sığındığı Arjantin nasıl oldu da bu hale geldi? Sadece yapılan finansal yönetim hataları ile açıklanabilir mi?