Çin: Uygurlar Türk Değil
Uygurların, tarihte Türklerin baskılarına maruz kaldığı ifade edilen raporda, bölgede yaşayan Türklerin "köleleştirme" tutumlarına karşı direnmek için farklı etnik gruplarla birleştiği öne sürüldü.
Raporda, Uygurlara "Türk" denilmesinin gizli niyetleri olan bazı Pan-Türkist kişilerin ürünü olduğu, Müslüman denilmesinde ise Pan-İslamist bir amaç bulunduğu iddia edildi.
Devlet Konseyinin raporunda ayrıca Çin’de Türk dili konuşan Uygurların yanı sıra Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Tatarlar, Salarlar olduğuna dikkat çekilirken, bu etnik grupların da kendi tarih ve kültürü bulunduğu ve Türk kökenli addedilemeyeceği ileri sürüldü.
-"Uygurlar İslamiyet'i zorla kabul etti" iddiası
"Beyaz Kitap" olarak da tanımlanan Konsey raporunda, Sincan bölgesinin tarihte "Doğu Türkistan" olmadığı, İslamiyet'in de Uygurların tek dini sayılamayacağı savunuldu.
Söz konusu raporda "Uygurların İslam’a dönmesi tüm halk tarafından gönüllü bir tercih değildi, dini savaşların ve yönetici sınıfın dayatmasıydı." iddialarına yer verildi.
Raporda, birçok Uygur Türkü'nün İslamiyet dışında başka dine mensup olduğu iddiası da dikkati çekti.
- Büyükelçilikten "Uygurlar Türk değil" iddiası
Çin'in Ankara Büyükelçiliği, geçen haftalarda gazetecilere yaptığı bilgilendirme toplantısında, Uygurların Türk soyu olmadıklarını ileri sürdü.
Elçilik yetkililerinin Sincan'daki etnik kimliklerin korunduğunu savunduğu toplantıda buna ilişkin kitapçık dağıtıldı. Kitapçıkta, Uygur Türklerinin "uzun bir göç ve etnik bütünleşme süreci sonunda" oluştuğu savunulurken, şu iddialar yer aldı:
"(Uygurlar) Türklerin torunları değillerdir. Uygurların asıl ataları Sui ve Tang hanedanları sırasında Moğol yaylasında yaşayan Ouigour halkıdır."
Kitapçıkta, Uygurların "Türklerin baskı ve köleleştirmesine direnmek ve Ouigour kabile ittifakını oluşturmak için bazı Tielı kabileleriyle birleştiği" iddiası da dikkati çekti.
- Çin'in Uygurlara yönelik politikası
Çin'de son yıllarda Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde eğitim merkezi adı altında faaliyet gösteren kamplar ile Uygurların kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
Dışişleri Bakanlığı, Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikasının insanlık adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu belirtmişti. Çin makamlarını, toplama kamplarını kapatmaya davet eden Bakanlık, "Türk kamuoyunun ağır insan hakları ihlalleri konusundaki tepkisinin Çin makamlarınca dikkate alınmasını bekliyoruz." ifadesini kullanmıştı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de "Uygur Türklerine dönük keyfi tutuklamalar, bir milyondan fazla Uygur Türkü'nün toplama kamplarında ve hapishanelerde alıkonulması gibi eylemlerin hiçbir şekilde meşru bulunmayacağını söylüyoruz." değerlendirmesini yapmıştı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, 11 Temmuz'da Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektup imzalamıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) raporunda, son 2 yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbir" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve siyasi bakımdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın toplama kamplarına gönderildiği belirtilmişti.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini geri çeviriyor.