"Özbekistan'da Celalettin Harzemşah şahlanışı"
Özbekistan Kültür Bakan Yardımcısı, Ozodbek Nazarbekov, gerçekleştirdiği konuşmada, Özbekistan’ın medeniyetlerin beşiği olduğunu vurgulayarak, “Maalesef ki bu beşikteki yıllar boyunca uyudu. Dolayısıyla ben bu çerçevede sizi ortak bir fikre çağırmak istiyorum. Özbekistan halkının tam anlamıyla dirilmesi ve uyandırılması gerekiyor. Sovyetler döneminde aşılanan ilaçların tesiri halen var” dedi.
Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından düzenlenen Özbekistan Programına katılan Nazarbekov, "Bir sanatçı olarak çözümün tarihimizi iyi anlatabilmemiz üzerinden gerçekleşeceğini düşünüyorum" dedi. Nazarbekov, “Bu nedenle Celâleddin Harezmşah dönemini ele alan bir film projesi üzerinde çalışıyoruz. Bu vasıtayla kim olduğumuzu nasıl bir millet olduğumuzu anlatarak, telkin edebiliriz diye düşünüyorum. Bizim atalarımız ve babalarımızın kim olduğu… Sadece Müslümanların dünyasına değil, tüm dünyanın tarihine ve medeniyetine nasıl katkıda bulunduklarını gösterebileceğiz” dedi.
Nazarbekov sözlerini şu şekilde sürdürdü;
“Türk halkı, Orta Asya’dan gelen halklar içerisinde yer alıyor. Ancak Özbekistan nüfusunun yüzde 70’i bu bilgiye vakıf değildir desem doğrudur. Mesele şu derece ciddi ki burada kıymetli bilim adamları ile oturmuşken şunu söylemek isterim. Özbek halkını manevi açıdan diriltebilirsek ve kim olduklarını anlatabilirsek, Özbek milleti yine dünyaya önemli katkılarda bulunacaktır. Bu duraklama sürecinde Özbekistan’da kültür ve sanat alanında da gerilemeler olmuştur ve çok şeyi kaybetmiş bulunuyoruz. Düşünüyorum ki bu alanda en yakın işbirliğini sizinle yapabiliriz. Bu konuda da başarılı olacağımızı düşünüyorum.”
“Özbekistan’da Celâleddin Harezmşah ile ilgili film yapım süreci başlamış durumda. Şu anda tartışma konusu olan, Celâleddin Harezmşah’ı Özbek bir oyuncu mu oynayacak yoksa Türk bir oyuncu mu oynayacak. Kimin bu rolü oynayacağı önemli değil, nasıl oynayacağı önemli.”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Kültür Eski Bakanı Yalçın Topçu ise gerçekleştirdiği konuşmada Özbekistan ve Türkiye’yi binlerce yıl ayrı beşiklerde kalmış aynı ananın ve babanın çocukları olarak niteledi. Topçu, “Biz aslında binlerce yıl ayrı beşiklerde kalmış, bir ananın ve bir babanın çocuklarıyız. Emir Timur’un anayasasına bakıldığı zaman bu daha net görülecek ve anlaşılacaktır. Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün değerli başkanına ve heyetine de teşekkür ediyorum” dedi.
Topçu sözlerini şu cümlelerle sürdürdü;
“Özbekistan ve Türkiye, ifade ettiğim gibi ayrı beşiklerde büyüyen iki ayrı ülkedir. Bu son yıllarda her iki Cumhurbaşkanımızın birbirleriyle olan özel ilişkilerinde, iki ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ilişkilerinde istediğimiz seviyeye doğru hızla tırmanıyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu tür sivil toplum kuruluşlarımızın çabalarıyla daha da ileriye gidecektir. İnşallah önümüzdeki günlerde bütün Türk Dünyasının medeniyet beşiği olan Özbekistan, Türkiye ile anlaşmalar, stratejik ortaklıklar ve ticaret anlaşmaları yapacaktır. Böylelikle unuttuklarımızı tekrar hatırlayacağız. Özbekistan ve Türkiye birlikteliği sadece Taşkent’le Ankara’nın arasında olmayacak. Özbekistan ve Türkiye birlikteliği, bölgemizdeki bütün başkentlerin faydasına olduğu kadar Pekin’den, Paris’e hatta Moskova ve Washington’ın da faydasına olacaktır. Bu iki kardeşin kültürel, ekonomik, ticari ve siyasi olarak bir araya gelmesi her şeyden önce dünyanın faydasına olur.”
“Ben Kültür eski bakanı olarak, kültürel faaliyetlerin ülkeler arasındaki ilişkilerde sihirli bir anahtar olduğuna inanıyorum. Bu sadece kardeş ülkelerle alakalı değildir. Diğer ülkelerle de ekonomik ve siyasi ilişkilerin iyi olmasının anahtarı kültürel ilişkilerdir. Birbirlerinin sofra tadını öğrenenler, zannediyorum ki birbirlerinin boğazlarına sarılamazlar.”
Programda öne çıkan diğer konuşmalar ise şu şekilde;
Osman Mesten - Özbekistan Dostluk Grubu Başkanı, Bursa Milletvekili
“Bizim çok daha büyük işler yapmaya, ilişkilerimizin geliştirilmesine ihtiyacımız var. Başta ticari olarak ve kültürel olarak yapacağımız çok iş var. Ben de elimden geldiği kadarıyla sadece resmi ziyaretler mahiyetinde değil, halkların arasında ilişkilerin geliştirilmesi, kültürel bağlarımızın güçlendirilmesi konusunda da ciddi bir sorumluluk yüklendiğimi de hissediyorum. Bundan dolayı da mutluyum.”
Metin Gündoğdu, Ordu Milletvekili
“Özbekistan bizim sevdamız. Biz her zaman Özbekistan’a kalp gözüyle, gönül gözüyle baktığımız ve bizimde medeniyetimizin beşiği olan bir ülke. Türklerin Mekke ve Medine’den sonra gideceği en önemli merkez Semerkant, Buhara oralardır. İnşallah bu başlangıç çok daha iyi bir noktaya gider.”
Muhammet Savaş Kafkasyalı – SDE Başkanı
“Bazı sohbetler, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, kaldığı yerden aynı samimiyet ve coşkuyla devam edebilmektedir. Zihniyet birliği var oldukça, bir arada olmak veya konuşmak şart değildir böyle sohbetler için. Biz, Özbekistan’ın Türk Devlet aklını muazzam bir şekilde gösterircesine, yetmiş yıllık Sovyetler Birliği hâkimiyeti dönemini susarak ve sükunetle geçirdiğini gördük. Fakat sessiz olmak, sükûnet içerisinde olmak sohbetin bittiği anlamına hiçbir zaman gelmedi. Sovyetlerin dağılması ve Özbekistan’ın bağımsızlığını kazanması sürecinde yeniden o sohbet başlamak üzere oldu. Fakat kısa bir süre içerisinde uluslararası sistemin bu sohbeti çok seslice yapmaya elverişli olmadığı görüldü. Yine muazzam bir devlet aklıyla biraz daha sessiz kalmak fikriyle Özbekistan, sükûnete büründü. Fakat 20 yıllık bir süreçten sonra ‘Şevketli Özbekistan’ yeniden diriliyor. Ve biz bunun mutluluğunu Özbekistanlı kardeşlerimizden daha fazla hissediyoruz. Çünkü sohbete çok susadık. Ben bütün dünya bir tarafa Özbekistan bir tarafa diyorum.”
“Biz bir sene önce Türkiye ile Özbekistan arasında imzalanan ve çok önemli olan stratejik işbirliği anlaşmaları ile birlikte SDE olarak, başta Özbekistan Büyükelçiliği olmak üzere Özbekistan ile faaliyetlere giriştik. Güzel şeyler de yaptık. Projeler geliştirdik, toplantılar tertip ettik. Bu buluşmaya vesile olanda, Özbekistan büyükelçisi ile Enstitümüzde tarihi şahsiyetler üzerinden Özbek halkının milli ve manevi kimliğine kavuşmasına hizmet edecek film projelerinin hayata geçirilmesi idi. Sayın bakanımız enstitümüzde zihin hazırlığı yapılan, Celâleddin Harezmşah ile ilgili bir film çekilmesi projesi için burada.
“Yine TÜRKSOY, UNESCO ve Stratejik Düşünce Enstitüsü birlikteliği ile Özbekistan’daki sinema sanatçılarının, senaryo yazarlarının, yönetmenlerinin, oyuncularının eğitilmesi ve daha yüksek standartlarda ders alabilmesi amacıyla geliştirilmiş bir proje fikrimiz var.”
“Yine son olarak sadece kültürle, salt kültür temelli faaliyetler ile kocaman siyasetin karşısına dikilebileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü büyük bir birikimimiz var. Özbekistan’da bunun numunelerinden birisidir. Biz kapalı kapılar ardında, alınan kararlara göğüs gerebileceğimizi düşünüyoruz.”
Sinan Tavukcu – SDE Başkan Yardımcısı
“Stratejik Düşünce Enstitüsünün kaderi, deyim yerindeyse, Özbekistan’la kesişmiş durumdadır. 10 yıl önce Enstitümüz faaliyete geçtiğinde ilk konuğumuz dönemin Özbekistan Ankara büyükelçisi olmuştu. Geçen sene Türkiye-Özbekistan stratejik işbirliği anlaşmasından hemen sonra da Özbekistan Ankara Büyükelçisinin ilk kabul ettiği STK biz olduk. Ardından ortak projeler geliştirme hususunda, görüşmeler ve toplantılarımız devam etti.
Bu toplantılarda sayın büyükelçi, tarihi şahsiyetler üzerinden Özbek halkının milli manevi kimliğine yeniden kavuşturulması için filmler yapma düşüncesini gündeme getirdiler, dünyada iki milyar insanın izlediği Diriliş Ertuğrul dizisinin Özbekistan’da en çok sevilen ve beğenilen dizi olduğunu söyleyerek, böyle bir yapıma ihtiyaç olduğunu ifade ettiler. SDE’nin girişimleriyle, Diriliş Ertuğrul dizisinin yapımcısı sayın Mehmet Bozdağ ile bir araya gelindi ve proje konuşuldu. Bu projeyi Özbekistan Kültür Bakan Yardımcısı sayın Ozodbek Nazarbekov sahiplendi ve Ekim ayında ön görüşmeler yapmak üzere Mehmet Bozdağ ve ekibi Kültür Bakanlığı tarafından Özbekistan’a davet edildi. Çok verimli geçen bu ziyaretten sonra Celâleddin Harzemşah filmi Özbekistan halkının gündemine oturdu. Neticede, Celâleddin Harzemşah filminin yapımı ile ilgili mutabakat sağlamak üzere sayın Bakan Türkiye’ye geldiler.
Stratejik Düşünce Enstitüsü olarak, ismimize ve misyonumuza uygun böyle bir projenin hayata geçirilmesinde pay sahibi olmak bizim için gurur vericidir.”
Doç. Dr. Ruhi Ersoy - MHP Genel Başkan Başdanışmanı
“Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile başlayan, Özbekistan’ın dünyaya açılma stratejisinde önemli hamleler yapılacağına inanıyoruz. Çünkü Özbekistan dünyaya kapalı olduğu dönemde çok şer ve sıkıntı gibi gözükse de hayr yaptığını bugün biz görüyoruz. Çünkü çok ulvi duyguları, bizim Nizamı-ı Âlem duygumuzu, Türk Turan duygularımızı istismar edenlere kapımızı kapattığı için ve ülkesine hiç sokmadığı için özel bir teşekkürümüz var. Sadece yer altı kaynaklarının, madenin, petrolün, enerjinin peşinde olan insanlığın kültürel rezervlerini de muhafaza ettiği için teşekkür ediyoruz. Ama şimdi bu rezervlerin ince işçiliğinin yapılarak, Türk Milleti ile insanlık ile paylaşılması gerekiyor. Bizim birlikteliğimize insanlığın ihtiyacı vardır. Çok daha özelinde biz itikatta Maturudi, amelde Hanefiyiz. Farklı fraksiyonlarda farklı mezheplere saygımız da sonsuzdur. Bu dünyada inanç coğrafyamızı ve ahiret inancımızı şekillendiren Semerkant’ı, Buhara’yı, Taşkent’i görmek yaşamak her Türk evladı için bir hasrettir. Burada iyi dilek temennilerinin ötesinde karşılıklı temasları artırabilecek, işlerle başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu çerçevede ilk icraat olarak, Dostluk Grubu’nun hamleleri ile de olabilir, başka STK’lar ile de olabilir. Herkes kendi bütçesini kendisi vermesi şartıyla, Semerkant’ı, Buhara’yı, İmam Maturidi’yi, Özbekistan’ı gezdirmek, tanıtmak ve birbirimizi orada ve burada ağırlamak üzere sosyal sorumluluklar üstlenmeliyiz. Siyasiler olarak bu tür düşünce kuruluşlarında temennilerimizi ifade edip, kalmamamız gerekiyor. Bu dokunuşlarla ancak sürdürülebilir olduğunu düşünüyorum.”
Orhan Gökdemir – SDE İş Konseyi Başkanı
“Ben bir iş adamı olarak üzülerek söylüyorum. Maalesef, Özbekistan ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi istediğimiz düzeyde değil. Biz bu kadar büyük birliktelikleri ekonomi ile de taçlandırarak, zenginleşmek ve dünya sıralamasında yer almayı arzu ediyoruz.”
Prof. Dr. İbrahim Uslan – Gazi Üniversitesi Rektörü
“Gazi Üniversitesi olarak şu anda Özbekistan’dan istenilen düzeyde öğrenciye sahip değiliz. Lisansüstü öğrencimiz hiç yok, lisansta ise dört öğrencimiz var. Biz Gazi Üniversitesi olarak Afganistan’da TÖMER’in işbirliği ile Türkçe kursları veriyoruz. Bunun bir uzantısı da Özbekistan’da olacak inşallah. Bu vasıtayla daha iyi iletişim kurmanın, konuşmanın önünü de açarız diye ümit ediyorum”
Süleyman Merdanoğlu – Yazar
“Özbekistan 34 milyonluk nüfusu ile çok önemli bir ülke. Özbekistan’ın Türkiye ile ticaret hacmi sadece 2 milyar dolar. Evet, Özbekistan’ın Türkiye arasında eğitim sorunu var. Burada birinci sorun dil sorunu. TÖMER’in bu noktada açılması çok geç oldu. Medeniyet ve kültür bir ülkenin dünyaya açılan penceresidir. Bundan sonra da bu ilişkilerin devam edeceğini umuyorum.”