Pakistan Dışişleri Bakanı Kureyşi: Afgan Barış Sürecinde Kazanılacak Çok Şey Var
Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, AA'ya verdiği röportajda, Afganistan'da barış sürecine ilişkin, "Oldukça kritik bir süreç. İlerleme olursa barış olabilir, istikrar olabilir ve bölge, barış sürecinin sonucundan toplu olarak faydalanacaktır." dedi.
Herhangi bir anlaşma ve siyasi uzlaşmaya varılmazsa, herkesin isteyeceği son şey olan Afganistan'da bir iç savaş korkusunun altını çizen Kureyşi, Katar'ın başkenti Doha’da başlayan sürecin İstanbul konferansı ile mantıklı bir sonuca varması gerektiğini vurguladı.
Dışişleri Bakanı Kureyşi, "büyüyen" Pakistan-Türkiye savunma iş birliğinden de söz ederek, iki ülkenin ortak girişimlerde bulunup teknoloji transferi yapabileceğini söyledi.
2008 - 2011 yılları arasında da Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Kureyşi, Ağustos 2018'den beri yine aynı görevi yürütüyor.
Afgan barış süreci
Sayın Dışişleri Bakanı, vakit ayırdığınız için çok teşekkürler, İstanbul'a hoş geldiniz, Türkiye ve Afganistan dışişleri dakanları ile üçlü görüşmelerde bir araya geldiniz. Afganistan için bir anlaşmaya, belki de kalıcı bir çözüm için bir konferansa yakın olduğumuzu biliyoruz. Şu anda hangi süreçteyiz? Riskler ve aynı zamanda kazançlar nedir? Yakın zamanda bir anlaşmaya varılacağını düşünüyor musunuz?
Riskler ve aynı zamanda kazanılacak çok şey var. İlerleme olursa barış olabilir, istikrar olabilir ve bölge, barış sürecinin sonucundan fayda sağlayacak. Ve herkes barıştan istifade eder. Riskler yüksek, siyasi bir çözüm olmazsa, 90'lara geri dönme korkusu, Afganistan'ın iç savaşa girme korkusu akıllara geliyor ve bu, istediğimiz son şey. Bu Pakistan'ın istediği son şey, çünkü Pakistan, Afganistan'daki istikrarsız ortam nedeniyle çok büyük bir bedel ödedi. Çok büyük bir insani bedel ve ekonomik bedel ödedik. Bu yüzden istikrarlı, barışçıl bir Afganistan'ın, Pakistan'ın çıkarına olduğunu düşünüyoruz.
Jeopolitik rekabeti düşündüğümüzde, Pakistan ve Afganistan, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi, Amerikan ve Rusya çıkarlarıyla ilgili konuların merkezindeler ve sizin de belirttiğiniz gibi bölgesel güçler. Sizce bu çatışan çıkarlar konuya yardımcı olabilir mi yoksa daha da kötüleştirebilir mi? Jeopolitik açıdan nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kureyşi: Pakistan'ın jeopolitik konumu önemli. Pakistan'ın ekonomik faaliyet yaratmak için bu durumdan ve ekonomik faaliyetin merkezi olan Çin ile Pakistan arasında inşa edilen bu Ekonomik Koridordan yararlanabileceğini düşünüyoruz. Bu önemli projenin tamamlanmasıyla Pakistan'ın, Afganistan ve Orta Asya Cumhuriyetleri gibi denize kıyısı olmayan ülkelere büyük bir fırsat sağlayacağını düşünüyoruz. Bir limana giden en kısa yola sahip olmanın avantajını düşünün ve bu ticari faaliyetlerini artıracaktır. İstihdam yaratılacak ve aynı zamanda Ekonomik Koridor boyunca özel ekonomik bölgeler oluşturacağız. Sonuç olarak, bu bölgesel rekabet ortamının karşılıklı avantaja dönüştürülebileceğini düşünüyoruz. Herkesin kazançlı çıkması için bir kazan-kazan durumu yaratmak istiyoruz. Çin, Rusya, Orta Asya Cumhuriyetleri ve bütün bölge bundan faydalanıyor ve bu sadece bölgeyle sınırlı değil. Batı ülkeleri, ABD, Avrupa Birliği, bu alanlara yatırım yapmakla ilgilenen herkes bundan faydalanır. Bunu memnuniyetle karşılayacağız. Dolayısıyla bu rekabet, karşılıklı avantajlı bir konuma dönüştürülebilir.
ABD'nin çekilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Bunun duruma yardımcı olacağını düşünüyor musunuz ve tüm taraflar, istikrarın herkesin çıkarına olduğu yönündeki ifadenizi anlıyor mu?
ABD sonunda bir karar aldı. Bildiğiniz gibi, önceki yönetim geri çekilmeyi açıklamıştı ve bir tarih vermişti. ABD askerlerinin 1 Mayıs'a kadar geri çekileceğini duyurmuştu. Taliban'a verilen bilgi buydu. Şimdi, bu yeni Biden yönetimi, lojistik nedenlerden ötürü - ve eminim bazı yükümlülükler var - önceki taahhüde bağlı kaldıklarını ve geri çekilebilecekleri sonucuna vardıklarını söylüyorlar. Bir karar aldılar. Tarih verdiler. Süreç 1 Mayıs'ta başlayacak ve 11 Eylül 2021'e kadar tamamlamayı planlıyorlar. Bu Taliban'ın müzakere sırasında önemli taleplerinden biriydi. Taliban, yabancı kuvvetlerin Afganistan'dan çıktığını görmek istediğini söylemişti. Onlara göre bu, barış sürecini kolaylaştırırdı. Amerikalılar bu talebi kabul etti ve umarım, önlerine çıkan yeni fırsatın farkına vararak Taliban bu sürece dahil olmaya devam edecek. Onları barış sürecine dahil olmaya devam etmeleri konusunda kesinlikle teşvik edeceğiz, Biliyorsunuz, onları Doha’da başlayan ve İstanbul Konferansı yoluyla mantıksal bir sonuca varması gereken sürece devam etmeye teşvik ediyoruz.
Bu konferansla ilgili ayrıntıya girersek, bu yaklaşan konferansta ana konular nelerdir? Sizce tarafların aşması gereken temel engel veya sorun nedir?
Kararlar Afganlar tarafından alınmalı ve meseleler onlar tarafından çözülmeli. Afganistan'daki Taliban ve Afganların, etnik grupların oturması ve yeni durum konusunda uzlaşmaları gerekiyor. Onlarca yıldır bu çatışmanın içinde oldular ve görünürde bir son da yok. Askeri bir çözüm olsaydı bunu elde ederlerdi. Pakistan, anlaşmazlığa askeri bir çözüm olmadığını savundu. Her zaman müzakere edilmiş bir siyasi çözümü savunduk. Bugün bölgenin ve dünyanın genel olarak bu sonuca varmasından ve bu noktada birleşmesinden dolayı mutluyuz. Yani burada altın bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Afganlar bu fırsatı değerlendirmeli, oturmalı ve kendi aralarında nasıl bir anayasa istediklerine karar vermelidir. Nasıl bir siyasi düzen istiyorlar? Barışı nasıl müzakere etmek istiyorlar? Komşular olarak bizler ancak yardım edebilir, bunu kolaylaştırabiliriz. Bu konuda karar veremeyiz. Pakistan, karara ve müzakerelerin sonucuna, gerçekleşen Afganlar arası müzakerelere saygı duyacağımız konusunda çok net bir tutum aldı. Tüm taraflardan yapıcı olmaya bağlı kalmalarını ve Doha'da elde ettiklerini geliştirmelerini istiyoruz. Ancak bunu bozmak isteyenlerin olduğunu da biliyoruz. Afganistan'da bunu bozmak isteyenler var. Savaş ekonomisinden yararlanan bazı unsurlar var. Bundan milyarlar kazandılar. Afganistan'ın dışında, Afgan topraklarının kendi ulusal hedefleri için kullanılması amacıyla ülkenin istikrarsız kalmasını isteyenler var. Bu yüzden, bunu bozmak isteyenlerin olduğunu bilerek, kaçırılmaması gereken büyük bir fırsat olduğunu da kabul ediyoruz.
İslamofobi, yasa dışı göç
Türkiye-Pakistan ilişkilerine değinirsek, biliyorsunuz iki ülke son zamanlarda birbirine çok yakın. Türkiye'ye yakın zamanda cumhurbaşkanlığı düzeyinde bir ziyaret bekleyebilir miyiz?
Nereden başlayayım, Türkiye ile çok özel bir ilişkimiz var. Her zaman sıcak, samimi, kardeşçe olmuştur. İyi günde kötü günde birbirimizin yanında olduk. Keşmirlilerin davasında destek oldukları ve Cammu Keşmir anlaşmazlığında çok net bir pozisyon aldıkları için Türkiye'ye ve liderliğine özellikle müteşekkirim. Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan'ın karşı karşıya olduğumuz yeni bir sorun olan İslamofobi konusundaki görüşlerinin, Başbakan İmran Han'ın görüşlerine çok yakın olmasından dolayı mutluyum. Peygamber Efendimizi, Kur'an-ı Kerim'i ve İslam'ın diğer sembollerini karalayan faaliyetler yürütüyorlar ve bunu çok incitici buluyoruz. İran'ın bu konuyla ilgili bir yaklaşımı var ve ben Tahran'daydım ve bunu Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile görüştüm ve o da aynı fikirde. Bunu kardeşim Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştüm ve o da aynı düşüncede. Bu konuyu Endonezya Dışişleri Bakanı (Retno Marsudi) ile görüşmek istiyorum, onun fikrini almak istiyorum. Ramazan ayında, Başbakan İmran Han'a Suudi Arabistan ziyaretinde eşlik ettiğimde, bu konuyu Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ile ele almak niyetindeyim. Öyle ki önemli Müslüman ülkelerin ümmet içinde bir fikir birliği oluşturarak, İslamofobi meselesinin nasıl çözüleceği konusunda Batı ile görüşebilir.
Yasa dışı göç konusuna gelirsek?
Evet, bunu tartıştık. Dışişleri Bakanı (Mevlüt Çavuşoğlu) ile yaptığım ikili görüşmede bunu ele aldık. Ama o konuya girmeden önce, üst düzey bir ziyaret olasılığının olup olmadığını sordunuz. Evet bir tane var. Cumhurbaşkanı Erdoğan Şubat 2020'de Pakistan'dayken Türkiye ile Pakistan arasında yeni bir çerçeve anlaşması imzalandı ve bu yeni çerçeve anlaşması, Türkiye ile Pakistan'ın ekonomik entegrasyonunu geliştirmek, ikili ticareti teşvik etmek ve her iki taraftaki yatırımlar için bir mekanizma sağlıyor. Bu, yeni bir ilişkinin niteliğini belirledi. Mükemmel siyasi ilişkilerimiz oldu, ancak ekonomik ilişkilerimiz mükemmel siyasi ilişkilerimizle uyuşmuyor. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı gerçekleşecek ve Başbakan İmran Han bu konferans için Türkiye'ye ziyarette bulunacak ve umarım bu konuda ilerleyeceğiz. Yasa dışı göçe geri dönersek, bu bir sorundur.
Bu Afganistan konusuyla da ilgili mi?
Evet, rahatsız edici bir durum varsa insanlar bundan yararlanır. Türkiye Dışişleri Bakanı İslamabad'da iken ve ben burada, İstanbul'dayken tartışılan bir konu ve her ikimiz de buna bütüncül bir yaklaşım benimsemeye karar verdik. Bu konuyu ele almak için başka ortaklara ihtiyacımız var. Afganistan'a ihtiyacımız var; İran da katılmalı ve bizimle oturmalı ve bu yasa dışı göç tehdidiyle nasıl başa çıkacağımızı bulmalıyız. Yasal seçenekler var mı? Varsa bunlar nelerdir? Yasa dışı göçü nasıl kontrol ederiz? Türkiye'ye seyahat eden ve Avrupa'ya gitmek isteyen ekonomik göçmenleri nasıl kontrol ederiz ve neden oldukları ufak tefek rahatsızlıktan bahsederken buna değinmemiz gerekiyor. Ve umarım bir yolunu buluruz.
Güvenlik konularında ortaklık var mı?
Kesinlikle ve beklenenden daha iyi gidiyor. İyi bir savunma iş birliğimiz var ve gelişiyor. Pakistan ve Türkiye'nin pek çok alanda iş birliği yapabileceğini düşünüyorum. Ortak girişimler kurabiliriz. Biliyorsunuz, teknoloji transferinden Türkiye'nin yoksun bırakıldığını, Pakistan'ın teknolojilerden mahrum kaldığını gördük. Bu bizim hakkımız. Yani üzerinde toplu olarak çalışacağız ve çalışıyoruz. İşlerin nasıl ilerlediğini görmek çok cesaret verici.
Hindistan-Pakistan ilişkileri
Hindistan ve Pakistan ilişkileri hakkında Keşmir konusunda bir soru. Son zamanlarda Hindistan ile Pakistan arasında Modi'nin mektubuyla bir tür yumuşama oldu ama şimdi işler değişti. Son dönemdeki aksiliklerden sonra yumuşama dönemi artık bitti diyebilir miyiz?
Bildiğiniz gibi, Hindistan'la çözülmemiş sorunlar var; bunlardan biri de Keşmir. Siachen de diğeri. Sir Creek üçüncü konu. Su meselesi de dördüncü büyük sorundur. Ve başka küçük sorunlar da var. Bunları nasıl çözeriz? Ben ilerlemenin tek mantıklı yolunun diyalog olduğu görüşündeyim. İki baskın komşuyuz. Savaşa girmeyi göze alamayız, biliyorsunuz, bu intihar gibi bir şey olur ve hiçbir makul kişi bu tür bir politikayı savunmayacaktır. Bu yüzden oturmalıyız ve konuşmalıyız. Kimler görüşmelerden kaçtı, kimler çekildi, kapsamlı diyaloğu kim askıya aldı? Bunu yapan Hindistan, Pakistan değil. Pakistan her zaman (sorunların çözümü konusunda) istekli olduğunu söylemiştir. Dünyanın her yerinden dostlarımız bizimle ve Hindistan ile temasa geçtiklerinde ve üçüncü tarafla ilgili kimin tereddütlü olduğunu ifade etti. Kesinlikle Pakistan değil. Son zamanlarda Hint tarafı şartları ve ortamı bozan bazı eylemlerde bulundu. Uluslararası hukuka karşı durdular. BM Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettiler. Cammu ve Keşmir'de yapmaya çalıştıkları demografik yeniden yapılandırma Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin açık bir ihlalidir. Pakistan'ın ciddi çekinceleri var. BM Genel Sekreteri'ne, Güvenlik Konseyi Başkanı'na birkaç mektup yazdım. Onları Hindistan’ın sorumsuz hareketleri konusunda haberdar etmek istedim. Hindistan'ın 5 Ağustos 2019'da açıkladığı önlemlerle Güney Asya'nın istikrarını ve barışını riske atması konusunda bilgilendirdim. Bunu söyledikten sonra, son zamanlarda olumlu dediğim ve her iki tarafın da birbiriyle temas halinde olduğu bir gelişme oldu. Hint Askeri Operasyonlar Genel Müdürü, Pakistan’ın genel müdürüyle bir görüşme yaptı ve bu konuşmanın sonucu, kontrol hattındaki ateşkese ilişkin yeniden bir taahhüt oldu. Her iki tarafta da masum hayatlar kaybediliyor, her iki tarafta Keşmirliler yaralanıyor, öldürülüyor, sakatlanıyor. Pakistan bunu asla istemedi. Bu nedenle, yeniden taahhütle ilgilendiklerini ifade ettiklerinde, bunu memnuniyetle karşıladık. Keşmirliler bunu memnuniyetle karşıladı. Ve bu benim görüşüme göre gerilimi düşürdü. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, milli günümüzde Başbakan'a iyi niyet mesajı gönderdi. Başbakan da olumlu cevap verdi. Bu konuda bir değer yargısına varmak için henüz çok erken. Hindistan 5 Ağustos 2019'da aldığı kararlardan bazılarını yeniden değerlendirmek konusunda istekliyse, Pakistan oturup farklılıklarımızı konuşmaktan ve bir diyalog yoluyla çözülmemiş sorunları çözmekten çok mutlu olacaktır.
Teşekkürler, son soru. Afganistan, Keşmir ve genel olarak bölgeyi düşünürsek, gelecek birkaç ay için en kötü durum ve en iyi durum senaryolarınız nelerdir?
Keşke bakacak ve size cevaplar verecek bir kristal küre olsaydı. En iyiyi umut etmeli, en kötüsüne hazırlanmalıyız. İyimserim. Her şeye olumlu bakıyorum. İster Hindistan'la olan sorunlarımız, ister Afganistan'daki sorunlar olsun, bunlara olumlu ve yapıcı bir şekilde bakıyoruz. Çünkü barış istiyoruz, istikrar istiyoruz. Bu bölge, gelişmiş bölgesel ticaret, yatırımlar yoluyla fayda sağlar ve böylece az gelişme, yoksulluk, yetersiz beslenme gibi konuları ele alabileceğiz.