Pravdareport web sitesinde yayımlanan 26 Temmuz'da Lyuba Lulko trafından yazılan bir makalede Rusya'nın siyasi ve askeri figürlerini bir ilk olarak Avrupa'ya birlikte göndermesi ve bunun ne anlama geldiği ele alındı. İşte o yazı:
Putin'i iktidara gelmesinden bu yana Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ve Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov birlikte ortak bir seyahate hiç çıkmamışlardı. Açıkça, iki resmi yetkili Putin-Trump görüşmelerine dair belirli konulara açıklık getirmekte “elçi” rolünü üstleniyorlar. Ancak Almanya ve Fransa Suriye'de ikincil askeri rol oynadıkları halde Gerasimov neden Berlin ve Paris toplantılarına katıldı?
İkili bu hafta önce Tel Aviv'de İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile Tel Aviv'de sonrasında ise Berlin ve Paris'de sırasıyla Merkel ve Macron ile buluştu. Basında çıkan kısa haberlere bakılırsa yetkililer Suriye'deki durum ve Ukrayna krizinin düzene girmesini ele aldılar.
AMERİKA ESED'İN GÖREVDE KALMASINI KABUL ETTİ
Netanyahu buluşmasında İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman da yer aldı. Görüşmenin hemen ardından Netanyahu Vladimir Putin ile telefonda görüştü. Rusya Suriye ordusunu varlığının güneyde İsrail sınırında tutulmasını ve İran'ın oradan uzaklaştırılması sözünü tuttu. Karşılığında ise Amerika, Beşar Esed'in görevde kalması fikrini kabul etti. İran da öncesinde Rusya tarafından İran'ın menfaatleri garanti edilirse askerlerini çekmeyi değerlendireceğini belirtmişti.
Bunlar ne gibi menfaatlerdi? Beşar Esed koltuğunda oturmayı sürdürüyor ve bölgede müttefik olmaya devam ediyordu. Hizbullah'a Suriye toprakları üzerinden silah desteği durdurulmak zorundaydı.
İsrail'in son olarak Beyaz Baretlileri Suriye'den tahliye etmesi ise anlaşmaların uygulandığını gösteriyordu. Suriye ordusuna ait savaş uçağının, İsrail tarafından 24 Temmuz Salı günü düşürülmesi bile büyük bir olayı tetiklemedi.
İran'ın eski Şam büyükelçisi ve İran Dışişleri Bakanı Danışmanı Hussein Sheikh al-Islam, Rusya'nın Suriye'nin içişlerine müdahale etmemesi gerektiğini söyledi. “Suriye hükümeti Suriye'de kimin gideceğine ve kalacağına karar verecek tek taraftır” dedi. Bu söylem büyük ihtimalle resmi olarak dile getirilen tek söylem değildi.
TOPLANTILAR PUTİN'İN İSTEĞİ ÜZERİENE YAPILDI
Berlin toplantısı da Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas'la birlikte yapılırken Paris toplantısına da Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian katıldı. Batılı basına bakılırsa toplantılar Rus devlet başkanının isteği üzerine yapılmıştı. Rus Dışişleri Bakanlığından yetkililerin Suriyeli mülteciler konusu ile Ukrayna krizinin çözümünde Minsk Mutabakatı'nın uygulanması üzerine konuştu.
Peki bütün bu toplantılarda Rus Genelkurmay Başkanı Gerasimov'un hazır bulunmasının sebebi neydi? Paris ve Berlin'in Suriye karmaşasında ikincil bir rol ve insani anlamda birincil bir rol oynadığı söylenebilir. Rusya ve Fransa'nın ise Suriye'nin bağımsızlaşan güney kısmında ortak insani operasyon gerçekleştirdiği belirtildi. Fakat Gerasimov'un bununla ne ilgisi var?
Berlin ve Paris Ukrayna'da faşist rejimin iktidara yükselmesinden ayrıca zamanda Avrupa'da Rus karşıtı histerinin oluşmasından doğrudan sorumlular. FIFA Dünya Kupası'nı düzenleyen Rusya şimdi Avrupalı liderlerden Rusya'nın Ukrayna üzerindeki duruşu hakkında samimi açıklamalar alabilir. Rusya'nın Ukrayna krizi üzerindeki pozisyonu değişti. Putin'in bu konuda yaptığı Donbass'ta bir referendum yapılması önerisini hatırlatmak bile kafi. İşte burası Gerasimov'un Ukrayna'nın Azov Denizi'nde kırmızı çizgiyi aştığını söylemesi açısından işe yaradığı yer.
Öncesinde Putin Donbass'taki krizin abartılmasının Ukrayna'nın devlet olma durumuna yönelik ciddi neticelere yol açabileceği hakkında uyarmıştı. Görülen o ki Rusya GenelKurmay Başkanı bu noktada bir eylem planına sahip. Bu plan ise Ukrayna'nın Donbass'a kendi iradesi ya da derin devlet eliyle askeri bir operasyon yapması ihtimalini de dikkate alıyor.
Yukarıda bahsedilen toplantılar ise Putin'in isteğiyle gerçekleştirildi ve Putin'den Merkel ile Macron'a bir mesaj gibi, "Lavrov size ikna edici gelmezse Gerasimov'la konuşun.”