"Uluslararası Kuruluşlar Dayandıkları Temel Değerlere Yabancılaşmıştır"
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) ve Lahor Barış Araştırmaları Merkezi işbirliği ile düzenlenen "Keşmir Krizi: Barışa Yönelik Tehditler ve Uluslararası Toplumun Rolü" başlıklı kongrede konuştu.
"Zulmün zıttı adalettir. Uzun süre ayakta kalan devletlerin adalete dayalı toplum düzeni getirdiğini görmekteyiz." diyen Yargıtay Başkanı Keşmir'de uygulanan baskının ve zulmün sona ermesini istedi.
Cirit, yaptığı konuşmada kongrede ele alınacak konuların insan haklarının birleştirici gücünü göstermesi bakımından son derece önemli olduğunu belirtti. Cirit, kongreyi düzenleyen kuruluşlara teşekkür ederek, "Keşmir sorunu ve orada yaşanan insanlık dramının, uluslararası toplumun devletler hukukunun ilkeleri ve insan haklarına ilişkin samimiyetlerinin bir testi niteliği taşıdığına inanmaktayım." diye konuştu.
İnsanlık tarihinde utanç verici birçok olayın yaşandığına işaret eden Cirit, insan hakları ve erdem ilkelerini korumak amacıyla yapılan bütün uluslararası antlaşmaların çoğu zaman boş bir övünme meselesi olmaktan başka bir anlam taşımadığını söyledi.
"Uluslararası kuruluşlar dayandıkları temel değerlere yabancılaşmıştır" diyen Cirit, açlık, sefalet ve güçlünün zayıfı ezmesi gibi bir dizi insanlık ayıbının her zamankinden daha fazla arttığına dikkati çekti. "Açlık, sefalet, güçlünün zayıfı ezmesi gibi bir dizi insalık ayıbı dünyayı her zamankinden daha çok sarsmış. Sahile vuran göçmen bebeklerin cesedi, insanlığın terk ettiği vicdanın resmi olarak gazetelerin ilk sayfalarında yer alıyor. Teknolojik gelişmeler, insan vicdanında ve erdem ilkelerinde bir ilerleme getirmedi" diye konuştu.
Sömürgecilik ve devletler hukukunun çiğnenmesinin başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere sivil halka yönelik şiddet ve bunun sonucunda meydana gelen ölümlerin sadece birer sayısal değerden ibaret olduğunu dile getiren Cirit, şöyle devam etti:
"Birleşmiş Milletlerin (BM) 74'üncü Genel Kurulu'nda Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi dünyanın çok değişik yerlerinde cereyan eden insanlık dramları, katliamlar, sömürgecilik ve kölecilikten gelen anlayışlar maalesef dünyanın bir kanayan yarası olmuştur. Bugün insanlık bu meselelerle dertlenmemektedir. En önemli sıkıntımız dertlenme, adalet, merhamet ve hoşgörü. Bunları dünya üzerinde gerçekleştirebilecek yeni bir dünya düzeni kurabildiğimiz takdirde dünya daha yaşanılır bir dünya olacaktır."
Cirit sözlerini şu şekilde bitirdi:
"İnsanlığın refah ve mutluluğunu sağlamanın en etkili yolu barış içinde yaşamaktır. Birbirine kırdılına devletler ve toplumlar, daha bilinçli olmalı, barış içinde yaşama konusunda azim ve kararlılık göstermelidir. Bu konuda en iyi örnek, Türk Milletinin 1919-1922 yıllarında zaferle sonuçlandırdırğı Kurtuluş Savaşı’dır. Bir yandan emperyalist güçleri bölgeden uzaklaştıran genç Türkiye, diğer yandan komşuları ile yakın dostluk bağları geliştirilmiş, bölgede arış ve istikrarın güvencesi olmuştur. Keşmir krizinin, güç ve çıkar ilişkilerine göre değil de hoşgörü ve insan hakları çerçevesinde bir an önce çözüme kavuşturulmasını diliyorum."