2 Yıllık Savaştan Sonra Ukrayna
Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Abuzer PINAR’ın konu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu;
Savaşlar mutlak anlamda sadece ekonomiye zarar vermez. Bunu da düşünmemiz lazım. Bizde de bu tür tartışmalar çok oldu. Bu durumun 3 boyutu vardır;
-Harcamalar
-Cari harcamalar
-Askere ödenen paralar.
Sonuçta onlara gıda ve kıyafet tedariği yapılıyor. Bunların milli ekonomi üzerinde de olumlu etkileri var. Bu ülkeler nasıl bu kadar savaşa dayanabilir diye düşündüğümüz zaman, orada üretici sektörler yani; gıda sektörü, konserve sektörü, tekstil sektörü çalışıyor ve o bölgeye mal üretiyor. Orada da insanlar işini kaybetmemiş oluyor. Maalesef böyle bir boyutu var bu işin. Bir boyutu, yatırım ve üretimle alakalı savunma sanayisine inanılmaz bir katkısı olur savaşların. Uzun vadede ciddi Ar-Ge çalışmasıdır. Sahada kullanılan bombalardan bahsettiğimizde bu bombaların özellikleri deneniyor. Sonuçları alınıyor ve uzun vadede ciddi bir etkisi var. Negatif etkisi de yaygın etkiden kaynaklanıyor. Mesela Ukrayna’ya baktığımızda Ukrayna büyük bir tahıl ambarı. Türkiye’ye yakın bir yüzölçümü ve düz bir arazisi var. Tarımda çok ciddi bir ihracatçı ve kaliteli ürünleri var. O tarlalar savaşta zarar görüyor ve dolayısıyla ekonomiye ciddi etkileri var. İşgücü kaybı oluyor ve insanlar hayatını kaybediyor. Fabrikalar kapanıyor, moral bozukluğu artıyor, verimlilik azalıyor. Bu savaşın asıl olumsuz etkisi bunlardır. Rusya bu savaştan dolayı büyümesini ciddi bir şekilde sürdürüyor.
Stratejik Düşünce ve Araştırma Vakfı Başkanı Sinan TAVUKCU ise konu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu;
Ukrayna-Rusya savaşında dikkat çeken bir husus daha vardır. İki siyasi figür, Lenin ve Stalin bu savaşta tarafları sembolize ediyor.
Ukrayna asıllı Lenin Ukrayna için sembol iken Stalin Ukraynalılar için Moskova’yı temsil ediyor ve heykelleri yıkılıyor.
Bunun tarihi sebepleri var. Stalin, Ukrayna halkının ‘soyunu kıran adam’ olarak kabul ediliyor.
Stalin’in uyguladığı tarım politikaları yüzünden dünyanın en önemli tarım ülkelerinden Ukrayna’da insanlar açlıktan öldü. Ukrayna Ulusal Hafıza Enstitüsü verilerine göre, 1932-1934 yıllarında Ukrayna nüfusunun yüzde 13’üne karşılık gelen 4,5 milyon kişi kıtlıktan dolayı hayatını kaybetti. Kayıp sayısını 7 milyona kadar çıkaran iddialar da var. Ukraynalıların Holodomor (açlıktan ölüm) olarak adlandırdıkları bu faciaya, Ukrayna'da kamulaştırılan çiftliklerdeki tohumluklar da dahil olmak üzere tüm tahıl ve hayvanları toplatan Stalin’in bilerek ve isteyerek buna sebep olduğuna Ukraynalılar inanıyor. Nitekim, 2016 yılında Ukrayna Parlamentosu, 2006'da olayı "soykırım" olarak tanıdı. Şu ana kadar ABD ile birlikte 16 ülke Holodomor’u “soykırım” olarak tanımış durumda.
Ukrayna halkının ikinci büyük nüfus kaybı ise 2. Dünya Savaşı sırasında yaşandı. Savaşta Sovyetler Birliği’nin insan kaybı 26 milyondu. Bu kayıpların %40’ı, yani 10 milyonu Ukraynalıydı.
1932-1945 yılları arasında, 13 yıl içinde yaklaşık 15 milyon Ukraynalı Stalin yönetimindeki Moskova politikalarının kurbanı olmuştu.
Holodomor yaşanmadan önce 1932’lerde Ukrayna nüfusu 30 milyon civarındaydı (1935’de Türkiye nüfusu 16,15 milyon). IMF'nin nüfus tahminine göre 2023 yılı Ukrayna nüfusu 33,2 milyon (2023’te Türkiye nüfusu 85 milyon). Bu durum, Moskova politikaları sebebiyle Ukrayna’nın maruz kaldığı yıkımın büyüklüğünü ortaya koymaktadır.
Ukrayna-Rusya ilişkilerde husumet boyutunu değerlendirirken bu tarihi kayıpları da göz ardı etmemek lazım.