AB Bakanı Çelik: Avusturya'nın AB dönem başkanlığını yok sayıyoruz
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Habertürk TV ve Bloomberg HT ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
'CUMHURBAŞKANI ADAYLARI VAATLERİNİN KAYNAĞINI BULAMAZLAR'
Yoğun bir seçim kampanyası sürüyor. Biz seçime her zaman hazır bir partiyiz. Seçimler arasında da teşkilatlarımızın yoğun bir faaliyeti var. Öncelikli olarak gördüğüm şu; çok aday yarışıyor ama esasında iki unsur yarışıyor. Bir tanesi toplumun önüne bir karneyle çıkmış, yapacağım dediklerini yapmış cumhurbaşkanımız var. Türkiye'nin bu dönemde demokrasisi, özgüveni, ekonomisi büyümüş. Ortada bir başarı hikayesi var cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleşen.
Bunun karşısında ise 2002'den bu yana kazanımları ters yüz etmekten bahseden, elde edilmiş birçok kazanımı terse çevirmekten bahseden bir lobi var. Cumhurbaşkanı adaylarının çok ciddi hazırlık ortaya koyması gerekiyordu. Cumhurbaşkanımız şimdiye kadar yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırken, bunu gerçekleştirecek bir dirayet var. Bu pozitif bir ajanda. Diğer adaylar ise negatif bir ajanda üzerinden gidiyorlar. Neredeyse 180-220 milyarlık vaatlerde bulunuyorlar. Bu kaynağı bulamazlar.
'CUMHURBAŞKANIMIZ TEZ, DİĞER ADAYLAR ANTİTEZ'
Halkımızın cumhurbaşkanımız yönünde yüksek bir tercihte bulunacağını bulunuyor. AK Parti'nin de mecliste çoğunluk olacağını düşünüyorum. Toplumun beklentileri açısından cumhurbaşkanımız tezi ifade ediyor, diğer adaylar ise antitezi ifade ediyor. Biz bir şeye inanıyoruz. Bir iddia üzerine siyaset yapıyoruz. AK Parti siyasi fikir temelinde bir kitle partisi olmayı başarmıştır. Bu siyasi fikir toplumun gerçeklerine dayanan ve dünyanın gerçeklerine açılan bir siyasi fikirdi. 2002'den bugüne kadar Türkiye 100-200 yıllık yol yürüdü. Hep beraber şunu gördük, koştuğumuz zaman, belli bir hedefe yürüdüğümüz zaman, Türkiye'nin nasıl bir zinde güce dönüştüğünü gördük. Bizim hayatımıza anlam katan mücadele bu. Sadece dar olarak, Türkiye'yi kimin yöneteceği olarak düşünmemek lazım. Bunu Türkiye'nin dünyada geniş bir yer edinmesiyle ilgili düşünüyoruz.
'AVUSTURYA BAŞBAKANI HAYALPEREST, AVRUPA'DA ÇOK DA CİDDİYE ALINAN BİRİ DEĞİL'
Avusturya Avrupa'nın geleceği için pimi çekilmiş bir bomba. Başbakan olan şahıs, hayalperest, aşırı sağın iddialarını dillendiren, ırkçıların söylemlerini içselleştirmiş durumda. Kendisi merkez sağ gözüküyor ama aşırı sağın politikalarını izliyor. Kendisi Avrupa'da da çok ciddiye alınan birisi değildir. Avusturya hükümeti İslam düşmanlığının temsilcisi haline gelmiştir. Herhangi bir camide yanlış gördükleri bir olay varsa bu diyalog yoluyla çözülebilir.
Avrupa'da vatandaşlarımızın gitttiği camilerde radikal oluşumlar göremezler. Esas mücadelemiz DEAŞ gibi radikalizme karşıysa, DİTİB gibi Türkiye'ye yakın unsurlarla yakın çalışmak mücadeleyi güçlendirir. Avusturya'da aşırı sağ iktidar ortağıdır. Aşırı sağ, aşırı sağdan daha fazla benimsemiş bir kişi başbakanlık yapmaktadır. Bunla mücadele etmenin yolu demokratik alanı genişletmektir. İkinci Dünya Savaşı'ndan önce ürettikleri anti semitizmin bir benzeri olacak şekilde İslam düşmanlığı üretiyorlar. Önümüzdeki dönemde Avrupa için çok kaygılıyım. Avusturya'nın dönem başkanlığını yok sayıyoruz. Avrupa Birliği değerlerini sahiplenecek bir hükümet görmüyoruz. Bir yandan normalleşmeden bahsediyorlar, bir yandan Türkiye'nin AB üyeliğini eleştiriyorlar.
'TÜRKİYE-AVUSTURYA İLİŞKİLERİ BİR PAKETTİR'
Türkiye-Avusturya ilişkileri bir pakettir. Kendi işlerine geleni övüp, işlerine gelmeyeni eleştirirlerse paketin bütün unsurları etkilenecektir. Avusturya hükümeti tüm Avrupa'yı zehirlemektedir. İşlerin iyice anormalleştiği bir Batı dünyasıyla karşı karşıyayız. Ortadoğu için DEAŞ neyse, Batı için bu İslam düşmanları odur. Dün yaptıkları hatanın benzerine düşüyorlar.