Yahudilerin Almanlara suçluluk duygusu aşılayarak onların kontrol alma stratejisi çöküyor.
ABD ve İsrail’in "sömürgesi" durumunda olan Almanya, Şubat ayında yapılacak seçimlere hazırlanıyor. Ülkenin dış politikadaki bağımlılığına karşı sert çıkışlarıyla tanınan Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi, seçimlerde favori gösteriliyor.
Almanya'nın geleceğini şekillendirecek en önemli aktörlerden biri olarak değerlendirilen AfD, özellikle Atlantik ötesi ilişkiler ve Avrupa Birliği konularındaki alışılmışın dışındaki mesajlarıyla dikkat çekiyor. Almanya’daki merkez sol çevreler tarafından sıklıkla “aşırı sağcı” olarak etiketlenen partinin lideri Alice Weidel, Amerikan basınına verdiği son röportajda bu söylemleri daha da sertleştirdi.
Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi lideri Alice Weidel, Almanya'nın dış politikadaki bağımlılığına ve Avrupa Birliği'ne yönelik sert eleştirilerde bulundu. The American Conservative dergisine verdiği röportajda çarpıcı ifadeler kullanan Weidel, Almanya’nın "ABD ve AB boyunduruğundan" kurtulması gerektiğini vurguladı.
"Almanya'nın AB'ye İhtiyacı Yok"
Röportajda Almanya'nın Avrupa Birliği'ndeki rolünü sorgulayan Weidel, "Almanya'nın Avrupa Birliği'ne ihtiyacı yok. Ya AB ulusal çıkarlarımızı hesaba katmayı öğrenir ya da yok olur. Biz Avrupa'nın kalbiyiz ve sonsuza dek öyle kalacağız. Bu kalbin atmayı bıraktığı gün Avrupa ölecektir," ifadelerini kullandı.
Weidel, Almanya’nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığını savunarak, AB’nin Almanya’nın çıkarlarını ikinci plana itmesini kabul etmeyeceklerini belirtti.
"İmparatorluk Olacaksanız Gidip Kendiniz Savaşın"
ABD’nin küresel rolünü de hedef alan Weidel, “ABD şüphesiz ki dünya çapında geniş bir etki alanına sahip eşsiz bir küresel süper güçtür. Ancak bu çok garip bir imparatorluk: Pazartesiden çarşambaya dünyayı yöneten ancak perşembeden pazara kadar bunu tekrar yapmak istemeyen bir imparatorluk...” diyerek ABD’nin tutarsız dış politikasını eleştirdi.
ABD’nin Avrupa ve Orta Doğu’daki askeri operasyonlarına Almanya’nın katılımı konusundaki baskılarına da tepki gösteren Weidel, şu ifadeleri kullandı:
"Biz Almanlar yenilmiş bir halkız. ABD'nin kölesiyiz, bunu inkâr etmeyeceğim. Köle olmanın avantajları vardır. Bir hizmetkârın en asil hakkı, efendisinin savaşlarına katılmamak, barışın tadını çıkarmaktır. Ancak ABD bundan da hoşlanmıyor. Son 30 yıldır Avrupa'da ve Orta Doğu'daki birçok savaşta yer almamızı istediler. Fakat niye savaşalım ki? Bir imparatorluk olacaksanız, bunun için gidip kendiniz savaşmalı, kanınızı ve mallarınızı feda etmelisiniz."
"Biz Almanlar Özgürlük Ruhumuzu Kaybettik"
Almanya’nın bağımsızlık mücadelesinde zayıf kaldığını vurgulayan Weidel, “Savaşan bir köle, ödül olarak her zaman özgürlük talep edecektir. Özgürlük, insanların kendi yollarına gitmeleri ve kendi mutluluklarını aramaları anlamına gelir. Eğer bunu yapmazlarsa köledirler. Ve köleler savaşmaz. İşte biz Almanlar bu özgürlük ruhunu kaybettik; oysa diğer uluslar bunun için savaşırken…” dedi.
Kuzey Akım ve Enerji Politikası Eleştirisi
Weidel, Almanya’nın enerji politikası üzerindeki Amerikan baskısını da hedef alarak, Kuzey Akım boru hattına yönelik sabotajı ve ABD’nin bu süreçteki tutumunu eleştirdi:
"Amerikan liderliği Rusya ile bir anlaşmaya varmak isteyen Almanya'nın enerji politikasından şikayet ediyor. Kuzey Akım'ın inşasını ABD’liler vahşi bir öfkeyle karşıladı. Sonra Kuzey Akım’ı bir sabotajla ortadan kaldırdılar. Mevcut Alman hükümeti ise gerçek saldırganları suçlamıyor."
Weidel, Almanya’nın enerji politikası konusunda bağımsız kararlar alması gerektiğini vurgulayarak, “ABD'nin istediği gerçekten bu mu? Bir koloni olmamız mı? Kendi enerji politikası hakkında karar verme hakkına sahip olmayan bir koloni mi?” sorusunu yöneltti.
"Trump’a Mesaj: Kararlarımızı Kendimiz Vereceğiz"
Son olarak eski ABD Başkanı Donald Trump’a da seslenen Weidel, Almanya’nın dış politikasında bağımsız hareket etme kararlılığını şu sözlerle dile getirdi:
"Bu nedenle Donald Trump net olmalıdır. Kuzey Akım ve enerji tedarikimiz hakkındaki endişelerini nazikçe dinleyeceğiz ancak kendi kararımızı kendimiz vereceğiz; onlar beğensin ya da beğenmesin, kararımızı kabul etmeli."
Diğer İçerikler