"Durum, Dodik'in Tavırları ve Tehditleri Nedeniyle Güvenlik Krizine Dönüşebilir"
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak Üyesi Sefik Dzaferovic, ülkesindeki siyasi krizi ve Türkiye ile Bosna Hersek arasındaki ilişkileri AA muhabirlerine değerlendirdi.
Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bosna Hersek'in en büyük dostu olduğunun altını çizen Dzaferovic, "Türkiye, Bosna Hersek'ten hiçbir karşılık beklemeden her zaman yardım elini uzatıyor. Günümüzde böyle bir dost ve destek bulmak çok zor." dedi.
Dzaferovic, Türkiye'nin Bosna Hersek'in Avrupa Birliği (AB) ve NATO üyeliğini desteklediğini vurgulayarak, "Bosna Hersek'in verimli ve işlevsel bir devlet olması için her zaman destek veren Türkiye'nin içinde bulunduğumuz siyasi krizden çıkmak için gösterdiği dostluk oldukça değerli. Teşekkür ederiz." diye konuştu.
Bosna Hersek'in ciddi bir siyasi krizle karşı karşıya olduğuna işaret eden Dzaferovic, "Durum, Milorad Dodik'in tavırları ve tehditleri nedeniyle güvenlik krizine dönüşebilir. Dodik'in entite düzeyinde ordu, yargı ve vergilendirme sistemlerinde radikal adımlar atacağı söylemleri ile RS'yi bağımsızlığa götüren adımlar durdurulmalı. " ifadesini kullandı.
"Bosna Hersek'e zarar veren Dodik'e yaptırım uygulanmalı"
Dzaferovic, Dodik ve Sırp yetkililerin, eski Yüksek Temsilci Valentin Inzko'nun soykırım inkarını suç sayan bir yasa çıkartmasını boykot etmeleri kararının da "RS'nin ayrılmasının" bir parçası olduğunu belirterek, "Bu, Bosna Hersek'in egemenliği ve toprak bütünlüğüne yapılmış bir darbedir. Tabii ki biz buna izin vermeyeceğiz. Bosna Hersek'i geçmişte de savunduk, bugün de savunacağız." dedi.
Bosna Hersek'in daha az zarar görmesi için Dodik'in yaptıklarının bir an önce son bulması gerektiğine dikkati çeken Dzaferovic, durumun güvenlik krizine dönüşmesi halinde bütün Batı Balkanlar'ı ve Avrupa'yı etkileyeceğini dile getirdi.
Dzaferovic, boykot kararı nedeniyle bütçenin kabul edilemediğine, Bosna Hersek Silahlı Kuvvetlerinin sivil halka yardım edemediğine değinerek, "Dodik'in başlattığı bu çılgınca tavır bir an önce son bulmalı. Bosna Hersek kurumları düzenli çalışmalarına geri dönmeli. Uluslararası kurumlardan yardım bekliyoruz." diye konuştu.
Dodik'in bugüne kadar yaptıklarına karşı bir yaptırım uygulanmasının mantıklı olduğunu söyleyen Dzaferovic, "Bosna Hersek'e bu şekilde zarar veren ve tehdit eden herkese yaptırım uygulanmalı. Dodik, ülkeye o kadar çok zarar verdi ki her türlü yaptırımı hak etti." ifadelerini kullandı.
Dzaferovic, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının uygulanması yerine Bosna Hersek'te 1992-1995'te yaşanan savaşı sonlandıran Dayton Barış Antlaşması'na karşı hareket edildiğini aktararak, bunun ülke için iyi olmadığını söyledi.
Bosna Hersek'teki siyasi kriz
Dodik ve Sırp yetkililerin, eski Yüksek Temsilci Inzko'nun 23 Temmuz'da soykırım inkarını suç sayan bir yasa çıkartmasını boykot etmeleri kararıyla başlayan siyasi kriz, Sırp lider Dodik'in RS'nin bağımsızlığını ilan edeceğini söylemesiyle giderek büyümüştü.
Yüksek Temsilcilik Ofisinin (OHR) yürürlüğe koyduğu tüm yasal değişiklikleri inkar eden Dodik, savaşı sonlandıran Dayton Antlaşması'nın özüne dönülmezse ordu, yargı ve vergilendirme sistemlerinde radikal adımlar atacağını ifade etmişti.
Dodik, ulusal düzeyde yetkili Bosna Hersek İlaç ve Tıbbi Malzeme Kurumunun yetkilerini, RS bünyesinde kurulacak yeni bir kuruma devretmeye ilişkin kanun teklifinin RS Meclisinde kabul edilmesini sağlamıştı.
Entite düzeyinde kurulacak bir kurumun varlığı, "RS'nin 'paralel' bir devlet hazırlığında olduğu" şeklinde nitelendirilirken, Dodik'in bu ayrılıkçı söylemleri ve hareketleri "Bosna Hersek'te yeniden savaş olur mu?" sorularını gündeme getirmişti.