Prof. Dr. Hüseyin Bağcı: "Avrupa'nın şirazesi bozuldu”
Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından ‘Avrupa'nın Stratejik Seçenekleri ve Geleceği’ Konferansı düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Avrupa'nın geleceğine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Avrupa’nın son dönemlerde felsefi anlamda çıkarabildiği büyük düşünürler yok”
Konuşmasına Avrupa’nın son dönemlerde felsefi anlamda çıkarabildiği büyük düşünürlerin olmadığını belirterek başlayan Bağcı, “Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan ortamda Avrupa’da duraklama söz konusu. Bu durum, Avrupa’nın düşünsel bir buhranın içerisinde olduğunu da gösteriyor. Avrupalı felsefeciler dünyada ortaya çıkan ilişkileri ve yapıları belirleyen değil, onlara tepki veren bir duruma düştüler. Önce ise Avrupa bu konuda öncül bir konumdaydı” dedi.
Avrupa 1600’lerden sonra felsefi anlamda en zayıf durumda
Avrupa tarihinde 1600’lerden sonra ilk defa Avrupa’nın felsefi anlamda bu kadar zayıf düştüğünü hatırlamadığını ifade eden Bağcı, “Bu durum aynı zamanda Avrupa için büyük bir meydan okuma. Çünkü Avrupa’nın nereye gideceğini tartışacak yeterince düşünür yoksa dünyanın diğer bölgelerindeki gelişmeleri göz önüne aldığımızda, teknolojinin üretilmesi ya da zengin olmanız da pek fazla anlam ifade etmeyecek” dedi.
Avrupa Birliği’nin en büyük gücünün siyasal değerlerin ve felsefi değerlerin belirleyici olması olduğunun altını çizen Bağcı, Avrupa Birliği’nin temel çıkış noktasının değerler olduğunu diğer uluslararası örgütlerin felsefi çıkış noktasının ise ‘çıkar’ odaklı geliştiğini belirtti.
“Göç Hareketi Avrupa’nın siyasal yapılarını ve dengelerini değiştirdi, Avrupa’nın şirazesi bozuldu”
20 yıldır demokratik değerler açısında Avrupa’nın belirleyici yapısının 2014-2015’ten sonra Suriyeliler başta olmak üzere Avrupa’ya yönelik göç hareketleri ile birlikte büyük bir tahribata uğradığını düşündüğünü ifade eden, Bağcı, Avrupa’nın şirazesinin bozulduğunu ve uluslararası hukukun itibar kaybettiğini söyledi. Bağcı, “Bir göç hareketinin Avrupa’daki siyasal yapıları ve dengeleri nasıl değiştirebileceğini görmek çok ilginç” dedi.
“Avrupalıların bölünmüşlüklerinin nedeni sadece zenginlik değil”
Avrupa’nın kendi içerisinde nasıl bölündüğünü ve tek bir Avrupa olmadığını söyleyen Bağcı, “Avrupalıların bu kadar bölünmüşlüklerinin nedeninin sadece zenginlik değil, dünya sistemlerinin ve soğuk savaş sonrası etkilerin de çok büyük katkıda bulunduğunu vurgulamak lazım” diyerek konuşmasında soğuk savaş sonrası dönemin etkilerine değindi.
Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’nın konuşmasında öne çıkan diğer dikkat çekici kısımlar şu şekilde:
Avrupa’nın genişlemesi bitti mi yoksa devam ediyor mu?
“Ben Avrupa’nın genişlemesi bitti mi yoksa devam ediyor mu? Sorusuna da bir yanıt aramaya çalıştım. Avrupa Birliği 2025 yılına kadar Balkan ülkelerinin neredeyse tamamını içine alan bir genişleme projesi takip ediyor. Bunlar küçük ülkeler ve küçük ülkelerin entegre edilmesi çok kolay ama büyük ülkelerin entegrasyonu zordur. Ama Balkan genişlemesi ki bu bizim açımızdan çok önemli. Bu ülkeler Avrupa Birliği’ne girdiği zaman Avrupa’nın alacağı şekil ve Türkiye ve Rusya’nın tepkisinin nasıl olacağına bakmak lazım.”
İngiltere neden Brexit istedi?
Brexit’in Avrupa için ne anlama geldiğini uzun uzun tartışabiliriz. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmak istemesinin nedeni felsefi mi, ekonomik mi, siyasal mı? Bunu iyi anlamak lazım.
“Popülist hareketler Avrupa’da daha da başarılı olacak”
Avrupa’da popülist hareketlerin başarısı Merkel’e kaybettirdi. Bu durum Almanya açısından ciddi kayıptır. Bu Avrupa’da önümüzdeki dönemde bana göre popülist hareketlerin daha da başarılı olabileceği bir sürece doğru gidildiğini gösteriyor. Göç olayı durdurulmazsa popülist hareketler Avrupa’da daha da başarılı olacakları bir sürece doğru gidiyor. Almanya örneğinde gördüğümüz gibi… Şu anda üçüncü parti Almanya için seçenek partisidir. Daha iki yıl evvel bu parti sadece bir hareketti ve hareketten partiye dönüştüler. PEGIDA hareketinin açılımı aslında “Batı Kültürünün ve Değerlerinin Korunması” anlamına gelir. Kime karşı? Diğerlerine karşı… Diğerleri kim? Yaşam biçimi, dünyaya bakış açısı itibariyle bize ait olmayanlar, farklı olanlar…”
“Avrupa Ordusu kurulursa Türkiye’nin orada yeri yok”
Transatlantik ilişkilerde sona mı gelindi? Yoksa yeni bir sürece mi giriliyor. Avrupa Ordusu kurulur mu, kurulmaz mı? Türkiye’nin orada yeri var mı? Bu önemli bir tartışma konusu… Avrupa Ordusu kurulursa Türkiye’nin orada yeri yok. Türkiye’nin yeri NATO’da.”
“Donal Trump’ın geçen sene, “NATO artık eskidi demesi” Avrupa’nın silkelenmesine neden oldu. Trump neden böyle dedi? Trump, “Biz Avrupa’yı besliyoruz. Siz neden GSMH’nin yüzde 2’sini savunmaya harcamıyorsunuz?” dedi.”
“ABD, Rusya, İngiltere ve Türkiye Avrupa güvenliğini doğrudan ya da dolaylı olarak sağlamak zorunda kalacak ülkeler durumuna gelecekler”
“Avrupa şöyle bir sorunla da karşı karşıya… Amerika ile ilişkilerini düzenleyecek, Brexit sonrası İngiltere ile düzenleyecek, Rusya ile düzenleyecek ve bizimle düzenleyecek. Başka bir yorumla, dört tane büyük ülke, ABD, Rusya, İngiltere ve Türkiye Avrupa güvenliğini doğrudan ya da dolaylı olarak sağlamak zorunda kalacak ülkeler durumuna gelecekler. Avrupa’nın kendisini koruması ne kadar mümkün olur Fransa ve Almanya ile birlikte… Bu önemli bir tartışma konusu… Avrupa’nın Amerika’yı koruyucu bir güç olarak görmeye devam etmesi ne kadar sürecek. Bu önemli bir sorun… Bugüne kadar gelen mesajlar ABD’nin Avrupa’yı artık çok fazla korumak niyetinde olmadığı ya da koruyacaksa Avrupa’nın savunmaya daha fazla para harcaması gerektiği…”
“Almanya Rusya’dan vazgeçemez”
“Avrupa’da ABD’ye yönelik sempati azalmaya başladı. Avrupa’da Rusya’ya bakış açıları ise farklı. Burada Putin’in politikalarının büyük etkisi var.”
“Rusya Almanya için vazgeçilemez ülkelerden birisi. Sadece enerji konusunda değil, Almanların Rusya’da çok büyük kimya fabrikaları yatırımı var. Rusya’da nüfus yaşlı ve insanları ilaçlarla yaşatmaya çalışıyorlar. Görünen nüfus 140 milyon ancak dinamik nüfus 105 milyon civarında. Bu Putin’in taktiklerinden birisi.”
“Fransa’da Le Pen’in iktidara gelmesi söz konusu…”
“Avrupa’da durum böyle giderse Le Pen’in çok daha fazla oy alma ve hatta iktidara gelme durumu bile söz konusu olabilir. Bizi asıl ilgilendiren mesele ise Hollanda, Danimarka, Finlandiya gibi ülkelerde ortaya çıkan popülist hareketler. Bu ülkelerde bu hareketler %20’lere varan oy oranlarına ulaşmaya başladılar.”
İlgili konferansın canlı yayın kaydına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz:
https://www.sde.org.tr/videolar/avrupanin-stratejik-secenekleri-ve-gelecegi-konferansi-sd-tv-8414
23.11.2018