Bosna-Hersek: Zor Bir Senenin Ardından Belirsizlik
Bu yazı 04/01/2022 tarihinde yayınlanmıştır.
*Dajana BARUSİC/ Araştırmacı - Bosna Hersek
2022 yılının dünyaya barış, huzur ve COVİD pandemisi ile mücadelenin sonunu getireceğini düşünmek gerçekçi olmasa da insanlar, kendi toplum ve ülkesine dair bazı sorunların çözüleceğine dair ümidini kaybetmemeli. Bir hedef ve fikir etrafında insanların birleşmesi ve buna yönelik çalışması olumlu yönde önemli değişikliklere yol açabilir. Fakat bunun için yakın geleceğini öngörmek, olup biten olayları doğru bir şekilde değerlendirmek ve gerçeklerle yüzleşmek gerekir.
2021 yılı Bosna Hersek için 25 seneden beri en büyük siyasi krizinin yaşandığı, binlerce genç insanın ülkeyi terk ettiği, yeni bir savaşın başlamasından söz edildiği bir sene olarak akıllarda kaldı. Siyasi krizler hiçbir zaman geçmişteki olaylardan, iç ve dış faktörlerden bağımsız değil. Yılın ikinci yarısından itibaren patlak veren krizin kökleri 1995 yılında imzalanarak Bosna savaşına son veren ve siyasi sistemini şekillendiren Dayton Anlaşmasına kadar uzanmakta ve maalesef ülke 26 senedir iç karışıklıklarla ve istikrarsızlıkla mücadele etmektedir.
Jeopolitik Ekonomi ve Güvenlik Enstitüsü (IGES), Bosna Hersek’teki siyasi krizinin arka planında ekonomi ve doğal kaynakları konusunda iç ve dış faktörlerin mücadelesi olduğuna dair analizlerinin sonucunu yayınladı. Republika Srpska’da (Bosna-Hersek içindeki Sırp Cumhuriyeti) Demokratik İlerleme Partisi’nin (PDP), Bağımsız Sosyal Demokratlar İttifakı’nın (SNSD) karşısında son birkaç senedir güçlenmesi, Dodik'in ekonomik ve siyasi istikrarsızlığına neden oldu. Daha önce Kosova ve Sırbistan, Karadağ, Kuzey Makedonya’da iç çatışmalar patlak verdi ve Batı Balkan coğrafyasını gündeme taşıdı.
2021yılı Temmuz ayında, Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi (OHR: Bosna Hersek'te 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşı sonlandıran Dayton Barış Anlaşması ile oluşturulan OHR, uluslararası toplum adına Bosna Hersek'te barış anlaşmasının uygulanmasını denetliyor. Yüksek Temsilcilik aynı zamanda ülkede faaliyet gösteren uluslararası kurumların etkinliklerini de koordine ediyor) Valentin İnzko (Avusturyalı Diplomat) tarafından ortaya atılan ‘Soykırımı İnkâr Etme Kanunu, Republika Srpska Entitesinde büyük tepkilere neden oldu. Hatta Cumhurbaşkanlık Sırp Üyesi Milorad Dodik, devlet kurumlarından Sırp siyasetçilerinin çekileceğini ve 2022 yılında bağımsızlığı ilan etmeye kararlı olduklarını söyledi. 10 sene boyunca pasif kalan ve yetkilerini kullanmamayı tercih eden Yüksek Temsilcisinin bu kararı, siyasetçiler arasında derin bölüşmeyi yarattı. Republika Srpska (RS), empoze edilen kanunun iptal edilmesini talep etmektedir. Devlet kurumlarının ihmali, devlet organlarının boykot edilmesi, RS'de yeni yasaların başlatılması gibi girişimler; Parlamento, Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanlığının abluka altına alınmasına yol açtı. Böylece ülkedeki yolsuzluk skandalları, kötü ekonomik fırsatlar ve giderek artan göç kamuoyunun gündeminde alt sıralara düştü.
Diğer bir tartışma alanı ve sorun ise AB tarafından desteklenen ve Hırvat Demokratik Birliği (HDZ) tarafından talep edilen seçim kanunu değişikliğidir. Bunun kabul edilmesi durumunda gelecekteki seçimlerde Hırvatların çoğunluk oylarıyla, Hırvat cumhurbaşkanı üyesini ve eyalet ve federal parlamentodaki Halk Meclisi milletvekilleri seçmelerini garanti altına alınacaktır. Bu talep, şu ana kadar Boşnakların, Zeljko Komsiç'i üç seçim döneminde Hırvat cumhurbaşkanlığı üyesi olarak seçmiş olduklarına dair itirazın bir sonucudur. Ayrılıkçılığın arttığı bir ortamda, kışkırtıcı söylemler gelişmeye devam ediyor ve kriz, silahlı çatışma boyutuna ulaşıp bölgeye yayılma tehlikesini yaratıyor.
2021 yılından bu yana görevini sürdüren Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt, yetkisini kabul etmeyen ve böylece Dayton Anlaşmasını açık bir şekilde ihlal eden Dodik’e karşı yaptırım uygulanması konusunda kararlı görünürken, Birleşmiş Milletler'e (BM) sunduğu raporda, ülkede bölünme tehlikesinin olduğunu ve çatışmaya dönüşün “çok gerçek” bir ihtimal olarak değerlendirildiğini belirtmiştir. Diğer taraftan Eski Alman bakan Schmidt, ağustos ayında göreve başlamasından bu yana hazırladığı ilk raporunda, Bosna'nın “savaş sonrası dönemin en büyük varoluşsal tehdidi” ile karşı karşıya olduğunu yazmıştır. Ona göre Sırp ayrılıkçılar, ulusal silahlı kuvvetleri ikiye bölerek kendi ordularını yeniden oluşturmaları halinde, ülkede yeni bir savaşı engellemek için çok fazla uluslararası barış gücüne ihtiyaç duyulacaktır.
Bütün bunlar olurken AB, seçim yasası değişiminde Hırvatların çıkarları doğrultusunda onay verecek gibi görünüyor ki, bu zaten ülkenin bölünmesi ve çatışma içine girmesi ile eş anlamlı ve Avrupa’nın ortasında AB, ABD, Çin ve Rusya için yıllarca sürecek bir mücadele alanı yaratmak demek.
Görünen odur ki, Dayton Barış Anlaşması ile iç duruma müdahale etmemeyi taahhüt eden Hırvatistan ve Sırbistan diplomasi üzerinden, devletin merkezi kurumlarını zayıflatmaya, mülklerine el koymaya ve nihayetinde devleti bölmeye çalışan ayrılıkçı politikalara yardım ederek istikrarsızlaşmaya katkıda bulunmaktadırlar. Dodik'in, RS’i anayasal düzenden fiilen ayırmayı amaçladığı planlarında Putin'in desteğine sahip olduğuna inanılıyor. Dodik, Rusya’dan hariç, Bosna Hersek’i Batı ile güçleri dengelemek için bir alan olarak gören Çin'den de destek alıyor.
Diğer taraftan Bosna-Hersek, birçok alanda yaşanan sorunlarla boğuşan ABD, EU ve EUFOR için bir öncelik olmaktan uzak görünüyor. Yine de teorik olarak onların himayesi altında ve Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğünü ihlal etmeye çalışan herkes, Batı'nın cılız ekonomik yaptırımlarına maruz kalabilir.
Tahmin edilebileceği gibi, 2022'nin ilk yarısı Saraybosna ile Banja Luka arasındaki çatışmalara sahne olacak gibi ve tüm bunların ağır neticelerini çeken devlet kurumları ve nihayetinde vatandaşlar olacak. 2022'nin seçim yılı olması nedeniyle seçim kanununda değişikliğin yapılması konusunda karar ilk aylarda verilecektir. Federasyondan siyasetçiler AB ve ABD’yi duruma müdahale etmeye ve durumu çözmeye çağırıyorlar, ancak bugüne kadarki tecrübeler göstermiştir ki ülke içinde uzlaşma olmadan, dış etkiyle çözüme varılması hiçbir zaman olumlu neticeleri getirmiyor. Saf olmanın yanı sıra, kaderini, ABD bile olsa, birinin eline bırakmak tehlikelidir. Bu nedenle, politikacıların kendi aralarında anlaşmaları ve bir uzlaşma bulmaları çok önemlidir, aksi takdirde hem ekonomik hem de demografik olarak birçok kayıplarla karşı karşıya kalınacağı kesin. Bosna- Hersek’te istikrar ve refah giderek önem kazanıyor. Ülkenin geleceğine güven duymayan genç eğitimli insanlar ise sonunda ışığın olmadığı bir tünelde yıllardır güven kaybediyor ve giderek daha fazla geleceğini başka ülkelerden birinde kurmaya karar veriyorlar. Bosna-Hersek’in bu çıkmazdan kurtulması ise ancak geleceği mantıklı bir şekilde değerlendirebilen akıllı insanların bir araya gelerek uzlaşması ile mümkün olabilecektir.
Kelime Ara
Konular
- Uluslararası İlişkiler
- Savunma-Güvenlik
- Teknoloji-Siber Güvenlik
- Enerji
- Ekonomi
- İklim-Çevre
- Sağlık
- Toplum
- İnsan Hakları
- Çatışma
Bölgeler
- Asya
- Afrika
- Avrupa
- Amerika
- Okyanusya
- Orta Doğu ve Mağrib
- Türkiye
- Rusya
- Körfez Ülkeleri
- Avustralya
- Kuzey Amerika
- Batı Afrika
- Batı Avrupa
- Kafkasya
- Merkez Asya
- Doğu Avrupa
- Doğu Afrika
- Latin Amerika ve Karayipler
- Yeni Zelanda
- Levant Bölgesi
- Kuzey Afrika (Mağrib)
- Diğer Okyanusya Ülkeleri
- Orta Afrika
- Balkanlar
- Doğu Asya
- Güney Afrika
- Çin
- Güney Asya
- İskandinav-Baltık Ülkeleri
- Güney Doğu Asya