Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

Afrika’dan Azerbaycan’a Yeni Türkiye Gerçeği

15 Kasım 2020
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

BAŞKAN ERDOĞAN'IN ASYA AÇILIMI İPEK BÖCEĞİ MİSALİ ÖRÜLÜYOR. TÜRK GÜNEŞİ BÜYÜYOR. TÜRK GÜNEŞİ ETKİSİNİ ARTTIRIYOR. GÜNEŞ YENİDEN DOĞU'DAN DOĞUYOR…

BUGÜN, Libya'da Suriye'de Irak'ta Kızıldeniz'de Akdeniz'de Kıbrıs'ta Azerbaycan'da Türkiye rüzgarı esiyor. Çok şükür, yüzyıldan beri dışa bakamayan, yakın coğrafyası ile ilgilenemeyen Türkiye,  üzerindeki külleri atarak yeniden doğdu.

Başkan Erdoğan'ın 2 yıldır sürdürdüğü stratejik hamleler sonucu, bugün Kafkaslar'da ve Akdeniz'de yeni güç Türkiye'dir.

Haçlı-Siyonist mahfillerde kurgulanan yeni yüzyıl kirli oyunlarını bozuyoruz.

Türkiye’nin Azerbaycan'ın yanında tam güçle yer almasının çok anlamlı sonuçları var.

Yakın coğrafyamızdaki olaylara, "Amerika ne der?", "Rusya ne der?" diye bakan Türkiye yok artık.

İçerdeki Türk pasaportu taşıyan bazı isimlerin bu büyük dirilişi görmezden gelmesine şaşırmıyorum. Ancak Türkiye'yi yurt dışına şikâyet etme konusunda birbirleriyle yarışmalarına şaşırıyoruz.

Birçok ülkenin stratejik isimlerinin, Türkiye için, "Libya ve Akdeniz dışında Kafkaslar’daki Türkiye gerçeğini Rusya da kabul etmek zorunda kaldı" yorumunu yapıyor.

Türkiye'nin Kafkaslar ‘da daha aktif bir dış politika izlemesi; Gürcistan, Azerbaycan ile kurduğu yakın ilişkiler Rusya'nın daha dikkatli olmasını sağlamaktadır. Gelinen noktada, Suriye'de Türkiye ile birlikte çalışan Rusya, son olarak Azerbaycan'ın Ermenistan işgalinde tam gücüyle yer alan Türkiye ile Kafkaslar ‘da da beraber olma noktasına mecbur bırakılmıştır.

Hem Batı hem Rusya, Ukrayna'da, Libya'da ve Suriye'de YENİ GÜÇ TÜRKİYE ile karşılaşmış, Başkan Tayyip Erdoğan'ın etki alanının ne anlama geldiğini değerlendirmek zorunda kalmıştır. Ruslar, Kafkasları arka bahçesi gibi kullandıkları bölgelerde Türkiye ile benzer çıkarlarını gözden geçirme noktasına evrilmiştir.

Bu gelişme, yeni çağın gereklerine göre hareket eden YENI GÜÇ TÜRKIYE GERÇEĞİ sonucudur.

Kafkaslarda Türkiye Rüzgar’ını Stratejik Düşünce ve Araştırma Vakfı Başkanı Sinan Tavukcu, büyük bir isabetle şöyle değerlendirmektedir:

‘’Artık köhneleşmiş bulunan modern uluslararası sistemin yerini alacak yeni dünya düzeni, ‘ulusal çıkar’ ve ‘güç’ kavramlarının yerini, halkların özgürce yaşayıp gelişeceği, ilişkilerde adaletin esas alınacağı yeni değer ve kavramlara dayanmak zorundadır. Yeni dünya düzeninin bölgesel ittifaklar şeklinde örgütlenmiş bir yapı olarak zuhur etmesi umulmaktadır.”

Kafkasya, bu dönüşüm ve yeni yapılanmanın dışında kalamayacak, belki de öncüsü ya da tetikleyicisi olacaktır.

1,7 milyar nüfusu ile İslâm dünyası bu yeni sistemin en önemli unsuru olmaya adaydır. Bu değerler sistemi içinde Kafkasya’nın etkili devletleri Türkiye-İran-Azerbaycan yeni dünya düzeninin kurucu aktörleri olma imkânına sahiptirler.

Endonezya, Malezya, Pakistan, İran, Azerbaycan, Türkiye ile birlikte başka ülkelerin de iştirak edeceği yeni bir yapılanma, küresel dünya düzenine yeni bir soluk ve denge getirebilecektir. Etnik, mezhebi hassasiyetleri öncelemeyen fakat adalet üzere bölgesel/küresel barışı tesis etmek için bu ülkelerin irade birliğine ve karşılıklı güvenin sağlanmasına ihtiyaç vardır. Kafkasya’daki son gelişmeler bu iradenin ortaya konulması için bir fırsat olarak görülmelidir.

AZERBAYCAN-NAHÇIVAN-TÜRKİYE KORİDORU YENİ YÜZYILIN  HAYATİ HAMLELERİNDEN BİRİSİDİR...

Bugün Nahçıvan'ı konuşuyorsak BAŞKAN ERDOĞAN'ın akıllı stratejileri sayesindedir. 100 yıldır Türkiye’mizde, NAHÇIVAN TÜRK CUMHURİYETİ konuşulmadı. Bugün, Türkiye’nin Kafkaslar hamlesi sonucu, Azerbaycan Ermenistan işgaline son verirken, Nahçıvan koridorunun açılışını müjdelemiştir.

Türkiye’nin Azerbaycan ile sınırı olması çok çok önemli. Ekonomik, stratejik, siyasi alanda büyük bir fırsat oldu Türkiye, Azerbaycan arasında kısa sürede uluslararası standartlarda modern bir kara yolu ve demir yolu inşa edilerek, yeni yüzyılın Türkiye-Asya Türk Devletleri köprüsü inşa edilecektir.

KIBRIS MARAŞ‘TAN VERİLEN MESAJ

Birileri Maraş'ın nerede olduğunu karıştırsa da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP lideri Bahçeli ile KKTC'ye giderek, Kapalı Maraş'ın açıldığı süreçte, dünyaya çok anlamlı bir mesaj verdiler.

Bu ziyaret, Kıbrıs Türk Devleti'nin ayak seslerinin daha gür duyulmasına vesile olacaktır.

Kıbrıs'ta, Avrupa'nın ayak oyunları ve Rumlar'la Yunanlar'ın tetikçiliği Kıbrıs meselesini kangren haline getirmişti. Ve Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı, neşteri vurdu. KKTC'ye ait Maraş açıldı. Artık, Kıbrıs'ta Türklerin Bağımsız Devletinin kalp atışları başladı.

1960 Zürih ve Londra anlaşmalarına göre Türkiye, Kıbrıs'ta garantör olarak jeopolitik hamlelerini devreye soktu...

Türkiye'miz 1974 barış harekâtıyla, Yunanların ENOSİS PLANLARINI ÇÖPE ATMIŞTI. Uzun süredir Rumların, Kıbrıslı Türkleri azınlık durumuna düşürecek kirli planları da çöp tenekesine atıldı.

LİBYA’DA TARİH KONUŞUYOR

Türkiye’nin Libya ile var olan tarihi ve kültürel bağları yanında, coğrafi açıdan komşuluk ilişkileri de kayda değer önemdedir.

Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz’de olup bitene kayıtsız kalması, iktidarda hangi hükümet olursa olsun, Ankara’nın jeopolitik ve jeostratejik konumunu doğrudan olumsuz etkileyecekti.

Türkiye’nin Libya’da bulunması, “İskenderun Körfezi’ne sıkıştırılma projesinin” akamete uğratılması anlamını taşıyordu. Öyle ki Türkiye Akdeniz’de varlığını sürdüremezse, Doğu Akdeniz’de Türk gemi ve uçaklarının izinsiz seyirleri bile tehlikeye girecekti.

Yeni dünya düzeninin kurulma aşamasında, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı, Akdeniz stratejisini kurgulayarak harekete geçti. Türkiye, BM nezdinde meşruiyeti tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) ayakta kalmasını sağlamak ve aynı zamanda Libya halkının emperyal güçlere karşı birlik ve bütünlüğünü korumak, bağımsızlığını ve iç barışını garanti altına almak anlamına da gelen jeopolitik hamleleri yaptı.

Bu aynı zamanda, Akdeniz’deki varlığını ve çıkarlarını koruyabilmesi açısından, Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik sınırlarının Libya’dan başladığını ifade etmesi anlamında tecelli etti.

Türkiye’nin Afrika açılımında da önemli bir gelişmeyi de unutmayalım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde eski Fransız sömürgesi olan üç Afrika ülkesine 6-11 Ocak 2013’te gerçekleştirdiği ziyaret, Türkiye Afrika ilişkilerinde yeni bir sürecin başladığını göstermişti.

Bu tarihe kadar ilgisini ağırlıklı olarak “Arap Afrika’sı” (Kuzey Afrika) ile sınırlayan Türkiye, Erdoğan’ın Gabon, Nijer ve Senegal’e gerçekleştirdiği ziyaretlerle ufkunu bundan sonraki süreçte Sahra Altı Afrika’sına da yönelteceğinin güçlü işaretlerini vermişti.

Artık, Libya’dan AFRİKA içlerine giden yollarda, Türk Bayrağı daha çok görülecektir. Afrika’dan Azerbaycan’a Türkiye rüzgârı esmektedir. Karadeniz’de FATİH, Akdeniz’de ORUÇ REİS, YENİ TÜRKİYE GERÇEĞİNİ ZİHİNLERE NAKŞETMEKTEDİR.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA