Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

BRİCA (Kuşak & Yol Birliği) İstanbul Zirvesi

19 Ekim 2018
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

21. yüzyılın en büyük projesi, YENİ İPEK YOL/KUŞAK-YOL örümcek ağları gibi adım adım çerçeveleniyor. Çin’in, ABD’nin süper güç konumuna sahada en büyük meydan okumayı getirmekte olan küresel stratejik ortaklık vizyonu İstanbul’da sahne aldı.

‘Kuşak ve Yol’ projesi gerçekten de müesses dünya düzenine bir Çin alternatifi getirme potansiyeline sahip. Projenin temel ortaklarını 65 ülke çekerken, çok taraflı yapılar ve bölgeler oluşturuyor.

Büyük projenin MERKEZ ÜSSÜ KONUMUNDA BULUNAN TÜRKİYEMİZ, İpek Demir yol’da Bakü-Tiflis-Kars –İstanbul ve Mersin Demir Yolu ve İpek Deniz yol’da, KKTC, Mersin, İskenderun, İzmir limanlarıyla heyecan yaratacak gelişmelere hazırlanıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Kuşak ve Yol Sanayi ve Ticaret Birliği'nin (BRICA) İstanbul Zirvesi'nde yaptığı konuşmada  nefes açıcı vuruşlar yaparken," Bugün çok kutuplu bir küresel ekonomik sistem görüyoruz. Kuşak ve yol gelişimi bize ulaşım atl yapısını adım adım iyileştirme imkânı veriyor. Türkiye'de kuşak ve yol girişimini destekliyor. Samimiyetle ve bu çerçevede güçlü bir koordinasyon içindeyiz’’dedi.

Yeni İpek Yolu sayesinde, tarihi İpek Yolu’ndan kaynaklanan 2000 yıl önceki ilişkilere dönülmektedir. İpek Yolu, dünyanın en büyük ekonomik altyapı girişimidir. Bir Kuşak Bir Yol ile Çin; karayollarını, demiryollarını, limanları ve diğer altyapı projelerini Asya’da ve dünyanın geri kalanında gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.

Avrasya’nın kalpgahında yer alan, Jeostratejik konumuyla Türkiye, İpek Yolu için jeopolitik ve jeostratejik bir öneme sahiptir. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye, çok boyutlu dış politikası çerçevesinde yeni İpek Yolu girişimine çok sıcak bakmakta, önemli köprübaşları oluşturmakta süratli hareket etmektedir.

Mısır -Süveyş Kanalı ve Doğu Akdeniz(KKTC-Magosa/Mersin/İzmir) projenin önemli geçiş noktalarından birileridir. Çin yeni dış politika vizyonunda temel olarak Orta Asya, Güney Doğu Asya ve Afrika’da stratejik ortaklar yaratırken, elbette Türkiye bu ortaklık vizyonunun MERKEZİ’NDEDİR.

Yeni yüzyılın en önemli projesi olarak adlandırılan bu devasa ticaret ve ulaşım projesinden Türkiye’nin beklentileri yüksektir. Her şeyden öte bu proje, Türkiye’nin kendi kalkınma hedefleriyle ve gücün ve rekabetin yavaş yavaş Küresel Kuzey’den Küresel Güney’e kaydığı değişen Batı sonrası uluslararası sistemde kendine biçmiş olduğu yeni rolle ve bunun ideolojik altyapısıyla da örtüşüyor.

Batı ile olan ilişkilerinde iniş ve çıkışların hâkim olduğu bu yeni dönemde hiç kuşkusuz Türkiye’nin uluslararası politikada kendine yeni alternatifler ve ortaklıklar araması ve bunun sonucunda da azalan sermaye akışını ve yabancı yatırımları kendi lehine çevirmek için Küresel Güney bloğunun en güçlü devleti olan Çin ile yakınlaşma stratejisi izlemesi şaşırtıcı değildir.

Türkiye-Çin yakınlaşmasının bölgede ve küresel ölçekte yaratacağı jeopolitik ve stratejik etkinin yanında Türkiye’nin bölgesel ve küresel aktörlüğü, oynadığı roller ve uluslararası imajıyla ilgili oluşabilecek olumlu katkılar çok fazladır.

Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın  “Çin’le yakınlaşmamız dünyaya da farklı bir tesir uyandıracaktır” ifadeleri yukarıdaki tespite bir örnek teşkil ediyor.

Açılışı Bakü’nün Alat limanında gerçekleşen ve Pekin ve Londra’yı kesintisiz birbirine bağlamayı hedefleyen Demir İpek Yolu’nun orta kuşağında yer alacak olan Bakü-Tiflis- Kars demir yolu ve bunun devamında inşa edilmekte olan Edirne-Kars arasında planlanan yüksek hızlı tren projesi çok dikkati çekicidir.

 Toplam uzunluğu 838 kilometre olan 76 kilometresi Türkiye'den, 259 kilometresi Gürcistan'dan ve 503 kilometresi ise Azerbaycan'dan geçen BTK’nın ilk etapta yıllık 1 milyon yolcu ve 6,5 milyon ton yük taşıması öngörülüyor. Mevcut kapasitesi 2034 yılına kadar 3 milyon yolcu ve 17 milyon ton yüke çıkartılması beklenen BTK demiryolunun Çin'den çıkan malları Kazakistan ve Türkmenistan üzerinden Hazar denizi ile Bakü Alat limanına oradan da Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıması planlanıyor.

Demir İpek Yolu’nun bir parçası olarak kurgulanan Marmaray ve 3. Köprü ile de Türkiye Pekin-Londra hattının orta kuşağını tamamlayarak Demir İpek Yolu’na önemli bir katkı sağlamaya yöneliktir.

Türkiye’de Ankara ve İstanbul’u birbirine bağlayan hızlı tren hattı, hem Türkiye’deki hem de İpek Yolu girişimi çerçevesindeki hızlı tren projesiydi. Çin, İpek Yolu’nun girişiminin merkezi konumunda olan Türkiye, İstanbul Yavuz Sultan köprüsünden demiryolu geçişinin sağlanmasını planlamıştır.

Türkiye üzerinden taşımacılığın Avrupa’ya ulaşması Türkiye’nin “köprü” konumunu güçlendirecektir. Nitekim Çin’den çıkan ilk yük treni, bu hattı kyullnarak Mersin limanına kadar gelmiştir. Devamları sürmektedir

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in ifade ettiği gibi: “Yeni İpek Yolu girişimi (Bir Kuşak Bir Yol) Çin’in solo gösterisi değil, projedeki tüm ülkelerin katıldığı bir koro olarak kabul edilmelidir.” Yaklaşık 65 ülkenin yer almasını öngören bu girişim, katılımcı ülkeler ile beraber başarı kazanabilecektir. Türkiye’nin de merkezi konumu girişimin değerini artırmaktadır.

Ülkemiz, DENİZ İPEKYOL da hayati görevler yapacak, liman projelerini de yürütmektedir. İskenderun, Mersin ve İzmir limanları genişletilmekte, KKTC Magosa limanı geleceğe hazırlanmaktadır.

Hava ipek yol’da, İstanbul yeni havalimanı hayati özellikte olacaktır. Lojistik merkez olarak, hava kargo nakliyatında, THY uzun vadeli planlarını hazırlamıştır.

DERİN ABD’NİN GÖZÜ KUŞAK-YOL PROJESİ’NDE

Çin’in, uzun yıllardır özellikle çevre bölgelerinde bağımsız olarak yürüttüğü alt yapı projeleri ve dış yardım temelli faaliyetlerini son yıllarda yeni bir dünya vizyonu formülasyonuna çevirdiğine tanık olmaktayız.  2000’lerden itibaren yüksek sesle dillendirilmeye başlanan bu vizyonun vitrininde ise 2013 yılında Şi Cinping tarafından açıklanan ilk adıyla ‘Tek Kuşak, Tek Yol’ şimdiki adıyla ise Kuşak ve Yol projesi duruyor.

 Tek Kuşak, Tek Yol projesi ile Çin, dış politikasındaki yeni jeo-ekonomik ve jeo-stratejik duruşunu sağlamlaştırırken, sunduğu yeni pragmatik bölgeselcilik ve bölgeler-arasıcılık yaklaşımı ile uluslararası sistemde daha az çekici hale gelen Batı kökenli koşullu projeleri karşısında kazan-kazan anlayışına dayalı ve muhatap ülkelerin daha kolay kabul edebileceği kapsayıcı bir model sunuyor.

Asya, Avrupa ve Afrika’yı kara ve deniz yolları ve ekonomik koridorlar ile birbirine bağlamaya çalışan Tek Kuşak, Tek Yol projesi ile Çin; sadece bağlantıları sağlayacak alt yapı projeleri ile değil aynı zamanda bu bağlantıların işlerliğini kolaylaştıracak şekilde ülkeler arasındaki politika iş birliği, faaliyetlerin eklemlendirilmesi, engelsiz ticaret, finansal bütünleşme ve halklar arasında ilişkiler kurulmasına yönelik adımlar geliştiriliyor.

Yeni yüzyıl da Çin’in KUŞAK-YOL projesiyle yükselişinin ABD’nin süper güç konumuna sahada en büyük meydan okuma gerçekleşmektedir.

ABD Başkanı Donald Trump’ın,  Japonya’ya yaptığı ziyaret ile başlayan ve 13 gün boyunca Çin’in de dahil olduğu Güney Kore, Vietnam ve Filipinler’i de kapsayan Asya turu, ABD’nin yeni bir Asya stratejisi çizdiğini gösteriyordu.

Görünürde ziyaretin arka planında Kuzey Kore’ye karşı daha sert önlemlerin alınmasına yönelik bir koordinasyon ve iş birliği yaratma amacının yattığı ileri sürülse de, ABD’nin Asya’da yeni güç dengelerindeki dönüşümden duyduğu rahatsızlığa yönelik önemli ipuçları veriyordu.

Asya’dan başlayarak küresele doğru yayılan Çin yükselişini çevrelemek ya da kontrol altına almak üzere Derin ABD(Pentagon-CIA-Silah sanayi )stratejisi sürüyor. Yeni alternatifler geliştirme potansiyeline sahip projeye müdahaleler giderek yoğunlaşmaktadır

Aslında bu proje Çin’i sadece Asya’da bölgesel bir hegemon olmanın ötesine taşıyan ve Şi Cinping’in de uzun yıllardır kurguladığı ABD karşısında eşit temelli bir süper güç alternatifi olma vizyonunun lokomotifi olarak değerlendirilebilir. Zira böyle bir ihtimalin karşısında Trump ABD’sinin ilk dengeleme çabaları gözden kaçırılmamalıdır.

Büyük Proje’de Çin de dahil olmak üzere 69 farklı ülkenin yer aldığı göze çarpmaktadır ki bu bile diğer alt yapı ya da stratejik vizyon projeleri ile kıyaslandığında Kuşak ve Yol’un kısa sürede ne kadar çok ülke tarafından benimsendiğini göstermektedir.

Proje bağlamında, Şanghay İşbirliği Örgütü, ASEAN + Çin, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forumu, Asya-Avrupa Zirvesi, Asya İşbirliği Diyaloğu, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı, Çin-Arap İşbirliği Forumu, Çin-Körfez İşbirliği Teşkilatı Stratejik Diyaloğu, Büyük Mekong Altbölgesi Ekonomik Ortaklığı ve Orta Asya Bölgesel Ekonomik İşbirliği gibi bölgesel ve bölgeler arası çok taraflı yapılanmalar üzerinden de meydana gelen hareketlenme dikkatle değerlendirilmelidir.

DENİZ İPEK YOL-AFRİKA ÇERÇEVESİ

Büyük Proje’nin deniz yolu ayağı açısından öne çıkan en önemli bölge ise Afrika-Kızıldeniz-Doğu Akdeniz’dir. Cibuti, Etiyopya, Gabon, Gana, Kenya, Mozambik, Mısır, Senegal, Tanzanya, Tunus gibi ülkeler kıtadaki projelerin en yoğunlaştığı noktalardır.

Hint Okyanusu’ndan gelecek denizyolu, Aden Körfezi ve onu Kızıldeniz’e bağlayan Babü’l Mendep Boğazı, Süveyş kanalı, Doğu Akdeniz-Venedik hattı, geleceğin ÇOK HASSAS BÖLGESİ özelliğindedir.

Güvenlik ve ticari olarak stratejik önemine ve tarih içerisinde büyük güçlerin bu bölgedeki mücadelelerine bakmak günümüzde de büyük güç olan veya olmak isteyen her devletin dış politikada anlamlı ve kapsamlı bir deniz stratejisine sahip olması gerektiğini göstermektedir.

Aden Körfezi son yıllarda, bölgede meydana gelen deniz korsanlığı eylemleriyle dünya kamuoyunun gündemine taşındı. Bölgedeki korsanlık eylemleri tarihin eski zamanlarından beri bir realite olmasına rağmen son yıllarda Somali’deki siyasal ve ekonomik istikrarsızlığa paralel gemi kaçırma eylemlerindeki artış ve eylemlerin niteliğinin değişmesi büyük güçlerin (great powers) korsanlarla mücadele etme adına bölgedeki askeri varlıklarını arttırmalarına yol açtı. Böylece büyük güçler, yerkürenin en önemli deniz geçişlerinden biri olan Aden Körfezi’ndeki çıkarlarını korumaya ve birbirlerine karşı güç dengelerini korumaya çalışmaktadır.

Aden Körfezi, doğu batı yönünde Arabistan Yarımadası ile Doğu Afrika, kuzey güney (güneydoğu) yönünde Akdeniz havzası (Avrupa) ile Hint ve Uzakdoğu havzası arasındaki bağlantıyı sağlayan stratejik bir coğrafi konuma sahiptir.

Aden Körfezi’ni Kızıldeniz’e bağlayan Babü’l Mendep Boğazı, Kızıldeniz’in, Doğu Afrika’nın ve Arabistan Yarımadasının (özellikle Müslümanlar için iki kutsal kent Mekke ve Medine’nin) güvenliği için coğrafi ve stratejik bir kilit konumundadır.

Projenin Türkiye ayağı değerlendirilirken ise bütün bu jeo-ekonomik unsurlarla birlikte içine güvenliği de alan tüm boyutlarıyla birlikte değerlendirilmesi projenin ana felsefesi olan kazan-kazan mantığının Türkiye açısından bir kayba dönüşmemesi bakımından önem arz ediyor.

Nitekim Türkiye’nin Somali ve Cibuti’de ÜS KURMASI, BİR KUŞAK-BİR YOL projesi açısından da çok hayati özellikle içermektedir. Türk Donanmasının Doğu Akdeniz’de bayrak göstermesi, Türkiye’nin doğu Akdeniz MÜNHASIR EKONOMİK ALAN haritalarının ilana hazırlanması, FATİH SONDAJ GEMİSİNİN Doğu Akdeniz’de doğalgaz aramalarına başlaması, ilk TÜRK UÇAK GEMİSİNİN 2020 yılında Doğu Akdeniz’de göreve çıkacak olması çok ama çok jeopolitik hamleler dizisi olduğunu muhakkak dikkate almalıyız.

BRİCA NEDİR?

Kuruluş: BRICA (The Belt & Road Industrial and Commercial Alliance - Kuşak ve Yol Sanayi ve Ticaret Birliği), Çin’deki önemli iş dünyası kuruluşlarından CFIE (China Federation of Industrial EconomicsÇin Sanayi Ekonomileri Federasyonu) tarafından Mayıs 2015’te Pekin’de, Çin tarafından tarihi İpek Yolu üzerinde başlatılan Kuşak ve Yol girişimini aktif bir şekilde geliştirmek amacıyla kurulan çok taraflı bir işbirliği mekanizmasıdır. Asya, Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika’da toplam 26 ülkeden 29 iş dünyası temsilcisi kuruluşun üyesi olduğu BRICA’ DA TÜSİAD, Türkiye’yi temsil eden kurucu üyedir.

BRICA ÜYELERİ:
Türkiye, Çin, Rusya, Beyaz Rusya, Brezilya, ,Fransa, Almanya, Hindistan, İran, Kazakistan, Gürcistan, İran, Pakistan Çek cumhuriyeti, Hollanda, Mısır, Ermenistan, Ürdün, Litvanya, Letonya, Malezya, Moğolistan, Fas, ,Romanya, Sri Lanka, Ukrayna, Belçika.

 

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA