Bülent ERANDAÇ
Tüm Yazıları15 MAYIS 2020. Filistin halkının maruz kaldığı "Büyük Felaket"i ifade eden Nekbe'nin, 72 yıldır süren işgalin, hukuksuzluğun, zulmün ve adaletsizliğin adı olduğunu gösteren günün adıdır.
Bir asırdan fazla bir süredir öz vatanında "parya" durumuna düşürülen Filistin nüfusunun yüzde 70'inin yurdundan edilmiş,, 6 milyon Filistinli mülteci olarak farklı ülkelerde yaşamak zorunda bırakılmıştır.
GASPÇI İSRAİL, Birleşmiş Milletler kararları ve uluslararası hukukun aleni hükümlerine rağmen Doğu Kudüs’ü ve Batı Şeria'da yasa dışı Yahudi yerleşimlerini sürdürmektedir.
Filistin halkının toraklarına sistematik bir şekilde devam ettirilen işgal siyasetine, yeni ilhak planları ile genişletilmek ve derinleştirilmek istenmesine şiddetle tepki gösteren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı dolasıyla, GASPÇI İSRAİL’E BİR DAHA ONE MINUTE ÇEKTİ.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın açıklaması kararlılığımızın ifadesidir.
"Salgın süreci göstermiştir ki; dünyadaki hiçbir bölge, ulus veya ülke için hiyerarşiler ve ayrıcalıklar geçerli değildir. İnsanlığı tehdit eden yoksulluk, terörizm, İslam düşmanlığı, ırkçılık, göç, savaş, hastalık ve çeşitli çatışmalardan kaynaklanan sorunların üstesinden, ancak küresel işbirliğiyle gelinebilir.
Ancak, küresel düzenin, uzun zamandır adalet, barış, huzur ve düzen üretemediği açık bir gerçektir. Daha geçen hafta İsrail tarafından Filistin’in egemenliğini ve uluslararası hukuku hiçe sayan yeni bir işgal ve ilhak planının devreye sokulduğuna şahit olduk. Filistin topraklarının kimseye peşkeş çekilmesine göz yumamayacağız. Üç dinin kutsalı olan, ilk kıblemiz Kudüs’ü Şerifin, dünya Müslümanlarının kırmızıçizgisi olduğunu bir kez daha tekrarlamak istiyorum.’’
İsrail’in Sınırı Neresi?
GASPÇI İSRAİL’E KARŞI, Dünyada net ve açık konuşan lider Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Nitekim geçen yıl Filistin Topraklarını adım işgal eden İsrail’e çok sert uyarılarda bulunmuştu.
TARİH: 24 EYLÜL 2019.
Cumhurbaşkanı Erdoğan BM kürsüsünde konuştu: "İsrail devletinin sınırları neresidir? “ 1948 sınırları mıdır, 1967 sınırları mıdır, yoksa daha başka bir sınırı var mıdır? Tıpkı işgal edilen diğer Filistin toprakları gibi, Golan Tepeleri ve Batı Şeria’daki yerleşim yerleri bu devletin sınırları içinde değilse, nasıl oluyor da dünyanın gözü önünde gasp edilebiliyor?
Dünden bugüne İsrail'in Filistin'i işgal haritası
14 mayıs 1948′de kurulan İsrail Devleti’nin, bugüne kadar Filistin işgaliyle yaşadığı sınır değişimi..
İsrail 1947’den 2012 yılına kadar gerçekleştirdiği saldırılarda 2’ye böldüğü Filistin topraklarının çoğunu işgal ederek, Filistin halkına geride küçük bir toprak parçası bıraktı.
1947’ye kadar Ortadoğu’da İsrail’in adından bahsedilmezken, bugün İsrail işgal altında bulundurduğu bütün Filistin topraklarında savaş ve etnik temizlik uygulayarak bölgeyi boşaltmayı ve Yahudileştirme hedefini adım adım uygulamaya çalışıyor. İsrail 1947’den 2012 yılına kadar gerçekleştirdiği saldırılarda 2’ye böldüğü Filistin topraklarının çoğunu işgal ederek, Filistin halkına geride küçük bir toprak parçası bıraktı.
Filistin meselesi son saldıralarla birlikte yeniden dünya gündemine otururken, Siyonit işgal devletinin Filistin’e nasıl yerleştiği ve yavaş yavaş nasıl yayıldığını gösteren yukarıdaki haritaya baktığınızda dehşete kapılacaksınız.
Filistin topraklarını 65 yılda adım adım işgal eden Siyonist İsrail, son saldırıyı da kendisi başlattığı halde, “savunma hakkımı kullanıyorum” diye yaygara kopararak dünya kamuoyunu ayağa kaldırdı.
1947’ye kadar İsrail’in adı bile geçmediği Ortadoğu’da her şey emperyalist ABD ve İngiltere’nin girişimiyle başladı. 29 Kasım 1947 günü ABD ve İngiltere’nin Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na yapmış olduğu yoğun baskı sayesinde İsrail Devleti‘nin resmen kurulmasıyla, Filistin topraklarında sistematik olarak Yahudileştirme operasyonu başladı. Kurulduğu günden bugüne kadar Filistin topraklarının çoğunu etnik temizlik ve kirli savaşlarla ele geçiren israil’in hedefinde şimdi de bölünmüş Filistin’in denize bakan kısmı Gazze’yi ele geçirme hayali var.
İngiltere ve ABD’nin baskısıyla İsrail devleti kurduruldu
Yıl henüz 1878. Ortada İsrail devleti yok ve o topraklardaki Müslüman ve Hıristiyan Arapların oranı yüzde 96,8 iken Yahudilerin oranı ise yüzde 3,2’ye ancak tekabül ediyordu. 2. Dünya Savaşı yaklaştığında Almanya’da Hitler’in iktidara gelmesiyle birlikte Avrupa’daki Yahudiler Filistin topraklarına göç etmeye başladı. Avrupa’da Antisemitizm dalgasının iyice yaygınlaşmasıyla birlikte Yahudiler için yeni bir devlet kurma fikri doğdu.
Hiç suçları olmadığı halde Yahudi düşmanlığının suçunu Filistinliler ödemeye başladı ve 1947 yılında Britanya’nın, bugünkü İngiltere’nin ön ayak olmasıyla ve büyük desteğiyle Siyonizm devletinin kurulması için ilk adımlar atıldı. BM baskı altında kalıp bölgeyi Arap devleti ve Yahudi devleti olarak ikiye böldü... ve Avrupa’dan 65 bin Yahudi bu bölgeye göç ettirildi .Zamanla bu sayı artarak,1920’lere gelindiğinde 110 bin Yahudi Avrupa’dan bu topraklara getirilerek, araziler gerçek sahiplerinden alınıp Yahudilere verildi.
Bu sırada nüfusun üçte ikisinden fazlasını oluşturmaları ve bölgenin yüzde 92’sinden fazlasına sahip olmalarına rağmen Araplara bölgenin yüzde 43’ü verildi. Nüfusun yalnızca üçte birini oluşturmalarına rağmen tüm bölgenin yüzde 8’inden azına sahip olmalarına rağmen Yahudilere yüzde 52’si verildi.
Bunun neticesinde 1922’de Arapların oranı yüzde 87,6’ya gerilerken, Yahudilerin oranı yüzde 11’e yükseldi. 1931’de ise bu oran Müslüman-Hıristiyan Araplar, yüzde 81,6, Yahudiler: Yüzde 16,9 olarak geçiyor. Yahudiler sadece bölgede fazla toprak almadıkları gibi en bereketli arazileri de himayelerine geçirdiler. Bununla da yetinmeyen Siyonistler bünyelerinde barındırdıkları büyük silahlı güçle birlikte Arap şehirlerini işgale başladılar. Öne çıkan ilk katliam Deir Yasin Köyünde gerçekleştirildi. Bu köyde yaşayan yüzlerce kişi çoluk, çocuk ve yaşlı demeden sebepsiz yere katledilip toprakları ellerinden alındı.
15 Mayıs 1948’de İsrail devleti resmi olarak kurulup çevresindeki köyleri ele geçirmeye başlamasıyla, Arap devletleri de saldırıya geçti. Savaşta üstün olan taraf hep İsrail oldu ve toprağına toprak kattığı gibi Filistin topraklarını Filistinlilerden temizledi. En son haliyle İsrail, Filistin topraklarının yüzde 78’ine hakim oldu. Yalnız Batı Yaka, Ürdün ve Gazze Mısır’ın kontrolünde kaldı. İsrail devletinin kurulmasıyla kısa süre içerisinde yaklaşık 400 köy tamamen ortadan kaldırıldı ve yeni Yahudi yerleşim yeri yapıldı.
Binlerce Filistinli katledildi ve topraklarından sürüldü
BM’nin kararlarıyla da bu yok edilen köylerin sakinlerinin bir daha köylerine dönmesi engellendi. İsrail Mısır’ın kontrolündeki toprakları da ele geçirmek için 1967’de başka bir savaşı başlattı. İsrail bu savaşta Batı Yaka ve Gazze’yi de topraklarına katarak Filistin’den kalan toprakları işgal etti. Bu savaş sırasında İsrail toplam 400 bin Filistinliyi topraklarından çıkardı ve binlercesini katletti. Dünya ise bu katliamlardan bahsetmek yerine hâlâ Yahudi soykırımını konuşuyordu.
Arap liderler Filistinlilerin haklarını korumak için çokça konuşsalar da bir icraat gerçekleştiremediler. Sonunda da Filistinliler kendi haklarını kendileri savunmaya niyetlendi ve intifada başladı.
Filistinlilerin topraklarını korumak için başlattıkları bu girişimlere İsrail çok acımasız şekilde karşılık verdi. İnsanlar katlediliyor, bilinçli olarak sakat bırakılıyor, taşlarla kemikleri kırılıp omuzları çıkarılıyordu. 1967’den bu yana tam 400 bin Filistinlinin hiç suçu olmadığı halde fiziksel şiddete ve tacize maruz kaldı.
Filistinlilerin Durumu Daha Da Kötüleşti
İlk intifada sırasında yani 1987’den 1993’e kadar öldürülen Filistinli sayısı yaklaşık 2 bindi. Bunların 255’den fazlası ise çocuktu. 1993 yılının sonunda ilk intifada giderek durulmaya başladı. Gelecek 7 yıl boyunca barış sürecine girildi. Oslo Barış süreci sırasında aslında Filistinlilerin durumu daha da kötüleşti. 1967’den itibaren 18 bin Filistinlinin evi yerle bir edildi. Bu evlerin 740’ı Oslo Barış süreci sırasında yıkıldı. Yasalar da zaten İsraillilere işliyordu. Yerleşimci Yahudiler eğer bir Filistinliyi öldürürse ya hiç ceza almıyor ya da kısa süreli göstermelik cezalar veriliyordu.
Eylül 2000’de ikinci intifada başladı. İntifada boyunca İsrail hep orantısız güç kullandı. Göstericilerin üzerine hakiki mühimmat kullandı. İntifadanın ilk 10 gününde 174 Filistinli öldürülürken, 3 bin Filistinli yaralandı. İsrail ayrıca Filistinlileri Batı Yaka’da saatlerce bekleten bir sürü kontrol noktası kurdu. Filistinlilerin hareket özgürlüğü büyük oranda kısıtlandı. Kudüs’e, sağlık kuruluşlarına, hastanelere, okullara, erişimi zorlaştırdı hatta çoğunu kısıtladı. Kısacası 3 milyon kişiyi hapishane ortamı oluşturulmuş bir bölgede yaşamaya zorladı. İsrailli asker herhangi bir Filistinliyi durdurup onu saatlerce bekletebilir hatta şiddet uygulayabilir.
İsrail sadece 18 bin Yahudi yerleşimciye yer açabilmek için 3 milyon Filistinliyi Gazze’ye yığdı. 2005 Ağustosu’nda ise İsrail Gazze’deki yerleşimcilerini ve askeri karakolları boşaltıp yerleşimcilerin yerini değiştirdi. Gazze’de görünür bir şekilde İsrail varlığı olmasa da İsrail, Gazze sınırı, kıyı suları ve hava sahası üzerindeki kontrolünü sanal bir hapishane meydana getirerek sürdürüyor.
İsrail’in bir başka vahşi uygulaması ise ördüğü devasa duvar. İsrail’in duvarı Berlin Duvarından iki kat yüksek ve dört kat daha uzun. Köyleri tam içten bölüyor ve sağlık, eğitim ve yolculukları engelliyor. İsrail’in 2008 yılında “Dökme Kurşun Operasyonu” altında havadan, karadan ve denizden başlattığı saldırılarda da çoğu çocuk olmak üzere 1000’den fazla masum Filistinli hayatını kaybetmiş, çok sayıda yerleşim yeri de yerle bir olmuştu. Bu saldırılarda da Gazze halkının direnişi karşısında İsrail ateşkes anlaşması imzalamak zorunda kalmıştı. İsrail’in her saldısınının altındaki tek gerçek ise Filistinlilerin elinde kalan son toprakları da ele geçirme arzusu yatıyor.
KUDÜS İSRAİL’İN BAŞKENTİ OLAMAZ
TARİH:29 Ocak 2020
ABD Başkanı Donald Trump, 'Orta Doğu barış planını' açıkladı.Kudus’ü Israil’in başkenti olarak ılan ettiTürkiye 'Kudüs kırmızı çizgimizdir' diyerek karara tepki gösterdi. İsrail'in Kudüs üzerindeki başkent ilanı uluslararası alanda tanınmıyor. Türkiye'nin İsrail Büyükelçiliği Tel Aviv'de bulunuyor.Türkiye'nin Filistin yönetimi ile ilişkilerini sürdürmek amacıyla Kudüs'te başkonsolosluğu bulunuyor. Kudüs Başkonsolosluğu'nda Türkiye büyükelçi düzeyinde temsil ediliyor.
Üç semavi dinin Kudüs50 yıldır işgal altında.Dünyanın en kadim kentlerinden Kudüs ağlıyor.İsrail, kentin doğusunu 1967'de işgal etti ve 1980 yılında tamamını başkenti ilan etti.
Filistinliler Doğu Kudüs'ü ileride kurulacak Filistin devletinin başkenti olarak görüyor. Oslo anlaşmalarında Kudüs'ün statüsü barış görüşmelerinin ileri aşamalarına bırakılmıştı.
Kudüs, üç semavi din olan İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık için çok kutsal yerleri içinde barındırıyor. Kutsal yerlerin önemli bir kısmı Doğu Kudüs'te yer alıyor.
Eski Kent'in etrafı ise kalın, taş duvarlarla çevrili.
Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri kabul edilen Mescid-i Aksa ve Kubbet'üs Sahra'nın bulunduğu Harem-üş-Şerif, Doğu Kudüs'te yer alıyor. Muhammed Peygamber'in buradan göğe yükseldiğine inanılıyor.
Yahudiler için Mescid-i Aksa'nın hemen altında yer alan ve Süleyman döneminde yapılan tapınağa ait olduğuna inanılan Ağlama Duvarı yer alıyor. Burası Yahudilik inancının en kutsal mekanı.
Hristiyanlar için ise Kudüs'te bulunan Kutsal Kabir Kilisesi'nde İsa Peygamber'in çarmıha gerildiği ve kabrine konulduğu düşünülüyor. Bu kilise, aralarında Rum Ortodoks Patrikhanesi, Roma Katolik Kilisesi ve Ermeni Patrikliği'nin de olduğu farklı mezheplerin temsilcileri tarafından yönetiliyor.
SONUÇ
'Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti kurulmalıdır'
Hz. Meymune'nin Kudüs sorusuna karşı, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed, 'Oraya gidin ve orada namaz kılın' diye buyurdu. Hz. Meymune tekrar sorar, 'Gidemezsek ne yapmak gerek?' Efendimiz, 'O zaman kandillerinde yakılmak üzere yağ gönderin' der.
Kudüs'e sahip çıkmak her Müslümanın görevidir, Kudüs davası sadece Filistinli kardeşlerimizin davası değildir.
Güncel Yazıları
Türkiye, 2025 Yılının Parlayan Yıldızı
02 Ocak 2025
Erdoğan'ın, Scholz ve Putin Görüşmelerinin Şifreleri
15 Ekim 2024
Erdoğan-Sisi İttifakı'nın Derin Mesajları
10 Eylül 2024
NATO'nun 75. Yıl Şifreleri
12 Temmuz 2024
3. Dünya Savaşı'nın 'Lityum Cephe' Çarpışmaları
29 Haziran 2024
Yeni Dünya Şekilleniyor, Türkiye Konumlanıyor
27 Haziran 2024
Başkan Erdoğan'ın 'Türk Birleşik Devletleri' İnşası
10 Haziran 2024
İngiltere, Türk Donanması'nı Takip Ediyor? Neden?
13 Mayıs 2024
31 Mart Seçim Analizi: Türkiye İçin Yeni Bir Dönem Başlıyor
03 Nisan 2024
Türkiye Jeopolitiğinde ‘F-16-Irak-Mısır’ Şifreleri
13 Şubat 2024
Türkiye Yüzyılı'nın İlk MGK Şifreleri
29 Ocak 2024
Dolmabahçe(Güvenlik) Memorandumu'nun Şifreleri
15 Ocak 2024
Erdoğan ve Putin'in Biden'e Müthiş 'Suriye' Hamlesi
13 Mart 2023
Ukrayna Savaşı'nın Azgınlaştırdığı Jeopolitik Dalgalar
30 Aralık 2022
Erdoğan'ın İsrail-Mısır-Suriye Hamlelerinin Arka Planı
05 Aralık 2022