Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

Goben ve Breslau’dan, Türk Uçak Gemisi Anadolu’ya

14 Ağustos 2021
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

TARİH: 11 AĞUSTOS 1914.

Dünya Savaşı’nda İngiliz donanmasından kaçarken Çanakkale Boğazı’ndan geçip Osmanlı Devleti’ne sığınan Alman zırhlıları Goeben ve Breslau satın alındı.

Tam 107 yıl önce 11 Ağustos 1914 günü, Türkiye tarihinin çok çok önemli bir günüdür. Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’na giden yol taşlarının döşendiği gündür. Türk Denizcilik tarihinin de tarihi bir virajıdır.

Goben ve Bresleu savaş gemilerinin Osmanlılar tarafından satın alındığı 1914 virajından geçen Türkiye’nin, bugün kendi uçak gemisini yaptığı bir noktaya ulaşması da büyük bir öyküdür.

Günümüzde, milli ve yerli korvetler, fırkateynler, denizaltılar, insansız savaş araçları ve modern donatılarla... Türk donanması tarihi bir dönem yaşıyor.

MAVİ VATAN STRATEJİLERİ ile günümüzde çıkarların çarpıştığı, küresel güçlerin kritik deniz denklemleri kurduğu Akdeniz, Ege, Karadeniz’de Türkiye bölgesel bir güç, kilit ülke konumuna gelmiş bulunuyor.

Türk Denizciliğinin Büyük Öyküsüne Goben ve Breslau’dan Başlayalım.

Birinci Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren Goeben ve Breslau savaş gemileridir.

Birinci Dünya Savaşı’na dâhil olma sürecinde Osmanlı Devleti’ne girişine kendisine ait olmayan Alman zırhlı gemileri sebep olmuştur. Bu zırhlılar, Alman Akdeniz Filo Komutanlığı’na bağlı Goeben Dretnotu ile Breslau Kruvazörü idi.

Alman zırhlıları, İngiliz ve Fransız donanmalarının takibinde Cezayir-İtalya-Türkiye rotasında seyrederek Çanakkale Boğazı önlerine kadar gelmişti. Savaşın seyrine doğrudan etki edecek gelişmeler de bu gemilerin Osmanlı Devleti karasularına girişi ile başlamıştı.

Türk-Alman ittifak antlaşmasının hemen sonrasında meydana gelen bu olay, uluslararası bir krize neden olmuştu. Osmanlı Devleti’ne ait olmayan savaş gemilerine boğazların kapalılığı ilkesi, 1878 tarihli Berlin Antlaşması ile uluslararası hukuk normlarına göre düzenlenmişti.

Osmanlı Padişahı Mehmet Reşad’tı. Yönetim İttihat-Terakki Partisi’nin lideri, Harbiye Nazırı ve Başkumandan vekili Enver Paşa ile güçlü adam Sadrazam Talat Paşa’nın elindeydi.

Mevcut krizi farklı bir yolla çözüme kavuşturacaklardı. İngiltere’ye sipariş edilip paraları peşin ödenmesine rağmen Osmanlıya teslim edilmeyen Sultan Osman-ı Evvel ve Reşadiye zırhlılarının yerine Alman savaş gemilerinin 80 milyon Mark karşılığında satın alındığını açıkladılar. Neticede Avrupalı Devletlerin itirazları son bulacak, devam eden Birinci Dünya Savaşı’nın seyri önemli ölçüde değişecekti.

Goben gemisine YAVUZ, Bresleu gemisine MİDİLLİ isimleri verildi. Gemilerin mürettebatı ise Alman Amiral Wilhelm Souchon komutasındaki Alman denizcilerden oluşmaya devam etmişti.

Tarihi Bir Gerçek

1911'de Osmanlı hükümeti İngiltere’yle iki savaş gemisi satın almak için anlaşma yaptı.

Osmanlı hükümeti iki gemi için toplam 6 milyon İngiliz sterlini ödeme yapmış, bu para halktan toplanan bağışlarla karşılanmıştı. Meşhur İngiliz Donanması’nın başı Winston Churchill parası ödenen Reşadiye ve Sultan Osman-ı Evvel’e el koydu. İngiltere’nin bu eylemi yasa dışıydı; bir rezaletti. Tarih sayfalarına yazılan bir yüz karasıydı. UNUTMADIK. UNUTTURMAYACAĞIZ.

Yavuz ve Midilli Rusya Limanlarını Bombalıyor

TARİH: 29 EKİM 1914

Amiral Souchon komutasında YAVUZ, MİDİLLİ ve dokuz Osmanlı savaş gemisinden oluşan bir filo Karadeniz'e açıldı. ‘Karadeniz Baskını’ olarak adlandırılan bu harekâtta filo, 29 Ekim 1914 sabahı Rusya limanları Odessa, Sivastopol, Novorossiysk ve Kefe (Feodosya)’yı bombaladı.

Bu gelişmeler bir dönüm noktası oldu ve 2 KASIM 1914 günü Rusya, 5 KASIM 1914’te İngiltere Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan ettiler.

Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa girmesi ile I. Dünya Savaşı'nda çok sayıda yeni cephe açıldı.

İngiliz Amirallik Birinci Lordu Winston Churchill, yazdığı anılarında Goeben'in Osmanlıları savaşa girmeye zorlayarak "Doğu ve Orta Doğu için bir geminin daha önce hiç getirmediği kadar fazla yıkım getirdiği" görüşünü vurguladı.

Dünden Bugünlere Karadeniz Yine Çok Çok Hayatı Gelişmelere Konu Oluyor.

Goben ve Breslau’dan günümüze geldiğimizde, karşımızda yine KARADENİZ TARİHİ GÜNLER YAŞIYOR. Karadeniz kaynıyor. Karadeniz’de çılgın manevralar yapılıyor. Karadeniz’de Rusya ile ABD (Doğu-Batı) kritik, hassas mı hassas senaryolarla birbirinin gözünü oymak için hazırlıklar yapıyor. Karadeniz, barut fıçısı konuma gelmiş durumda.

Haziran ayında Rusya lideri Putin, Derin İngiltere’nin savaş gemisinin Kırım karasularında yaptığı YOKLAMA SENARYOSU karşısında şaşırtıcı bir karşılık verdi: “İngiliz savaş gemisini batırsaydık, DÜNYA SAVAŞI ÇIKMAZDI” gibi manidar bir mesajı dünyaya verdi.

Yani, Karadeniz’deki kritik gelişmelerden DÜNYA SAVAŞI LAFLARI etmenin eşiğine gelindi.

Türk Uçak Gemisi Anadolu Denizlere Açılıyor

Türk Ordusu, dostlarına müşfik, düşmanlarına kahredici bir güçtür. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye MAVİ VATAN STRATEJİSİ çerçevesinde Akdeniz, Ege, Karadeniz’i modern deniz donatılarıyla bir ağ gibi örüyor.

Bu bağlamda, Türk Deniz Kuvvetleri müthiş gelişmelere imza atıyor.

Yerli ve milli üretim gemiler, Türkiye’yi Mavi Vatan’da daha güçlü hale getiriyor. 2011 yılından bu yana 37 adet gemi, milli imkânlarla üretilerek Deniz Kuvvetleri’nde göreve başladı.

Türkiye, denizlerdeki kontrol ve hâkimiyetini güçlendirecek adımları birer birer hayata geçiriyor. Deniz Kuvvetleri’nin modernizasyonu için “fırkateyn muhrip”, “amfibi çıkarma gemisi” ve “denizaltı” ve “insansız savaş gemileri” projeleri önemli bir eşik olarak sürüyor.

Anadolu Gururumuz

Karadeniz, Ege ve Akdeniz gibi çatışmaların ağırlık merkezi haline gelen coğrafyaların yanı sıra uzak coğrafyalardaki ilgi ve etki alanında da faaliyet gösterebilen Deniz Kuvvetleri’nin harekât yarıçapı arttıkça, aktif ihtiyaçları ve stratejik rolleri de aynı oranda güncelleniyor.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan başkanlığında Milli Güvenlik Kurulu, 2015’te Türk Deniz Kuvvetleri Stratejisi’ni belirledi.

Deniz Kuvvetleri’ne yeni kabiliyetler; Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi projesi kapsamında Deniz Kuvvetleri’nin prestij gemisi olarak nitelendirilen TCG Anadolu denizlere açılmayı bekliyor.

Hava araçları ve çıkarma vasıtalarının da etkin kullanımı amaçlanan proje kapsamında, mekanize çıkarma aracı, zırhlı amfibi hücum aracı, zırhlı personel taşıma aracı ve taarruz uçakları, taarruz helikopterleri, insansız hava araçları ANADOLU’YA konuşlanacak.

TCG Anadolu, büyük bir muharip kuvveti barındırabilecek. Güvertede yer alan fırlatma rampası, STOVL kabiliyetine sahip hava unsurlarının iniş ve kalkış yapabilmesine olanak sağlayarak yakın hava desteği verilmesine imkân tanıyacak.

Amfibi harp; güç aktarımı, alternatif uçak/helikopter gemisi, bayrak gösterme, insani yardım, tahliye operasyonları, arama kurtarma faaliyetleri, doğal afet ve tıbbi destek vazifeleri icra edilebilecek.

Çıkarma harekâtında mobil bir üs vazifesi görecek olan TCG Anadolu, çıkarma unsurlarının sevki, unsurlara yakın hava desteği, komuta kontrol görevleri icra edebilecek.

TCG Anadolu, Deniz Kuvvetleri’nin klasman atlayarak, küresel güç aktarım kabiliyetine sahip bir kuvvete dönüşmesini tescilleyecektir.

Türk Deniz stratejisine göre, “Orta Ölçekli Küresel Güç Aktarım Yeteneğine Sahip Deniz Kuvveti” hedefleniyor.

Strateji belgesine göre, kısa vadede ADA sınıfı korvetler, milli hücumbotlar, lojistik gemileri, amfibi gemiler (LST), genel maksat helikopterleri, deniz karakol uçakları, insansız hava araçları ve insansız/otonom su altı araçlarının temininin sağlanması yolunda kararlılıkla çalışmalar sürüyor.

Orta vadede, “İ” (İSTİF) sınıfı firkateynler, hava savunma harbi (HSH) firkateynleri, havuzlu çıkama gemisi (LPD/LHD), muharebe destek gemisi, yeni nesil mayın avlama gemileri ve havadan bağımsız tahrik sistemli denizaltıların geliştirilmesi ve milli olanaklar ile inşa edilmesi planlanmaktadır.

Uzun vadede ise deniz kontrolü, kuvvet koruma ve güç aktarımı platformlarının sayısının artırılmasıyla, Türk Deniz Kuvvetleri’nin mevcut yapısının modernize edileceği öngörülmektedir. “Firkateyn Muhrip”, “Amfibi Çıkarma Gemisi” ve “Denizaltı” proje gruplarının mevzubahis hedeflerin gerçekleştirilmesinde önemli eşikler geçiliyor.

Nitekim ADA sınıfı korvet projesi kapsamında TCG HEYBELİADA 2011, TCG BÜYÜKADA 2013, TCG BURGAZADA 2018’de, TCG KINALIADA 2019’da Deniz Kuvvetleri’ne teslim edildi.

TCG İstanbul 2021’de, TCG İzmir 2022’de, TCG İzmit’in 2023’te, TCG İçel 2024’te Deniz Kuvvetleri’nin envanterinde yer alacak.

MİLGEM Projesi kapsamında geliştirilen ADA sınıfı korvet projesiyle korvetlerin kıyıya dayalı harp alanındaki yeteneklerinin geliştirilmesi, denizaltı savunma imkân ve kabiliyetlerinin artırılması, güdümlü füze ve top entegrasyonu ile etkin su üstü harbi yeteneği kazandırılması hedefleniyor.

MİLGEM, yerli üretim olanaklarını geliştirmekle birlikte GENESİS, GENESİS ADVENT Muharebe Yönetim Sistemi, YAKAMOS-1 Sonar Sistemi, ateş kontrol ve imha sistemi, kızılötesi iz yönetim sistemi, lazer ikaz sistemi gibi kritik teknolojilerin geliştirilmesine olanak sağlayan bir konsept ortaya kondu.

MİLGEM konseptinin “İ” sınıfı firkateyn projesinde Deniz Kuvvetleri’nin harekât ihtiyaçlarına uygun olarak ADA sınıfı korvet platformunun imkan ve kabiliyetlerini genişletecek şekilde yeni bir platform olarak tasarlanması öngörüldü.

“İ” sınıfı firkateynlerin ADA sınıfı korvetlere kıyasla yüzde 50 daha fazla yakıt kapasitesine ve seyir menzili kapasitesine sahip olması; satıhtan satha güdümlü mermi, elektronik taarruz kabiliyeti ile ağ destekli muharebe yönetim sistemiyle donatılıyor.

Deniz Kuvvetleri’ne su üstü harbi, denizaltı savunma harbi, hava savunma harbi, keşif gözetleme, asimetrik tehditlere karşı savunma, komuta-kontrol görevlerini icra edebilme kabiliyetleri kazandırılıyor.

Üstün hava savunma ve taarruz kabiliyetine sahip bir yüzer platform ihtiyacının giderilmesi maksadıyla başlatılan TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi (HSHM) Projesi, Deniz Kuvvetleri’nin uzun menzilli hava savunma harbi, denizaltı savunma harbi ve su üstü harbi görevlerini icra etmesine olanak tanıyacaktır.

İkisi opsiyonel olmak üzere toplamda dört geminin üretilmesi düşünülmektedir.

İlk geminin inşasının İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda yapılması ve 2025’ten sonra hizmete girmesi öngörülmektedir.

Yeni Tip Denizaltı

Yeni Tip Denizaltı Projesi kapsamında 6 adet REİS sınıfı denizaltıdan ilki olan TCG Piri Reis, Deniz Kuvvetleri’nin ilk havadan bağımsız tahrik sistemli denizaltısı olarak suyla buluştu. İkinci denizaltı Hızır Reis’in donatımı, üçüncü ve dördüncü denizaltıların gövde imalatları sürmektedir.

Hidrojen Yakıt Hücresi teknolojisi ile geliştirilen havadan bağımsız tahrik sistemine sahip olacak denizaltılar, Türk Deniz Kuvvetlerinin muharebe etkinliğine önemli ölçüde katkı sağlayacaktır.

Reis sınıfı denizaltılar, ağır torpidolarının yanı sıra füzeler ile silahlandırılacak. Yerli olarak geliştirilen Akya ağır torpido ve Atmaca güdümlü mermileri de platformlara entegre edilecek.

Milli Denizaltı (MİLDEN) projesi ile de yerli imkânlarla üretilen denizaltılar 2030’da Deniz Kuvvetleri’nin envanterine gireceği öngörülmektedir.

Tüm bu gelişmeler ışığında, Deniz Kuvvetleri’nin savunma sanayi hedeflerinin desteklenmesi suretiyle Deniz Kuvvetleri’nin caydırıcılığının, esnekliğinin ve hareketliliğinin güçlendirileceği görülmektedir.

Denizde üslenme ve denizaşırı harekât gibi yeni yetenekler kazanacak olan Deniz Kuvvetleri’nin etkili bir dış politika enstrümanına evirilerek bölgesel istikrarın korunmasında ve çok uluslu ittifak görev gruplarındaki potansiyel rolünün önem kazanacağı değerlendirilmektedir.

EVET. Güçlü ve Büyük Türkiye’nin etki ve ilgi alanlarında deniz kontrolü ve hâkimiyeti artıyor.

VİRA BİSMİLLAH.

GİDECEĞİ YÖNÜNÜ BİLMEYEN BİR DENİZCİ İÇİN RÜZGARIN NEREDEN ESTİĞİNİN HİÇBİR ÖNEMİ YOKTUR.

Son Söz

Milattan önce 500’lü yıllarda, şimdiki Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan ünlü filozof, Mareşal Sun Tzu “düşmanını tanımadan savaşa girme’’ mantığına oturtarak yazdığı kitap; savaş planlaması, taktik, strateji, gücün kullanımı, savaş alanı stratejileri günümüzde de yol gösterici.

Ünlü filozof Sun Tzu’nun sadece savaş anlamında değil hayatın pek çok alanında karşılığı olan sözleri, 21’ini yüzyılda da rehberlik edebilecek nitelikteki sözlerinden bazıları:

“Düşmanı iyi tanı. Düşmanı biliyorsanız zafer konusunda şüpheniz olmasın. Düşmanı iyi biliyorsanız, yüz kere savaşsanız da tehlikeye düşmezsiniz.”

“Mükemmellik her savaşta çarpışarak kazanmak değildir. En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır.”

“Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür.”

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA