Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

Hem Masada Hem Sahada Yunanistan’a Derin Mesajlar

23 Şubat 2021
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Mavi Vatan, Türkiye Cumhuriyeti'nin Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz'deki deniz politikasını şekillendiren bir doktrindir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “Türk Devlet Aklı, Amerika-Avrupa (Batı) derin planlarını çok iyi okuyarak 2015 sonrası Türkiye’nin deniz alanlarındaki aktif ve askeri güce dayalı stratejisinin temelini oluşturdu.” dedi.

Bugün, Mavi Vatan’ın her köşesinde Türk Bayrağı dalgalanıyor.

Hem sahada hem masada, ABD-Avrupa tarafından mavi sulara itilen Yunanistan’a; Türkiye donanmasıyla sismik araştırma ve sondaj gemileriyle ve diplomatik misyon ile DERİN MESAJLAR veriyor.

Yunanistan ve ağababaları anlıyorlar mı? Sorusuna net cevap veriyoruz. 3 defa. Anlayacaklar, anlayacaklar, anlayacaklar.

Son günlerde, Ege’de Sakız Adası çevresinde Türkiye müthiş bir stratejik hamle yaptı. Türkiye tarafından, Orta Ege'ye hidrografik çalışmalar için araştırma gemisi gönderdiğine dair Navtex ilan etti.

Türkiye'nin TCG Çeşme gemisinin 18 Şubat-2 Mart tarihleri arasında yürüteceği çalışmalar nedeniyle Ege'de Navtex yayımlayarak; Limni, İskiri, Kırlangıç, Limnos, Skyros, Alonnisos adaları arasındaki bölgede hidrografik araştırmaları başlattı.

Türkiye kararlı. Üç yıl önce de aynı bölgede Türk gemileri çalışmıştı.2021 yılı çalışmaları da Ege Denizi'ndeki hidrografik araştırma; yer altı ve yer üstündeki suların oluşumu ve dağılımını ortaya koymaya ilişkin yürütülüyor.

Türkiye, hem masada hem sahada ABD-Avrupa’nın öne çıkardığı Yunanistan’a derin mesajlar verirken, fazla konuşulmayan hayati konuları da bu vesile ile kamuoyunun dikkatlerine getiriyor.

SAKIZ ADASI –ÇEŞME, NAVTEX İLE FAZLA KONUŞULMAMIŞ BİR MUTABAKATTA GÜNDEME GELDİ, BERN MUTABAKATI.

Bern Bildirisi veya Bern Mutabakatı, Ege kıta sahanlığı uyuşmazlığı konusunda 11 Kasım 1976 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan ara anlaşmadır.

Ocak 1974'te Türkiye, Ege Denizi’nde Türk kıta sahanlığında petrol arama ve sondaj yapmaya geçmişti. Ardından Yunanistan’da iki ülkenin Ege Denizinin uluslararası sularında petrol aramaya başlamaya kalkınca bir uyuşmazlık çıkmıştı.

Yunanistan, Ağustos 1976'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne ve Uluslararası Adalet Divanı'na başvurmuştu. Divan, Yunanistan'ın "koruma önlemi alınması (ihtiyati tedbir)” istemini 11 Eylül 1976'da REDDETTİ.

BM’nin kararı ile Bern’de başlayan ikili görüşmeler, kıta sahanlığı konusundaki ilişkilerde tarafların tutumlarını belirli kurallara bağlayan bir bildiriyle sonuçlandı.

Türkiye ve Yunanistan 11 Kasım 1976'da Bern Mutabakatı'nı imzaladı. Bu mutabakata göre Yunanistan, kendi karasularının ötesinde petrol ve doğalgaz arayamama ve çıkaramama taahhüdünde bulundu.

Fakat Yunanistan, 1987 yılında Bern Mutabakatını ihlal ederek kendi karasularının ötesinde Taşoz Adası etrafında petrol arama ve sondaj çalışmaları başlattı.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türk Deniz Kuvvetleri'ne ait savaş gemilerini Taşoz Adası'na gönderdi ve Yunanistan'ın petrol arama ve sondaj çalışmalarını durdurdu. Yunanistan'a da Bern Mutabakatına uymak zorunda bıraktı.

Özal'ın durdurduğu Yunanistan, Özal sonrasında yine Bern Mutabakatını ihlal ederek Taşoz Adası Türk karasularında petrol aramaya başladı.

Taşoz Adası'nın 6 millik Türk karasuları içinde olan petrol kuyuları, Yunan karasularının tamamen dışında bulunuyor.

Meseleye Neşter Atıldı

Türkiye, Çeşme Navtex’i ile Kuzey Ege’de harekete geçerek, Yunanistan’ı 11 Eylül 1976'da tarihli Bern mutabakatına göre söz verdiği noktaya oturtmak kararında. Yunanistan’ın, Taşoz Adası Türk Kıta Sahanlığı'ndaki petrol çıkartma faaliyetlerine yönelik Türkiye hamleleri devam ettikçe, petrol kuyularından bugüne kadar elde ettikleri gelirlerin bir bölümünün tahsili yolunda köşeye sıkıştırılması ve Mavi Vatan’ın Kuzey Ege bölgesinde Türk sismik arama ve sondaj çalışmaları sürecine geçilmesi söz konusu olacak.

Çeşme Navtexinin Derinliği Nereden

Bu vesile ile bir gerçeği tekrar hatırlatmakta büyük yarar var.

İkinci Balkan Savaşından sonra (1913-1914) düzenlenen Süfera Konferansı'nda Almanya, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya, Ege Adaları konusundaki ortak kararlarını, 13 Şubat 1914'te Yunanistan'a ve 14 Şubat 1914'te de Türkiye'ye birer nota ile bildirdiler.

Karara göre; Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası Türkiye'ye iade edildi. Yunan işgalindeki diğer EGE ADALARI SİLAHLANDIRMAMAK VE ASKERİ AMAÇLARLA KULLLANMAMAK şartıyla Yunanistan'a verildi.

Kullanma Hakkı

1923 Lozan Antlaşması'nın 12. maddesi ile 13 Şubat 1914 tarihli 6 devlet kararı teyit edildi.

YUNANİSTAN’A EGE ADALARININ EGEMENLİĞİ DEĞİL, SADECE KULLANMA HAKKI YANİ ZİLYETLİK HAKKI VERİLDİ.

Kuzey Ege'de bulunan Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba adalarının egemenliği ve mülkiyeti ile birlikte deniz yetki alanları ve hava sahası Türkiye'de kaldı. Anlaşmanın 13. maddesi ile Yunanistan'ın adaları askeri maksatlarla kullanmayacağı kararlaştırıldı.

Sonuç

TÜRKİYENİN ÇEŞME NAVTEXİNİN ANLAM VE ÖNEMİ ŞUDUR:

KUZEY EGE ADALARININ EGEMENLİĞİ VE DENİZ YETKİ ALANLARI TÜRKİYE’YE AİT OLDUĞUNDAN TÜRK DONANMASI, SİSMİK ARAMA VE SONDAJ GEMİLERI TAŞOZ, SEMADİREK, LİMNİ, MİDİLLİ VE AHİKERYA ADALARININ KITA SAHANLIĞINDA ARAŞTIRMA YAPMA HAKKINA SAHİPTİR.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA