Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

İslam Medeniyeti Dirilişi’nde Erdoğan Faktörü

04 Ocak 2021
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2021 yılı İslam İşbirliği Teşkilatı zirve toplantısına katılmak üzere Suudi Arabistan’a gitmesi, Müslüman ülkeler liderleriyle, İslam Dünyası meselelerini baş başa görüşmesi planlanıyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 50 yıl önce 25 Eylül 1969 tarihinde İslam Konferansı Örgütü adıyla kuruldu.  Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 yıl İİT’nin dönem başkanlığını yaptı (2016-2019)… Sonra da dönem Başkanlığını Suudi Arabistan Kralı’na devretti.

İslam İşbirliği Teşkilatı, 57 üyesi ile Birleşmiş Milletler(BM)’den sonra en büyük uluslararası örgüt olarak kabul ediliyor. Bosna Hersek, Orta Afrika, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Tayland ve Rusya’dan oluşan beş gözlemci üyesi bulunuyor.

Teşkilat kendisini, “İslam dünyasının toplu sesi” olarak tanımlıyor. Kurulma gayelerinden birisi de “Müslümanların ortak müşterekte toplanması ve onurlarının korunması” olarak kabul ediliyor.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın zirve dönem başkanı olduğu süreç içinde, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı zirve toplantısı (2019) çok önemli konuşmalara sahne olmuştu.

Ulusal Malezya Üniversitesi Etnik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Prof. Kartini Ebu Talib, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da yapılan İİT zirve toplantısında (2019) çok dikkat çekici bir konuşma yapmıştı.

Prof. Kartini "İslam medeniyetinin dirilmesi Türkiye'ye ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a  bağlı" diyerek konuşmasına başlamış, etkili vurgulamalar yaparak şunları söylemişti:

 "İslam medeniyetini diriltme yönündeki her türlü teşebbüs, geçmişte Osmanlı İmparatorluğu örneğinde gördüğümüz üzere Türkiye'ye bağlıdır. Çok sayıda uzman, Türkiye'nin Orta Doğu'da barışı getirebilecek büyüyen güç olduğuna inanıyor ve bu yüzden Batı ülkeleri, Türkiye'nin istikrarlı büyümesinden endişe duyuyor."

Prof. Kartini, Malezya'nın Filistin ve Arakan gibi sorunlarda her zaman mazlum insanları desteklediğinin altını çizerek, "Müslüman milletlerin kalkınması yöntemlerinin tartışılacağı bu zirve için Malezya'nın, Türkiye'nin desteğine ihtiyacı var" demişti.

İslam İşbirliği Teşkilatı Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Doç. Dr. Ahmed Azam Mohd Şerif de "Malezya Zirvesi’nin, Osmanlı hilafetinin 1924'teki çöküşünden bu yana İslam ümmetinin bir türlü çözülemeyen krizlerine çözümler üreteceğine inanıyorum. Ne yazık ki Filistin, Keşmir, Güney Tayland, Arakan ve Uygur Türklerinin sorunları yıllardır çözümsüz kaldı." ifadelerini kullanmıştı.

Malezya'nın en çok okunan gazetelerinden Sinar Harian'ın köşe yazarı Prof. Mohd Azizuddin, zirvede Türkiye’ye Müslüman dünyanın meselelerinin çözümü konusunda önemli rol oynayacağını düşündüğünü vurgulayarak,  bu İslam dünyası ve özellikle Orta Doğu'ya barış getirilmesi açısından bir şans olduğu kanaatindeyim" demişti.

2019 yılında yapılan Malezya toplantısında ifade edilen, “İSLAM MEDENİYETİ DİRİLMESİ BAŞKAN ERDOĞAN-TÜRKİYE’YE BAĞLI” sözleri üzerinde dikkatle durmakta büyük yarar var.

Bu toplantının 2020 yılının kara belası olan pandemi öncesi yapılmış olmasının, pandemi sonrasında YENİ DÜNYA DÜZENİ’NİN KURULMAKTA OLUŞUNUN çokça konuşulmasının anlamı ve önemi büyüktür.

EVET. YENİ DÜNYA DÜZENİNİ KİMLER KURACAK? NASIL KURULACAK?

Bilindiği gibi, Dünya düzenleri, tarih boyunca, büyük savaşlardan sonra kurulan yeni jeopolitik dengelerle oluşturuldu. 1945 yılında sona eren İkinci Dünya Savaşı sonrası, ABD’nin kurumları ile birlikte kurduğu, liberal ekonomiyi esas alan dünya düzeni çökerken, PATLA-TILAN-YAN korona virüs, bütün dünyayı etkisi altına aldı ve deprem etkisi yaptı.

Pandemi sonrası, yeni dünya kurulmakta olduğu sıklıkla vurgulanıyor. Dünya medyasında ve akademilerinde tartışılan konular arasında şunlara yer verilmektedir;

ABD’nin İkinci Dünya Savaşından sonra kurduğu uluslararası düzen sona mı erdi? Yoksa, bu düzen onarılarak sürdürülebilir mi? Yoksa, yeni bir dünya düzeni mi kurulacak? Bu düzeni kim kuracak? . Yeni dünyayı küreselciler mi? Millî güçler mi kuracak?

Neo-liberal ekonomik düzen sona mı erdi? Üretim merkezleri ve tedarik zinciri değişecek mi? Milliyetçiliğin ve ulus devletlerin önemi artacak mı? Sınırlar daha güçlü mü korunacak? AB dağılacak mı? Atlantik yapısı gücünü koruyacak mı?

ABD, Doların küresel para birimi olma yeteneğini kaybedecek yerine SANAL PARA-BITCOIN gelecek mi? Çin, yükselmesini sürdürecek, jeopolitik etki alanını genişletmeye devam edecek mi?

İŞTE BU NOKTADA… İSLAM MEDENİYETİ’NİN YENİDEN DİRİLİŞİ ÇOK HAYATİ BİR ÖNEM ARZEDİYOR

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 yıllık Türkiye liderliği sürecinde, TÜRKİYE’NİN  İSLAM MEDENİYETİ’Nİ YENİDEN DİRİLTME ÇABALARI,  JEOOLİTİK HAMLELERLE, DİRİLİŞİ ATEŞLEDİĞİ GERÇEĞİNİ KİMSE İNKAR EDEMEZ.

İslam medeniyetinin yeniden dirilişinde Erdoğan faktörü çok önemli bir parametredir. Erdoğan liderliğinde Türkiye, jeopolitik hamlelerini sürdürebilirse ve zihniyet devrimini tam olarak oturtabilirsek,  YENİ DÜNYA DÜZENİ TÜRKİYESİZ KURULAMAZ.

ABD ARTIK DÜNYANIN TEK PATRONU DEĞİL

ABD’nin küresel üretimdeki payı İkinci Dünya Savaşından sonra küresel üretimin yarısı iken günümüzde dörtte birine düştü. Dünya artık tek kutuplu değildir. ABD, artık dünyanın tek hegemonik gücü de değildir. Bir başka ifade ABD artık dünyanın tek patronu olma yeteneğini kaybetmiştir.

Avrupa da çökmekte, Çin - Rusya ekseni yükselmektedir.

Bu noktada, Yeni Dünya düzenini kurgulayan Batı’nın küreselcileri ne yapmaktadır?

ABD’nin başlattığı küreselleşme ve neo-liberal düzen hamleleri, Amerika’dan çok Çin’in çıkarlarına hizmet ettiğini, Çin’in yükselmesini sağlayarak onu ABD’nin en güçlü rakibine dönüştürdüğünü bilmekteyiz. Amerikan dolarının arkasındaki aileler-küreselciler, bundan sonra SANAL PARA ÇIKARARAK DÜNYA İDARESINDE ABD’Yİ Mi, YOKSA KÜRESEL GÜÇ KONUMUNA GETİRDİKLERİ ÇİN’İ Mİ tercih edecekler?

ŞİMDİDEN ABD KÜRESELCİLERİ İLE ÇİN MÜESSES NİZAMI, DİJİTAL İMPARATORLUK KAVGASINA BAŞLAMIŞLARDIR.     

ABD TEK BAŞINA YENİ DÜNYA DÜZENİNİ İNŞA EDEMEZ

Bütün bunlara rağmen, korona virüs sonrası süreçte ABD’nin tek başına, eski dünya düzenini onararak sürdürmesi veya tek başına yeni bir dünya düzeni kurması mümkün görülmemektedir.

 Korona virüs sonrası süreçte, yeni dünya düzeninin şartlarını, ABD-Çin rekabeti ve ekonomik modeller arasındaki çatışmalar sürecekken, Başkan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin, İslam Medeniyeti dirilişinde göstereceği gelişmeler, jeopolitik hamleler için büyük fırsat süreci ortaya çıkmaktadır.

Başkan Erdoğan-Türkiye, korona virüs sonrası süreç için, ortaya çıkabilecek tehdit ve fırsatları değerlendirerek, jeopolitik konumunu tahkim ederek, iç cepheyi kuvvetli tutarak, ekonomik-finansal kırılganlıklarını elimine ederek ve güçlü bir milli orduya sahip olarak, YENİ DÜNYA KURULUŞUNDA AKTOF ROL OYNAMA VE KÜRESEL AKTÖR OLMA ŞANSINA SAHIPTIR.

Başkan Erdoğan-Türkiye, korona virüs sonrası süreç için, olası ekonomik ve jeopolitik değişimleri de dikkate alan hazırlıkların sürdürmektedir. Farklı senaryolara varsayımlara dayanan, BÖLGESEL TAHKİMLERE ÖNEM VEREN bir süreç içindedir.

Nitekim Başkan Recep Tayyip Erdoğan-Türkiye, bir taraftan, Irak, Suriye, Libya, Azerbaycan ve Doğu Akdeniz jeopolitik hamleleriyle, diğer yandan İSLAM ÜLKELERİNİN ORTAK HAREKATINI SAĞLAMA YOLUNDA ETKİN ÇABALAR İÇİNDEDİR.

EVET. YENİ DÜNYA DÜZENİNİN KURULUŞUNDA, İSLAM DÜNYASININ DİRİLİŞ ATEŞİNİ YAKAN BAŞKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN-TÜRKİYE, 2019 yılında Ulusal Malezya Üniversitesi Etnik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Prof. Kartini Ebu Talib’in geleceği gören, "İslam medeniyetinin dirilmesi Türkiye'ye ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a bağlı" sözlerini hayata geçirmekte kararlıdır.

ZAFER İNANANLARIN OLACAKTIR.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA