Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

Kadim Milletimizin Uzay Tarihi Canlanıyor

16 Şubat 2021
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Kökümüz Dünyada, Dallarımız Göklerde Olacak.

Astronomi, Matematik ve Tıp Gibi Temel Bilimlere Öncülük Etmiş, Çığır Açmış Bir Medeniyetin Mirasçılarıyız.

Bugün uzayda gördüğümüz ABD daha ortada yokken, Rusya ve Çin kendi içine bakarken, Avrupa orta çağ körlüğünde yaşarken; Müslüman dünyanın halkları, yetiştirdiği bilim adamlarıyla DÜNYANIN ve UZAYIN geleceğini çiziyordu.

Evet. Müslüman Dünyası, coğrafi keşiflerle değişen güç dengelerinin farkına varmada geç kaldı, bunun bedelini ağır şekilde ödedi; ama bugün dünya yeni bir değişimin, yeni bir dönüşümün arifesinde iken Türk-İslam Medeniyeti’nin mümtaz temsilcisi Müslüman Türk Milleti, maziden atiye yürürken, uzay tarihini canlandırıyor.

Kadim Türk Milleti, uzayı şimdi değil, çok eskiden beri biliyordu. Tarihin derinliklerinden gelen tecrübesiyle UZAYA GİDECEK YOLLARI AÇIYOR.

EL-FERGANİ: İlk Türk astronom olarak bilinen ve 9. yüzyılda yetişmiş en ünlü astronomlardan biridir. Aynı zamanda da Abbasiler döneminin önde gelen matematikçilerindendir. Tam adı Ebû’l Abbâs Ahmed b. Muhammed b. Kesîr el-Fergânî’dir. 9. Yüzyıl başlarında doğdu.  861 yılında hayatta olduğu ve kısa bir süre sonra vefat ettiği biliniyor.

Fergani, ilk bilgilerini ünlü bilginlerin yetiştiği Fergana’da aldı. Astronomi konusundaki bilgilerini de babasından öğrendi. Belli bir seviyeye geldikten sonra da mevcut bilgilerine yeni bilgiler katmak amacıyla; çağının bilim, kültür ve aynı zamanda halifelik merkezi olan Bağdat’a gitti.

BAĞDAT'IN EN ÜNLÜ BİLGİNİ Ferganî, kısa sürede matematik ve astronomi konularındaki bilgisini bilim çevresine kabul ettirdi. Bilimin gelişmesine olan katkılarıyla bilim tarihinde adlarından övgüyle söz edilen Abbasi halifelerinden Me’mun ve el-Mütevekkil dönemlerinin en ünlü bilginleri arasına girdi.

Fergani; astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik alanlarında çalışmalar yaptı. Bunların arasında astronomiye daha çok ağırlık verdi.

Bilimsel çalışmalarında deneye dayanan inceleme, araştırmalara girişti ve gök cisimlerinin hareketleri üzerine çalıştı. Kur’an-ı Kerim’in ve aklın prensiplerine uymayan Batlamyuscu astronomiyi ilk kez eleştirenler arasında yer aldı. Gök cisimlerinin akıl dışı kimi ruhî cisimler değil; onların aklî, katı, homosentetik daireler biçiminde devinimlere sahip olduklarını ispatladı.

Evrenin ve gezegenlerin oylum ve büyüklükleri ile birbirlerine uzaklıklarını araştırdı. Yaptığı hesaplamalar, Kopernik’e kadar Batı astronomisinde değişmez ölçüler olarak kabul edilerek yüzyıllarca kullanıldı.

9. yüzyılda yetişmiş ve ekliptik meyli ilk kez saptayan büyük astronomi ve matematik bilgini Fergani’yi İslam dünyasından çok Batı dün­yasında üne kavuşturan eseri “Cevâmi’u ilmi’n-nücûm” ve “Usûlü’l-harekâti’s-semâviyye” adlı çalışmasıdır.

Bu eserin yazma nüshaları Oxford, Paris, Kahire ve Amerika’da Princeton Üniversitesi kütüphanelerinde bulunmaktadır. 

Batlamyus’un “El-Mecisti” adlı eserinin bir özeti niteliğinde olmakla birlikte, gerek birinci ve ikinci bölümlerinde takvimlerle tarihler hakkında verdiği bilgiler gerekse Batlamyus’a karşı ortaya koy­duğu kimi itirazlar bakımından ayrı bir öneme sahiptir.

Daha önce birçok İslam astronomun kitapları Latince’ye çevrildiği halde hiçbiri Batı astro­nomları üzerinde “Cevâmi” kadar etkili olmamıştı. Bunun başlıca nedeni, kuşkusuz bu eserin içeriği gibi sistematiği­ ile söyleminin de kusursuzluğudur. Geometri, yıldız hesapla­rı, usturlap ve matematik teorilerinden söz eder. Ay’daki “Alfraganus” kraterinin ismi El Fergani’ye ithafen verilmiştir.

ES-SUFİ: 10. yüzyılda yaşamış Farisi gökbilimci. Ay krateri Azophi ve küçük gezegen Al-Sufi onun adına isimlendirilmiştir.

EL-BİRUNİ: Gökbilim, matematik, doğa bilimleri, coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla tanınır.  973 yılında bugünün Özbekistan'ı sayılan Harezm'de doğdu. 1017-1030 yılları arasında Hindistan'da yaşadı ve bu dönemde meşhur kitabı Kitab'üt-Tahkik Ma li'l-Hind'i yazdı.

ALİ KUŞÇU: Asıl adı "Alaeddin Ali" olan Kuşçu,  15. yüzyılın başlarında Semerkant'ta doğdu. Bilime verdiği önemle bilinen Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından, Ayasofya Medresesi'ne müderris olarak tayin edilen ve İstanbul'da astronomi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getiren Türk astronom, matematikçi ve dil bilimcidir.

Dini ve ilmi eğitimini Semerkant'ta alan Kuşçu'nun babası Muhammed'in, Uluğ Bey'in doğancıbaşısı olduğu ve bu nedenle lakaplarının "Kuşçu" olduğu bilinmektedir.

Timurlular devrinde Semerkant'ta yetişen Kuşçu, buradaki eğitiminin ardından Bursalı Kadızade-i Rumi'den, Gıyaseddin Cemşid ve Uluğ Bey'den matematik ve astronomi eğitimi aldı.

Kirman'da kaldığı dönemde, Şerh-i Tecrid adlı eserini kaleme alan Kuşçu bunu Ebu Said Han'a sundu.

Âlimlerden aldığı dersler neticesinde bir tez mahiye­tinde yazdığı ve ayın şekillerini anlatan Hallü'l-Eşkali'l-Kamer adlı risale de yazan Kuşçu, daha sonra Uluğ Bey'in yanına döndü. Ayın hallerini yazdığı risalesini Uluğ Bey'e sunan Kuşçu, hocasının takdirini kazandı.

Kuşçu, Semerkand Gözlemevi'nin müdürü olan Kadızade-i Rumi'nin ölümü üzerine gözlemevinin başına geçti ve "Uluğ Bey Zici"nin tamamlanmasında yardımcı oldu.

Uluğ Bey tarafın­dan Çin'e gönderilen Ali Kuşçu, bu ziyareti sırasında da bir eser kaleme aldı.

Uluğ Bey'in ölümünden sonra Kuşçu, Semerkant'tan ayrılarak Tebriz'e gitti. Burada Kuşçu, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'dan hürmet ve değer görürken Fatih Sultan Mehmet'le Uzun Hasan'ın arasında arabuluculuk yaptı. İstanbul'a geldi. İlmi bilgisi Fatih'in de ilgisini çeken Kuşçu, İstanbul'da kalması için sultan tarafından ikna edildi. Elçilik görevini tamamlamak için Tebriz'e dönen Kuşçu, Uzun Hasan'ın oluruyla 1472'de İstanbul’a döndü.

Kuşçu İstanbul'a gelirken, Sultan Fatih karşılama için kadırga donattırdı ve âlimlerden oluşan bir heyet karşıladı.

Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya Medresesi'ne müderris tayin etti. İstanbul'da astronomi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getiren, Ali Kuşçu'nun derslerini ilim adamlarının dahi takip ettiği biliniyor.Kuşçu, medresedeki görevinin yanında medrese nizamnamelerini de hazırlarken, sadece astronomi ve matematik alanında değil kelam ve felsefe alanlarında eserler kaleme aldı.

İstanbul'un Enlemini Ölçtü

Ali Kuşçu, Fatih Sultan Mehmet zamanında Molla Hüsrev'le birlikte Semaniye Medreseleri'nin programını düzenlemek için görevlendirildi.

EL CEZERİ: 1136 yılında Cizre’nin Tor Mahallesinde dünyaya geldi. Sibernetik alanın kurucusu kabul edilen fizikçidir. Aynı zamanda robot ve matrix ustası kabul edilen bilim insanı “İsmail Ebul İz Bin Rezzaz El-Cezeri” 1206’te Cizre’de öldü.

Lakabını yaşadığı şehirden alan El Cezeri, öğrenimini Camia Medresesi’nde tamamlayarak, fizik ve mekanik alanlarında yoğunlaştı ve pek çok ilke ve buluşa imza attı. Batı literatüründe, M.Ö. 300 yıllarında Yunan matematikçi Archytas tarafından buharla çalışan bir güvercin yapılmış olduğu belirtilse de, robotikle ilgili bilinen en eski yazılı kayıt Cezeri’ye aittir.

Dünya bilim tarihi açısından bugünkü sibernetik ve robot biliminde çalışmalar yapan ilk bilim insanı olan Cezeri’nin yaptığı otomatik makineler, günümüz mekanik ve sibernetik bilimlerinin temel taşlarını oluşturmaktadır.

Kısaca “Kitab-ül Hiyel” adıyla bilinen eseri altı bölümden oluşur. Birinci bölümde binkam (su saati) ile finkanların (kandilli su saati) saat-ı müsteviye ve saat-ı zamaniye olarak nasıl yapılacağı hakkında on şekil; ikinci bölümde çeşitli kap kacakların yapılışı hakkında on şekil; üçüncü bölümde hacamat ve abdestle ilgili ibrik ve tasların yapılması hakkında on şekil; dördüncü bölümde havuzlar ve fıskiyeler ile müzik otomatları hakkında on şekil; beşinci bölümde çok derin olmayan bir kuyudan veya akan bir nehirden suyu yükselten aletler hakkında beş şekil; altıncı bölümde birbirine benzemeyen muhtelif şekillerin yapılışı hakkında beş şekil yer alır. Çok pratik ve el yordamıyla ampirik çalışmalar yapan Cezeri'nin kullandığı bir başka yöntem de, yapacağı cihazların önceden kâğıttan maketlerini inşa edip geometri kurallarından yararlanmaktı.

İlk hesap makinesinden asırlar önce aynı sistemle çalışan benzer bir mekanizmayı geliştirdiği saatte kullanan Cezeri, sadece otomatik sistemler kurmakla kalmamış, otomatik olarak çalışan sistemler arasında denge kurmayı da başarmıştı.

Cezeri, otomatik kontrollü makinelerin ilki sayılan Jacquard'ın otomatik dokuma tezgâhından 600 yıl önce değişik haznelerdeki suyun seviyesine göre ne zaman su dökeceğine, ne zaman meyve ve içecek sunacağına karar veren otomatik hizmetçiyi geliştirdi.

Bazı makinelerinde hidro mekanik etkilerle denge kurma ve harekette bulunma sistemine yönelen Cezeri, bazılarında ise şamandıra ve palangalar arasında dişli çarklar kullanarak karşılıklı etkileme sistemini kurmaya çalıştı.

Kendiliğinden çalışan otomatik sistemlerden sonra su gücü ve basınç etkisinden yararlanarak kendi kendine denge kuran ve ayarlama yapan dengeyi oluşturması, Cezeri'nin otomasyon konusundaki en önemli katkısıdır.

Fizikçi ve mekanikçi Bediuzzaman El Cezeri'nin diğer bir eseri de Diyarbakır Ulu Camii'nin ünlü Güneş Saati’dir.

TAKİYÜADDİN MİRİM ÇELEBİ: Birçok astronom ve matematikçi yetiştirmiş bir ailedendir. Ali Kuşçu, annesi tarafından büyükbabası olur. İstanbul'da medrese öğrenimi görerek müderris oldu. I. Selim döneminde (1512-1520) Anadolu kazaskerliğine getirildi. Gökbilimde gözlem yönteminin gelişip yaygınlaşması için çaba gösterdi. Tusi'nin “Zic'i İlhani adlı” yapıtına dayanarak, Uluğ Bey'in Zic'ine Düstur ül-amel ve tashih ül-cetvel adıyla Farsça bir şerh yazdı. 

Ali Kuşçu'nun gökbilimi konusundaki Fethiye adlı yapıtını yorumladı. Astronomi konusunda El-Makasit adlı yapıtı da vardır. Ölümü İstanbul'da 1525 yılında olmuştur.

Mirim Çelebi, asıl adı Mahmud b Mehmed olan ve 16. yüzyıl Osmanlı Türkiye'sinin en ileri gelen astronom ve matematikçilerindendir. İstanbul'da doğmuş, medreselerde okumuş ve Beyazıd'ın şehzadeliği zamanında hocalık yapmış ve önemli makamlarda görev almıştır. 

Kadızade ve Ali Kuşçu'nun torunu olan Çelebi'nin en önemli eserlerinden biri ise Uluğ Bey'in Zic'ine Farsça olarak Düstürü'l-amel ve tashihü'l-cedvel adında yazdığı bir şerhdir. Yazar, eserde konuları çok çeşitli şekillerde anlatmış; örneğin bir derecelik yayın sinüsünü hesaplamak için gayet anlaşılır biçimde beş ayrı çözüm yolu göstermiştir. 

Mirim Çelebi aynı zamanda kendisini çok seven Yavuz Sultan Selim'in ısrarları sonucunda, dedesi Ali Kuşçu'nun astronomi ile ilgili Fethiye eserini de şerh etmiştir. Matematik ve astronomi ile ilgili yedi sekiz risalesi bulunmaktadır. 

Mirim Çelebi, Osmanlı ülkesinde astronomi ve matematik ilimlerinin ilerlemesi için kuşkusuz en çok çalışan Müslüman bilim insanlarındandır.

Mirim Çelebi gibi binlerce Türk ve Müslüman bilim insanıyla gurur duyuyoruz.

“Biz, bu âlimleri yetiştiren toprakların evlatlarıyız. Bu gerçekleri asla unutmayacağız. Ama şunu da bileceğiz ki bizim daha yapacağımız çok işi var ve bu işleri büyüklerimize layık olmak için yapacağız. Son yüzyılda pozitif bilimlerdeki üstünlüğün batıya geçerek, onları kalkındırdığını elbette biliyoruz’’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu sözlerle başlayarak “Türkiye’nin Millî Uzay Programı’nı” açıkladı.

Evet. “Millî Uzay Programı”, Türkiye’nin uzaydaki yol haritasıdır. Küresel uzay yarışında ülkemizi üst liglere taşıyacak bu yol haritasının başarıyla hayata geçmesi için bir dirilişin ifadesidir. Hedefler bir hayal ürünü olmamakla birlikte havacılık ve uzay teknolojilerinde bugüne kadar başardıklarımızın bir üst noktaya taşınmasıdır.

“Güçlü ve bağımsız bir Türkiye’nin yerini sadece dünyada değil, uzayda da tahkim edeceğiz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu yürütecek olan kurumun Türkiye Uzay Ajansı olduğunu duyurdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi Türkiye’nin uzaydaki 10 yıllık vizyon, strateji, hedef ve projelerinin yer aldığı Millî Uzay Programımızı bugünlerde meşhur olan sloganıyla, gökyüzüne bak Ay’ı gör.” dedikten sonra Millî Uzay Programı’ndaki birincil ve en önemli hedefin, Cumhuriyetin 100. yılında Ay’a ilk teması gerçekleştirmek olduğunu açıkladı.

Türkiye Uzay Ajansı’nın 10 Hedefi:

Ay Görevi: Cumhuriyet'in 100. yılında uluslararası işbirliği ile yakın Dünya yörüngesinde ateşlenecek milli ve özgün hibrit roketle Ay'a sert iniş gerçekleştirilecek.

Yerli Uydu: Yeni nesil uydu geliştirme alanında dünya ile rekabet edebilecek ticari bir marka ortaya çıkarılacak.

Bölgesel Konumlama: Türkiye'ye ait bölgesel konumlama ve zamanlama sistemi geliştirilecek.

Uzay Limanı: Uzaya erişimi sağlamak amacıyla bir uzay limanı işletmesi kurulacak.

Uzay Havası: Uzay havası veya meteorolojisi olarak, tabir edilen alana yatırım yapılarak uzaydaki yetkinlik artırılacak.

Uzay Nesneleri: Türkiye, astronomik gözlemler ve uzay nesnelerinin yerden takibi konularında daha yetkin bir konuma getirilecek.

Uzay Sanayisi: Uzay alanında sanayi kümelenmesi ile entegre çalışmalar yürütülecek.

Uzay Teknolojileri Geliştirme Bölgesi: ODTÜ ile birlikte, yerli ve yabancı yatırımcılarla ev sahipliği yapacak bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi kurulacak.

Uzay Farkındalığı: Uzay alanında etkin ve yetkin insan kaynağını geliştirmek amacıyla uzay farkındalığı oluşturulacak. Net olarak tanımlanmış alanlarda yüksek lisans ve doktora bursları verilecek. Ulusal ve uluslararası yaz okulları, kurslar ve çalıştaylar organize edilecek.

Türk Astronot: Bir Türk vatandaşı, bilim misyonu ile uzaya gönderilecek.

Uzay ajansları için ne kadar bütçe gerekiyor?

ISS'teki faaliyetler beş uzay ajansının işbirliği içinde yürütülüyor. Bunlar ABD, Rusya, Kanada, Japonya ve Avrupa uzay ajansları.

Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) 22 üyesi bulunuyor. Üyelik için AB üyesi olma şartı aranmayan ESA'ya; birlik dışında Norveç, İsviçre, İngiltere gibi ülkeler de üye. Astronot göndermiş ISS’daki bazı ajansların bütçeleri şöyle:

NASA: 23 milyar dolar

ESA: 6 milyar euro

Rusya Uzay Ajansı: 1,7 milyar dolar

Almanya Uzay Ajansı: 1,1 milyar euro

Japon Uzay Ajansı: 500 milyon dolar

İngiltere Uzay Ajansı: 374 milyon sterlin

Kanada Uzay Ajansı: 300 milyon dolar

Bu ülkelerin dışında uzayda çeşitli keşif faaliyetleri yürüten ülkeler arasında yer alan Hindistan ve Çin'in de uzay ajansları bulunuyor.

Çin, uzay ajansına yılda 8 milyar dolar bütçe aktardığı tahmin edilirken; Hindistan, 2 milyar dolar civarında kaynak ayırıyor.

Türkiye Uzay Ajansı'na (TUA) ayrılan bütçenin 2021 itibarıyla 40 milyon doları buluyor.

Elon Musk İle İşbirliği

Türkiye’nin aya yolculuk projesine Musk’ın da katkıda bulunması söz konusu. Musk’ın SpaceX şirketi, bu yıl ocak ayında fırlatılan Türksat 5A iletişim uydusunu para karşılığı uzaya taşımayı üstlenmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Aya gidilecek.” açıklamasını yapmadan önce de Musk ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Rusya'da, Türk astronotları eğiterek Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılında Kazakistan'daki Baykonur Kozmodromu'ndan ortak uzay istasyonuna astronot gönderebileceklerini açıkladılar.

Kökümüz Dünyada, Dallarımız Göklerde Olacak.

ASTRONOMİ, MATEMATİK VE TIP GİBİ TEMEL BİLİMLERE ÖNCÜLÜK ETMİŞ, ÇIĞIR AÇMIŞ BİR MEDENİYETİN MİRASÇILARIYIZ.

Kadim Türk Milleti, uzayı şimdi değil, çok eskiden beri biliyordu. Tarihin derinliklerinden gelen tecrübesiyle UZAYA GİDECEK YOLLARI AÇIYORUZ.

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA