KKTC - Geçitkale İHA Türk Üssü’nün Anlamı

Geleceğin YENİ BİR TÜRK DEVLETİ için; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet aklı müthiş hazırlıklar yapıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Geçitkale hava meydanı, DOĞU AKDENİZ SİHA ÜSSÜ olarak seçildi. BİR DENİZ ÜSSÜ PROJESİ DE ANKARA’NIN GÜNDEMİNDE.

Türkiye olarak KKTC için ne yapsak azdır. Evet. Kıbrıs Doğu Akdeniz’in uçak gemisidir. Bu bağlamda, Geçitkale hava meydanının savaş denklemlerini değiştiren Türk İHA ve SİHA’ların üssü olarak seçilmesi, uçak gemisi üzerinde görev yapan Türk filoları demektir.

1974 yılında Amerika ve Avrupa’nın karşı çıkmasına rağmen; Türk Ordusu Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirerek, Yunanistan’ın ENOSİS (KIBRIS’I Yunanistan’a bağlama) planlarını paçavraya çevirmişti.

1959-1960 Londra ve Zürih anlaşmalarının Türkiye’ye tanıdığı GARANTÖRLÜK HAKKI kullanılarak; Türk Ordusu, Ada’dan toprak almak değil, oradaki insanlık dramına, katliama ve soykırıma dur demek için Kıbrıs adasına çıktı. Türkiye oraya, rahmetli Dr. Fazıl Küçük, şehitlerimiz, masum insanlarımızın katledilmesine dur demek için Yıldırım Harekâtı’nı gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türk Ordusu’nun son yıllarda başardığı müthiş harekâtlar öncesi kullandığı çok anlamlı bir söz var: BİR GECE ANSIZIN GELİRİZ.

Evet. 1974 yılında Türk Ordusu ansızın KKTC’Yİ kuran harekâtı yaptı. Yakın geçmişte de Suriye’de Irak’ta aynen devam etti. BİR GECE ANSIZIN GİDEREK, DERİN ABD’nin enstrümanları olan PKK ve DEAŞ’ı paramparça etti.

Türkiye’nin Kıbrıs Türk Paradigması

Kıbrıs’ta, Avrupa’nın ayak oyunları ve Rumlarla Yunanların tetikçiliği Kıbrıs meselesini kangren haline getirmişti.

Ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı, neşteri vurdu. Cumhurbaşkanımız Erdoğan başkanlığında, 30 Mart 2021’de toplanan Milli Güvenlik Kurulu KIBRIS KONUSUNDA STRATEJİK BİR KARAR ALDI.

Bu karar şöyledir:

“KIBRIS meselesinde önümüzdeki günlerde yarım asırdır netice vermeyen ve TÜRK VARLIĞINI YOK SAYAN YAKLAŞIMLARIN YERİNE ADADAKİ GERÇEKLERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURAN VE HAKKANİYETİ ESAS ALAN KAPSAMLI VE KALICI ÇÖZÜMLERİN BAĞIMSIZ İKİ DEVLET TEMELİNDE GÜNDEME ALINMASI HUSUSU VAZGEÇİLMEZDİR.”

BM Kıbrıs Toplantısı 27-29 Nisan Tarihinde Cenevre’de yapıldı. Toplantıya katılan Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye’nin Kıbrıs paradigmasını gür bir sesle, “Ada'da, Federasyonu asla kabul etmiyoruz. İki devletli çözüm kararındayız” diyerek dünyaya ilan ettiler.

Denklem Değiştiren Yeni Hamle

Önceki günlerde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs satrancında müthiş bir hamle daha yaparak; KKTC Geçitkale’de bir TÜRK İHA-SİHA üssü kurma projesini başlattılar.

Geçitkale’de 20 Temmuz’da açılması ve geliştirilmesi planlanan bu üs kurulacak, gelecek yılları da çok etkileyecek jeopolitik hamleler süreci sağlanacak.

Geçitkale’ye kurulacak Türk İHA Üssü’nün 3 kritik önemi var:

1) Türkiye ve KKTC, Kıbrıs adasında her türlü uluslararası anlaşmalar ve garantörlük anlaşmalarına aykırı olarak Rumlar ve Yunanlıların iş birliğiyle neler yapabileceğini ve İHA’ların görev ve görüş yarıçapı kabiliyetleri çerçevesinde yakından göreceğiz. Kimsenin haklarına tecavüz edilmeyecek. Sadece Rum, Yunan ve gözü Kıbrıs’ta olan mahfillerin kurallara uyup uymadığını kontrol edeceğiz.

2) Türkiye’nin Ada’da bir barış gücü var. 40 bin kişi kapasiteli olabilir. Türkiye rakamı ihtiyaca göre değiştiriyor. İHA ve SİHA’lar, buradaki Türk barış gücü, Türkiye Cumhuriyeti askerlerine aynı zamanda stratejik bir destek (hava) verecektir.

3) Kıbrıs Rumları ve Yunanistan’ın uluslararası anlaşmalara aykırı olarak tehditkâr tavırları ve Türkiye’ye yönelik hareketlerine karşı bir İHA-SİHA ÜSSÜ tampon vazifesi görerek caydırıcılık rolünü oynayacaktır.

İngiliz Üssü Ne İş Yapıyor?

Türkiye, Geçitkale’den İHA’ları, SİHA’ları indirip Rumları vurmayı planlamıyor. Böyle düşünenler paranoyak düşünceler taşıyor demektir.

Doğu Akdeniz’in tam göbeğinde yer alan Kıbrıs Adası konumuna bakıldığında, Rumların silahlandırıldığı bir süreçte, bu Ada’nın Türkiye’ye yakınlığının hâkimiyet bakımından ne anlama geldiğini çok iyi bilmekteyiz.

Kıbrıs adasında iki toplum ayrı ayrı yaşamaktadır. Kıbrıs Türklerinin garantörü Türkiye’dir. Kıbrıs Rum kesiminde Yunanistan, ABD, Fransa birçok dümen çevirmektedir. KKTC’de garantör Türkiye, herkesten daha çok üs kurma hakkına sahiptir.

Peki, Kıbrıs Adası’nda İngiliz üslerinin ne işi var?

İngilizlerin, Agratur ve Dikelya denen Ada’nın yüzde 3’üne tekabül eden iki üssü tam kapasite ile çalışıyor. ABD’nin Türkiye’ye vermediği İngiliz F-35 savaş uçakları burnumuzun dibinde dolaşıyor. Askeri faaliyetler gerçekleştiriyor.

İngilizlerin (ABD) Doğu Akdeniz’e adeta ileri bir karakol kurmuş gibi hareket etmesine ses çıkarılmıyor.

İngilizlerin Kıbrıs’ta bulunmasının anlamını harita bize çok iyi anlatmaktır. Ada’nın güneydoğusunda Süveyş Kanalı, doğusunda Suriye-Lazkiye ve Doğu Akdeniz’deki deniz hareketliliğin Suriye’ye geçişi; Ege inişleri ve batıdan gelişler, Kuzey Afrika-Güney Batı ekseninde yani tam ortada büyük enerji alanları; Orta Doğu’ya NATO bağlamında müdahale imkânını düşününce, İngilizlerin Agratur ve Dikalye üslerinin anlamı çok açıktır.

Kıbrıs adası çok kritik bir noktadır. Rusya, ABD, Çin ve Avrupa için paha biçilmez.

Fransızların burada ne işi var?

Fransa, Larnaka yakınlarında üs kuruyor. Rusların talebini, ABD’nin Rumlar ile yakın askeri iş birliğini ve perde arkasında neler isteyebileceğini biliyoruz. Bunlara ses çıkarılmıyor ama Türkiye’nin doğal hakları ve soydaşlarını koruma hakları çerçevesinde burada üs kurmasına ses çıkarılıyor. Ada’yı bir şekilde kendilerine mesken edinmeye çalışan ülkeler iş çevirecek, Türkiye ve KKTC seyredecek. HADİ ORADAN…

Kıbrıs Türk Deniz Üssü…

Küresel güçlerin satranç tahtasına çevirdikleri Doğu Akdeniz-Kıbrıs üzerinde derin oyunların oynandığı bir süreçte, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı’nın, KKTC İHA-SİHA Üssü’ne ek olarak, MAGOSA DENİZ ÜSSÜ projesinin de hayata geçirilmesinin hayatı bir özellik taşıdığı unutulmamalıdır.

İHA-SİHA Üssü ve KKTC Deniz Üssü işgalci değil caydırıcı olacaktır. Yani KKTC’ye kem gözle bakacaklara, yeni oyunlar tezgâhlayacaklara, Türklere karşı adım atmalarını engelleyen unsurlar olacaktır.

Güçlü olmazsan, barışı sağlamak için yatırım ve hazırlık yapmazsan çok zor durumda kalırsın. KKTC ve beraberinde Türkiye’nin uluslararası güvenliği için risklere karşı hazırlıklı olmak akıl işidir. Stratejik tavırdır.

Sonuç

Şair ve hekim Abdülhak Molla'nın bundan 150 yıl öncesinden adeta bugüne seslenen beytine kulak verelim:

"Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh; Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh."

Günümüz Türkçesine aktaralım:

"Bütün devletler kurtuluş başarısını bu ibretlik sözde bulur; Şayet barış istiyorsan savaşa hazır ol."

Bugün coğrafyamızda şartlar, cenge hazır olmanın ötesine taşmış "tehdidi yerinde bertaraf etmeyi zorunlu kılmak" mecburiyeti oluşmuştur.

Tarih bize BÜYÜK TÜRKİYE OLMAK rolü biçmişse, hakkını vermek ancak ve ancak, ‘Güçlü ordu-Milli savunma, Güçlü ekonomi, Milli enerji, Milli istihbarat ve Milli birlik’ içinde bulunmakla mümkündür.

EVET. HAZIR OL SAVAŞA, İSTER İSEN SULH VE SELAMET…