Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

Lavrov Neden 'ABD Suriye'yi Bölecek' Diye Konuştu?

25 Şubat 2019
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

ABD'nin tampon bölgede güvenliği sağlayamayacağını vurgulayan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, "ABD'nin amacı Suriye'yi bölmek ve Suriye'nin doğusunda bir devlet oluşturmak. Bunun için müttefiklerinin de yatırım yapmalarını teşvik ediyorlar." ifadelerini kullandı.

Bu sözlerin arka planını yılların Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, neden bugünlerde söylemiş olabilir?

ÇünküABD’nin Suriye’yi bölme kararında olduğunu yıllardır biliyoruz.1995’lerde hazırlanmış planların adım adım günümüze kadar sürdürüldüğünü biz bilirken, tecrübeli Lavrov’un bilmemesi söz konusu olamazdı.

İşte bu bakımdan Lavrov, bilinen bir planı, neden acaba bu günlerde söyledi. Kuzey Sriye’de güvenlik bölgesi kurmaya ABD karar verince, Lavrov elindeki kâğıtlardan birini, bu sözlerle açtı. Ve bir gün önce,’Güvenlik bölgesinde Rus ordusu olmalı’diyerek, yeni bir sürecin işaret fişeğini patlattı.

Türkiye,32 kılometrelik derinliği olan güvenli bölgenin, Türk Ordusu trafından kontrol edilmesini istiyor.

Amerika,400 ABD askeri bırakarak, güvenli bölgeyi Avrupa-Birleşik Arap-Arabistan askerlerinin sağlaması peşinde.

Rusya, önceleri, Esad kontroluna bölge geçmeli derken, son dakıkada,’Rus Ordusu kontrolu sağlamalı diyerek masaya yeni kart açtı.

ABD’NİN DERİN PLANLARINA BAKARAK, KUZEY SURİYE’NİN NEREYE SÜRÜKLENDİĞİNİ ANALİZ EDELİM.

Son 50 yıldır ABD’nin Arap dünyasına yönelik politikası büyük ölçüde bölgedeki statükonun korunması, petrolün serbest akışının korunması, İsrail’in güvenliğiydi. Soğuk Savaşın bitişiyle, YENİ AMERİKA YÜZYILI PLANI PENTAGON-CIA TARAFINDAN GÜNDEME SOKULDU.

ABD Başkanı’nın 1997'de açıkladığı ''Yeni Bir Yüzyıl ıçin Ulusal Güvenlik Stratejisi"nde (WHITE HOUSE, 1997)ABD çıkarlarına yönelik tehditlerin sınıflandırılması yapılmaktaydı.

Buna göre, "Bölgesel ya da Devlet-merkezli Tehditler" başlığı altında, ABD'nin "uluslararası ortamı şekillendirirken" başvurduğu yöntemlerin sayılmasıydı. ABD çıkarlarının sağlanması için askeri gücün kullanılması en etkili olarak vurgulanmaktaydı. "ABD'nin çıkarları" kavramı,  üç temel kategoride tanımlanmıştı. "Yaşamsal Çıkarlar" başlığım taşıyan birinci kategoride, ABD'nin tek başına kuvvet kullanmak da dâhil olmak üzere harekete geçmesiydi.

 "Önemli Ulusal Çıkarlar" başlığını taşıyan ikinci kategoride, ABD'nin varlığını doğrudan tehdit etmeyen, fakat ülkenin ve dünyanın mevcut yapısının tehlikeye düşüren olgu, davranış ve eylemlere müdahale etmesiydi.

 Üçüncü kategori, "ınsani ve Diğer Çıkarlar" başlığını taşımakta, sırf ulusal değerler gerektirdiği için ABD'nin harekete geçebileceği ifade edilmekteydi. Kendi halklannı yönetmekten aciz, ülkelerindeki iç kanşıklığı önleyerneyen, bu nedenle insani ve bölgesel bunalımlara yol açan "Başansız Devletler" de ABD çıkarlannı tehlikeye düşüren tehditler olarak sayılmaktaydı.

11 Eylül çakma saldırıları, ABD’nin Orta Doğu politikası için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bush, bölge ülkelerine demokrasi götürme bahanesiyle,  Genişletilmiş Orta Doğu Projesiyle coğrafya yeniden dizayn edilmeye başlandı.

Genişletilmiş Orta Doğu Projesi (GOP), Kuzey Afrika’dan Uzak Doğu’ya Avrasya ve Orta Doğu’da daha büyük bir dönüşüm için gerekli teorik çatıyı oluşturmaktaydı. Global ölçekte bir toplum mühendisliği projesi olarak görülen GOP’un temel önermeleri, temel olarak Irak-Suriye-İran ve Türkiye’yi bölme üzerine kurgulanmıştı.

Nitekim BUSH’UN Neo-Con Dışişleri Bakanı Condeliza Rice, ‘22 Müslüman ülkenin sınırı değişecek ‘diyerek, ABD dilinin altını gösterdi.

Orta Doğu, özellikle 2003 yılından itibaren ABD’nin Neo-Con-İsrail beyin adamlarınca yeni devletçiklere bölünmeye tabı tutuldu. Irak, Libya, Yemen, Sudan bölündü. Suriye bölünme aşamasında. Iran hedefe kondu. Mısır’ı bölmediler, darbe ile Sisi’yi getirdiler. Tunus zor kurtuldu.

11 Eylül saldırıları sonrası ABD, psikolojik harekât timlerinden, CIA’nin örtülü operasyoncularına, açıkça finanse edilen medya ve think-tank kuruluşlarına kadar Müslüman ülkeleri bölme planını adım adım uygulamaktadır.

Genişletilmiş Ortadoğu planının gizli tutulan bir başlığı vardır. BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ.

Bunu da sağlamak üzere Irak bölünerek, Barzani bölgesinin kuruluşu ABD-İsrail tarafından sağlanmış, bu bölgenin bir parçası olarak Akdeniz’e çıkışı olan bir Kürt devleti için, KUZEY SURİYE ‘NİN PARÇALANMASI SÜRECİNE GEÇİLMİŞTİR. Kuracağı iddiası sıklıkla dillendiriliyor. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “Irak ve Suriye’den sonra sıranın Türkiye’ye gelebileceğini” geçen yıl söylüyordu.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, bu planı yıllardır biliyor. Rusya lideri Putin, bu oyunu çok iyi okuduğundan,2015 yılında Rus Ordusuyla beraber Suriye’ye tam destek koymuştur.

Evet. Amerikan stratejisi İsrail için, Büyük İsrail için komşularının bölünmesi üzerine öncelikli ve kaçınılmaz bir hedeftir. Bu derin Planı, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’da 2013 yılından başlayarak, dikkatle okumaktadır. Gereğini de yapmaktadır.

Nasıl?

Bugün, Dünya siyasetinin en tecrübeli iki lideri Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ve Rusya lideri Vladimir Putin,  sadece ülkelerinin değil, uluslararası politikanın da büyük aktörü.

Bu iki büyük aktörün sık sık buluşması, görüşmesi, stratejik kararlar almaları Batı'nın kâbusudur. Çok iyi biliyoruz ki her Erdoğan-Putin buluşması, başta ABD Pentagon'un ve NATO merkezi Brüksel'in ve dünyaya şekil vermeye ve yönetmeye çok istekli Batı başkentlerindeki DERİN DEVLET MEKANİZMALARININ uykularını kaçırmaktadır.

ABD-İsrail, Kuzey Irak-Kuzey Suriye- Akdeniz koridoru açmaya kalkınca, karşısında, Erdoğan ve Rusya’yı bulmuştur. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'la FIRAT KALKANI-AFRİN HAREKÂTI ile koridoru parçalamıştır.

Bugün, ABD, Fırat’ın doğusunda kilitlenmiştir. ABD’nin, Erdoğan’ın 2013^ten bu yana söylediği GÜVENLİ BÖLGE DÜŞÜNCESİNE yaklaşınca, Suriye’de yeni kartlar açılmıştır. Türkiye,32 kılometrelik alanın kontrolunu sağlama kararındadır. ABD oyun oynamaktadır. Oyunun adı bellidir. PKK GARNİZON DEVLETÇİĞİ KURMAK. ABD’nin Fransa-Almanya-BAE-Arabistan’ı Kuzey Suriye’ye sokma teşebbüslerine karşı, Rusya’da, güvenli bölgede Rus ordusu olmalıdır kartına geçmiştir.

Fırat’ın doğusuna girmeye kararlı Türkiye karşısında, ABD’ye karşı tavır koyan Rusya vardır. Türkiye ve Rusya, yeni süreçte, Fırat’ın doğusu’nu ABD taşeronlarından korumanın yolunu bulacaktır.

SONUÇ

Bugün, "Batı'nın kâbusu: Putin ve Erdoğan ittifakı" gerçeği var. DÜNYANIN EN TECRÜBELİ 2 LİDERİNİN sık sık buluşması, STRATEJİK İŞBİRLİĞİ Emperyalist Batı'yı sarsıyor, EZİLMEKTE OLAN ÜLKELERE ALTERNATİF SUNUYOR. İki komşu ülke Türkiye ve Rusya dostluk içinde yaşadıkça Erdoğan-Putin aksı geniş bir coğrafyayı etkiledikçe, Emperyalist Batı'nın (Pentagon-CIA), NATO ve Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un daha çok uykularını kaçıracaktır.

 

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA