Bülent ERANDAÇ

Tüm Yazıları

Tuna Nehri'nin Aguşundaki Gül Babamızı Unutmadık

07 Ekim 2019
h4 { font-size: 24px !important; } Print Friendly and PDF

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 7 Kasım’da Macaristan’ı ziyaret edecek. Tuna Nehri’ne bakan ve restorasyonu TİKA ve Gül Baba Vakfı tarafından yapılan Gül Baba Türbesi’ni Macaristan Başbakanı Orban’la birlikte açacak.

Gül Baba kimdir? 1531 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın daveti üzerine Budin'e gönderilerek burada bir tekke kuran Gülbaba, bektaşi hoşgörüsü ile kısa zamanda Buda halkının sevgisini kazandı. 1541 yılının 1 Eylül'ünde Budin savaşında şehit düşen Gülbaba'nın, Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin kıldırdığı ve 200 bin kişinin katıldığı rivayet edilen cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman da katıldı. Gülbaba'nın gömüldüğü tepeye de "Gültepe" adı verildi.

 Türbesinin yanına yaptırılan Gülbaba Bektaşi Tekkesi, 1686 yılında yıkıldı. Gülbaba'nın sekizgen formundaki türbesi, 1543-1548 yılları arasında Budin Beylerbeyi olan Mehmet Paşa tarafından yaptırıldı. Osmanlı'nın elinden çıkan topraklar arasına katıldıktan sonra bir süre şapel (küçük kilise) olarak kullanılan türbe, Sultan Abdülaziz'in 1867 yılındaki Avrupa ziyaretinden sonra tekrar eski formuna kavuşarak 1885'te mimar Lajos Grill tarafından onarılarak türbeye dönüştürüldü.

2. Dünya Savaşı sırasında ağır hasara uğrayan türbe, 1963'te Macar hükümeti tarafından eski durumuna getirildi. Bugün Türkler kadar Macarlar tarafından da ziyaret edilen türbe, Orta Avrupa'da fonksiyonunu yitirmeden kalan önemli bir eser olma niteliği taşıyor. Türbe, TİKA, Gül Baba Vakfı, Türkiye ve Macaristan’ın ortaklığıyla yepyeni bir komplekse kavuştu.

Önceki gün Budapeşte’de idim.  Budapeşte gezisinde, bu topraklarda 160 yıl kalan Osmanlı’nın geride bıraktığı 600’e yakın eser arasında yer alan Gül Baba Türbesini ziyaret ettim. Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, GÜL BABA VAKFININ DA BAŞKANLIĞINI yapıyor.
Polat’ın aktardığına göre, saygın bir Bektaşi dervişi olan Gül Baba 2. Beyazıt döneminde şimdiki Galatasaray Lisesi’nin olduğu yerde bir gül bahçesinin sahibi. Kavuğunda bahçesinden kırmızı ve sarı güller taşıyan Gül Baba iddialara göre, 2. Beyazıt’tan gül bahçesinin olduğu yere bir eğitim kurumu yapılmasını talep etmiş. Galatasaray Lisesi tam bu noktaya yapılan eğitim kurumunun devamı.

1541 yılında Osmanlı ordusu ile Budin’e gelen Gül Baba burada şehit düştü. Kanuni Sultan Süleyman, Halifeliği sırasında Gül Baba’yı şehrin koruyucusu ilan etmiş.

Gül Baba Türbesi, 1543-1548 yılları arasında 3. Budin Beylerbeyi olan Yahya Paşazade Mehmet Paşa tarafından inşa edilmiş.

Gül Baba Türbesi ve çevresi en son Türkiye ve Macaristan’ın işbirliği ve finansmanıyla yeniden tasarlanmış ve restore edilmiş. Gurur duyulacak biçimde ortaya çıkan kompleks, özene bezene düzenlenmiş ve Osmanlı’nın bu topraklardaki varlığı hakkında bilgi veren bir müzeye, bir kafeye, hediyelik eşya dükkanına sahip.

6 ay içinde,100 bin üzerinde kişinin ziyaret ettiği Gül Baba Türbesi’ne gelen Hıristiyanlar dilekleri için mum yakıyormuş. Aynen Efes’teki Meryem Ana Kilisesi’nin ziyaret eden Müslümanların mum yaktıkları gibi.

Gül Baba Vakfı ve TİKA, Macaristan’daki Osmanlı eserlerini onarmayı sürdürüyor, bu topraklardaki Macar varlığına sahip çıkıyor.

Osmanlı’nın ilklerine imza atmış kişiler arasında çok sayıda Macar var. Osmanlı’nın ilk matbaasını kuran İbrahim Müteferrika, 1874’te modern itfaiye teşkilatının kurucusu Kont Secini gibi.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN KALBİ NEREDE GÖMÜLÜ?

Kanuni Sultan Süleyman‘ın kalbinin ve iç organlarının Macaristan‘da nereye gömüldüğü yüzyıllardır tartışma konusu. 2015 yılında, Macar bilim adamları altın leğende gömüldüğü söylenen kalbi ararken, Zigetvar yakınlarındaki Üzüm Tepesi‘nde kayıp bir Osmanlı kasabasını keşfetmişti. Kanuni‘nin geçici mezarı olan türbeye çok yaklaşıldığı açıklanmıştı

Kanuni Sultan Süleyman 1526‘da, yani tahta çıkışının henüz 6‘ncı yılında Mohaç zaferiyle Macaristan kapılarını açarak Avrupa‘da "Muhteşem" diye anılmaya başlamış, 40 yıl sonra döndüğü bu ülkede Zigetvar kalesinin fethinden bir gün önce, 6 Eylül 1566‘da hayata gözlerini yummuştu.

Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa, Şehzade Selim gelip tahtı devralana kadar vezirlerden bile ölümü 48 gün gizledi. Kanuni‘nin naaşı, İstanbul‘a bozulmadan taşınabilmesi amacıyla tahnit edildi (geçici olarak mumyalandı). Söylenceye göre bunun için kalbi ve iç organları çıkarıldı, misk ve amberle yıkanıp altın bir leğenle gömüldü. Naaş ise, geçici olarak defnedildiği otağ-ı hümayun (saltanat çadırı) içindeki yatağın altından, İstanbul‘a  götürülmek üzere alındı. Ama hızla çürüyen iç organlar geride kaldı.

Oğlu II. Selim, organların gömüldüğü yere 1573-1577 yılları arasında bir türbe yaptırdı. Türbeyi 25-30 silahlı muhafız korusa da Osmanlı‘nın sınır boyundaki bu mekân sık sık saldırıya uğradı. Gücünü kaybeden Osmanlı 1689‘da bölgeden çekildi. 1693 yılında Avusturyalılar türbeyi yağmalayıp yıktı.

En az 120 yıldır süren bilimsel araştırmalarda sona geliniyor. Orijinal türbenin yeriyle ilgili son bulgular açıklandı. Araştırmayı yürüten ekibin başındaki Peç Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Norbert Pap imzalı bildiriye göre 8 ay süren son çalışmalarda Kanuni‘nin geçici mezarı aranırken "şaşırtıcı bir yerde, çok sürpriz bir keşif yapıldı." Kanuni‘nin kampının kaleye 3 km uzaklıktaki Turbek‘te (Türbe) değil, bundan 2 km. daha kuzeyde, bugünkü Zsiboti Ut kasabasının bulunduğu bölgedeki Szölöhegy‘de (Üzüm Tepesi) olduğu saptandı.

Pap toplantıdan sonra yaptığı açıklamada şunları söylemişti:

"O dönemde bölgede yaşanan Mini Buz Çağı nedeniyle, yollar, ormanlar, akarsular, bugün sandığımızdan çok farklıydı. Biz bilgisayar modellemeleri kullanarak o dönemin coğrafyasını yeniden yarattık. Geçen nisanda bu bölgedeki bir bağda tesadüfen Osmanlılara ait bir kalıntı bulundu. Kazıları bu bölgeye yoğunlaştırdık. Şimdiye kadar yapılan yüzeysel incelemeler dahi bu bölgede kaybolmuş bir Osmanlı kasabası keşfetmemize yetti.

Yüzeyin hemen altında Osmanlı evlerinin temellerini, Türk seramiklerini, gümüş bir madalyonu, hali vakti yerinde bir halka işaret eden porselen gibi lüks malzemeleri çıkardık. Türbe temellerinin kendisini henüz bulamadık ama bu bölgede olduğunu düşünmek için artık yeterince delil var. Nitekim zamanında türbenin yanında cami, mevlevihane ve kışla da yapılmış, bunlar palanka ile çevrilmiş. Sonradan iki mahalle büyüklüğündeki Turbek dediğimiz bu kayıp yerleşim Halveti dervişlerince yönetilmiş. Son keşifler bu kayıp kasabayı bulmuş olabileceğimizi gösteriyor. Sıradışı bu yerleşimin kaynağı olduğunu sandığımız türbeyi bulmak için kazıları sürdüreceğiz."

Önce Zigetvar kalesinin 5 km kuzeyindeki Zsiboti Ut kasabasında bir üzüm bağında, Osmanlılara ait bir nöbetçi kulesinin kalıntıları bulundu. Buranın birkaç yüz metre kuzeyindeki yamaçtan kale de görülebiliyor. 1913‘ten beri dillere pelesenk olan kilisenin bulunduğu yerin kaleyi görmeyen, askeri açıdan elverişsiz bir noktada bulunması dikkat çekiyor. Yeni saptanan mevki; keşfedilen kalıntılar, savaş alanına hâkim bir noktada olmasına karşın top menzilinin dışında kalması gibi nedenlerle padişahın çadırı ve dolayısıyla geçici kabri için daha muhtemel bir yer gibi görünüyor.

2017 yılında, Macaristan hükümeti, 1566'da Zigetvar Kuşatması sırasında hayatını kaybeden Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının defnedildiği, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından ortaya çıkarılan Kanuni Türbesi'nin çevresindeki bölgeyi kamulaştırmıştı.

Geçen ay, Eylül-2019’da alınan karara göre, ,Osmanlı Devleti'nin en önemli padişahları arasında yer alan ve 7 Eylül 1566'da Zigetvar Kuşatması sırasında vefat eden Kanuni Sultan Süleyman'ın, Macaristan'da Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) tarafından ortaya çıkarılan türbesinin de bulunduğu bölgenin yılsonuna kadar açık hava müzesine dönüştürülmesi planlanıyor.

TİKA ile Zigetvar Belediyesi arasında imzalanan antlaşma çerçevesinde hayata geçirilen "Macaristan Zigetvar'daki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi Kazı ve Araştırma Projesi" kapsamında, 2015'te Sultan Süleyman'ın iç organlarının defnedildiği yer, 2016'da Osmanlı'nın önde gelen vezirlerinden Sokullu Mehmet Paşa'nın yaptırdığı cami, 2017'de ise caminin yanındaki tekke kalıntıları bulunmuştu. Son olarak 20 Mayıs 2019'da başlanan kazılarda ise tekke ve içerisindeki misafirhane ortaya çıkarılmıştı.

İki mahallesi bulunan bir kasaba olduğu düşünülen, Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesi, cami, tekke, kervansaray, ordugâh ve onu koruyan palanka ile Macaristan'daki tek Osmanlı yerleşkesi olan ve 2017'de koruma altına alınan alanın açık hava müzesine dönüştürülerek ziyarete açılmasına ilişkin projenin 2019 yılsonuna kadar tamamlanması için hazırlıklar sürüyor.

Tüm hakları SDE'ye aittir.
Yazılım & Tasarım OMEDYA