Türk Eğitimine Sokulan Hançer: 27 Aralık 1949 ABD Kültür Anlaşmasıydı

Aradan 71 yıl geçti. Türkiye eğitiminin kılcal damarlarına giren ABD-Türkiye kültür anlaşmasının yıldönümünü önceki gün yaşadık… Bu anlaşma UNUTULMAMALI VE UNUTTURULMAMALI.

İnsanlık tarihinin en kanlı savaşı olan İkinci Dünya Savaşı, 1939 - 1945 yılları arasında gerçekleşti.65 milyonun üzerinde insanın yaşamını yitirdiği savaşta büyük yıkımlar yaşandı. Ölenlerin %33’ü asker, %65’i ise sivil halktı.

İkinci Dünya Savaşı devam ederken,1945 yılının Şubat ayında dünyanın üç büyük lideri, ABD Başkanı Franklin Roosevelt, İngiltere Başbakanı Winston Churchill ve Sovyet lideri Joseph Stalin, Karadeniz sahilinde Kırım yarımadasındaki Sovyet tatil kenti Yalta'da baş başa görüştüler ve dünyayı paylaştılar.

ABD-İngiltere-Avrupa-Türkiye, Japonya, Batı bloğu, Rusya-Doğu Avrupa Komünist Blokta yer alırken, dünya Amerika ile Rusya arasında paylaşılmış oldu.

İkinci dünya savaşı sonrası, Amerika, İngiltere’nin yürüttüğü küresel aktörlüğe soyundu. ABD’nin Komünist Rusya’yı çevreleme Stratejisi’nde, stratejik konumu ile Türkiye hedefe oturtuldu...

İşte bu noktadan sonra, ABD’nin Türkiye’ye yönelik, kağıt üzerinde güzel görünen aslında her biri TARİHİ PRANGALAR olarak tecelli eden anlaşmalar dizisi gündeme sokuldu.

Yıl:1947. Truman Doktrini ile ABD'den askeri yardım anlaşması.

Yıl:1948: Marshall Planı ile ABD'den ekonomik yardım anlaşması.

Yıl:1949: Eğitim Antlaşması ile ABD'den Türkiye eğitimini kontrol eden anlaşma.

Anlaşmaya göre, Türkiye ve ABD hükümetleri arasında Eğitim Komisyonu kuruldu.

Komisyon; dördü T.C vatandaşı, dördü de ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluştu. Çoğunluğu sağlamak için KOMISYONUN BAŞKANI ABD BÜYÜKELÇİSİ OLDU.

Milli Eğitim Bakanlığı'nda; personel politikalarından ders programlarına kadar pek çok konuda stratejik planlama yapan “Eğitim Araştırma Geliştirme Daire Başkanlığı” adlı komisyonun varlığı bu antlaşma sonucu gerçekleşti. Personelinin üçte ikisi Amerikalı'ydı!

Türk eğitiminin müfredatını değiştirdiler.

‘’Milli ve yerli bilinci ‘yok etmenin değişik yollarını buldular. Okullarımıza ABD’den sadece süt tozu gelmedi. Halktan gizlenen eğitim antlaşmasıyla ABD, Türkiye'ye uzman, araştırmacı, öğretim üyesi adı altında personel gönderdi.

Okul müfredatlarını/öğretim politikasını kökten değiştirerek, “Soru soran-sorgulayan” yerine, “EZBERCI-NAKİLCİ öğrenci yetiştirmek amaç oldu. “Aramanın-araştırmanın” yerini, Batı'dan “dayatmalar” aldı.

İlkokuldan üniversiteye kadar ders kitapları,  Batı merkezli kurgu tarih BİLGİLERİYLE GENÇLERİMİZİN BEYNİNİ YIKAMAYI AMAÇ EDİNDİLER.

Bugün, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan-Türk devlet aklı tarafından yürütülen MİLLİ VE YERLİ STRATEJİYİ ÇOK İYİ ANLAMALIYIZ.

7 Aralık 1949’da imzalanan bu anlaşma, ABD’nin eğitime önce ortak edilmesini, sonra da belirleyici olmasını sağlayacak bir anlaşmaydı.

Milli eğitim sistemini altüst eden, eğitimi ABD kültürünün hizmetine sunan bu anlaşma, dönemin CHP- Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından imzalanmıştır.

MARSHALL YARDIMIYLA YÖNLENDİRİLMEK

1947-49 yıllarında Sovyet tehdidine karşı Türkiye’yi bölgede kuşak ülke pozisyonunda kullanmanın ilk adımı olan Marshall planı çerçevesinde Türkiye’ye yardım yapıldı.

”Ne var ki bu yardım adı altında verilen paralar ağır anlaşmaları da beraberinde getirdi. ABD, bizden en mühim kurumlarımızdan biri olan SAVUNMA SANAYİMİZİ PRANGALADI.

Bu anlaşma da, CHP-Cumhurbaşkanı İnönü tarafından ımzalandı.

MARSHAL, MİLLİ UÇAK SANAYİMİZİ ÇÖKERTTİ

Gençlerimizin kaçı biliyor acaba? Türkiye'nin 1940'lı yıllarda uçak ihraç ettiğini, Eskişehir'de milli uçak fabrikası kurulduğunu, dünyada uçak üreten 5 ülkeden biri olduğumuzu."

Ne zaman ki ABD Marshall yardımları başladı, dediler ki sizin uçak üretmenize gerek yok. Size bedava vereceğiz...

O uçak fabrikalarını kim kapattı ve Marshall yardımları kimin zamanında başladı?, O anlaşmaların, Marshall yardımlarının altında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün imzası veya iradesi vardı.

İlk Uçak fabrikasını kuran Nuri Demirağ'ın fabrikaları engellendi ve iflasa sürüklendi. Uçak fabrikaları marangoz atölyesine çevrildi. Soba imalatına döndürüldü.

Aradan 71 yıl geçti. Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı, MİLLİ VE YERLİ UÇAK İMAL ETMEK İÇİN HAYATİ MÜCADELELER VERİYOR.

Türkiye’nin ABD’ye bağımlılığı/teslimiyeti Truman Doktrini, Marshall Planı ve Anlaşmasıyla olmuştur. Bu anlaşmalar aynı zamanda birer CIA projesiydi.

YAPTIRIM UYGULAYAN ABD, TÜRKİYE’NİN MÜTTEFİĞİ, STRATEJİK ORTAĞI DEĞİLDİR

Kâğıt üstünde ABD ile Türkiye müttefik, stratejik ortak. Aynı ittifakta, yani NATO’da yer alıyorlar. Aynı ittifakta yer alan iki ülke de doğal olarak müttefik olarak adlandırılıyor. Kâğıt üstündeki kavramlar ve yabancı diplomatların sıkça dillendirdiği içi boş laflar asla gerçeği yansıtmıyor. Özellikle de NATO’nun patronu konumundaki ABD’nin bırakın müttefikliği, açıkça hasmane tavrı dikkate alındığında, gerçekler, güneş gibi parlıyor.

ABD hem Türkiye’yi tehdit ediyor hem de diplomatik teamüllere uygun olmayan tavırlar serfılıyor.ABD bırakın müttefik olmayı, hasmane tutum sergileyen bir ülke durumundadır.

ABD, Suriye’de, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin ulusal çıkarlarını tehlikeye, ulusal güvenliğini de riske atan politika ve stratejiler izliyor. Müttefik bir ülke Türkiye için tehdit olan PYD/PKK terör örgütüne silah, donatım desteği sağlamaz…

S-400 nedeniyle yürüttüğü politika ve strateji F-35’lerle ilgili verdiği karar da ABD’yi müttefik olmadığını gösteriyor.

Özetle; ABD’nin Türkiye’nin müttefiki ya da stratejik ortağı olduğu şeklindeki sözlerin hepsi lafı güzaf.

Evet. Türkiye kendi göbeğini kendi kesmek durumunda... Muhtaç olduğu kudret damalarında mevcuttur. 85 milyonluk Türkiye kararlıdır.

İstiklal marşı yazarımız, Milli Şair merhum Mehmet Akif diyor ki:  "Türk Milleti, ezelden beridir hür yaşadı, hür yaşar;  Hangi çılgın zincir vuracakmış? Şaşar / Kükremiş sel gibidir, bendini çiğner, aşar. Yırtar dağları, enginlere sığmaz, taşar” Nokta.